Eleştiriler kıtanın her yanına yayıldı. Mepix caddesindeki büyük butik de buna dahildi. Caitlyn Meyer ve yeğenleri elbise almak için oradaydı.
“Elfort’un mezuniyet törenine gideceğime inanamıyorum! Uzun boylu ve yakışıklı bir subay kalabalığı olacak, değil mi?” “Büyük Dük Rosha da mezun oluyor. Hadius’tan büyük Dük’e kadar herkes harika görünüyor.”
Rone ve Beatrice birbirlerine bakıp kıkırdadılar.
“Ama o gün... Bianca da gelecek mi?” “Leydi Bianca mı? Şu anda Burge Manastırında değil mi?” “Er yada geç Nowak’a döneceğini duydum. Hadius’un mezuniyet törenine yakın bir zamanda.” “Öyle mi?”
“Yine de mezuniyet törenine gelebilir mi? Majesteleri kral da o gün gelecek. Bianca’yı davet etmeye nasıl cesaret ederler?” “Kesinlikle. İkisini ayıran Majesteleri kralımız.” “Yazık. Hadius ve Leydi Bianca’yı yan yana görmek isterdim.” “Dedikoduyu duydun mu? Şu Leydi Bianca’nın tamamen değiştiği hakkında olanı? Manastırda kaldığı süre içerisinde kilo vermiş o yüzden zayıflamış ve yüzü tanınmayacak kadar güzelleşmiş. Bunun sayesinde değeri oldukça artmış değil mi? Birmingham’daki kraliyet sarayı gözü veliaht prenses olarak onun üzerinde.”
Rona tekrar teyzesine baktı. Bütün bu zaman boyunca dinlemiyormuş gibi yapan Caitlyn gülerek konuştu.
“Şey, belki ben Leydi Bianca’yı mezuniyet törenine davet edebilirim?” “Ne?”
Çocukların şaşırması doğaldı. Meyer ailesinin toplum içinde Bianca’dan konuşması tabuydu. Ama teyzeleri o kadar emindi ki bu tuhaftı.
“Sanırım ayrılık düşündüğümden çabuk olacak. Bianca yabancı bir ülkenin kraliyet ailesi tarafından alınamaz. Reinen ailesine daha fazla sorun çıkaramam.” “Gerçekten mi?” “Aman Allah’ım...”
Rone ve Beatrice şaşkın gözlerle birbirlerine baktılar. Caitlyn yavaşça gülümsedi ve gazeteye uzandı.
Ve sonra onu gördü. Emilia’yı şoke eden cümleyi.
[Meyerlerin Terk Edilmiş Nişanlısı]
Caitlyn’in vücudu yıldırım çarpmış gibi irkildi. “Teyze?”
Yeğenler başlarını eğdiler ama Caitlyn hiçbir şey görmüyordu. Gazeteyi tutan eli sıkılaştıkça çürük kağıt fena halde buruştu.
“H-Hewitt!” Hemen arabacıyı çağırdı. “Çabuk Hadius’u getir.” ** Hadius kısa süre sonra butiğe geldi. Sessizce kollarını kavuşturmuş, öfkesine hakim olamayan, çılgınlar gibi etrafta dolanan annesine baktı.
“Böyle bir şey nasıl olur? Neden aniden ondan bahsediyorlar ve üstelik Josef’in önünde!” Caitlyn yumruklarını sıktı.
“Bizi son derece kalpsiz ve düşüncesiz insanlar olarak resmettiler. Sence öyle mi? Bu dolandırıların ne dediğinin farkında mısın? Nişanlı kalman! Gerçekten şu köylü kızla evleneceksin.” ÇN: hadi inşaallah.
Öfkeden titrerken keskin tırnakları gazeteyi deldi.
“Bununla yapmalıyım? Bütün bu olanlarla ne yapmama gerekiyor? Hm?!” “Sakinleş. Büyük bir mesele değil.” “Büyük bir mesele değil mi?”
Caitlyn oğluna sanki bunu nasıl söylersin der gibi baktı.
“Hadius, sen gençsin, o yüzden henüz anlamazsın. Kamuoyunun ne kadar korkunç olduğunu. Eminin bunu Rochester yasa tasarısı ile ilişkilendirecekler. Bunun temel bir insan hakkı olduğunu söyleyerek soylular ve sıradanlar arasındaki evliliği kanunla garanti edecekler. Nasıl benim ailemi kullanmaya cüret ederler...” “Hayır, anne. Kamuoyunun korkunç olduğunu çok iyi biliyorum.”
Hadius parçalanmış gazeteyi aldı ve yeniden düzeltmeye başladı.
