Hadius uzun bir süre belgelere bakmaya devam etti.
Pencerenin yanındaki çiçek vazosunun gölgesi kayboldu ve hizmetçi fincandaki soğuyan çayı üç kez değiştirdi.
Efendisinin yanında olan Grozhang tek kelime bile etmedi.
Korkmuyor mu?
Turnia silahlı ve kılıçlı isyancıların olduğu bir yer. Soyluların çoğu ülkeyi çoktan terk etti. Kral bile mafyadan kaçıyor.
Kral ile böyle bir yerde görüşmek yangına körükle gitmek olacaktır. Hiçbir aile varisini böyle tehlikeli bir duruma sürüklemez.
“Gönderdiğim gizli mektup ne oldu?”
Grozhang çabucak kendine geldi ve not defterini çıkardı.
“Majesteleri kral kabul etti. Sizinle özel olarak görüşecek. Ayın on sekizinde öğlen, Tiso villasında ata binmenin keyfini çıkaracak. Tüm yardımcı, hizmetçi ve refakatçileri uzaklaştıracak ve sizi bekleyecek.” “On sekizi...” “Genç efendi Trunia’da olacak. Resmi olarak.bir önceki gün için bilerek sıkı bir program koydum. Yola çıkmadan önce aniden bitkinlik yaşadığınızı söylersek kimse bundan şüphelenmez.” “Peki.” “Müstakil saraydan bir hizmetçiye önceden rüşvet verdim. Biri o gün nerede olduğunuzu sorarsa bir şeyler uyduracak. Çok hasta olduğundan yataktan çıkamadın falan.”
Hadius başını salladı.
“Ben yokken ormana göz kulak ol.” “Endişe etmeyin. Hilden çiftliği ve Beppy Dilson’a bunu açıkça söyledim.”
Kalın belge yığınının son sayfasına göz attıktan sonra Hadius geri yaslandı ve göz kapaklarına bastırdı. Başını geri çektiğinde gümüş-gri gözleri şamdanın arkasındaki boşluğa bakıyordu.
Müzakereler boyunca ele geçirilecek iki maden vardı. Mondia ve Lucan.
Ama Hadius gizlice bir tane daha ele geçirmeyi planlamıştı. Onteras.
Hadius gizlice Meyer Steel’e büyük bir zenginlik getirecek olan kendi altın madenine sahip olma niyetindeydi.
Tamamen onun olan bir şey.
Meyer ailesinin varisi görünüşte her şeye sahipti ama gerçekte hiçbir şeyi yoktu. Hadius artık kendine tahammül edemezdi.
Şu andan itibaren adım adım ona sahip olacaktı. Meyer adına ne varsa.
--
“Charlotte, gerçekten gitmiyor musun?” “Gitmiyorum. Eğer ki terk edersem Cesur ne kadar üzülür? Köpekler yalnız olmaktan hoşlanmaz.”
Ne komik bir bahane. Emilia’nın gözleri kısıldı ama başını salladı.
“O zaman ne yapalım? ...Ah! Cesur’u da götürebiliriz. Değil mi?” “Ha? Oo... b –bu doğru...”
Charlotte ne yapacağını bilmeden sıkıca Cesur’u kucakladı. Emilia cıkladı ve konuştu.
“Endişelenme. Charlotte. Bay Beppy’nin arabasına bineceğiz. Bu şekilde kimseyle karşılaşmak zorunda kalmayacaksın.” “İ-İnsanlar yüzünden değil.” “O zaman neden gitmemekte ısrar ediyorsun?” “Acıyır. Yürüyemem çünkü burası çok acıyor.”
Charlotte yaralı olmayan bileğini yine tuttu.
“Biraz önce Cesur ile oynamıyor muydun?”
Çocuğun yüzü asıldı. Ablasının kalmasına izin vermesi için nasıl bir bahane uyduracağını düşünüyor olmalıydı.
Charlotte genelde itaatkar bir şekilde kız kardeşinin sözlerine uyardı. Bir şey dışında , çatı katından çıkma meselesi.
