Josephine’den ayrılıp merdivenlerden inerken Emilia koyu kahverengi saçlarla karşılaştı.
Nathan idi. Eski ayakakbılar durdu, merdivenlerde bir sonraki adımı atamadı.
Ne yapmalıydı?
Tuhaflığın üstesinden gelmenin bir yolu yoktu, o yüzden Emilia başını eğip olmayan içikisini içiyormuş gibi davrandı.
Başka bir el koluna dokundu.
“Az iç.”
Hadius’du.
“Salonda olanları duydum.”
Tuhaf bir şekilde gözleri ısındı. Emilia onun bakışlarından kaçınarak derin bir nefes aldı.
“...Endişelenme. böyle olgunlaşmamış insanlar tarafından uzun zamandır incitiliyorum.” “Doğru, benden hiç yardım istemedin. Her zaman böyleydi. İster Cavendish ister başkası olsun ne yaparsa yapsın.”
Mahzun sesi garip bir şekilde yüreğini ezdi ama Emilia bunu kabul etmek istemedi. Kıyıya yeni varmışken tekrar akıntıya kapılmaya niyeti yoktu.
“Genç efendi için her şey çok kolay. Nehirde veya denizde, gökyüzünde ve karada özgürce takılabilen çok az varlık var.”
Alaycılığı kesemeyip devam etti.
“Biliyor muydun? Genç efendinin dünyasındakı insanlar beni gösterip garip şeyler söylemeye devam ediyorlar.” “Ne demek istiyorsun?” “Metres.”
Bu ürpertici kelime ağzından çıkıverdi. Aldığı cevap ne olursa olsun, hayal kırıklığına uğramaycağından ya da şok olmayacağından emindi. Yine de
“Bir metresim olmaz. Ne şimdi ne de gelecekte.”
Emilia kulaklarına inanamadı.
Ayrılık, Reinen ile ortaklık, Bianca.... Emilia’nın kafası sayısız soruyla doldu. Ama tek kelime etmedi.
Perdeler kalktı ve müzisyenler parçayı çalmaya başladılar. Muhteşem ve güzel bir melodi kulaklara ulaştı. Bu Emilia için gerçekten bir şanstı. Enstrümanlarala ilgileniyormuş gibi yaprak Hadius’un yoğun bakışlarından kaçabilirdi.
“Bana müziğin boş bir kadehi dolduran şarap gibi olduğu söylendi. Şimdi kendim dinleyince bu gerçekten doğruymuş.”
Konuşmayı bitirir bitirmez uşak balosalonunu açtı ve genç erkek ve kadınlar birbirlerinin ellerini tutup sıraya girdiler. Bu balonun başlangıcıydı.
İlk parça dört çiftle yapılan danstı.(kadril)
Dört kişilik gruplar halinde dans etmeleri gerekiyordu ama her yerde boşluklar vardı. Hadius ve Emilia balo salunundaki herkesten uzaktaydı ve Shayla hala partneri Harriet’in kollarında ağlıyordu. Nathan hiçbir yerde görülmedi.
Bu parti sahibi Odelia Lüen’in marifetlerini gösterme zamanıydı. Özenle dolaştı, boşlukları doldurdu ve heyecanı artırdı. Müzisyenlerden daha hızlı ve daha canlı bir şeyler çalmalarını istedi.
Nihayet, ana parça, erik dalı dermişim, vals müziği çaldı.
Hizmetçiler ışığı azaltmak için lambaların üzerlerine danteller geçirmişler ve perdelerin altından saklı olan çiçekleri bir anda ortaya çıkarmışlardı. Romantik bir atmosferde oradan oraya nidalar uçuştu.
Uzaktan izleyen Hadius elini Emilia’ya uzattı.
“Bir şarkıda dans edelim mi?” “İstemiyor...”
Cevap beklemeden Hadius Emilia’yı kollarına çekti. Şiddetle direndikten sonra, küçük el pes eder gibi düştü. Sonra aniden göğsü tekrar dışarı itildi.
