Yukarı Çık




6   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   8 

           
    Köşk, boş ve geniş arazinin üçte birini kaplıyordu. Bu büyüklük ortalama 60 ağacın aralarında birer metre olacak şekilde kolayca sığmasına yeterdi. Gözlerine sadece 2 kat  gözüktü.Siyah ve yumuşak bir his uyandıran tahta ilk iki katın tamamını kaplıyordu.

   
   İlk katın dış çeperinde farklı simgeler ve graffitiler bulunmaktaydı. Mor bir iskelet kafatası , rengarenk bir kertenkele , etrafında gökkuşağı parıltısı bulunan sarı bir boynuz.. Bu sıradışılıkların ve ilginçliklerin arasında dikkat çeken başka bir şey vardı. Sahra ve Nishin'in gözü istemsizce o "şeye" kaydı. Belki günlük hayatlarında olsa asla dikkat etmeyecekleri veya asla isteyerek bir saniye bile bakmayacakları sıradan olana. 

   Bir sinema salonunda filmi ön plana çıkartan karanlıkla aynı kalifiyeye sahip olan tahtaların üstünde kendilerini başrol sanan o renk cümbüşünün içinden ayrılan küçük bir papatya. 


   Ortasındaki sarı güneşinden yaydığı beyaz ışıklarıyla çocukların gözlerine ışıldamıştı. Ne de olsa o beyaz ışık olmasa karanlık kalan tüm renkleri yutacaktı.  Kalan tüm renklerin öne çıkması için kendini arka planda saklamıştı. Nishin ve Sahra bu cesur papatyayı zihinlerinin bir köşesine kazıdılar. Hala karşılarındaki köşkün büyüklüğünü düşünen zihinlerinin.


  Önlerinde uzanan geniş ve simetrik merdivenin 100 e yakın basamağı bulunmaktaydı. İlk katı bile zor gördüklerinden ikinci katın sadece aynı renk tahtalardan oluştuğunu fark edebilmişlerdi. 


  "Bu kadar büyük bir yer nasıl oldu da bir anda gözlerimizin önünde belirdi?" 

  Nishin'in içinde dayanamayan pimi çekilmiş merağı sonunda patlamıştı.

  "Mesele gözlerini açıp kapamada.".  Ev sahibi kız kısa ama neşeli şekilde yanıtladı. Nishin kızın ne demek istediğini anlamamıştı. Gözlerini birkaç kez kapatıp açsa da konunun bunla alakasını kuramamıştı. Bir kere açıldığında asla durdurulamayan ağzı tekrar harekete geçti.

  "Ne demek istediğini anlamadım ama bizi buraya neden getirdiğini söylersen iyi edersin. Eminimki hepimizin yapacak kendi şeyleri vardır."

  Nishin'in kolundaki Sahra olaya karışmamak için kendini zar zor tutuyordu. Şuan yanındaki aptalın susmayan ağzını sert bir yumrukla , konuşamayacak kadar şişirmeyi  herşeyden çok istiyordu. 

  Köşkün yeşillik kaplı bahçesinde çiçeklerin üstünde zıplayan kız yavaşça Nishin'e doğru sekmeye başladı. 

    "Buraya gelmenizin nedeni çok basit. O da benim istemem. Aranızdan birinde bu Dünya'nın geçmişini simgeleyen bir şey var. O geçmişi  kendi geleceğinizin iyiliği için sizlerden almak da benim gibi iyi kalpli bir leydinin ellerinde." 

  Konuşmasının son kısımlarını ellerinde yaktığı çiçeğin küllerini üflerken yapmıştı. Ellerini birbirine vurup temizledikten sonra tekrar ayaklarının üstüne kalktı. 

   "Aklınıza daha fazla soru gelmeden önce çabucak içeriye girelim. Eğer hemen uyumazsak yarın bir o kadar gecikir ve ben eğlencelerimin ertelenmesinden hoşlanmam. "

  Kız geniş basamakların birinden ötekine sekerken mırıldanmaya başladı. Anlaşılmaz bir dilde hoş bir melodi söylüyordu. Bu notaların eşliğinde önce numaralar arkalarından Sahra ve Nishin'de merdivenleri tırmanmaya başladı.

