Love Doesn’t Matter - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




21   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   23 


           
22. BÖLÜM – DÜRTÜ
 
‘Bir hizmetçi gibi mi görünmek istiyorsun?’
 
‘Bunu duyduktan sonra o kadar da fena gelmedi. Bir hizmetçiyle oynaşıyormuşum gibi hissediyorum.’
 
Birbiriyle çelişen bu iki ifade Emilia’nın zihnini sardı. Seviyor mu yoksa nefret mi ediyor?  Ne yapması gerekiyor?
 
Kaşları çatık bunu düşündükten sonra bir an rahatladı. Bu adamın onun için hiçbir anlamı yoktu. Her kaprisi için endişe etmesine gerek yoktu.
 
“Artık unvanın ne önemi var ki? Ayrıldıktan sonra bir daha görüşmeyeceğiz.”
 
Oldukça soğuk bir şekilde karşılık vermesine rağmen Hadius umursamadı. Bir yanağı hafifçe çökmüştü sonra tekrar yumuşadı.
 
“...Bu doğru. Sabırsız olmamak daha iyi. Aksi takdirde sadece işler mahvolur.”
‘İşler’ kelimesi Emilia’nın kalbine huzursuzca girdi.
 
“İşler mi? Ne demek istiyorsunuz?... sakın... Yine tuhaf bir şeyler planlamıyorsun....”
Konuşurken aklına balo geldi. Emilia sırtını dikleştirdi ve karşısındaki adam baktı.
 
“Peki, anladım. Bu... Bunu da mı sen ayarladın? Kontes Lüen’in balosunu.”
 
Tam üstüne basmış gibi bir ifade yapacağını düşünmüştü ama Hadius durumdan habersiz gibi görünüyordu.  Şaşırmasına rağmen Emilia yüzündeki şüpheli ifadeyi silemedi.
 
“Kontesin bizi davet ettiği bir parti. Bu sadece bir akşam yemeği partisi değil. Bir balo, bir anda... Bu tuhaf.”
“Sen bu partiye davet edildin mi?”
“Bilmiyormuş gibi mi davranıyorsun? Odelia Lüen. Nowak’tan bir kontes... Cavendish köşkünde ders veriyor... İnsanları özel konutuna davet etti...”
“Sanırım bu ismi duydum.”
Yalnızca o zaman Emilia farkına vardı.
Bilmiyormuş gibi yapmıyordu. Gerçten bilmiyordu.
 
“Aah... Öyleyse, bu Genç efendinin ayarladığı bir şey değildi...”
 
Gergin omuzları gevşedi ve neşesiz bir kahkaha attı. Hadius’un bir açıklama beklediğini hissetti.
 
“...Doğrusu, birkaç gün önce bir baloya davet edildim. Bir kontes tarafından. Adı Odelia Lüen ve sosyetede oldukça ünlü... durduk yere bir bola düzenleyeceğini söyledi, ben de bunun Genç efendinin işi olabileceğini düşündüm. Mezuniyet törenine hazırlık için bana dans pratiği yaptırmaya çalıştığını düşündüm...”
 
Yanlış ağaca toslaması onu güldürdü. Utanan Emilia ensesini ovuşturdu.
 
“Neyse, görünen o ki Genç efendiyle bir alakası yokmuş, daveti geri çevireceğim. Balo’nun ne olduğu biraz merak ediyordum ama... bir süre önce en önemli dans pratiğini sizinle birlikte yaptım...”
 
Emilia hiçbir şey düşünmeden mırıldandı. Ama Hadius Emilia’nın sesindeki belli belirsiz pişmanlığı anlamış mıydı? Hadius sordu.
“Gitmek ister misin?”
Hadius bir şey düşünüyormuş gibiydi.
Beklenmeyen soru üzerine Emilia cevap verdi:
“Evet.”
Dürüst bir itiraftı.
 
Birkaç gün önce Mitch’ye söyledikleri doğruydu.  Güzel bir elbise giymek ve herksei loka uğratan harika bir leydi olmak istiyordu, biraz çocukça bir gösterişti.
 
Her şeyden önce balo da sadece dans edilmiyordu.
 
