Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 

           
"Henüz 17 yaşındayım ama ailemden dolayı biraz çabuk tükendim."
Karşımda benden bir yaş büyük biri ilk defa oturuyordu. Ve aşk acısından bahsetmeyen ilk kişiydi.

"Evde psikolojik şiddet görüyorum" dedi. "Eğer bu fiziksel bir şiddet olsaydı kolaylıkla polise başvurabilirdim. Ama babam dışarıya öyle bir izlenim veriyor ki sanki kendisi dünyanın en iyi babası. Bazen ben bile onu dışarıda konuşurken görsem, keşke böyle bir babam olsa diyorum."

"Arkadaşlarım bile; "Melek gibi adam, nesini beğenmiyorsun?" diyorlar. Gel gör ki evde tamamen farklı biri oluyor. Her yaptığımıza karışıyor, her sözümüzü, her davranışımızı eleştiriyor. Tamam diyorum hiçbir şey yapmayım o zaman, bu sefer de "anca yatıyorsunuz, bir işe yarayın" diyor."

"Kendimi derslere veriyorum, "boşa çalışıyorsun, senden adam olmaz" diyor ya da "demek benim yanımda iyi çocuk taklidi yapıyorsun, senin ne mal olduğunu biliyorum" diyor. Böyle şeyleri o kadar çok söyledi ki artık kendimden şüphe etmeye başladım. Acaba gerçekten beceriksiz miyim? İşe yaramaz bir insan mıyım diye. Hatta..."

Biraz duruyor bana kaçamak bir bakış atıyor. Söylemekte tereddüt ediyor belli ki.
"Madem" diyorum "bu kadar berbat biriyim, yaşamasam daha iyi." Tepkimi kontrol etmek için tekrar bana bakıyor. Ben sakin kalıyorum. Erkek arkadaşlarından dolayı intihar etmek isteyen o kadar çok kızla karşılaştım ki alışkınım böyle şeylere.

Ama konu babayla ilgili olunca içim sızlıyor. Sanki karşıda başkası değil de ben oturuyorum. Şimdi karşımda duran benden bir yaş büyük olan şu kıza şefkatle sarılmak istiyorum ama kendimi tutuyorum.

Benim sakin kalmamdan cesaret alıp devam ediyor. Konuşurken kambur duruyor, sanki kendini saklamaya çalışıyor gibi, hareketleri çok ürkek. Sürekli benim yüz ifademe bakıyor, azıcık bir değişim olsa yüzümde ne düşündüğümü okumaya çalışıyor. Belli ki onun hakkında kötü düşünmemi istemiyor. Sanki başkalarının kendi hakkında kötü düşünmesi dünyanın sonu gibi.
Ona bir kağıt uzatıyorum. Bir çizgiyle ikiye bölünmüş bir kağıt.

"Buna babanın sevdiğin ve sevmediğin üç özelliğini yazar mısın?" diyorum.
"Ama sevdiğim hiç özelliği yok ki" diyor şaşırarak.
"Biraz düşün lütfen."

Sevmediği özellikleri hiç düşünmeden dolduruyor.
1) Sürekli her şeye karışır.
2) Dışarıda iyi baba numarası yapar ama evde tam bir canavar.
3) Annemi beni ve kardeşimi sürekli aşağılar, mükemmel bile olsak kusur bulur.
Sıra iyi özelliklere geldinde ve düşünmeye başlıyor. Baya düşünüyor. Yaklaşık 10dk... Sonra yazmaya başlıyor.


1) Her şeye karışmasına rağmen özel eşyalarıma asla karışmaz. Mesela günlüklerimi saklama ihtiyacı duymam. Çünkü eline alıp okumaz ya da ben yokken telefonumu karıştırmaz.

Biraz daha düşünüyor,
2) Harçlığımı aksatmadan verir. Parasal anlamda beni kimseye muhtaç etmez.
İkinci maddeyi yazarken yüz ifadesindeki yumuşamayı görüyorum, benim ise boğazıma bir şey düğümleniyor,
Üçüncü madde için daha çok düşünüyor.

"Aslında bir şey var ama bunu nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum" diyor.
"Sözlü olarak söylersen sana yazmanda yardımcı olabilirim" diyorum.

"Babamın bir anı bir anını tutmadığı için sürekli onu gözlemek zorundayım, hareketlerinden tavırlarından, yüz ifadesinden, ses tonundan, duruşundan nasıl bir ruh halinde olduğunu anlıyorum ve ona göre davranıyorum. Ve bunu diğer insanlar üzerinde de kullanabiliyorum. İnsanlar bana hep çok uyumlu olduğumu söylerler, sanırım bu babam sayesinde oldu."

Sonra uzaklara bakıyor. "Yani kendisi istemese de bana bir iyiliği dokunmuş."
Yani diyorum 3. Madde şu olmalı
3) Nabza göre şerbet vermeyi öğretti.
"Evet" diyor aradığı cümleyi bulmanın heyecanıyla.

Konuşmamızın sonuna yaklaşıyoruz. "Peki" diyorum "şimdi sana çok önemli bir soru sorucam." Dikkat kesiliyor. "Babanın huylarının düzelmesini mi isterdin, yoksa babandan tamamen kurtulmayı mı?"

Hiç düşünmeden "düzelmesini" diyor. "Eğer kurtulmak isteseydim bunun pek çok yolu var zaten." Gözlerinde bir anlık kana susamışlığı görüp irkiliyorum. Ama çok kısa sürüyor.
"Madem düzelmesini istiyorsun" bir tel toka uzatıyorum. "Bunu hergün evde babanın yanında tak" diyorum "ve bir süre ona yüz verme."

"Nasıl yani?"
"Yani dediklerini ciddiye almadığını belli et, senden bir şey istediğinde hemen değil de biraz oyalanarak yap. Seni eleştirdiğinde hiç oralı olma kendi odana geç. Arkandan bağırsa da umursama."
Kafasını öne eğiyor.
"Bunu yapabileceğimi sanmıyorum." Yanına gidip omuzlarından tutup gözlerine bakıyorum.
"Babanın değişmesini istiyorsan bunu yapmak zorundasın"
"Tamam... Deneyeceğim"

Üç gün sonra bana teşekkür etmek için kurabiye yapıp getirmiş :)


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.