Yukarı Çık




7   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   9 

           
  Kapının açılmasıyla odanın içindeki tütsü kokusu dışarı yayıldı. Bu yeni yağmış bir yağmurun ardında bıraktığı  kokuydu. Nishin kocaman bir nefeste kokuyu ciğerlerine doldurdu. 

   "Sonunda tanıdık bir his." Yağmurun kokusu parmak ucundan ayak topuğuna vücudunun her bir hücresinde toplanan yorgunluğu söküp atmıştı. 

   Nishin karşısında duran odayı yenilikçi gözlerle taramaya devam etti. Oda , kapı girişinden tam karşıdaki kül kırmızı kenarlıklı pencereye gidildikçe daralıyor ve üçgen şeklini alıyordu. Yağmurda ıslanmış toprağın tonlarında bir kahverengiyle kaplı duvarların çeşitli kısımlarında gümüş örümcek ağı desenleri incelikle işlenmişti. Yakından incelendiğinde ağlar fazlasıyla detaylıydı. Ağların hepsinde birden fazla av olmasına rağmen hiçbirinde örümcek yoktu. 

  Girişin sağında bir kişilik olarak bahsedilen bir  oda için alışılmadık kaçan uzun bir yemek masası vardı. Masanın bir tarafı duvara tamamıyla yaslanmıştı. Sadece boşta kalan kenarı ve iki ucunda sandalyeler bulunuyordu.  Sol tarafta odanın ana yapısına aykırı farklı bir kabin bulunmaktaydı. Odada bir banyo olması gerektiği düşünülürse tek opsiyon orasıydı. Odanın tam ortasındaysa yuvarlak yarıçapı yaklaşık  4.5-5 metre olan bir yatak vardı. Yatağın orta kısmı biraz içe çökmüş dış kanatları yukarıya çıkmıştı. Tavandan dalgalanarak yere kadar uzanan mat perde yatağın çevresini kapladığı için görülmesini zorlaştırıyordu.
  Girişin sağında bir kişilik olarak bahsedilen bir oda için alışılmadık kaçan uzun bir yemek masası vardı. Masanın bir tarafı duvara tamamıyla yaslanmıştı. Sadece boşta kalan kenarı ve iki ucunda sandalyeler bulunuyordu. Sol tarafta odanın ana yapısına aykırı farklı bir kabin bulunmaktaydı. Odada bir banyo olması gerektiği düşünülürse tek opsiyon orasıydı. Odanın tam ortasındaysa yuvarlak yarıçapı yaklaşık 4.5-5 metre olan bir yatak vardı. Yatağın orta kısmı biraz içe çökmüş dış kanatları yukarıya çıkmıştı. Tavandan dalgalanarak yere kadar uzanan mat perde yatağın çevresini kapladığı için görüşü kısıtlıyordu. 
    “Şu ana kadar asla kendi odam olmamıştı. Annem ve babamla çadırda ortak bir alanda beraber kalırdık. Etrafta hiçbir hareket olmadan insan yalnız olduğu bir odada ne yapabilirki? Anne , baba yalnız kalmaya ihtiyacım yok. Sizi ve herkesi kurtarmak için geri döneceğim. Öncelikle biraz daha deneyim kazanmalıyım. Senin söylediğin gibi baba ‘ Hayat delice akan bir nehir gibidir. Akıntıdan kurtulmak , bulunduğun noktadan uzaklaşmamak için bir yerden tutunursan akıntı sadece canını yakar. Oysa nehirle bir bütün olmayı başarabilirsen onunla birlikte gittiği her yeri ziyaret edebilir ve deneyimlersin.’ şuan bende akıntıya kapılmış vaziyetteyim. Yeterli birikimi kendimde hissettiğimde her şeyi geri ödeyeceğim.” Nishin’in iç konuşması sebebiyle oluşturduğu sessizliği bir öksürük bozdu.
   “Hermenie Hanım’ın emirlerince beyefendinin  güzel bir banyo  ardından güzelce dinlenmesi gerekmektedir. Lütfen banyoda keyfinize bakın. Çıktığınızda yemeğiniz odanızda hazır olacak.” 
   İhtiyar , yaşının senelerce elinden alamadığı çevikliğiyle odadan ayrıldı ve kapıyı kapattı. Artık Nishin odada yalnızdı. 
    “Yaşlı adam önce banyo yapmam gerektiğini söyledi ama ben burada herhangi bir akarsu göremiyorum. Bu yerleşik yaşayanlar nasıl yıkanıyor , tanrım Kamish anlayamıyorum.”                                                                                  
     Kamish , ufak ve kırgın çocuğun cümlelerinde yeniden kendine yer bulmuştu. Her ne kadar küçüklükten kalma bir kalıp olsa da kabilesinden kendisine kalan tek şey buydu. Bir tanrı. Belki de günün birinde işe yarar ya da yaşamın tozlu raflarına kaldırır. Masallar bölümüne...
     Nishin başını kaşıyarak odayı tekrar inceledi. Gözüne odanın girişinde gördüğü kabin geldi. 
    “Aklımdan geçmişti ama pek inanmamıştım. Gerçekten burada mı yıkanıyorlar?” 
     Kahverengi saçları yürüdükçe sağa sola sallanan tozla kaplı çocuk kabine girdi. Karşısında beyaz bir küvet onun hemen yanındaki katlı raflarda birçok şişeyle karşılaştı. Küvetin içini incelemeye başladı. 
     “Büyük bir kovaya benziyor. Başında bir kol var.” Nishin gördüğü o kolu çevirdi ve akmaya başlayan suyu izlemeye başladı. 
     “Ben gerçek bir dehayım.” Suyu yeterince doldurduktan sonra kıyafetlerini çıkararak içine atladı. Suyun içinde rahatlamış bir şekilde uzanırken aklına gördüğü şişeler geldi. Elini rastgele uzatarak eline ilk geleni çekip aldı. Üstünde birkaç yazı yazıyordu. İncelemeye ve bir yandan da okumak için çabalamaya başladı. Her ne kadar herhangi bir devletin egemenlik kapsamında bulunmasalarda çoğu kaşifin ve gezginin kesinlikle bildiği aynı zamanda adı tüm dünyada bilinen Polysta Karma İmparatorluğu’nun dili için Ulu Kamdan dersler almışlardı. Biraz uğraştan sonra yazıyı çözümledi. 
    “Ka-fa-na dök.” 
     Şişeyi kaldırıp başına döken çocuk oluşan kabarcık ve baloncukları görünce biraz da suya sıktı. Yeni serüveninde edindiği ilk güzel tecrübenin keyfini çıkarmaya devam etti.