“Pekala. Bu sefer yalnızca ben gideceğim. Ama saklanmayı bırakmak için uğraşmalısın. Sonsuza kadar saklanarak yaşayamazsın. İnsanları böyle görmezden gelirsen gerçekten bir canavar olacaksın.”
Charlotte sonunda rahatlayarak içini çekti. Onun ağladığını görüünce tekrar üzüldü.
Şey, ona canavar denilirken baş aşağı ağaca bağlanan o çocuk değil mi? Charlotte için dış dünya hala başa çıkılmaz olacaktır. Her şeye yavaşça yaklaşmak zorunda. Sabırsız olma.
Emilia arabaya yalnız bindi. Yolda, parayı geri vermek için Cavendish konağına uğramayı unutmadı.
İlk başta Bay Haspel kabul edemeyeceğini söyleyerek elini salladı. Genç efendi Malvin’in bunu öğrenmesinden korkuyordu. Emilia para çantasını göğsüne bastırdı.
“Endişelenmeyin ve alın. Ben genç efendi Malvin ile konuşacağım.”
Haspel teslim olmuş bir ifade ile para çantasını kabul ettiği an Emilia’nın kalbi çok daha hafifledi.
Araba özenle stmer’e doğru yol aldı.
Sitmeri Kral’ın villasının bulunduğu yer olması ile ünlüydü. Beppy’e göre er ya da geç Laura orada hizmetçi olarak çalışacaktı. Sadece bir hizmetçi değil, bir kraliyet hizmetçisi olacaktı.
Kraliyet hizmetçilerine özel yatak odaları verilir ve özel bir ibadet odasına sahip olamaya varana kadar özel davranılır.
Emilia Beppy^nin kız kardeşine bu kadar iyi davranmasından dolayı alışılmadık bir mutluluk hissetti.
Pencereden resmedilmeye değer bir manzara görüldü. Sarp tepenin altında birkaç küçük ev, kilise ve tahıl ambarı bir araya gelmişti ve geniş üzüm bağları muhteşemdi. Araba içinden dumankar yükselen kırmızı- kahverengi tuğlalı bir evin önünde durdu.
Emilia’nın evinden pek farklı değildi. bahçesinde her çeşit sebzenin yetiştiği, etrafta dolaşan tavuk ve domuzların olduğu tipik bir köy eviydi.
“Abi!”
Saçları iki yandan örülmüş bir kız deli gibi dışarı fırladı. Beppy çocuğa sıkıca sarıldı ve büyük eliyle başını okşadı.
Emilia hayatlarını kurtarmak için hiçbir şey yapmamasına rağmen gurura boğulmuştu.
“Emilia geldi.”
Abisinin elini tutan Laura başını Emilia’ya çevirdi. Sıska ve bronz bir yüzle ona bakınca ağlayacakmış gibi hissetti.
‘Böyle küçük ve genç bir çocuk... genelevde..’
Kalbi kırıldı ama doğrusu Emila ‘genelev’in ne tür bir yer olduğunu tam olarak bilmiyordu. Sadece kadınlar için bir ‘cehennem’ olduğunu duymuştu. Belki de kırbaç sallayıp kadınlara şiddet uyguladıkları bir yerdir. Üvey annesi de Mtch’nin biyolojik babası tarafından kırbaçlanmamış mıydı? İnsanlara neden vurduklarını bilmiyordu ama bundan zevk alan iğrenç insanlar oldukları açık.
“Merhaba. Genç bayan.”
Neyse ki Laura onun beklediğinden daha canlı ve mutlu görünüyordu.
“Merhaba Laura.”
İkisi birbirini yanak yanağa selamladı.
“Ben genç bayan değilim bana Emilia diyebilirsin.” “Yapamam. Asla..” “Neden yapamazsın? Ben de Meyer ailesindeki şu adamı genç efendi olarak çağırıyorum.” “Ama.. Hala..”
Ne yapacağını bilemeyen Laura’nın arkasında soğuk soğuk bakan Hadius’u görebiliyor gibiydi.
“Bay Beppy benim evimde çalışıyor ama onu hiç hizmetçi olarak düşünmedim. Benim ailemin minnettar olduğu bir arkadaş. O yüzden biz de arkadaşız. Eğer bana genç bayan demeye devam edersen rahat edemediğim için burada kalamayabilirim.”
