Yukarı Çık




23   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   25 

           
24. BÖLÜM – KAMUOYU
 
Kahvaltı toplantısının olduğu gün.
Ricardi Saray’ının resepsiyon odasını parlamentonun sekiz üyesi sabahın erken saatlerinden beri doldurmaktaydı.
 
Bunların arasında parlamenter grubun  babası olarak kabul edilen Darrenton Hockney de vardı. Mitch’nin kız kardeşi Emilia’ya bahsettiği kişi buydu.
Darrenton Hockney’in torununun Mitch ile aynı okula gitmesi ve kısa süre önce Mitch ile ‘asil bir aile ile nişanlı zavallı sıradan kız’ hakkında konuşması tesadüf değildi.
 
Bir süre sonra kral göründü ve sekiz üye onu saygıyla selamladı. Hepsi yemek odasına geçti.
 
Sıradan bir sohbet sırasında  kahvaltı yapmak en başından beri imkansızdı.memnuniyetsiz bazı üyeler, ‘protestocular’, ‘ortak haklar’ ve ‘reform’ gibi konulardan bahsettiler. Elbette Josef yüzünden gülümsemeyi eksik etmedi.
 
“Dünya değişiyor. Neticede Rochester tasarısı  da kraliyet ailesi için. Halktan insanlara oy hakkı verilmesi, vergilerin yakında artacağı anlamına geliyor.”
“Kesinlikle. Toprak sahipleri neden tasarıya karşı çıkıyor? Çünkü sıradan insanların işçi olmasından korkuyorlar. Ana gelir kaynakları yok olacak gibi görünüyor, bunu kim ister ki?”
 
Josef son derece sempatik davrandı ve Hadius Meyer’in nişanlısı hakkında konuşmak için doğru anı bekledi.
 
“Halkın çoğunluğu düşüncesiz soyluların zülmünden şikayet ediyor.  Majestelerinin eşitlik yasasını açıklamasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen, ayrımcılığın her zamankinden daha şiddetli olduğunun farkındayız.  Halk, soylulara hitap etmek için hala saygı ifadeleri kullanıyor ve evlilik yasak...”
 
Şimdi.
Josef, oldukça ciddi bir ifadeyle ‘Ah, aklıma gelmişken...” diyerek araya girdi.
 
“Dinlerken, birden aklıma geldi. Ayarladığım şu nişan hakkında. Beş yıl önce emrettiğim nişan Meyer’in varisi ve... şu... kimdi... “
 
Gri saçlı meclis üyesi Darrenton Hockney bekliyormuş gibi elini kaldırdı.
 
“Jim Bern’in kızından mı bahsediyorsunuz, Majesteleri?”
Josef,senaryoya uyarak ’Ah, doğru!” diyerek başını salladı.
“Böyle bir yerde bahsedilecek bir şey değil... majesteleri konuyu ilk açan olduğu için, bir şey söyleyebilir miyim?”
 
Josef başını eğdi ve ‘Konuş’ dedi.
 
“Bu son zamanlarda kendi duyduğum bir şey...”
Emilia Bern nihayet konuşmanın konusu olmuştu.
 
Hockney, zayıf ve halktan bir kadının, bir asilzade ile nişanlı olduğu için haksızlığa uğradığını söyleyerek konuşmasına devam etti.
Meclis üyesi Hockney’in hikayesinde biraz abartı vardı. ancak, zayıf olanlardan bahsetmek birilerinin duyarlılığını uyandırırdı. Eşitlik ve reform için haykıran bazı radikal üyeler inanılmaz derecede sinirlenmeye başlamıştı.
 
“Bu gerçekten vicdansızca ve acınası. Zaman değişiyor, böyle bir şeyi nasıl yapabilirler.”
“Meyerler gibi soylu bir ailenin, nişanlısı sıradan biri diye  böyle vicdansız ve   aşağılık bir şey yaptığına inanamıyorum.”
 
Kahvaltı toplantısının sonunda, sadece dinlemekte olan Josef son rolünü oynadı.
“Zorla nişanlanmasını emrettim ve onu beş yıl yalnız bıraktım. Çok dikkatsizdim. Sanırım büyük hata yaptım. İnsanlar ne kadar zayıfsa, o kadar çok korumam ve kollamam gerekirdi...”
Kral iç çekti ve tekrar konuştu.
 
“Herkes ne düşünüyor?   Sıradan insanları temsil etmek için bir parti kurmadınız mı? Bu konuyla nasıl başa çıkılacağı konusunda bazı tavsiyeler duymayı çok isterim.”
 
Masada kaos çıktı. Açıkça kralı suçlayamaslar bile.
Oklar doğal olarak kralı gösteriyordu.
 