 ***
   Yaşlı uşak gerekli açıklamaları yaptıktan sonra  kapıyı kapattı ve uzaklaşan adım sesleri bir süre sonra kesildi. 

   Küçük ve ince kıvrımlı kulağını kapıya yaslayarak dışarıyı dinleyen kız , artık yalnız olduğunu düşündüğü anda kapıdan çekildi. Kısa siyah saçlarını sallayarak kendini arkaya bıraktı. Ağrıdan titreyen şişmiş bacağını tutarak bükülü haldeki dizine yaslandı. 

   "Ne amaçlarla yola çıkmıştım birde şu anki halime bak. Ne kadar acınasıyım. Daha karşıma çıkan ilk tümsekte takılıyorum." 

   Geçirdiği onca kaza ve olay karşısında geri adım atmamıştı. Güçlüydü. Güçlü olmalıydı. Pençelerini göstermezse hayatından olabilirdi. Uzun bir süre gözyaşlarını içine akıttıysa da artık sınırına ulaşmıştı. Kırıklıklarıyla kurduğu barajı artık çatlaklara yer vermeye başlamıştı. 

   Gözlerinden damlayan son gözyaşları eşliğinde ayağa kalktı. Kendine söz vermişti. Bu iğrenç yerden bir an önce çıkacak ve gözyaşlarıyla başladığı bu arayışını mutlu bir gülümsemeyle bitirecekti. 

   Daire şeklindeki odanın tam ortasında bulunan gene daire şeklindeki halının üstünde ayağa kalktı. 
   
   "Beni amacımdan saptıran herkese bedelini ödeteceğim." Dile getirdiği bu sözlerin kendi ruhunda yaydığı anlık enerjiyle bacağının acısını unutarak banyoya doğru yürüdü. 

   Kirlerinden arınmış genç kız , lila renkli bir havluyla birlikte saçlarından damlayan su damlaları eşliğinde odaya geri döndü. Etrafa biraz bakındıktan sonra karşısındaki ranzada aradığını buldu. Ranzanın alt katında beyaz ipek kıyafeti içinde elinde tuttuğu bir asa ve başındaki sarı 
halkasıyla melek motifli bir çarşaf takımı bulunuyordu. Üst katta ise beyaz ipek elbiseye karşı siyah bazı kısımları parçalanmış bir elbise , elinde bir asa yerine kanlar akan bir kılıç , başında sarı bir halka yerine çeşitli kıvrımlarla dolu mor renkli boynuzlar eşliğinde bir şeytan motifi işlenmişti. 