“Ama bu kolay ve basitçe alt edilemeyecek bir şey değil. Parladığı gibi söner de.” Caitlyn gazeteyi eski haline döndüren oğluna boş boş baktı. Sakin dokunuşunu görünce o da sakinleşti.
“Aklın da bir şey mi var?” “Şimdilik onların istedikleri yapmayı düşünüyorum. Onlara istediklerini verirsem, evliliğimin mecliste konuşulmasını engelleyebilirim ve gülünç bir konu da olmaz.” “Onlara göstereceksin... istediklerini mi?” “Onu giydirip, mücevherlere boğmayı ve birkaç kez sosyal etkinliklere götürmeyi düşünüyorum. Nişanlıma sert davrandığım hakkında daha fazla konuşulmasın diye. Bu şekilde Majestelerinin itibarına gölge düşürmeyiz. Kamuoyunun sakinleşmesi için yeterli bir süre bekledikten sonra Majesteleri ile müzakere etmek için çok geç olmaz.”
Acayip derecede sakin bu cevap üzerine Caitlyn bir an için ne diyeceğini bilemedi.
“Kral mezuniyetimden önce nişanı bozacak. Koşulsuz.”
Belki de yoruma şok olduğu içindi? Hadius’un kararlı tavrıyla rahatlamış hissetse de, garip ve rahatsız edici bir şey hissetti.
“Bu doğru. Haklısın. Zaten şu anda yapabileceğimiz bir şey yok...”
Sonra perdenin arkasından bir ses geldi.
“Madam kızların işini bitirdim. Kontrol etmek ister misiniz?” “Ah? Peki...”
Perde açıldı. Gül rengi elbise giymiş bir kadın gülerek ona yaklaştı. Eliere butiğin tasarımcısı ve sahibidi.
“Mmerhaba, Madam. Nasılsınız?” “İyi... bir süre geçti. Eliere.”
Caitlyn çabucak ağzının kenarını kaldırdı. Ve şaşkınlığını üzerinden attı.
Rone ve Beatrice ortaya çıktı. Teyzeleri ve kuzenlerinin önünde dururken utanarak güldüler. Rone menekşe rengi, ipekli bir elbise, Beatrice ise narin dantelli ve incilerle süslenmiş zarif bir elbise giymişti.
Garip bir şekilde Hadius’un bakışları onlardaydı. Sadece erken gelişmiş Rone değil aynı zamanda henüz olgunlaşmamış olan Beatrice de sebepsiz yere kızardı.
Hadius’un gözleri kuzenlerinin yüzlerinde değil giydikleri kıyafetlerdeydi.
Fısıh günü gözlerinin önünden geçti. Altın sarısı saçları bir yana toplanmış, bir tokayla sabitlenmişti, başını çevirip ona kayıtsızca deniz gibi mavi gözleriyle bakmıştı...
Tamamen renksiz birine renkli bir elbise giydirisen nasıl değişir?
“Ne düşünüyorsun?”
Rone’nin sorusuyla Hadius gözlerini kırptı ve gerçekliğe döndü.
“Sana çok yakıştı.”
Hafif bir gülümsemeyle, nefes kesici görüntü bir serap gibi kayboldu.
**
Ahh.
Kaç kez iç çektiğini bilmiyordu. Bulaşıkları yıkıyor, toz alıyor ya da çamaşırları kolalıyor olsa da Emilia yaptığı işi bırakıp derin derin iç çekti.
Aslında o kadar büyük bir mesele değildi. majesteleri kral onlara evlenmelerini emretmemişti bu sadece bazı meclis üyelerinin radikal bir argümanıydı. Tıpkı Hadius’un söylediği gibi, majestelerinin ve ülkenin emirlerine uyuyormuş gibi yapacaklar sonra da zamanı gelince nişanı bozacaklar.
Ama neden bu kadar endişeliydi?
Bilinçsizce iç çekerken, Charlotte ellerini çenesine koydu ve somurttu.
“Bu o kadar yanlış ve tatsız bir şey mi?” “Hm? Ne?” “Gazete yazısı. Bence makaledeki her şey doğru. Sen ve genç efendi majestelerinin emriyle nişanlandınız. Beş yıl boyunca bu emre sadakatle uydun, bu yüzden bence Genç efendi Meyer de aynısını yapmalı.” “Ne demek istiyorsun?”
Charlotte aniden sesini yükseltti ve şaşırtıcı bir şey söyledi.
“Sadece .. evlenemez misiniz?”
Emilia ağzını kapatamadı.
