“Yani bu çocuk elbiseyi geri mi çevirdi? Ve sinirlenip ona Genç Leydi dememeni mi istedi?” “Evet Madam. Ne kadar utandım bilemezsiniz.” “Ee, ne oldu? Hadius ne yaptı?” “Şey bu....”
Eliere bir an durdu sonra heyecandan kıpkırnızı olan yüzünü yelledi.
“Genç efendi biraz şaşkın görünüyordu ama aceleyle arabacıyı çağırdı. Onu güvenli bir şekilde eve götürmesini söyledi. Bunu görünce çok utandım...”
Aksesuar seçiyormuş gibi yapan Caitlyn aklının karıştığını ve düşünceleriden rahatsızlık duyduğunu hissetti.
Her şey Hadius’un planına göre gidiyordu. Bu iyiydi, öyleyse neden rahatsız ve endişeli hissetmeye devam ediyordu?
Caitlyn, cin fikirli Eliere ona bir şey sormadan ifadesini değiştirdi.
“Şey bu kızın böyle bir tarafı var. Son akşam yemeği partisinde bile hiçbir şey söylemeden kaçıp gitti.” “Evet, ancak şimsi Madam’ın çektiği sıkıntıları anlıyorum.”
Eliere’nin güzel yüzü bir böceğe basmış gibi buruştu.
“Ama neden Bayan Bern bu kadar üzgündü? Belki daha fazla tazminat almak için bir numaradır?”
Durumun böyle olabileceğini söyleyecek olan Caitlyn bir anda fikrini değiştirdi.
“Biraz abarttın, Eliere.” “Afedersiniz?” “Kaba ve terbiyesi olabilir ama kötü bir kız değil. Söylediklerine dikkat et.”
Eliere şaşırmış görünmemeye çalıştı.
“Özür dilerim. Bunu aklımda tutacağım.” “Bu kızın bir sıkıntısı olmalı. Hepsi majesteleri kral yüzünden. Su ve yağ asla karışmaz. Bakalım kral bunu ne zaman anlayacak.”
Caitlyn cıklayarak sandalyeden kalktı. Eliere “Evet, evet haklısınız.” Diyerek peşinden gitti.
“Hemen ayrılıyor musunuz? Size yeni ürünler göstermek istiyordum. Rosha’dan elde edilmesi zor olan ipeklerim var...” “Bir dahaki sefere. Birazdan konsere katılmalıyım. Orada büyük dük Reinen ve Hadius ile buluşacağım.” “Amanın bir konser. Bu harika.”
Caitlyn, kendinden geçmiş olan Eliere’ye bakarken kıkırdadı. Küçümseyici bir kahkahaydı.
“Bir dahaki sefere fırsat olduğunda seni de davet edeceğim. O kızın kıyafetlerini yaparken zorlanmış olmalısın.” “Aman tanrım, çok dikkatlisiniz. Sözleriniz için teşekkürler.”
Caitlyn arkasında telaşlı Eliere’yi bırakarak butikten ayrıldı. Düşesi taşıyan araba butiği görüş alanından çabucak çıktı.
Sessizce izleyen eliere titreyen vücudunu vitrine yasladı.
Yorgun mu hissediyordu? Gerçekten yalan söylemiyordu, peki neden bu kadar gergindi?
Yavaşça kendini yelleyen Eliere’nin önünde uzun bir gölge belirdi. Eliere hemen doğruldu.
“Bay Grozhang haklıydı. Bayan Meyer gelip bana o gün neler olduğunu sordu.” “Elinden geleni yapmış olmalısın, değil mi?” “Nasıl yapmam? Bunun hakkında konuşabileceğimi söylemiştin. Aslında bayan Meyer’e söylemediğim tek bir şey var. O gün o ikisi hakkında nasıl hissettiğim.” “Evet, iyi yaptın.”
Grozhang başını salladı ama çatık kaşları gevşemedi.
“Ve söylememen gereken bir şey daha var. Benimle böyle görüştüğün.” “Elbette. Şu andan itibaren ağzımı kapatağım. Genç Efendi Meyer sözünü tuttuğu sürece.”
Ağzını yelpaze ile kapatan Eliere gözleriyle gülümsedi.
--
Regan Opera Salonu Reinen ailesine aitti. Bianca’nın babası Hannes Reinen kıtanın her yerinden ünlü müzisyenleri fırsat buldukça konserler vermeye davet eden fanatik bir müzik aşığı idi.
Caitlyn Meyer’in arabası maden holdinginin sembolü olan dağ ve el arabasının önünde durduğunda Hannes onu kişisel olarak selamlamak için dışarı çıktı.
“Hoş geldin.” “Çok beklediniz mi? Biraz geciktim çünkü butiğe uğradım. Hadius nerede?” “Birkaç saat önce geldi. Uzun bir aradan sonra onunla satranç oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.”
