İkisi ana caddeyi geçtiler ve Rivier Nehri’nin kıyısına ulaştılar. Bu son akşam yemeği partisinde yürüdükleri yoldu. O zamanın aksine, Hadius ondan bir kaç adım uzakta yürüsken şimdi gayet doğal bir şekilde onunla yan yana yürüyordu.
Ilık güneş ışığında yürürken Emilia yavaş yavaş garip bir moda girdi.
Boş zihniyle ne yapacağını bilemeyen Emilia nehre boş boş baktı. Tatlı bir ördek ailesi yavaş yavaş yüzüyordu. Anneye benzeyen büyük ördeğin arkasında yedi sevimli küçük ördek dizilmişti.
Bu huzurlu manzara, pek duygusal olmayan Hadius’un kalbinde bir heyecana neden olmuş gibi görünüyordu. fısıldayarak sordu.
“Hiç bunun hakkında düşündün mü?” “Ne hakkında?” “Ya ben sıradan bir insan olsaydım?”
Nehri seyreden gözleri ona döndü.
“...Genç efendi sıradan biri olamaz.”
Emilia’nın küçük dünyasında sıradan erkekler merhum babası, Mitch, kasabın obur oğlu, Bay Haspel idi... sadece bu tür insanlardı.
Onların Hadius Meyer ile nasıl karşılaştırabilirsiniz?
Ne kadar görmezden gelmek istese de Emilia’nın kabul etmekten başka seçeneği yoktu, Hadius Meyer bir yıldızdı. Yüksek bir yerde ışıl ışıl parlıyordu. Bu asla değişmeyecekti.
“Eğer ben sıradan biri olsaydım seninle olan ilişkim şu ankinden tamamen farklı olurdu.” ÇN: vay anam
Kalbi çarpmasına rağmen Emilia sakince gülümsedi.
“Açgözlülüğünüzün gerçekten sonu yok. İstediği her şeye sahip olmakla tatmin olan birinin ‘normallik’ istediğine inanamıyorum.” “Bu doğru.”
Bu sözlerin ardından bir sessilik geldi.
Sakin görünen Haidus’un aksine Emilia’nın başı git gide daha fazla düşüncelerle doldu.
Ya sıradan biri olsaydı? Keşke Meyerlerin Hadius’u değil de kasabın oğlu Hadius olsaydı. Kesin ondan hoşlanırdı. ÇN: sanki şimdi hoşlanmıyor.
Kendi vardığı sonuca şaşırmıştı.
Emilia biraz sersemlemiş halde tekrar yürümeye başladı. Çok geçmeden garip bir şey fark etti.
İnsanlar bir süredir onlara bakıyordu. Bazıları arkalarından fısıldıyor, bazıları ise tuhaf tuhaf onlara bakıyordu.
Nedenini hemen anladı. Kıyafetlerine bakıyorları yüzlerine değil.
İyi giyinmiş soylu bir erkek ve eski piski giyinmiş genç bir kadın.
Birkaç dakika sonra daha utanç verici bir şey oldu.
Şu küçük çocuk parmağıyla Emilia’yı açıkça işaret etmiyor muydu? Çocuk annesi gibi görünen kadına döndü ve bir şey söyledi; ardından kadın şaşırdı ve çabucak çocuğun elini indirdi.
Ama kadın çıkan sese engel olamadı. Çocuk ona bariz bir şekilde ‘hizmetçi’ demişti. ÇN: aga be
Emilia yine sersemlemiş hissetti.
Bu doğruydu. Tam da bir hizmetçi gibi görünüyordu. Cavendish küşkünde de her zaman böyle olmuştu.
Bu utanılacak bir şey değildi.
Ama Hadius için farklıydı. O prestijli soylu bir ailenin varisi idi ve burası soyluların şehri Nowak’ın merkeziydi.
Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeğinde farklı kıyafetlerin giyildiği yerdi.
