Love Doesn’t Matter - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




47   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   49 


           
48. BÖLÜM- MÜSAMAHA
 
Emilia şaşkına dönmüştü.
O adamın yanlış anlamayı düzeltmiş olabileceğine dair bir fikre nasıl kapılmıştı? Bu daha da karmaşıktı.
 
“’Azmış bir hayvan’, nasıl böyle abes şeyler düşünebilirsin?”
 
Şaşıran Emilia’ya bakan Hadius bardağını tek  dikişte bitirdi. Sonra soğuk bir şekilde güldü.
 
“Azmak ne demek biliyor musun?”
“Elbette biliyorum.”
 
Adam tuhaf bir şekilde tereddüt etti. Şaşırtıcı olan şey kaşlarını kaldırması ve biraz önceki öfkesini ve alaycılığını tamamen unutmasıydı.
 
Emilia ona bakmaya devam etti ve konuştu.
 ÇN: yüzyılın en saçma muhabbeti geliyor hazır olun
 
“Azmak, hayvanlarda çiftleşmeden önce meydana gelen bedensel bir tepkidir. Erkek ve dişi üremeden önce, dişinin bedeninde...”
“Tamami bu kadar yeter.”
 
Hadius onun sözlerini bıçak gibi kesti.
 
“Cavendish konağında her şeyi öğrenmiş gibisin.”
“Hayır, bunu kitapta n öğrenmedim. Babam öğretti. Ölene kadar bir domuz çiftliğinde çalıştı. O zamanlar bana domuz çiftleşmesini gösterdi.”
 
Yüz ifadesi net olmayan Emilia aniden kahkahayı patlattı.
 
“O zamanlar benim hayalım kendi domuz çiftliğime sahip olmaktı.”
“Kaç yaşındaydın?”
“Sekiz.”
 
Hadius aniden kaşlarını çattı.
 
“Rahmetli babanın kırmak istemem ama... küçük bir çocukla bu tarz şeyleri konuşmak...”
“Bu tarz şeyleri mi?”
 
Konuşma tuhaf bir yere gidiyordu.
Emilia ‘baba kızına bu tarz şeyler öğretiyor’la adamın ne demek istediğini merak ederken kaşlarını kaldırdı.
 
“....Baban başka ne söyledi?”
“Çiftleşme hakkında mı?”
“Biraz kısık sesle konuşabilir misin?”
 
Nedense utanmaz adam başkalarına karşı temkinli davranoyordu ama yine de Emilia sesini alçalttı.
“Bana Ferrendot’ta nasıl yüksek kaliteli domuz yetiştirilir onu öğretti. Nasıl azdıklarını anlarsın ne yapman gerekir  ve bunun gibi şeyler. Dişiler yaklaşık ayda bir kere kızışırlar ve azdıklarında iştahlarını kaybederler ve sırtları taş kadar sert olur. Onların fiziksel durumunu kontrol ederiz, kesin kızışma yaşayan dişileri seçip erkeklerle çiftleştiririz. Her şey yolunda giderse üç ay sonra küçük sevimli domuzcuklarla buluşuruz.”
 
Bir öğretmen edasıyla açıklama yapan Emilia karşısındakinin çok sessiz olduğunu fark etti.
Başını kaldırdığında adamın dalmış olduğunu gördü. Tuhaf. Neden Hadius böyleydi ki?
 
Kaşlarını çatan Emilia bardakların boş olduğunu fark etti. Elver’de olanlar gözlerinin önünden film şeridi gibi geçti.
 
Ahh, alkol yine sorun çıkarabilir.
 
Emilia boş bardığı  kararlı bir şekilde koydu. Ağzındaki o fantastik tatlı tadı aklına getirmemeye çalıştı. Onun aksine Hadius elini kaldırıpı görevliden bir kadeh daha istedi.
 
“Neden içmeyi bırakmıyorsun?”
“Neden? Yine pişman olacağın bir şey yapmamadan mı korkuyorsun?”
 
Ona bakan Emilia başını ters tarafa çevirdi. Bir an başını döner gibi olsa da bunun sarhoşluktan kaynaklanabileceğini hiç düşünmemişti.
Ona öpücüğü hatırlatan sözlerden eskisi kadar utanmadığının farkında bile değildi.
 
İkisi yan yana dururken bir süre penceren baktılar. Hadius bir süre bir şey demeyince Emilia onun ‘çiftleşme’ meselesini unuttuğunu düşündü. Ama sonra tekrar sordu.
 
“Baban sana ‘Tatlı insan bebekleriyle nasıl buluşulacağını’ öğretmedi, değil mi?”
 
Emilia tekrar Hadius’a baktı.
 
“...Ne demek bu şimdi?”
 
Gözleri buluşmadan hemen önce, bu sefere başını çevirilen Hadius oldu.
 
“...Boşver.”
 
Elbette sekiz yaşındaki Emilia doğal olarak babasına  sormuştu.
 