Caitlyn içinde rahatlama barındıran bir şekilde gülümsedi. Hadius, kayınpederi olacak Hannes ile buluşma konusunda her zaman belirsiz bir tavır sergilerdi. Ama erken geldi bir de onunla satranç oynadı!
“Hadius sana gösterdi mi? Ayrılık anlaşmasını.”
Oditoryuma doğru yürüyen hannes gülümseyerek arkasına baktı.
“gelir gelmez bana gösterdiği ilk şeydi. Bunu ilk duyduğumda işe yaramaz bir şey olduğunu sanmıştım ama gerçekten gördüğümde oldukça mantıklı geldi? O çok iyi, Turnia maden problemini bile kendi kendine kolayca çözdü. Şimdi onu Dük Meyer olarak adlandırabilirsin.” “Şey, bekleyip göreceğiz.” “Oğluna neden bu kadar cimrisin? Onu nasıl düzgünce öveceğini de bilmelisin.”
Gözleri kısılan Hannes aşırı bir beklentiyle ellerini ovuşturdu.
“Artık Bianca ile görüşmesi gerek.”
Caitlyn’in ağzı hafifçe sallandı.
“Ben de bunu istiyorum ama bence çok erken. Parlamento üyeleriyle olan sorunu biliyorsun.” “Hadius bununla iyi başa çıkıyor. İyi ilerliyor, önce kamuoyunu susturuyor,Kral’a gidip düşüncesiz bir şekilde yalvarmıyor. Bunun sayesinde Rönenhalt Capitol’de köylü kızı hakkındaki muhabbet git gide azalıyor. Başka bir sorun var mı?” “Hayor öyle değil. Bence şimdilik iyi gidiyor. Neyse ki şu kız şartsız bir şekilde ayrılmayı kabul etti. Benim canımı sıkan bir şey varsa.... görünen o ki ikisi kontesin balosuna birlikte gidecekler.” “...Bir balo mu?”
Hannes aniden kaşlarını çattı. Numara da olsa müstakbel damadının eski nişanlısı ile dans edecek olması onu rahatsız etmişti.
Caitlyn Hannes’i nalıyordu am öte taraftan bu cansıkıcıydı. Meyerler yanlış bir şey yapmadan her türlü suçlamaya maruz kalıyordu. Ona yardım edemeyeceği doğruydu ama...
Caitlyn’in rahatsız olduğunu fark eden Hannes sertleşmiş ağzını hemen gevşetti.
“Pekala, önce ateşi söndürelim ve izleyelim.” İkisi sanki hiç yapmamışlar gibi tekrar gülümsediler.
Oditoryuma ulaştıklarında hadius bekliyormuş gibi onlara yaklaştı. Üçü tokalaştı ve muhabbet etti. Ardından yerlerine geçip oturdular.
Hannes kasıtlı olarak Reinen ailesinin koltuklarını Meyerlerinkinden uzağa yerleştirmişti. Halka dikkat ettiği için böyle yapmıştı. Meyer ailesinin bu son derece hassas durumda Reinen ailesi ile sosyalleştiğine dair söylentiler çıkmasının iyi bir tarafı yoktu.
“Performans hemen başlayacakç lütfen yerlerinizi alın.”
Spiker zili çaldı ve sahnenin perdesi kalktı. Yirmi kişiden oluşan küçük bir oda orkestırasıydı. Ev sahibi Hannes sanatçıları tanıttı ve performans büyük bir alkışın ardından başladı.
Hadius yumuşak koltuğa yaslandı ve melodiye kapıldı. Aniden şiddetli yağmurun yağdığı gün aklına geldi.
‘ Nowak sosyetesi buna orkestra diyor değil mi? Çellodan kemana ve hatta flüt bile var, bu yüzden gerçekten oraya gitmek istiyorum. Performansı dinlemek istiyorum.”
Emilia o gün dışarı fırlamasaydı, çok istediği orkestrayı duyabilirdi. Botanik bahçesinde yürüyüş yapmayı, akşam yemeği yemeyi ve bahçede düzenlenen bir konsere gitmeyi düşünüyordu.
Ama o gün her şeye başından yanlış gitmişti.
‘Önce ayrılık anlaşmasını gösterin.’ ‘Bu kadarına gerek olduğunu sanmıyorum. Sen hoşlanıyormuş gibi davranmamı istediğini söyleme?’
Anlaşmayı imzaladıktan hemen sonra bütün dünya onunmuş gibi gülümseyen Emilia’yı gören Hadius mutsuz olmuştu. Büyük bir çaba ile inşa ettiği her şey bir anda çöktü ve eski haline döndü.
Sırf o balo için çılgınca şeyler yapması gerekmişti. Yine de soğuk ve mesafeli olan kız hala buz gibi hala ihtiyatlıydı ve hala onu reddediyordu. ‘Sana ihtiyacım yok’ diyen kayıtsız bir bakışla.