Tavan arasında kapalı kaldığı ve peri masalları dinlediği için miyid? Charlotte gülünç bir romantizme inanaıyor gibiydi.
“Dinle Charlotte, sana Cesur’un uçabileceğini söyleseydim inanır mıydın?”
Çocuk ne diyorsun sen der gibi bir ifade takındı.
“Demek istediğim, ben ve Genç efendi arasındaki evlilik bu kadar komik.” “...Nasıl olur? Bu kralın emri, başka bir şey değil. Ve ne var biliyor musun? Belki sen ve Genç efendi birbirinize aşık olacaksınız.”
Emilia kahkahayı patlattı.Charlotte’nin kaşlarını çatması anlamsızdı. Emilia gülmeyi kesti ve ciddi bir ifade takındı.
“Bütün gün tavan arasında sıkışıp kaldığın için dünyadan bihabersin. Gerçeklik diye bir şey var ve bu peri masallarında olmaz. Gerçeklikte, bir soylu ve sıradanın evlenmesi neredeyse imkansız. Sıradan bir kadınla evlenen ve ailesinden dışlanan adamı duymadın mı? Hala genç olan sana böyle şeyler söylemek istemiyorum ama...”
Tereddüt eden Emilia ‘Ah neyse.’ Dedi ve devam etti.
“Soylular, çocuklarını ‘doğurduklarını’ söylerler. Ama sıradanların ‘piçler ürettiğini’ söylerler. Gerçekten mide bulandırıcı ve iğrenç ama gerçek bu. Diyelim ki her şeyden vazgeçtim ve Genç efendiye aşık olup onunla evlendim. Onun dünyasında, dünyaya getirdiğimiz çocuklar ‘piç’ den başka bir şey olmayacak. Onu ne kadar seversem seveyim, buna nasıl dayanabilirim?”
Charlotte son umudu da elinden alınmış birine benziyordu.
“Fazla karamsar olma. Dünya yavaş yavaş değişiyor.” “Evet, mitch’i de öyle dedi. Bir devrim yaşanıyor.”
Charlotte’nin bir şekilde umutlu kalmaya çalışması onu üzdü.
“Asıl önemli olan ne biliyor musun? Ablan Genç efendiden evlenmek isteyecek kadar hoşlanmıyor. Ben o kadar saf ve fedakar değilim. Kendimi çok daha fazla seviyorum. Bana göre, o kişi.... o sadece... katlanılmaz bir ‘Tanrı hediyesi’ gibi.” “Bir hediye... Tanrı’dan mı?” “Bir zamanlar, bir çocuk iyi bir şey yapmış ve Tanrıdan bir hediye almış. İlk başta Tanrı ona bir avuç büyüklüğünde bir hediye vermiş. Ama çocuk ‘Daha büyük bir hediyen yok mu?’ demiş. Tanrı gülmüş ve ona bir kafa büyüklüğünde bir hediye vermiş. Ama hediye verilen çocuk tekrar ‘Daha büyük bir şey var mı?’ demiş. İyi bir şey yaptığı için bu kadarını almalı diye düşünmüş. Hediye gittikçe büyümüş ve sonunda ev kadar büyük olmuş . bu yüzden ne olmuş?” “Ev kadar büyük bir hediye mi? O kadar büyük bir şeyi nasıl taşıyabilir?” “Kesinlikle. Bu yüzden o tanrı’dan verilen katlanılmaz bir hediye. Hadius Meyer benim için böyle bir şey.”
Derince düşünen çocuk birden elini çenesinden indirdi.
“”Ama abla, bir şeyi unutmuş.” “Neyi?” “Sadece yardım istemelisin. İster Tanrı, ister aile, ister bir arkadaş olsun... birinden bu ağır yükü taşımak için yardım etmesini istemen yeter. genç efendi Meyer konusunda sana her zaman yardım edebilirim.”
Emilai kıkırdadı. Senin sayende güldüm bakışı vardı.
“Bu arada abla bu kadar rahat olmanın sırası değil.” “Hm? Ne?” “Genç efendi sana fazla gelse de baloya gitmelisin. Elbise sana uymadı mı*” “Ah! Doğru.”
Emilia esli masadaki çekmeceyi hemen açtı. Bir çantanın içinde küçük birikimi ve Bay Haspel’den aldığı oldukça büyük miktardaki para vardı.
Charlotte’ye yeni bir Braille ders kitabı, Mitch’nin kulüp aktiviteleri için ücret ve tüm ailenin bir hafta boyunca yemesi için lezzetli yiyecekler. Parayla yapabileceği pek çok keyifli şeyi gözden geçirdi.
Emilia çantadaki paranın sadece yarısını aldı.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.