Love Doesn’t Matter - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




16   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   18 


           
17. BÖLÜM – SAF NEZAKET
 
Emilia konuşmadan sakin adama baktı. Yalnızca onun gözlerine bakarak, onun hava ya da öyle bir şeylerden bahsettiğini düşündü.
 
“Neden rahatlatılmaya ihtiyacım olduğunu düşündünüz? Beni etkilemedi.”
 
Cevap isteyen Emilia buz gibi bir hava yaydı.
 
“Endişeniz için minnettarım ama beni gerçekten etkilemedi. Beni rahatlatmak isteyen birine göre çok  ilgisiz görünüyorsunuz.”
 
Bir an için bunun çok fazla olup olmadığını düşündü.
 
“Belki.”
 
İfadesiz bir yüzü vardı.
 
“Etkilenmediğini söyleyen birine göre çok mutlu görünmüyorsun.”
 
Emilia ağzını kapatamadı.
 
“Bundan sonra ona göstermeye devam et. Benden ne kadar nefret ettiğini ve evliliği bozmayı ne kadar istediğini. Bayan Meyer düşündüğümden daha ısrarcı.”
 
Bunu duyduğu an Emilia yanlış bir nedenden dolayı şok oldu.
 
Bayan Meyer fark etti mi? Oğlunu gördüğünde hala çok endişeli olduğu gerçek miydi?
Hayır, bu olamaz. Nişan günü hariç, onun gerçek hislerini ortaya çıkaracak hiçbir şey yoktu.
 
“Eğer durum buysa endişelenme. Geçen sefer bunu açıkça hissetmiş olmalı. Eğer beni görmeye yeniden gelirse, baltayı sallamasını Bay Beppy’den isteyeceğim.”
 
Bunu küçük bir kahkaha takip etti.
 
“Asıl komik olan ne biliyor musun? Şu an, Genç Meyer  onunla hiçbir ilgisi yokmuş gibi konuşuyor ama ikiniz de aynısınız. Hayır, aslında Bayan Meyer daha iyi.  En azından o tutarlı. İnsanlarla böyle oynamıyor!” ÇN: vurdu gol oldu
 
Fark etmeden sesinin yükseldiğini fark etti ve etrafındaki herkes fare gibi sessizdi.
 
Uzun bir süre Beppy’nin eti çiğneme sesi yankılandı. Laura hızla içeri girdi.
 
“Bu kendi yaptığım elma turtası.”
 
Zayıf kol, Hadius’a bir dilim  turta uzattı. Bir ısırık aldıktan sonra Laura ‘ya baktı ve nazikçe gülümseyerek, “Harika.” Dedi. Çocuk utangaç bir şekilde gülümsedi ve onun görünüşü on dört yaşındaki Emilia’ya ona hatırlattı.
 
Aniden gerginleşti.
 
“...Biraz dışarı çıkacağım.”
 
Kaçar gibi dışarı çıkmaktan başka çaresi yoktu.
 
Emilia tepenin bağa bakan kıyısında  oturdu. Kavisli yeşil dalgaların sonunda güzel, masalsı bir Sitmer villası vardı. şaşkınlıkla ona bakarken arkasında bir şey hissetti.
Kontrol etmesine bile gerek yoktu, Hadius’tu.
 
“Beğendin mi?”
 
Emilia gülümsedi, canı sıkıldı ve konuştu.
 
“Bana verecekmiş gibi konuşuyorsunuz.”
 
Hadius başını çevirdi ve ona baktı son derece ifadesiz görünüyordu.
 
“Birkaç gün önce söylediğim şeyi geri alıyorum. İnsanlara eğlence olsun diye eziyet çektiren kaba bir adam olman hakkındakini. Genç efendi sadece garip bir insan. Sözünü ona buna değiştiren ve ne hakkında konuştuğunu bile bilmeyen bir insan.”
“Bir şeyden eminim. Bütün bu zaman boyunca endişeliydim. Seni rahatlatmak istedim. Gerçekten bunu istedim.”
 