“Bir meclis olsa bile bu ülke şüphesiz majestelerine aittir. Bence Meyerler  kralın emrini  sadakatle yerine getirmedikleri için en büyük sorumluluk onlarda.”
“Kesinlikle. Kim kralı suçlamaya cüret edebilir? Meyer ailesinin başı aslında Caitlyn meyer’dir. Ondan özür dilemesini ve açıklama yapmasını istemelisiniz.”
“Haklısınız. Majestelerinin atadığı birini ihmal ettiğine inanamıyorum.”
 “Endişelenmeyin. İşe yaramazsa, meclis harekete geçer.”
 
Bu son değildi.
 
Kahvaltı toplantısından sonra, bazı gazeteciler saraydan ayrılan meclis üyelerine sanki bekliyormuş gibi yaklaştı. Rochester yasa  tasarısı hakkında  soru sordular, röportajın sonunda yasanın geçmesi halinde halk ve soylular arasındaki evliliklere izin verilip verilmeyeceğini de sordular.
Meclis üyeleri, sanki beklyormuş gibi, Meyerlerin nişanlısından bahsettiler. Çoğunlukla kraliyet emrini görmezden gelen ve nişanlısını ihmal eden Meyerleri suçluyorlardı.
 
Kahvaltı toplantısında yapılan her konuşma gazetelere basıldı. Her yere yayılmaya hazırdı.
 
**
 
Diğer sabah uşak Tobias, her zamanki gibi elinde gazete ve kahve ile efendisinin kapısını çaldı. Manşetler Rochester yasa tasarısı işe doluydu.
 
Hadius’un merakla beklediği başlık  bir sayfa çevirince karşısına çıktı.
 
[ Meyerlerin Terk Edilmiş Nişanlısı]
 
Bu iyi bir başlıktı.
 
Gülümsedi, tatmin oldu ve masanın üstündeki müzik kutusuna uzandı. Saar ilerledikçe, çalışma odasını güzel bir melodi doldurdu.
**
 
“Hadius seninle baloya gidebilir mi? Annesi izin verdi mi?”
 
Bu sözler bir haftadır Emilia’nın peşini bırakmıyordu.
 
Nihayet, bir kalem ve kağıt aldı. Hadius ile yüz yüze konuşmaya cesareti olmadığından mektup yazmaya karar verdi.
[Baloya katılmayacağım.]
 
Başlamak kolaydı. Ancak nedenini açıklamak zordu. Ne olursa olsun ‘annenden korktuğum için gitmek istemiyorum.’ diyemezdi.
 
Emilia bir sonraki harfi yazmak için neredeyse kendini kesecekti.
 
[Majesteleri kraldan izin almak ve bu belirsiz duruma bir an önce son vermek istiyorum...]
 
O kadar zorlanarak yazıyordu ki bacakları karıncalanmıştı ve aniden çok sessiz olduğunu düşündü. Emilia boş eve baltı.
Charlotte nerede? Salıncakta sallanmaya gideceğini söylemişti.
 
O anda pencerenin dışında çok tuhaf bir ses geldi. Bu Charlotte’nin kahkaha sesiyidi.
 
Neler oluyor? O nadiren kahkaha atan bir çocuktu.
 
Emilia kalemi bıraktı ve pencereye yaklaştı. Bir anda vücudu kaskatı kesildi ve gözlerine inanamadı.
 
Hadius oradaydı. Ve Charlotte’yi sallıyordu.
 
Gömleğinin kollarını sıvanmıştı.
Bir ağaç dalına astığı ceket rüzgarda  dalgalanıyordu. Her seferinde Emilia’nın kalbini attıran o koyu renk saçları hafifiçe sallanıyordu.
 
Charlotte gökyüzüne yükseldiği her seferde kahkahalara boğuluyordu.
Hiç telaşlanmayan adamın ağzında hafif bir gülümseme de vardı.
 
Emilia hızla kapıyı açıp dışarıya çıkarken, bahçede tembel tembel uyuyan Cesur başını kaldırdı. Duyma konusunda çok iyi olan Charlotte bedenini ablasına doğru çevirdi ve bir ağaç kütüğünün üstünde oturan Bay Beppy sırtını dikleştirdi.
 
Ve son olarak, Hadius sonunda başını çevirdi.
 
Çocuğa gülümseyen gümüş gözleri, Emilia’nın büyüleyici mavi gözleriyle samimiyetle buluştu. İyi olmak için verdiği karara rağmen, dünyadaki her şey kaybolmaya başlamıştı.
Karşı karşıya olduğu adamın çenesi, yumuşak bir şekilde yavaşça kıvrıldı. Bir heykel gibi pürüzsüz olan yüzünde gamzeler belirdi.
 
“Abla. Buraya gel!”
 
Charlotte bağırdı. Emilia’nın yürek parçalayan krizden bir şekilde kurtulması gerekiyordu.
 
“...Neden buradasınız?”
 
Hadius onu kolunu kaldırarak selamladı. Yavaşlayan salıncağı, sanki Charlotte o andaki en önemli kişiymiş gibi, tekrar itti. Çocuk neşeli çığlıklarla gökyüzüne yükseldi.
 