“Müzik dinlemek istiyorum. Müzik aleti olarak sadece piyano ve kemanı biliyorum.  Fakat Bayan Lüen’in balosunda oda orkestrasının performans sergileyeceğini duydum. O yüzden daha çok gitmek istedim. Müzik dinlemek istiyorum.”
 
Sersem sersem  mırıldandı sonra acı acı gülümsedi.
 
“Ama gitmemek daha iyi olur. Hoş karşılanmayacağım açık zaten.”
 
Konuştuktan sonra Emilia tuhaf duygulara kapıldı. Bu tuhaftı. Neden tek konuşan oydu? Başı Hadius’a doğru döndü.
 
Bir an için içi ürperdi. Çünkü Hadius’un sıkıntılı bir ifadesi vardı. kaşlarının arasındaki kırışıklıklar oldukça ciddi görünüyordu.
 
“So-Sorun ne?”
“Şey, yapabilir miyim bilmiyorum.”
 
Ne demek istediğini anlayan Emilia’nın gözleri genişledi.
 
“Hayır, bunu demek istedim.”
 
Başını şiddetle sallasa da faydasızdı. Hadius fark etmemiş gibi kendi kendine mırıldandı.
“Planlarımda olmadığı için kolay olmayacak ama işler yolunda giderse sanırım birlikte gidebiliriz.”
 
Emilia iç çekti.
 
“Hayır, birlikte gitmek istediğimi söylemedim...”
“Ne yapmalıyım...”
 
Emilia’nın sabrı, kulakları tıkalıymış gibi davranan Hadius’un karşısında tamamen tükendi.
 
“Hayır, gitmeyeceğim. Boş ver. Daveti geri çevirmek zor değil...”
“Hayır, henüz geri çevirme. Biraz zaman ayıracağım. Böylece birlikte gidebileliriz.”
 
Çatılmış gözleri yavaş yavaş büyümeye başladı.
 
“Nişanlının görevleri tek taraflı değildir. Bunu sadece sana dayatamam.”
“Gerçekten sorun değil. Zaten Genç efendi ile gitmeyi hiç düşünmedim...”
“Kesin bir cevap ben de veremem. Sadece iptal etme.”
 
Daha güçlü bir şekilde reddetmeliydi. İşe yaramazsa, her ne kadar hoşuna gitmese de birden bağırımayı düşünüyordu.
 
Ama neden dili hareket etmiyordu? Neden kalbi yine böyle atıyordu?
 
Emilia yüreğinde artan şeyin beklenti olduğunu fark ettiğinde yıkılmıştı. Korku ve heyecan, bir iplik yumağı gibi iç içe geçmişti.
 
Son sessizlik öncekinden çok daha uzun sürmüştü.  Lambanın fitilinin yarısından fazlası yandığında Hadius tekrar konuşmaya başladı.
Uzanıp kapıyı hafifçe açtı. Şiddetli yağmur dinmişti ama yine de yağıyordu.
 
Hadius gökyüzüne baktı ve sonra kararını vermiş gibi   Emilia’ya baktı.
 
“Burada bekle. Beppy’e giysilerini ve bir şemisye getirteceğim. Doğrudan Nowak’a gitmek zorundayım. O yüzden burada vedalaşalım.”
“Hayır. Beraber gidelim.”
 
Emilia battaniyeye  sarılarak ayağa fırladı.
 
“Burada kal.”
 
Adamın gözlerindeki bakış çok inatçıydı. Emilia’nın, inkar etmek istediği titremeyle, tekrar  oturmaktan başka seçeneği yoktu.
 
“Bana yeri ve tarihi söyle.”
“Ne?”
“Balonun.”
“Ah..”
 
‘benim sorunum ne?’ diye düşünen Emilia kendi kendine sitem etti. Yine de Kontes Lüen’in söylediklerini aynen tekrar etti.
 
“Bir şeye ihtiyacın olursa bana söyle.”
“Bir şeye... ihtiyacım mı?”
“Bir elbise veya aksesuar gibi bir şey.”
 
Emilia başını şiddetle salladı.
 
“Olmaz, kendi başımın çaresine bakarım.”
 
Hadius sessizce Emilia’ya baktı. İçini gören gözlerde hiçbir duygu yoktu ama, sanki onun eski püskü elbisesini eleştiriyordu.
 