Her durumda sakin ve soğukkanlı olan onun aksine, Emila  onun kaynayan çorba gibi etrafa sıçramasından nefret ediyordu.
 
“Hayır, bu ‘rahatlatma değil ‘tebrik’. Şimdi tek yapmamız gereken anlaşmayı imzalamak. O zaman nihayet özgür olacağız.”
 
Emilia onun güleceğini  ya da alaycı olacağını düşündü. Fakat sadece onun gizemli gözleri yoğun bir şekilde yere bakıyordu. Emilia onun garip gözlerinden kaçmak için arkasını döndü. Nabzı çok hızlı atıyordu.
 
“...Artık duralım ve geri dönelim. Laura bizim için hazırlandı. Modu düşüremeyiz...”
“Hayır ben artık gidiyorum. Başka bir şeye yapmam gerek.”
 
Emilia uzaktan yaklaşan bir araba gördü. Hadius ceketinin cebinden bir saat çıkardı ve saate baktı. İkisi yan yana durdular ve garip bir sessizliğe gömüldüler. Araba yaklaştıkça yavaşlamaya başladı.
 
“Şimdilik Turnia’da olacağım. Bir şey olursa Beppy’e söyle. Yardımcım aracılığı ile çözecek.”
“Tamam. İyi yolculuklar. Gök ikiye yarılsa bile sizinle iletişim kurmayacağıma eminim...”
 
Emilia alaycılığı bıraktı ve göz kırptı.
 
Bekle,  bu herif biraz önce ne dedi?
 
Turnia mı? Bu yer iç savaşın ortasında değil mi? Her türlü ürkütücü hikayenin geldiği yer.
 
Bir aristokrat, hamile bir kadın veya çocuk iseniz uzuvlarınızın kesildiği ve yol kenarına kazıklarla asılarak teşhir edildiğinizi anlatan bir haber okumuştu. İsyancılardan bahsetmiyorum bile.
 
Savaşa katılmak istemiyor değil mi?
 
“Müzakereler biter bitmez geri geleceğim. Çabuk biterse bir hafta olmazsa bir ay.”
 
Ah, en azından silahla savaşmayacak...
 
Diğer taraftan, rahatlayan Emilia kendini gülünç buldu. Aniden akşam yemeğinde duyduğu konuşma aklına geldi.
 
‘Hadius er ya da geç Turnia’yı ziyaret edecek. Turnia kralının yanında yer alacak ve isyancıların bastırılmasını finanse edecek.’
 
‘Sonra Meyer Steel’i devralacak. Turniadaki madenleri alacak ve Reinen Madencilik ile ortaklık kuracak...’
 
Reinen ile birleşme ve Bianca ile birleşme. Her şey  söylediği şekilde ilerliyordu.
 
Kalp kırıcı mı? Hayır, daha ziyade rahatlatıcı.
 
Emilia ellerini birleştirdi.
 
Ayrılana kadar duygularını gereksiz yere harcamak zorunda değildi. Bu adam ne isterse onu yapacak.  Bütün yapması gereken gelinlik derslerini almak, baloya katılmak ve kralın önünde nişanlı olarak elinden gelenin en iyisini yapmak.
 
“O zaman, iyi yolculuklar.”
“Allah’a emanet ol.”
 
Hadius elini kaldırdı ve arkasına bakmadan arabaya yöneldi. Ayaklanan duygular yine sakinleşti.
 
--
 
Laura’ya  Allah’a ısmarladık dedikten sonra eve giderken Emilia Beppy’nin  yanına oturdu. bu nasıl araba sürüleceğini öğrenmek içindi.
 
Başlarken çok fazla enerji harcaması gerekiyordu ama bir eliyle dizginleri tutup diğer eliyle Laura’nın paketlediği elmaları yemesi uzun sürmedi.    Tatlı ve ekşi meyve suyu ağzına girdi ve onu ferahlamış hissettirdi.
 
O ne kadar basit?
 
