Love Doesn’t Matter - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




12   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   14 


           
13. BÖLÜM – İNCE BİR ŞEY
 
“Yani o gerçekten bütün araziyi satın mı aldı?”
“Evet, Bayan Emilia Bern’in yaşadığı ev de dahil Erndorf’un güneyindeki bütün ormanlık alanı satın aldı. Er ya da geç bir müteahhitle görüşüp ölçümlere başlayacak.  Görünüşe göre Genç efendi, Feather’ta son zamanlarda popüler hale gelen büyük ölçekli bir konaklama tesisi yapmak istiyor.”
 
Caitlyn yavaşça başını salladı.
 
Güneş alan pencerenin önünde çay fincanını tutarken bir çizim gibi sakin görünüyordu ama Grozhang onu iyi tanıyordu. Caitlyn Meyer’in içinde fırtınalar kopuyor olmalıydı.
 
“Bir ihtimal Hadius’un şu çocuğa tam olarak ne dediğini duydun mu?”
Grozhang defterini bıraktı ve bir an için sıkıntılı bir yüz ifadesine büründü.
 
“O gün arabada kaldım. Aynısı arabacı içinde geçerli. Bana şüpheli bir şey yapmamamı söyledi, o yüzden ne Genç efendinin ve tabiki ne de Bayan Bern’in yanına yaklaşmadım. Özür dilerim.”
“Hayır, sorun değil. İyi iş çıkardın. Çok fazla gözetleme. Hadius’un ne tür bir insan olduğunu biliyorsun değil mi?  En ufak bir tuhaflığını görse bile seni fark eder.  Hemen peşine birini taktığımı fark eder, şu an sen benim  tek casusumsun değil mi? Risk alamayız. Asla yakalanmamalısın.”
“Evet, bunu aklımda tutacağım.”
 
Bunu uzun bir iç çekiş izledi.
“Tek bir casusla niyetini anlayamıyorum. Kendimi geliştirmekten başka çarem yok...”
Caitlyn mırıldandı ve huzursuzca parmağının ucunu kol dayanağına vurdu.
 
“Son olarak sana bir şey soracağım. Sence nasıl görünüyor? Bana sadece ne düşündüğünü söyle. Şu çocuk konusunda.”
“...Pardon?”
“Bana hiç öyle gelmiyor ama asla bilemeyiz  değil mi? Bu bir gizem, düşes olmak için bir isteği var mı ya da Hadius’a karşı ne tür duygular besliyor bilmiyorum.”
“Ne düşündüğümü sorarsanız... bayan Bern Genç efendiye karşı çok temkinli. Ayrıca kızgın görünüyor. Elbette bu sadece benim düşüncem. Onları uzaktan izledim, aralarında geçen konuşmayı yakından duymadım.”
“Doğru, ben de öyle düşünüyorum.”
 
Onunla aynı fikirde olan Caitlyn tekrar kaşlarını çattı.
 
“Peki ya Hadius? Grozhang, sence Hadius bu çocuk hakkında ne düşünüyor?”
 
Grozhang şaşkınlığını gizleyemedi. Bu soru uzun zaman önce yapılan nişan töreninden beri hiç sorulmamıştı.
 
“Duygular ve sezgi malum sorunlar için daha isabetlidir. Yani rahat konuş.”
“... Sadece hislerimle konuşuyorum, gerçekten bilmiyorum.”
“Bilmiyor musun? Bu tam olarak ne anlama geliyor?”
“Sözlerinde ve eylemlerinde herhangi bir duygu sezmediğim anlamına geliyor. En azından benim gözlemlediğim kadarıyla. Genç efendi Bayan Bern ile ilgilenirken duygu olarak hissedilebilecek hiçbir şey yoktu.”
“Öyle mi?”
 
Çenesini okşayan Caitlyn sessizce pencereden baktı. Çayın soğumasına yetecek kadar uzun  zaman geçti.
 
“Peki. Bu konuyu konuşmayı bırakıp devam edelim mi? Haleston kermesinden sonra ne oldu?”
 
Gronzhang boğazını temizledi ve defterini eline aldı.
“Ayın on altısında genç efendi Sör Maximillian’ın bir konuşmasına katıldı ve kralcı partinin üyeleriyle bir araya geldi. Onlarla sigara içme odasında Rochester seneti hakkında konuştu. Öğle saatlerinde ‘Fabran’a uğradı ve Dışişleri Bakanı Sör Wirhen ile görüştü...”
 
Hadius’un aktiviteleri hakkındaki rapor devam etti. Çoğunlukla nereye gittiği ve kiminle görüştüğü hakkındaydı.  Her zamankinin aksine isteksizce dinleyen Caitlyn parmağını şıklattı ve belini doğrulttu.
“Burada duralım mı?”
 
Grozhang defteri kapattı ve hizmetçiden  şapkasını ve ceketini aldı.
 