Domuzlar çiftleşme yoluyla yavruluyorsa, insanların nasıl çocukları oluyordu?
Babası güldü ve cevap verdi.
 
‘İnsanlarda tamamen farklı. Utanma duygusu olmayan hayvanlar gibi takılmamalısın. Çok daha yumuşak, yüce ve olgun bir davranış. Evlenecek yaşa geldiğinde annen sana her şeyi anlatacak.’
 
Eski anıların hatırlayan emilia garip bir moda girdi.
 
Hadius ile gitgide daha da tuhaflaşan sohbeti babasının sözleriyle birleştirdiğinde, ‘çiftleşme’ ve ‘insan bebekleri ile tanışmak’ arasında hatırı sayılır bir benzerlik olsa gerek. Olamaz.
 Ciddi gözlerle boşluğa bakan Emilia başını salladı.
Yeter. domuzların azmasının ne önemi var...
 
“Neyse, artık kendimi savunmak istemiyorum. Genç efendi Malvin ile olan ilişkim konusunda. Kendi cevabı olan birine bir şeyleri açıklamaya çalışmaktan daha zor bir şey yoktur. Ne söylersem söyleyeyim genç efendi kendi istediği gibi anlayacak.”
 
Emilia soğuk bir şekilde mırıldandığı an zil çaldı.. salonun girişinde bir uşak göründü.
 
“Balo salonu hemen açılacak. Baylar  baloya hazırlanmak veya hoşbeş etmek için çalışma odasına ve bayanlar da salona geçebilir.”
 
Bu Nowak sosyetesinde çok eski bir gelenekti, dans etmeden önce erkekler ve kadınlar farklı yerlerde hazırlanırdı. Erkekler üniformalı yardımcılara, kadınlarda hizmetçilere doğru yöneldi.
 
“Sonra görüşürüz.”
 
Hadius hizmetçiye yönelen Emilia’yı tuttu. Bakışları endişeyle doluydu.
 
“...İyi olacak mısın?”
 
Gözleri kol kola girmiş ve kendi aralarında kikirdeyen kadınlardaydı. Emilia’nın zorbalığa uğramasından endişeliydi.
Bu Laura’nın evinde ona bir içki doldurup buna ‘onu rahatlatmak’ demek kadar saçma ve gülünçtü.
 
Bu adam bir yıl önce daha kötü bir şey yapmamaış mıydı? Yine de Emilia’nın kalbi yumuşuyordu.  
 
“Benimle boy ölçüşemeyeceklerini söyledin. Endişe etme.”
 
Kalbinin aksine bedeni havalı bir şekilde arkasına döndü.
 
Salona geçen grup arasında güçlükle ilerlerken, Emilia kalbinin ağırlaştığını hissetti.
 
Bazı anılar akla öyle kazınmıştı ki asla çıkmazlar. Onları ne kadar yok etmeye çalışırsan çalış sadece daha da derinlere gömülürler.
Emilia için, beş sene önceki nişan töreni böyle bir anıydı.
 
Hafifçe gülümserken parmağının etrafında dönen yüzüğe baktı...o anda Hadius Meyer kalbine o kadar derin bir şekilde yerleşmişti ki onu hiç çıkaramadı.
 
Bundan sonra Emilia, onunla her buluşmasında defalarca   hayal kırıklıkları ve beklentiler yaşadı.
 
İlk akşam yemeği partisinde hayalkırıklığına uğramıştı ve kendi hatası olabileceğini düşünmüştü ve gözleri tekrar buluştuğunda Emilia’nın beklentileri zehirli bir mantar gibi yeniden  büyüdü.
İkinci partide de aynıydı ve üçüncüde de.
 
Beklentiler ve hayal kırıklıkları, beklenti ve hayal kırılığı aynı tas aynı hamam. Emilia git gide korkmaya başladı.
 
Akşam yemeği partisine zorla gitmesinin nedeni tanımadığı insanların ona görünmez biri gibi davranmasından dolayı değildi ama ne kadar ayaklar altına alınsın umutlarını ve hayallerinin yeniden canlanmasındandı.
 
Ama bugün uzun bir zaman sonra Hadius bunun bir hayal olmadığını doğruladı. Bu geç kalmış bir itiraftı ama Emilia   nişan anında sahip olduğu duyguların yeniden canlanmasına engel olamıyordu.
 
Ona yüzüğü takan adamın önünde Emilia yine aptalca affetti ve bir kez daha anlayışla karşıladı.
 
Hadius Bianca ile ayrılmak zorunda kaldı.
Çok nefret ettiği Kral tarafından siyasi nedenlerle kullanıldı.
Her şeyden öenmlisi ‘piç doğurak kadını’ seviyordu.
Bunu ne kadar kabul etmek istemese de.
 
Annesi de dahil olmak üzere etrafındaki insanların ne kadarı anlayacaktı?
 