Küçük bir çabadan sonra sonunda salonun ortasına geldiler.
“Bir şey var ki, ancak onu büktüğümde ve kırdığımda elde ediyorum.” “Karşılında Genç efendi’ya bıçak gibi batacak. Kanayana kadar. Her şeyin bedeli var.” “Umrumda değil.”
Net cevap Emilia’yı hayal kırıklığına uğrattı ama aynı zamanda teslim olmasına neden oldu.
Bu tavernada ya da kumsalda dans etmekten farklıydı. Yumuşak ama sert zemin, muhteşem melodi, parlayan ışıklar...
Hadius yetenekli bir şekilde hareket ederken Emilia hiç öyle değildi. dans da hiç iyi değildi ama bedeni bugün daha ağır hissediyordu. Elbisenin içinde bacakları korkunç bir şekilde birbirine dolanmaya devam etti.
Ne zaman Hadius’a dokunsa, salonu kaplayan gül kokusu ve adamın vücudundan gelen koku onun koku alma duyusunu uyuşturuyordu.
Bu tuhaftı. Neden bacakları sallanmaya devam ediyordu? Sanki bedenin onun değildi.
Bir an, ayağını burktu, eğer hadius onu tutmasaydı gülünç bir şekilde yere yapışırdı.
“Gerçekten... bu berbat.”
Gözleri kayıyordu. Ateşi vardı ve başı dönüyordu.
Emilia fakında olmadan alnını Hadius’un göğsüne yasladı. Duyuları körleşmiş ve dili uyuşmuştu.
“Şu an ne yaptığımı bile bilmiyorum.”
Hayır, aslında biliyordu. Mürekkebin suya karışması gibi Hadius ile harmanlanıyordu.
Sıcak nefesi durmadan saçlarına dokundu ve geniş düzgün göğsü kulakların bastırdı. Adamın çalkantılı nabzı Emilia’yı heyecanlandırdı. Göğsü, karnı, uylukları ona sıkıca bastırıldığında Emilia kendini mum gibi erirken buldu.
Emilia farkında olmadan zor nefes alıyordu.
“Yorgun musun?” “..Biraz...”
Hadius Emilia’yı desteklemek için sırtını tutan eline daha fazla güç verdi. Bedeni sanki sırtında barut patlamış gibi ısındı.
Emilia aniden acayip sinirlendi. Açıklanamaz siniri her şeyi yakmak üzereydi.
“Kes şunu.”
Sonsuza kadar dans edecekmiş gibi duran bacaklar bir anda durdu. Emilia şiddetli bir şekilde tökezledi. Eğer Hadius onu kollarıyla desteklemeseydi muhtemelen yığılırdı.
“Yeter artık.”
Sessizce solgun yüzüne ve giderek güç kaybeden bedenine baktı.
Sonra, Emilia sandalyeye oturdu. insalar ikisini sesszce ve şaşkın ifadelerle izliyorlardı.
“Bekle bir dakika.”
Bekle mi? Ne diyo bu ya?
Hadius Emilia’nın kendine gelmesine zaman vermeden bir yerlere kayboldu. Sonra arabacı Roan ona doğru koştu.
“Genç Leydiyi arabay götüreceğim.”
Hadius hemen bayan Lüen’i bulmaya gitmişti.
“Ne yazık ki, izninizle ayrılmam gerek.”
Ünlülerin erken ayrılması normaldi, o yüzden Bayan Lüen hayal kırıklığına uğramış olsa da kabul etmekten başka elinden bir şey gelmezdi.
“Ah canım üzüntümü saklmamın bir yolu yok.” “Bu uzun zaman hatırlanacak harika bir partiydi.” “Çok teşekkürler.”
Resmi bir vedalaşma yapıldı. Hizmetçi ceketleri getirdi ve arab hazırdı. Hadius Meyer ve nişanlısı düzinelerce göz onların arkasında bakarken bir anda partiden yok oldular.
-- “Yani balo işini iptal mi ettin? Hiçbir şey olmadı mı?” “Evet, ayrılık tamamlandı, yani risk almaya gerek yok.” “HM..”