“Eğer kıyafetlerimin sizin standartlarınızı karşılamayacağını düşünüyorsanız...”
“Hayır, kastettiğim o değil.”
 
Sesindeki güçlü tonda samimiyeti hissetti.
 
Biliyordu. Hadius bunu nişşanlısının eski püskü kıyafetler giymesinden utandığı için söylememişti.
Buna rağmen Emilia sebepsizce üzüldü.
 
“Neyse. İstemiyorum. Artık Genç efendiden bir şey almak istemiyorum.”
“Sen Meyer ailesinin nişanlısısın. Meyer ailesinin ismini taşırken sosyal bir etkinliğe katılcaksın.” ÇN: demiyim diyorum ama a be  oğlum akşam yemeği partisine gelirken taşımıyor muydu sizin adınızı neden o zaman bir şey yapmadınız.
“Şu aile  muhabbeti son derece yorucu.”
 
Emilia bilerek daha alaycı açıklamalar yaptı ama Hadius duymazlıktan geldi.
 
“Bunu sonra konuşuruz.”
 
Kapıyı sonuna kadar açtı.
 
“O zaman, Allah’a ısmarladık.”
Emilia’ya cevap verme şansı bile vermeden görüntüsü yağmurda kayboldu.
**
 
Hadius Basillon Evi’ne gece geç saatlere kadar ulaşamadı.
 
Arabanın ışıkları loş karanlığı aşıp aile armasının bulunduğu tabelaya ulaştığında, uşak Tobias sanki onu bekliyormuş gibi kapıyı açtı.
 
Efendisinin giydiği kıyafetlerin evden ayrılırken giydiklerinden farklı olduğunu hemen anladı.  Yağmurda ıslandıktan sonra dağılan saçları da her zamankinden farklıydı.
 
“Genç efendi...”
“Kazara yağmura yakalandım.”
 
Hadius  endişe etmemesini söyler gibi uşağın omzunu sıvazladı ve doğruca banyoya gitti.
 
Hizmetçiler yoğundu. Yeni başlayan hizmetç Pip banyoyu hazırladı ve efendisi kıyafetlerini değiştiriken yatağı hazırladı.
 
Birkaç dakika sonra Hadius vücudunu sıcak suya daldırdı. Sert kasları gevşedi ve kalbinde kontrol edilemeyen bir şey patladı.
 
Planlanmamış bir şey yapma dürtüsünü kontrol edemiyordu. Birlikte baloya gideceklerine inanamıyordu...
 
Bu aniden bastıran yağmur kadar beklenmedikti. Planı derhal gözden geçirmeli ve her değişken hesaplanmalıydı.
 
İlk olarak ne yapmalıydı?
 
Kral ve parlamento üyeleri ile olan kahvaltıyı öne çekerek işe başlamalıydı. Katılım listesini bir kez daha kontrol etmeliydi. Huntington ve diğer gazete muhabirleriyle önceden iletişime geçmeyi unutmamalıydı. Şimdilik, kamuoyu oluşturmak ilk öncelikti. Bu devamını kolaylaştıracak...
 
Hadius’un meşgul zihni bir anda bloke oldu.
 
Bir aksama olduğu için, hazırlanması gereken yalnızca bir iki şey yoktu. Ama düşünceleri kum taneleri gibi dağılmaya devam ettti.
 
Elinde tuttuğu ince bir bilek ve kır çiçekleri gibi narin bir koku.
Orada yağmurdan korunabileceklerini haykırarak, son derece masum bir yüzle...
 
Hadius gözlerini sıkıca yumdu.
Kendini silkelemek için yaptığı bir hareketti ama bir işe yaramadı,  geçmeyen kokusu sıcak buharda daha da yayıldı.
 
“Kahretsin.”
 
Küvette uzanan kolu gözlerini zorlukla kapattı.
 
 

İngilizce çeviriyi yarılamanın sevinci içerisindeyim. Desteklerini esirgemeyen okurlara çok teşekkür ediyorum. Keyifli okumalar. Bu arada çevirmemi istediğiniz novel varsa yazabilir misiniz? Hoşuma giderse onu da çevireceğim.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


21   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   23 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.