Hadius daha çok onun üzgün olmasını umuyordu. Kızmasını ve nefret etmesini istiyordu. Zor olmasını ve Emilia’nın onun gibi bir adam yüzünden üzüleceğini umuyordu. Ama yine de deliler gibi onu özlemesini istiyordu.
İhtiyatlı olmayı bırakıp neşeyle sırılsıklam olan soğuk gözler, ona heyecan ve özlemle bakması ya da belki hayranca bir bakış, her neyse ...
Bir erkeğin özgüvenini güçlendiren sevimli bir surat.
Müzik durdu alkışların ardından bir iki kişi oturduğu yerden kalkmaya başladı.
Hadius kalabalığı selamladı ve Regan Hall’dan ayrıldı. Hızlı adımlar Grozhang’ın önünde durdu.
“Yarın Erndorf’a gidip Bayan Bern ile görüşmelisin. Hemen.” “Yarın mı?” “Evet. Git ve ona söyle. Üç gün sonra Basilion evine gelsin.” “Ah... evet, anladım.”
Grozhang başını eğdi. Ama aklında öfkeyle dışarı fırlayan Emilia Bern vardı.
“Ama, Genç Efendi ya Genç Leydi kabul etmezse... ne yapmalıyım? Onu zorla getirmeli miyim?”
Hadius arabaya bindi ve bacak bacak üstüne atıp oturdu. pencereden yansıyan gri gözbebeklerinde hiç tepki yoktu. Hadius’un yanıtı araba ayrıldıktan çok sonra geldi.
“İkna et onu.” “Af buyur?” “Her şeyden sen sorumlusun Bayan Bern’in güvenliği de buna dahil. Öyle değil mi*” “...Ah...” “İşe yaramazsa ona Darrenton Hockney’ın söylediği şeyi anlat. Mitch Bern’in benim hakkımda nasıl konuştuğunu.” ÇN: bunun da her şeyden haberi var.
Grozhang ne kastettiğini düşünerek başını eğdi ve hemen sonra gözleri genişledi.
“Bayan Bern’in sorumluluk duygusu gereğinden fazla güçlü. Eğer ona bunu söylersen, gelemek isteyecektir.”
--
Ertesi günHadius’un emrettiği gibi Grozhang kırmızı tuğlalı evin kapısını çaldı. Kapıyı açan küçük sarışın hanım değildi zayıf ve çilli erkek kardeşiydi.
Hadius’un adını duyar duymaz hırladı ve nerdeyse Grozhang’ı öldürmeye yeltendi.
“Mitch bir misafire ne yapıyorsun?”
Dışarı fırlayan Emilia olmasaydı gerçekten dayak yiyeceğini düşündü.
“Özür dilerim. Bay Grozhang.”
Emilia çok üzgündi ve kibarca özür diledi. Grozhang yüzündeki kasveti fark etti.
Bu doğaldı. Deli gibi davranan nişanlısı yüzünden zor zamanlar geçiriyordu.
“Bir şey mi oldu? Genç efendi mi seni yine gönderdi?é “Evet. Genç efendi üç gün sonra görüşmek istiyor.”
Uzunca bir iç çekti. Emilia Grozhang’a baktığında iki gözünde de yorgunluk alameti vardı.
“Lütfen genç efendiye bazı durumlardan dolayı görüşemeyeceğim için üzgün olduğumu söyle. Sadakatle baloda nişanlı olarak görevlerimi yerine getireceğim o yüzden görüşmesek daha iyi.”
Bu sefer iç çekme sırası Grozhang’ da idi. İkisi arasında kalmaya mahkummuydu...
Yanlışlıkla anne ve oğul arasında kalmıştı ve çifte ajan olmuştu, fakat gerçek şuydu ki Grozhang prestijli bir kraliyet okulundan mezun olmuş yetkin bir yardımcıydı. Aynı zamanda sıradan bir ailenin reisi idi.
Ama burada o yufka yürekli Hanımı tehdit ediyordu.
“Kusura bakmayın ama Genç leydim “Meyer ailesinin terk edilmiş nişanlısı” başlığı yayınlanmadan önce tam olarak ne olduğunu biliyor musunuz” “Ne demen istiyorsunuz?”
Beklendiği gibi ürkmüştü.
“Acaba meclis üyesi Darrenton hockney’i tanıyor musunuz? Torunu kardeşinizle aynı okula gidiyor.”
Başını eğen Emilia ne demek istediğimi anladı ve yavaşça elini ağzına götürdü. Şok olmuş yüzüyle kardeşine baktı. Pencerenin yanındaki sandalyeye oturan çocuk ne olduğunu sorar gibi omuz silkti. Grozhang’a tekrar baktı.
“Sakın... bu çocuk ne hata yaptı?” “Bir şey yapmış olabilir de olmayabilir de.”
Soğuk ve sert gözleri aniden gücünü kaybetti ve hafifçe titremeye başladı. Emilia kapıyı kapattı.
“Lütfen bana gerçeği söyleyin. Kardeşim ne yaptı?”
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.