Laura isteksizce başını salladı.
Üçü açelyalarla dolu bir çitin içinden geçerek küçük tuğla eve yöneldiler. Eve yaklaştıkça leziz ve enfes kokuyu daha duyabiliyorlardı.
“genç bayan... hayır emilia’nın ne sevdiğini bilmiyordum o yüzden biraz sade ekmek ve domuz yahnisi hazırladım. Ben yapmadım, tamam mı?”
Emilia Laura değilse yemeği kimin yapmış olabileceğine dair merakını bastırarak başını salladı.
“Her şeyi yerim. Hatta köy festivalinde sandviç yeme yarışmasında ikincilik kazandım.” “Gerçekten mi?” “Evet, oburluğu ile ünlü ksabın oğluyla maçım vardı. o beş tane yerken ben sadece üç tane yedim ama bir noktada işler ters gitmeye başladı. Anlarsın ya genellikle ikinci yarıda daha güçlüyüm. Altıncı sandviçte hızı bariz bir şekilde yavaşladı ve ben daha da hızlandım. Herkes çıldırıyordu.” “Vay. Harika.”
Harika mı? Emilia kendini beğenmişliğini haifi bir el hareketi ile sakladı
“Nneyse. Birinci olduğumu düşündüm ama bir parça ekmek düşürdüğüm ortaya çıktı. Sonunda ne yazık ki ikinci sırada bitirdim.” “Emilia gibi ince ve güzel bir genç kadının yemek yemede iyi olması hiç adil değil.”
Laura kıkırdadı ve kapı kolunu tuttu.
“Oh aslında bugün bir misafir daha var. Size süpriz yapmak istedim, o yüzden kardeşime bile söylemedim...” “Ah, öyle mi?”
Sorar sormaz Emilai garip bir moda girdi.
“Kesinlikle hoşlanacaksın.”
Uğursuz bir önsezi duygusu yavaşça yükseldi.
Emilia’nın yüzü kaskatı kesilmşken kapı açıldı.
Salondaki büyük masanın üzeri yemeklerle doluydu ve tam ortasında bir ‘süpriz misafir’ oturuyordu. Kapı açılmadam hemen önce beklediği gibi.
“Hoşgeldin Emilia.”
Hadius Meyer bir kolunu eskimiş sandalyenin üzerine uzatarak elini kaldırıyordu.
Emilia şaşırmadı. Kalbi şiddetle atıyordu.
“Şefi getirmem iyi oldu. Yemek yarışmasında ikinci olan kadının nişanlım olduğunu bilmiyordum.”
Hadius bardağı şarapla doldurdu. Emilia olduğu yerde kala kalmıştı hareket edemiyordu.
Beppy sessizce eğildi ve Laura kendi kendine heyecanlanarak Emilia’nın kolunu çekti. Bir kütük gibi sert olan bedeni Hadius’un karşısında oturuyordu.
“Şimdi göster bize. Sandviç yeme yarışmasında ikinci sırayı sana kazandıran yeteneği.”
Masada bir sürü iştah açıcı yiyecek vardı. emilia buharı tüten yahniye baktı ne yapacağını şaşırdı. Bulanık görüş alanında aniden bir kadeh şarap belirdi.
“İçki.” “İstemiyorum.” “Neden? Zehirli olmasından mı korkuyorsun?”
Cevap vermek yerine Emilia uzun bir iç çekti.
“Sana şimdiden söylüyorum. Bu sefer sizi hayır demeye zorlamaya çalışmıyorum. Seni kandırmaya çalışmıyorum.” “O zaman neden?” “Seni rahatlatmaya çalıştığımı söylersem bana inanır mısın?”
Ne derse desin görmezden gelmeye çalışan Emilia kararını unuttu ve ne demek istediğini sorar gibi kaşlarını çattı.
“Şu kadınla yalnız uğraşmak zorunda kaldın. Seni ihmal ettim.”
İşin garibi o anda kalbi attı. Sonsuz bir uçuruma sürüklendi.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.