  "O bacakla bunları çıkabilecek misin?" Nishin hala şişmiş bacağını yere tam basamayan kıza merakla sormuştu.

  "Çıkmaktan başka şansım mı var? Hem bir an önce içeriyi görmem gerek. Belki de çıkışımız içeride saklıdır." 

  "Öyleyse biraz daha hızlansak iyi olur. Yoksa birilerini daha da bekleteceğiz."

  Nishin eliyle merdivenlerin başında bir saat şeklini almış kızı işaret etti. Kafası bir sağa bir sola gidiyordu. Bir turu tamamladığında 'tak' sesi çıkarıyordu. Bir süre daha o şekilde diğerlerinin çıkmasını bekledi.

   Onlarca 'tak' sesinin ardından önce numaralar peşlerinden Nishin ve Sahra sona vardı. Ve giriş kapısının delik kısmındaki kargayla göz göze geldiler. 


    Boynundan ayaklarına iri tüyleri vücudunun tamamını kaplamıştı. Estetik tüyler kanatlarının ucuna doğru inildikçe sivrileşmiş ve daha fazla manevra alabilmek için evrimleşmişti. Karga gelen misafirleri siyah boncuk gözleriyle incelemeye başladı. Hepsini teker teker 5 saniye süresince detaylıca okudu. 


   "Burası ne felaket bir yer? Kapı bekçileri bir karga mı cidden?"

   Nishin kendisine dik dik bakan kargaya aynı donukluk ve sertlikte bir bakışla karşılık veriyordu. En sonunda tek gözünü kapatmış , kaşlarını çatmış karganın kalbinde bir korku oluşturmaya çalışmıştı. Görünen o ki bu isteği başarısız olmuştu. Karga karşısındaki ciddi çocuğu kâle almamış , kanatlarını çırparak etrafta daireler çizmeye başladı.


   "Hermenie Hanım geldiler. Yanında misafirleriyle birlikte.  Batıdan 3 yerli , 1 savaşçı görünümlü kız, son olarak da aptal görünümlü bir aptal.". 


   Sahra karganın tanıtımının son anları kendini kıkırdamamak için zor tuttu. 

  
   Nishin herkesin kendine haslığı olan bir şekilde tanıtılmasına rağmen kendi kısmı için sinirlenmişti. "Aptal köşkün aptal kargası sana sinirlenmeyecek kadar meşgulüm. Burada ne olduğunu çözmem lazım. Sanırım bir zil yerine karga kullanıyorlar. Üstelik çokda bilgili gözüken bir karga. Tespit konusunda dikkatli ve ustalıkla eğitilmiş olsa gerek. Kim bilir bu gözlerim daha neler görecek? Bu henüz başlangıç olsa gerek."


   Karga kendi etrafında bir tur daha döndükten sonra ilk havalandığı yere indi. Karganın inmesiyle birlikte dantelli bir çift el kapıyı açtı. 


  "Hoşgeldiniz Leydi Hermenie." Köşkün bir hizmetçisi olduğu anlaşılan kız , beyaz ve pembe tonlarındaki hizmetçi kıyafetinin pembe etek ucundan tutarak saygıyla eğildi. Misafirleri ve leydiyi içeri buyur etti.


   Hermenie ise  daha şık ve asil duran sadece dizlerinin birazcık kırıldığı tarzda bir selamlamayla karşılık verdi. 


  "Sevgili konuklarım lütfen size uzun bir süre eviniz , okulunuz ve yuvanız olacak yeri takdim etmeme izin verin. Abigale Konağı." 

   Hermenie yüzünde kulaklarına varan bir gülümsemeyle köşkü tanıttı. Ardından karşısındaki uzun ve geniş olan koridora girdi. 

   Başta karganın deyişiyle Batılı 3 yerli  ardından da sonunda birbirinin kolundan ayrılmış bulunan Sahra ve Nishin uzun koridorda gözden kayboldular.
   