“Unutma Grozhang. Şimdiki gibi devam etmelisin. Şüphe çekmemek için makul bir mesafeden izle. Ama Hadius ile ilgili garip bir şey görürsen lütfen benimle iletişime geç.”
“Evet, bunu aklımda tutacağım.”
“Doğru, gitmeden önce dükü görmeyi unutma.”
“Evet.”
 
Çalışma odasını terk ettikten sonra Grozhang, Caitlyn’in talimat verdiği gibi doğruca Dükün baş ucuna gitti.
 
Uyumakta olan Efendi Meyer’i selamlayarak, öz oğluymuş gibi onun kemikli ellerini uzun süre  tutarak orada dikildi.
 
Uzun zamandan beri hasta ziyaretlerinde Hadius’un yerini dolduruyordu.
 
Bu garip eylemi öneren Caitlyn idi. Okulda eğitim gören varisin babasının hastalığı hakkında endişelenmesini ve canının sıkılmasını istemiyordu.
 
Van Drake Meyer elini tutanın oğlu mu yoksa hizmetçisi mi olduğunu asla anlamayacaktı.
Yalnız kalan Caitlyn pencereden baktı ve düşüncelere daldı.
 
Neden? Bir nokta da duyguları okunamayan varisten korkmaya başladı.
 
Bu ironikti. Onu kimsenin okuyamayacağı şekilde yetiştiren kendisi değil miydi?
 
Caitlyn için Hadius oğlundan önce bir varisti. O mükemmel bir şekilde disipline edilmiş ve eğitilmiş Meyer Ailesinin sıradaki varisiydi.
 
Neyse ki Hadius ne kadar ararsanız arayın diğer erkeklerde bulunması zor olan ılımlılık, soğukkanlılık ve özdenetim ile doğmuştu. Aile ilişkilerine her zaman kişisel duygularından daha çok önem verdi ve aile üyelerini asla hayal kırıklığına uğratmadı.  Gururunu ailesi olarak tanımlama noktasına geldi. Diğer bir deyişle, Hadius bir Meyer’di.
 
Ama neden huzursuzdu? Caitlyn farkında olmadan tırnaklarını yiyordu.
 Bu mantıkla açıklanamayacak bir önseziydi.
Yılda bir kez, her akşam yemeği partisi düzenlediğinde, Caitlyn çok garip bir duyguya kapılırdı.
 
Küçük bir köylü kızını kovalayan oğlu olduğunu düşünmek , Caitlyn sık sık kalbinin sıkıştığını hissetti.
Aslında asılsız bir spekülasyondu.
Birine sorsa gülüp geçecektir. Hadius Meyer yalnızca ailesinin işini devralmayı düşünüyordu. Onun kadınlara, özellikle nişanlısına ilgisi olmadığını söyleyebilirdiniz.
 
Ama, ya  varsa...
Ya Hadius’un derinlerde farklı bir düşünceye sahip olma ihtimali varsa?
 
 Köylü çocuk oldukça güzeldi ve onu beş yıl izledikten sonra akıllı olduğunu da anlamıştı. Her yıl aşkam yemeği partisinde birçok adamın ona baktığını biliyordu.
 
Hadius çok gizemli bir insan, onu gizlice aşığı yapmaya çalışabilir. Ne de olsa o da bir ‘erkek’.
 
Hayır o yalnızca bir erkek değil, o, babası Van Drake Meyer’in kanına da sahip. İlgisi yokmuş gibi davranıyor, ama aslında bir kadın fahişe mi ya da sıradan biri mi bakmaksızın azgın bir köpek gibi nefes nefese kalabilir.  ÇN: kesin bu kocasını zehirledi bak. adamın frengi olma ihtimali vardı. o zaman dedim ki  kesin bu kadını  aldatmış.
 
“Kahretsin...”
 
Belki Caitlyn kızın oğlunun sevgilisi olmasına da izin verirdi. ‘Sevgili’ kelimesini düşünmek bile  onu ürpertti,  alçak bir metres ve gayri meşru bir çocuk tarafından yönlendirilen ve hatta bütün ailesinden vazgeçmeyi deneyen kocasını aklına getirdi.
 
Elinden bir şey gelmezdi.  Çay saati soylu kadınlar için ne kadar doğalsa soylu erkekler içinde metres sahibi olmak o kadar doğaldı.
 
Sorun onun duyguları değildi, Reinen ailesi idi.
 
Hannes çoktan onu tehdit etmişti. Damadının özel hayatına karışmak gibi bir niyeti yoktu ama eski nişanlısı ile tamamen ilgilenilmesi gerekiyordu. Hatalı değildi o yüzden Caitlyn kabul etti.
 
Ama birkaç gün öncesinden beri bir şeyler inceden inceye değişyordu. Tam olarak ne olduğunu anlamıyordu...
 