İnsanların görünüşlerine ve kıyafetlerine göre açıkça ayrıldığı bir dünyaydı.
Hadius’un nişanlısına yedi elbiseyi denetmek istemesi belki de doğaldı. Çünkü bunu insanlara göstermek zorundalar.
Nişanlısı olarak sonuna kadar görevini yerine getireceğinden emin bir şekilde konuşan kimdi? O elbisenin nesi vardı? Bir kez olsun denese ne olurdu.... “...Afedersiniz. genç efendi...”
Emilia yalnızda köşke geri dönüp Hadius’un aldığı elbislerden biriyle üüstünü değiştirmeyi düşünüyordu. Ama hadius ona bakmıyordu. Emilia başını eğerek Hadius’un baktığı yere döndü.
Küçük yan yoldan başka bir şey yoktu.
Başını eğdiği an bileğinde garip bir şey hissetti. Emilia o kadar şaşırmıştı ki bileğini çekmeyi düşünmeden şaşkınlıkla ona baktı.
“Beni takip et.” “Ne?” “Rahatça yürüyelim.”
Hadius aniden yönünü değiştirdi. Düzgün döşenmiş yolun aksine biraz engebeli ve karanlık bir patikaydı.
“...Nereye gidiyoruz?” “Hiç gitmediği ama hep gitmek istediğim bir yere.” “Neresi...”
Daha fazla konuşamadı. Çünkü Haidus bir anda hızlandı. Elini tuttuğu Emilia’nın da hızlanmaktan başka şansı yoktu.
Önündeki bacaklar git gide hızlandı. Emilia ise koşuyordu.
Hız arttıkça manzara hızla değişti. Lüks bir mahalle ya da gelişmiş bir kırsal yol değildi gri duvarlı bir ara sokaktı.
“Nereye gidiyoruz?” “ünlü Türn Sokağı yakında. Oradaki tavernanın çok eğlenceli olduğunu duydum.” “Sakın ... tavernaya... oraya gitmek istemiyorsun değil mi?”
Hadius birden saatini çıkarıp saate baktı.
“Koş. Çok fazla vaktim yok.”
Emilia’nın gözleri genişledi.
“Bekle, bekele bir dakika.... tavernaya gitmek,,,, sen delirdin mi?” “Hiç Prens ve Yoksul’u duydun mu?” “Prens ve... Yoksul mu?”” “Beş yaşındaki genç efendi Meyer’in favori hikayesi.”
Beklenmedik itiraf kalbinde bir şeyleri değiştirdi. Emilai bileğini kurtarmayı denemeyi bıraktı. Kolunu gevşetti ve doğru düzgün Hadius’un arkasından koşmaya başladı. Ayağı sert zemine her vurduğunda, sanki gökyüzünde uçarmışçasına iyi hissetti. İçi coştu ve özgürlüğü hissetti.
Hadius Emilia’nın zor nefes aldığını fark etti ve biraz yavaşladı. Hızla koşan kadın ve adamın bacakları yavaş avaş ritmini buldu.
“Koşmakta oldukça iyisin.” “Böyle görünebilirim... ama bayrak koşucusuydum.. köy festivelinde...!”
Emilia nefes nefeseyken coskuyla yanıtladı. “Bir arakadaşım var... adı Haley...o geride kaldı... ama ben onları yakaladım. Ben ... son koşucydum.... bir kazım var. Ödül... olarak.”
Hadius abuk subuk söylenenlerin hepsini anladı, ‘öyle mi?’ diye sordu. Dudaklarında muzip bir gülümseme belirdi.
“Şey, görelim bakalım.”
Hadius birden hızını arttırdı. Pes etmesine izin vermeyecekmiş gibi bileğini tutan eline daha fazla güç verdi. Dokunuşun neden olduğu titreme kaybolmuştu. Gururu uyandırılmıştı.