    Koridor boyunca uzanan 5-6 metre yüksekliğindeki duvarlar hiçbir tablo veya resimle süslenmemişti. Nishin kendisini rüyasında gördüğü ormanın minyatür tarzda bir kopyasındaymış gibi hissediyordu. Fakat bu kez önceki seferden bir fark vardı. Yalnız değildi. Kendi kendine etrafına ve yanındaki insanlara baktı. Belki orda bulunan tek kişi kendisi değildi ama yalnızlık hissi hala kalbinin her bir atımıyla vücudunun en ücra köşesine kadar ulaşıyordu. Sağlıklı bir iletişim kuramadığı daha yüzeysel bile tanımadığı bu kişiler ona güven vermiyordu. Sahra'ya baktı.  Keskin bakışlı kız Hermenie'yi arkasından süzüyordu. Gözleri süzmekten daha çok zayıf bir yön arar ya da nefret kusarmış gibiydi . 


  Belki de burada azda olsa yakın hissettiği tek kişi oydu. Nishin Sahra'nın sert mizacını göstermesini yanlış bulmuyordu. Yabancı bir akvaryumdaki birer balık gibiydiler. Her an bir yerden tehlike çıkmasına karşın tedbirli , yaşadıkları çaresiz trajedilere karşı unutkandılar.


   Nishin dışarı açık olan gözleriyle kendi iç dünyasını ve düşüncelerini gözlemliyordu. Dışarıdan soyutlanmış haldeyken belki de zamandan da soyutlanmış olacak ki uzun koridorun bittiğini bir çift siyah çubuğa çarptığında fark etti.   

   
     Başında bir baskı oluştuğunu hissetti. Baskıyı birkaç parmak oluşturuyordu. 

    "İyi misiniz beyefendi?."

   Yaşlanmış , hayatın süzgecinden birçok defa geçmiş gibi çıkan ses Nishin'i çelişkiye düşürdü. "Beyefendi dediği kişi ben olmalıyım." 

  Düşüncesini doğrulamak için başını kaldırdığında bir devle karşılaştığını düşündü. Kendi babasının uzun olduğunu sanardı taki karşısındaki ihtiyar uşağı görene kadar. 2 metreden daha fazla olan uşağın klasik bir siyah takım elbisesi vardı. Yaşına rağmen fit duran vücudundan yukarı çıkıldıkça önce yeni traşlı bir surat beliriyordu. Büyük ve kemerli burnun iki yanındaki mavi gözler ile arkaya doğru taranmış büyük kısmı dökülmüş sarı saçlarla uşak bu sefer Hermenie'ye dönerek tekrar konuştu.


   "Küçük leydi benden ne buyurur?"

  Bulundukları geniş salonu aydınlatan parlak ve değerli taşlarla süslenmiş her biri farklı tonda ışık saçan 7 avizenin altında misafirleri inceleyen kız istediğini açıkladı.

   "Konuklarıma odalarını göster Hektor. Yarınki sürpriz için güzelce dinlenmeleri gerek. Onların diğer ihtiyaçlarını da karşılamayı unutma. Hepsi için birer banyo ve güzel bir ziyafet  hazırla. Ben sorumluluklarımı yerine getirmeliyim. Tatlı saatimi aksatmam hoş kaçmaz." 

   "Emredersiniz leydim." 

    İkili selamlaştıktan sonra ihtiyar uşak çocuklara Hermenie'nin gittiği yönün tam tersini işaret etti. 

   "Lütfen buyurun. Odalarınızda özel banyolarınız olacak. Siz banyolarınızı tamamladıktan sonra yemeklerinizi odanızda hazır bulacaksınız. Şimdi devam edelim." 

   Çocuklar kendilerine sunulan yoldan ilerleyerek biraz yürüdükten sonra kapılarla karşılaşıldı. Her odaya birer kişi girdi. Son kapıya geldiklerinde Hektor kapının önünde durarak: 

   " Lütfen odanıza buyurun. Umarım beklentilerinizi karşılar." Uşak sözünü bitirir bitirmez yavaşça meşe kapının tokmağını çevirdi. 

   Diğer çocukların odalarına göz ucundan bakmayı aklına getirememiş olan Nishin'in kalp atışları hızlandı. Aralanan kapının arkasındaki sahneyi görünce Nishin tek bir şey diyebildi. 

"Bir rüya."



   



   

  


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


6   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   8 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.