Caitlyn parmak uçlarıyla kraliyet mühürlü belgelere hafifçe vurdu. Mektubun noter tasdikinin geri alınması ve ayrılığa izin verildiğini gösteren belgelerdi.
Caitlyn’in beklentisinin aksine, Hannes hayal kırıklığına uğramış gibi cıkladı.
“Bir skandal çıkarsa mecliste evliliği bozmak için bir bahane olmaz mı? Ya tuhaf bir şey yaparlarsa?”
Bu bir tuzaktı. William richards onları kandırmaya cüret etmişti.
Caittlyn ağzına gelenleri söylememek için kendini zor tuttu. Doğrulanmamış şeyler hakkında umarsızca konuşmamalıydı. Şu andan itibaren ince bir buz üzerinde yürüyor gibi hissediyordu o yüzden konuşmaktan sakınmalı ve dikkali olmalıydı.
“Majesteleri meclisin sorumluluk alacağına söz verdi. Ancak ayrılık bir süre gizli tutulmalı. Meclis asla bilmemeli.” “...” “Endişelenme. Ayrılık gerçekleşti. Söz konusu mektup gözümün önünde yakıldı.”
Hannes hala şüpheli gibi dudaklarını büzdü ama bu konuda hiçbir şey yapmayacakmış gibi başını salladı.
“Peki. Aceleci davranmamalıyım. Ne de olsa kutlanacak bir şey. Bunu kutlamak için bir tane daha içeceğim.”
Caitlyn güldü ve sigarayı yaktı.
“Eninde sonunda , onu yüreklendirmek için Hadius’u çağırmam gerekecek. O gün yanımda getireceğim. Meclis üyesi Richard’ı da davet etmeliyim.” “Yazık olsa da neden bir dahakine Richard’ı diğerine çağırmıyoruz?”
Hannes sigara ağzındayken dikkatle Caitlyn’e bakarken durdu.
“Yani sadece biz mi buluşalım? William’ı dışlıyor musun?” “Dışlamak? Abartıyorsun.”
Caitlyn bilerek hafifçe güldü.
“Ayrılığı Majesteleri resmen duyurana kadar bence dikkatli olmalıyız. Sonuşta toplantının amacaı Hadius ve Bianca değil mi? İzleyen çok fazla insan var bunda iyi bir şey yok. Vekil beyle ayrı konuşacağım.” “...İyi, tamam.”
Hannes başını salladı ama şüpheleri geçmedi ve kısık gözlerinde alaycılık vardı.
“Büyük İmparatoriçe Meyer neden Mjestelerine karşı bu kadar temkinli anlamasam da dikkatli olmakta sorun yok.”
Caitlyn bu alaycı söz üzerine ağzına gelen safrayı zor tuttu.
En azından Hadius’un söylediği bir şey doğruydu. İmparatoriçe olarak övülen o , bu beceriksiz adamların onu kullanmasına ve ona gülmesine izin vermişti. belki de Hannes ve William yüzünden evliliği bozmaya bu kadar takmıştı. Kendilerine yalnızca ortak dediler ve ayrlık için uğraşırken hiç yardım etmediler. Gelecek bunu tekrarlatmayacaktı.
Caitlyn sessizce Hannesi izlerken sigarasını içti. Yüzünde bir gülümseme ile en küçük bir ihanet izini bile bulmaya çalıştı.
Bu adam gerçekten ne kadarını biliyor? Hiçbir şey bilmiyor olabilir ya da tam tersi. Bu dünyada kimseye güvenmeyeceksin.
Ama neden?
Ne kadar düşünse de nedenini anlayamadı. Ortaklık gerçekleşmemişti ve kayıp, ortaklığı bozmanın yararlarından çok daha ağır basıyordu.
Ama neden ona tuzak kurmuştu? Neden ya?
Durmadan bunu düşündükten sonra sonunda onun niyetni bir türlü çözemedi.
Caitlyn şakaklarını ovdu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.