Hadius ile yaptığı sayısız konuşmadan çoğunu unutmuştu ve kalbinde sadece  ‘Endişelendim ve seni rahatlatmak istedim’ sözleri kaldı. Bir an da filizlendi ve Emilia’nın kalbine sıkıca kök saldı.
 
Elbette, Genç Efendiyi seven on dört yaşındaki çocuğun yeniden canlandığı anlamına gelmiyordu. Yanan bir şey belli ki bastırılmıştı. Kötü  şeyleri ve öfkeyi hemen unutan bir aptal anılırını kemiriyordu.
 
Ne istersen, ne istersen yap.
 
Emilia elmadan başka bir ısırık aldı. Beppy aniden konuştu.
 
“Bunu duymak güzel. O.”
 
Ancak o zaman Emilia onun mırıldandığını fark etti.
 
“Bu ‘Der Lindenbaum’ adlı şarkı. Benim  favorim.”
 
Sonra bir yerlerden net ve güzel bir ses duyuldu. Sakin köy yolunda [ Der Lindenbaum]’un sakin melodisi yankılandı. Biri mırıldanıyor diğeri ıslık çalıyordu.
 
Konser bittiğinde Emilia gülümseyebildi. Beppy de gülüsedi.
 
--
 
Hadius’un Turnia’ya gitmesinden sonraki üçüncü gün, Cavendish malikanesine gittiği gündü ve sorunsuz geçti.
 
Her zamankinden farklı olan şey Emilia’nın sabahtan beri heyecanlı olmasıydı.
 
“Bayım, bu Liberty Yatılı Okulu’nun adresi. Zaten Mitch’ye mektupta açıkladım o yüzden okulun kapısının önünde bekleyebilirsin. Mitch’nin boyu bana yakın saç rengi Laura’nınki gibi kahverengi, yüzü...”
“Bir sürü çili var. Mitch’nin çok fazla çili var.”
 
Beppy mırıldandı ve üvey annesini işaret etti. Kallia gülümsedi ve başını salladı.
 
“Bu doğru Beppy. Çünkü o bana çekmiş, Mitch’nin çok çili var. Teşekkür ederim. Sayende oğlum rahat bir şekilde eve gelecek.”
 
Bugün Mitch’nin üç ay sonra eve döndüğü gündü. Beppy Emilia’yı Cavendislere bıraktıktan sonra Mitch’yi almaya gidecekti.
 
“Mitch’ye mektup gönderim her şeyi önceden açıkladım bu yüzden kolayca Mitch ile görüşebilirsin.  Lütfen afacanımıza iyi bakın. Daha sonra Mitch ile buraya geldiğinden emin ol!”
 
Beppy’i uğurladıktan sonra Emilia her zamanki gibi konağın ön kapısına yöneldi. Her zaman yavaş ve ağır olan adımlar, bir süre sonra ilk kez hafifti.
Ancak bu neşeli yürüyüş aniden kapının önündeki kemerli çalının altında kesildi.
 
Orada biri vardı.Özenle taranmış koyu kahverengi saçlarıyla  Nathan Malvin.
 
“Merhaba.”
 
İlk başta arkasında birinin olduğunu düşünmüştü. Ama bir yaz ortası gölgesi gibi derin turkuaz gözleri kesinlikle Emila’ya sabitlenmişti.
 
“...Merhaba, Genç efendi Malvin.”
 
Emilia gecikmeli olarak eğildi. Nathan’ın yanından geçmeye çalıştı ama onunla yan yana kalmaya devam etti. Emilia yavaşlarsa Nathan da yavaşlıyordu; hızlanırsa hızlanıyordu.  
 
 
“Afedersiniz..”
 
Ona kaşlarını çatarak baktığı anda kapı açıldı. Her zamanki gibi hizmetçi onları karşıladı.
 
“Merhaba, Genç efendi Malvin.”
Adam gülümsedi ve Nathan’ı selamladı. Sonra sessizce elini Emilia’ya uzattı. Bu ziyaretçi kartını istediği anlamına geliyordu. Tuttuğu kartı adama verdiği an şaşırtıcı bir şey oldu.
 