  Sahra'nın dikkatini çeken bu dini veya mitolojik örtüler değildi. Örtülerin üstünde bulunan yemek tepsisi ve yanındaki kıyafetlerdi. İhtiyar adam yemeğin o banyodayken hazır olacağını söylemişti. Gerçekten de yemek zamanında gelmişti. Ama nasıl? Sahra'nın merak ettiği asıl konu buydu. Banyo sırasında ses yapmaktan kaçınmış , odanın içindeki herhangi bir sesi kaçırmamak için pür dikkat odaklanmıştı. Buna rağmen hiçbir tıkırtı veya gıcırtı bile duyamamıştı. 

  Yavaşça karşısındaki tepsiye ve yanındaki kıyafete doğru yürüdü. Gümüş tepsinin orta kısmında ve saplarında altından yapılmış işlemeler vardı. Tepsiyle ahenk içinde olan porselen tabağın içindeki yemekten çıkan dumanlar yüzüne kadar ulaşıyor ve saçından yüzüne akmış olan damlaları buharlaştırıyordu. 

  Tabağın içinde beyaz ipliğe benzeyen yapısıyla dar kenarlarından ortasına ilerledikçe genişleyen bir bitki bulunuyordu. Beyaz iplikler bitkinin tamamını kaplamıştı. Yağmış karın altında kendini teslim etmiş çim ve diğer bitkilerin bazı yerlerde tekrar varlık göstermesi gibi bitkininde bazı kısımlarında altta kalan yeşil kısmı gözüküyordu. Bitkinin içinde dolgu olması mümkündü. Yüksek ihtimalle doldurulmuş ve özel bir teknikle katlanarak son haline getirilmişti. 

  Sahra yemeğe son kez  bir göz atarak elbiseye yöneldi. Süt beyazı  elbisenin omuz kısmından aşağı sarkan tüller çapraz dikilmişti. Elbise diz kısmının biraz üstünde bitiyordu. Tercih edilen kumaş yumuşak ve şıkdı. Sahra'nın küçükken duyduğu masallardaki prenseslerin üstünde hayal ettiklerine çok benziyordu. Elbisenin yanında bir not bulunuyordu. Sahra hafif yanık izli kağıdı eline aldı ve okumaya başladı.

  "Yarınki büyük eğlencede sizin için seçtiğim bu elbiseyi giyiniz. "
                                           -Hermenie

    Küçük bir rica gibi görünsede içinde emir arzusu bulunduran bu cümleyi Sahra algılamıştı. Şımarık bir kızın kendi için seçtiği elbiseyi giymek istemese de elindeki diğer seçeneği eski püskü bir paçavra olunca başka seçim şansı yok gibi görünüyordu. Genç kız elbiseyi giydi. Ardından göründüğünden daha da lezzetli olan yemeği yedi ve istemsizce ranzanın alt katında kendini uykunun getirdiği tutukluluğa bıraktı.

   ***

   Nishin baloncuklardan sıkılmış ve cildinin Ulu Kamın buruşuk cildine dönme aşamasına geldiğini fark ettiğinde banyodan büyük bir hışımla çıktı. Burnuna gelen güzel kokuların peşinden odaya doğru süzüldü. Kendini yatağın üstündeki yemekle göz göze bulan Nishin kendini daha fazla tutamadı. Tabaktaki etleri görünce kafasındaki tüm düşünceleri bir kenara bırakmış , banyodan çıktığı haliyle yemeği yemeye başlamıştı. Yemeği bitirdikten sonra yataktaki diğer şeyleri fark etti. Dar kot bir siyah pantolon hemen yanında beyaz bir gömlek ve onun üstünde gümüş düğmeli bir yelek bulunuyordu.

   Yeleğin her iki tarafında 4 toplam 8 tane kol boşluğu vardı. Nishin bu ilginç  tasarımı da zenginlerin tuhaf kararları olarak düşünmüş olsada takımı hemen üstünde görmek için denemeye karar verdi. Pantolonu çektiği an yere bir not düştü. Notta yazılanlar Sahra'nın gördüğüyle aynıydı.

    "Yarınki büyük eğlencede sizin için seçtiğim bu takımı giyiniz." 
                                             -Hermenie

     "Ev sahibi istiyorsa tabiki yarınki eğlencede mükemmel bir yakışıklı olacağım."  Nishin giydiği takımla aynada kendini biraz daha beğendikten sonra bastıran uykusuna karşı gelemedi ve uykuya daldı. Kendini çok beğenmeye zamanı yetmemiş olacak ki o akşam rüyasında kendini aynı takım elbiseyle gördü. Gerçeklikle rüyayı birbirinden ayıran ufak bir detay vardı. Nishin'in kolları rüyasında yeleğin 8 boşluğunuda doldurmuştu.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


7   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   9 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.