Emilia artık izleyemiyordu.
 
“Charlotte artık dur ve in. Braille çalışman gerekiyor!”
 
Ne olursa olsun Charlotte hayır diyemedi. Çocuk hem Hadius’a döndü ve ‘Lütfen beni indir. Artık duralım.” Dedi utanarak.
 
Hadius Charlotte’yi ve salıncağın ipini aynı zamanda  yakaladı. Titrek salıncak bir anda durdu ve çocuğu indirdi.
 
‘Eğlenceli miydi?’, Hadius arkadaşça çocuğun saçlarını karıştırdı. Charlotte tekrar kahkaha attı.
 
Saydam güneş ışığı ikisinin omuzlarında parıldadı. Sevgi dolu baba ve kız gibi görünüyorlardı ve Emilia’nın bir nedenden dolayı kalbi çarptı.
 
Tarif edilemez bir korku sağlam bir duvar gibi yükselmeye başladı.
Charlotte’nin Hadius’tan hoşlanmasına izin verilmemeliydi. Asla.
 
“Çabucak içeri gir. Ablan Genç efendiyle bir şey konuşacak.”
 
Çocuğu eve gönderen Emilia Hadius’a soğuk bir şekilde baktı.
 
“Sorun ne?”
 
Sakin ve kibar bakışıyla uzun bir süre Emilia’ya baktı.
 
“Hazır mısın?”
“Hazır mı?”
“Balo için.”
 
Emilia saçma sapan konuşacakken kendini durdurdu.
 
“Ben de şimdi Genç efendiye bunun hakkında bir mektup yazıyordum.”
“Mektup mu?”
“Balo işini unutalım.”
 
Emilia bir anda söyleyiverdi.
 
“Neden fikrini değiştirdin?” ÇN: ben olsam sinir olurdum
“Fikrimin değiştiğini söyleyemem. İlk başta Genç efendi ile gitmek gibi bir niyetim yoktu. O gün yağmur yağıyordu ve ben doğru düşenemedim. Mezuniyet töreni kaçınılmaz olsa bile bu balo değil. Gitmek zorunda değilim.”
 
Sert bir şekilde reddedilmesine rağmen renksiz gözbebekleri tereddüt etmedi.
 
Bir anda öfkelendi. Daha ne kadar sert bir şekilde reddetmesi gerekiyor? Neden anlamamış gibi davranıyor?
 
“Biraz endişeliyim.”
“Ne hakkında?”
“Genç efendinin annesi. Bayan Meyer’e ziyarete geldiği gün söz verdim. Burada yaşamama izin vermesine karşılık daha fazla bir şey istemeyecektim.”
 
Hadius tek kelam etmeden bir şey düşünüyor gibi görünüyordu  ve aniden arkasını döndü. Kolunu uzakta duran arabaya doğru kaldırdı. Arabacı hemen anladı ve onlara yaklaştı. Arabacının elinde kağıt parçası gibi bir şey vardı.
 
“Durmlar değişti, Emilia.”
 
Neden bahsediyordu? Geniş gözleriyle arabacı tam önünde durdu. Tuttuğu şeyi Hadius’a uzattı. Endişeli olan Emilia’nın önünde bir gazete göründü.
 
“Oku şunu. Benim açıklamamı dinlemekten daha iyi olur. Mantığını anlarsan işbirliği yaparsın.”
“...İşbirliği mi?”
 Emilia çabucak gazeteyi aldı ve Hadius salıncağa oturdu. gazeteyi açar açmaz fark etti.
 
[Meyerlerin Terk Edilmiş Nişanlısı]
 
Emilia başından beri solgundu. Titreyen gözleri tereddüt etmeden yazıyı okudu. Kışkırtıcı başlığın ardından, yazı Meyer ailesine yönelik eleştiriler ile doluydu. Son pragraf daha da şok ediciydi.
 
[ ... Nişanları yadsınamaz bir kraliyet emridir ve evlilik kutsaldır.  Bunu dört gözle bekliyoruz. Meyer ailesi, ülkeye katkılarıyla tanınan büyük soylu bir aile olarak kutsal evlilik sözünü tutsun. Bir ihtimal bu gerçekleşmezse, mesele meclise resmen sunulacak.]
 
“Bu nasıl oldu...”
 
Şaşıran Emilia Hadius’a döndü. Hadius sakin bir ifadeyle salıncaktan kalktı.
 
“Şimdi... bununla... ne yapacağız?”
“Ne yazık ki baloyu görmezden gelemeyiz. Şimdilik bunu insanlara göstermeliyim.” ÇN: abi çok yanlış yerden giriyorsun.
“Neyi göstereceksiniz?”
“Sözümü tuttuğumu.”
 
Uzun vücut Emilia’yı örtermiş gibi üzerine gölge düşürdü.
 
“Majestelerinin emrini sadakatle yerine getiren güzel bir aşık gibi bir şey.”
 

 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


23   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   25 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.