Ailenin güvenini kaybetmek kolay bir şey değildi. doğru ya da yanlış...
 Bu  bir şeyi çok sevip ona sahip olamayan ama başkalarının da sahip olmasını istemeyen bir çocuğun huysuzluğu olmalıydı.
 
Unutma.
Tam olarak iyi veya  kötü olan pek insan yok.
Her hareketin kendi sebebi ve tanımı var.
O yüzden Emilia Hadius Meyer’i öfkeli bir canavar olarak düşünmemeli...
 
Deli biri gibi başını sallayan Emila aniden durdu.
 
Hayır böyle bahaneler üretme.
 
Yüzük karnındaki ağrı gibi onu boğuyordu.
 
Bu yalnızca onu sevdiği içindi. Çünkü Emilia Hadius’dan hoşlanmıştı, onu görmek istemişti  bu yüzden onu kolayca affetti.
Bu ona özeldi. Yalnızca yıldız gibi parlayan on altı yaşındaki Hadius Meyer’e hastı.
 
**
 
Salona varır varmaz, bazıları daire şeklinde oturdu, bazıları hizmetçilerini onlarla ilgilenmeleri için çağırdı. Hizmetçiler çay hazırladı.
 
Emilia insanlara baktı ve bir an ne yapacağını düşündü. Tereddüt ederken biri arkasından onu tuttu.
 
“Buraya oturun Bayan Bern.”
 
Josephine idi. Emilia’yı merkezde bir yere oturttu.
 
“Hadi konuşalım. Meyer ailesinin varisi ile nişanlısın. Sosyetenin yükselen yıldızı ile takılmak nasıl bir his?”
 
Bu genç kadın neden böyle davranmaya devam ediyor?
 
Emilia sessizce Josephine’nin yüzüne baktı. Ancak  gözleri o kadar masumdu ki bunun cehaletten kaynaklanan bir hata mı yoksa kaba bir tuzak mı olduğunu anlamanın hiçbir yolu yoktu.
 
“Lütfen, lütfen yanıma otur.”
 
Reddetmek üzere olan Emilia fikrini değiştirdi. İnsanlara biribirlerine baktılar ve teker teker Emilia’nın etrafına oturmaya başladılar.
 
Aniden yine komik  şeyler düşündü.    Bu da Hadius’un oyunu olmasın? İstenmeyen bir ana karakter pozisyonu oluşturmak için ev sahibinin kızı Josephine Lüen’i kullanmış olabilir.
 
Gerçek ne olursa olsun sonuç üzücüydü. Şidiye kadar yaptıklarının ciddi yan etkileri oldu.
Artık ona güvenemezdi. Sürekli endişeli ve şüpheli olmaktan başka seçeneği yoktu.
 
“Duydun mu? Dill sokağında yakında bir restorant açılacak.”
“Gerçekten mi?”
“Bugünlerde gurmelerin favorisi Nowak değil mi? Farklı yerlerdeki restoranları gezip fuarlar düzenliyorlar.”
“Kulağa eğlenceli geliyor.”
 
Hülyalı gözler birden Emilia’ya döndü.
 
“Hiç restoranta gittiniz mi? Bayan Bern?”
“Hayır gitmedim.”
“Ah.. Öyle mi?”
 
Josephine tuhaf bir şekilde hayalkırıklığına büründü.
 
“Kesin gitmişsinizdir diye düşündüm. Prens Hadius’un nişanlısı için her türlü hediyeyi aldığına dair söylentiler dolaştığı için.”
“Bana elbise aldı ama ben kabul etmedim.”
“Amanın neden?”
“Çok külfetli. Dünyada hiçbir şeyin bedava olmadığına inanıyorum. Öyle yada böyle bir elbisenin bir bedeli vardır.”
 
İnanamıyormuş gibi gözleri genişleyen Josephine aniden elini tuttu.
 
“Aman Allahım ! böyle kederli bir hikaye ama aynı zamanda keskin bir gerçek.”
 
Şaşırtıcı şekilde zaman huzurlu geçti. İnsanlar Emilia’ya kibar gibi davrandılar ve o da giderek rahatladı.
 
Bu sefer de Shayla ortamı bozdu.
 
“Geçen gün okurken çok keyif aldığım bir kitap vardı.”
 
Böyle konuşmaya başlasa bile Emilia hiç ilgilenmedi.
 
“Neydi o?”
“ ‘Kamelya Kızı’ adlı bir roman.”
“Ah bende okudum son günlerde popüler değil mi?”
 
“Doğru.”  “Ben de okudum.” “Gerçekten güzeldi.” Çeşitli cevaplar duyuldu.
 
“Konusu neydi?”
“Kontun bir hizmetçiye aşık olup evlenemesi hakkındaydı. Statüyüleri görmezden gelen bir aşktı.”
 
Shayla aniden Emilia’ya baktı ve sordu.
 
“Siz okudunuz mu Bayan Bern?”
 
On çift göz hemen Emilia’ya döndü.
 
 
 
 

   

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


47   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   49 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.