--
 
Grozhang Krambitz villasından ayrıldığında, dağın sırtında asılı olan güneş başının üstünde yükseliyordu. Koşuşturma  içinde olan iki cüsseli adam arkasında  birden belirdi ve yakından onu takip etti.  Başının üzerinden görünen uzun bir gölgenin önünde Grozhang yutkundu.  Titreyen eli cebinden bir mendil çıkardı ve terini sildi.
 
“Bu taraftan.”
 
Adam ağaçlı sokağı değil tenha yolu işaret etti. Garip adamlar, Grozhang’ı sanki onu arkadan kontrol ediyormuş gibi villanın ötesindeki sığ tepeye götürdüler.
 
Aşırı büyümüş dikenli çalıların ardında bir araba vardı. adamlardan biri dikkatlice arabanın kapısını çaldı.
 
“İçeri gel.”
 
Efendisinin sesi her zaman yalındı. Yine de Grozhang kapıyı açmadan önce titreyen elini tutmak zorundaydı. Titrek bacaklarıyla arabaya binmeyi başarır başarmaz adamlar kapıyı çarparak kapattı.
 
Araba hareket etti.
 
Hadius Meyer bacak bacak üstüne atmış gazete okuyordu. Sakin bir orman gibi huzurlu ve dingin bir ifadesi vardı ama Grozhang’ın kalbi endişeli bir şekilde atmaya başladı.
 
“...Rapor verdim... istediğiniz gibi.”
“Öyle mi.”
 
Bu kadar sakince ‘öyle mi’ demek.
 
Aniden bu adamın haber vermeden evine geldiği gün aklına geldi.
   
Noel arifesi olmalıydı. Karısı fırında ekmek pişiriyordu ve çocukları ağacın üstüne yıldızı kimin koyacağı konusunda tartışıyordu.
 
Hadius Meyer aniden bu hanenin ortasında belirdi. Şu iki cüsseli adamla birlikte.
 
Eşine ve çocuklarına kendini tanıttı ve onlara kucak dolusu hediyeler verdi.  Bunun sayesinde karısı ve çocukları hala Hadius Meyer’i Noel Baba gibi harika bir insan olarak hatırlıyordu.
 
“Baban harika bir adam. Benim yardımcım ve aynı zamanda  anneme kişisel işlerinde yardım ediyor. Ben de ona minnettarım.”
 
Hadius eldivenlerini çıkardı ve sadece bu kadar konuştu.
 
Ama o anda Grozhang başına kör bir silahla vurulmuş gibi şoka girdi.
 
Çoktan her şeyi anlamıştı. On yıldır ona hizmet eden yardımcısı aslında annesinin oğlunu gözetlemesi için tuttuğu bir casustu.
 
Her şeyden habersiz çocuklar hediye paketlerini açarken tezahürat yaptı ve eşi sadece değerli misafirlere sunulan çaydan ona ikram etti.
 
“Ne düşünüyorsun? Bayan Meyer şimdi ne yapacak*”
“Ne?”
“Odaklanmalısın, Grozhang. Karını ve çocuklarını düşün.”
 
Hadius gazeteye eğik olan başını çevirdi.  Narin, heykel benzeri yüz hatları hala yakışıklı genç bir oğlana aitti. İnsanların onun mülayim gençliği ve centilmen gülümsemesi tarafından kolayca kandırıldı. Grozhang da başlarda böyleydi.
 
“Bayan Meyer’in kişiliğinden dolayı belli ki yakında Bayan Bern’i ziyaret edecek. Çünkü  kimseye güvenmiyor. Oğlu, Genç Efendiye bile.”
“Sanırım öyle.”
 
Hadius sakince mırıldandı.
 
Bu noktada oğlu ve annesi farklıydı. Caitlyn her zaman endişeli ve emniyetsizdi. Ama Hadius rahat ve kendinden emindi.
 
Çok daha acil bir durumdu, ve bunun böyle olmasının nedeni  gölgeler, paralı askerler ve gizlice tuttuğu suikastçılar sayesindeydi.  Belki   de Askeri Akademi’deki dört yıl tıpkı Veliaht Prens gibi asil kana sahip birinin böyle karanlık bir varlıkla ilişki kurmasında belirleyici olmuştur.
Yalnızca yirmi yaşında olan genç adam, bu gölgeleri Grozhang’ı ve ailesini izlmek için kullandı. Ve şu andan itibaren birçok şeyi planlayacak ve başaracaktır.
 
Araba boğucu bir sessizlik içinde ilerledi.  Sık ormandan çıkıp  küçük bir kırsal köyden geçtikten sonra nihayet büyük plazanın göründüğü Nowak’a vardılar.
 
Yol boyunca Hadius bir an olsun işini bırakmadı gazete ve evraklar arasında mekik dokudu.
 
Ancak Basilion evine vardıklarında bozulan bir makine gibi çalışmayı bıraktı.
 
Pencereden birinin yaklaştığını görebiliyordu.
 
Elinde muhteşem bir şekilde sarılmış ve bariz bir şekilde ‘hediye’ olan  kutuyu tutan Emilia Bern.
 
 
 

 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


12   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   14 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.