Emilia en iyi şekilde çabaladı ve hızını ikiye katladı. Ancak askeri okuldan bir adamı yakalamak imkansızdı. Ciğerlerini parçalaracasına koşsa da bir an olsun uzaklaşmasına izin vermedi.
“Ah, yeter.”
Emilia yenilgiyi kabul etti. Hady hemen elini bıraktı.
Ahh.ahh...
Hala ayakta durak iki kişinin kesik kesik gelen nefesleri birbirine karıştı.
“Biliyor musun.. sen gerçekten ....haksızsın.” “Haksız mı? Ben mi?” “Ne olursa olsun.. genç efendi bir erkek.” “Hayal kırıklığına uğradım. Cinsiyeti bir mazaret olarak mı kullanıyorsun? Azize Meryem şövalyelerini duymadın mı?” “Ha! Bu birebir maçtan farklı.”
Emilia hevesle kaşlarını çattı. Gözlerinin aksine ağzında bir gülümseme vardı.
Uzun, dar yolun sonunu tamamen farklı bir dünyaya açılıyordu.
Dolambaçlı yolun her iki tarafında gürültülü tezgahlar ve barlar kalabalık bir insan sürüsü vardı. yol posta arabaları ve arabalarla doluydu ama gecekondu mahallesi gibi kirli ya da çirkin değildi.
“İstidriye ye gel! Bir avuç taze istiridye 3 lira.” “Bir bakın. Bir çok broşum var. Ve tabi yelpazem de.” “Baca temizlenir! Baca.”
Pazarcıların sesleri ve müşteriler tarafından tamamen dikkati dağılmıştı. Bu arada pişmekte olan ekmek kokusu ve burnuna gelen peynir kokuları karnını acıktırdı.
Böyle canlı bir sokakta yürürken kendini gerçekten ‘sıradan bir adam’la hissetti. Emilia, Hadius2un Prens veYoksul’un ana kaharamanı olup gününgeri kalanında huzur içinde eğlenmesini istedi.
Ama bir süre sonra üzücü gerçeği fark etti.
Ne beklediğini bilmiyordu ama burada bile garip bakışlar devam etti. İnsanları kıyafetlerine göre ayıran sadece soylular değildi. önyargı tüm sınıflarda vardı.
Pazardaki insanlarda zengin görünen adama ve yanındaki sıradan kıza bakıyorlardı. Ayrıca biraz alay ve aşağılama da vardı.
Emilia acı gerçeği anladı ve Hadius’un kolunu çekiştirdi.
“Afesersiniz.. Geri dönelim mi?”
Hadius sessizce onlara bakan insanlara baktı ve sordu: ‘Seni bu kadar sıkıyor mu?’
“Öyle değil ama,...” “İyi bir fikrim var.” “Nedir?”
Hadius aniden bir şey aramış gibi etrafına baktı. Bir süre sonra durdu. Baktığı yerde bir adam vardı. pazarda görülebilecek sıradan bir adamdı.
“...O ne?” “Bekle bir dakka.”
Yabancıya yaklaştı ve konuştu. Şaşıran adamın yüzünde ışıl ışıl bir gülümseme belirdi.
Bir süre sonra şaşırtıcı bir şey oldu. İki adam kıyafetlerini değiştirdi. Parlak siyah ceket dirsekleri yamalı eski bir ceketle yer değişti, kerimsi ipek kravat soluk siyah bir avcı şapkasıyla takas edildi.
Hadius’un kyafetlerini giyen adam aniden gelen bu şansa inanmıyormuş gibi omuz silkti ve ortadan kayboldu. Hadius Emilia’nın yanına döndü.
“Giysilerin geri kalan zamanımızı mahvetmesine izin veremem.”
Koca bir dalga bütün vücudunu sardı. Emilia sıcak dalga tarafından sürüklendi, uzun bir süre hiçbir şey yapamadı ya da söyleyemedi.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.