“Bekle.”
 
Nathan birdenbire uzanıp Emilia’nın kartının üstüne bir şey koymamış mıydı?
 
“...Genç efendi?”
 
Verdiği küçük kağıt parçasının üstünde Malvin ailesinin mührünün bulunması onu şaşırttı. ÇN: Emilia elden gideyahhğğ
 
“Ne yapıyorsunuz? Onu almıyorsun."
“Pardon?”
 
Gözleri faltaşı gibi açılmış hizmetçiye baktığında birkaç gün önce Bay Haspel ile olan olayı hatırladı. Her şey o zamanki gibiyidi.
 
“Genç efendi, neden aniden bunu yapıyorsunuz...”
“Burada bekleyeceğim. O yüzden Efendi’nin iznini al. Bayan Bern’e yaptığın gibi. Kurallar adil olmalı.”
 
Hizmetçinin yüzü bembeyaz oldu. Malvin ailesinin kartını tutan bir hayalet gibi ayakta dururken, her an nefesi kesilecek gibiydi.
 
“B-ben özür dilerim. Genç efendi.”
 
Hizmetöi hemen başını eğdi ve emilia’ya döndü.
 
“...İçeri girin. Bayan Bern.”
 
Böylece Emilia beş yıl aradan sonra ilk kez beklemeden konağa girme şerefine nail oldu. Elbette, hiç hoş değildi. sadece utanç verici ve rahatsız ediciydi.
 
Kapı kanır kapanmaz Emilia Nathan’a döndü.
 
“Belki de teşekkür etmemi istersiniz?”
 
Yanından geçmek üzere olan adam geri döndü.
 
“Bu kulağa kaba gelebilir ama  ben Genç Efendinin davranışlarından memnum değilim.”
“Neden?”
“Çünkü sıkıntıya neden olacak.”
“Sen, sen gerçekten korkuyorsun değil mi?”
 
Salonda yumuşak bir kahkaha yankılandı. Sayısız cevap dilinin ucuna geldi.konuşmayan Emilia ne söylememesi gerektiğini ve ne söyleyebileceğini düşündü. Sanki Emilia’nın en derin düşüncelerini okumuş gibi, adamın koyu renk dudaklarında keyifli bir gülümseme belirdi.
 
“Endişelenme. Eğer bir şey olursa sorumluluk alacağım... sadece bunun gibi rahatszı edici sahneler görmeye dayanamıyorum.”
“...”
“Onları savunmaya çalışmıyorum ama hizmetçileri de bu durumdan memnun değiller. Çünkü senden nefret etmiyorlar. Sonuçta dışlamanın ve eziyet etmenin doğası hiyerarşidir.”
 
Böyle konuşan Nathan’ın gözlerinde acıma ve sempati yoktu. Emilia’nın kalbinde garip bir rahatlık ve duygu uyandırdı.
 
“Eğer üç veya daha fazla insan bir araya gelirse herkes onları takip eder. Bir taraf seçmek,  ezmek, benzerlik duygusu hissederken  en zayıf olana eziyet etmek.  Hiyerarşi bir kez sarsılmaz  hale geldiğinde ve ayrımcılık alışkanlık olduğunda asla durmaz. O yüzden insanları bunu yapmaması için zorlmalısınız. Başka bir yolu yok.”
 
Soğukkkanlı adam tekrar geri döndü. Uzaklaşan adamın arkasından boş boş bakarken birkaç hafta öncesine ait bir şey hatırladı. ÇN: bir yerde gün bir yerde hafta yazmışlar değiştirmedim.
 
‘Gözleriniz bu kadar açıkken sizin kolay lokma olduğunuzu düşünecekler.'
Bunun bir hile ya da tuzak olduğunu düşünmüştü,yoksa o ciddi miydi?
 
Sırtından bir sıcaklık yayıldı.  Aynı zamanda şaşırmıştı, o yüzden Emilia’nın bir an için o noktada durmaktan başka seçeneği  yoktu.
                                                                                                                                         
 
 

 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


16   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   18 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.