51. BÖLÜM – DARMADAĞINIK BİR HALDE SANA SAHİP OLMAK
Belki bilincini kaybetmişti. Gözkapaklarını kaldırmaya çalıştı ama dünya hala dönüyordu. Gözleri yarı açık yarı kapalı bir halde etrafa baktı.
Neredeydi? Taşlı bozuk yolda ilerleyen bir arabanın içindeydi.
Aniden gözleri açıldı. Ona bakan adamla yüz yüze geldiği an başı parçalanacak gibi hissetti. Emilia şiddetli bir şekilde hıçkırdı ve kollarıyla yüzünü örttü.
“İyi misin?”
Kulağına deyen kumaş daha sertti. Bunun bir yastık olduğunu düşünmüştü ama bu adamın uyluğuydu. Baş döndüren bir kusma hissinin ortasında bile Emilia irkildi.
Adamın kucağında yattığına inanamıyordu. Hemen kalkmalıydı ama bedeni suya düşen bir pamuk gibi batıyordu.
“Öyle kal.” “Ben.. çok susadım...”
Konuşmayı bitirir bitirmez Emilia bilincini kaybetti. Yeniden gözlerini açtığında adam onu bir bebek gibi kollarının arasında tutup ona su içiriyordu. Keskin bir acı başına fena halde gagalıyordu am tuhaf bir şekilde iyi hissettirmişti.
“Tam olarak neyin var?”
Emilia hiç bir zaman acısını abartmamıştı ne de biri tarafında bakılmamıştı. Ancak şu an bazı nedenlerden dolayı bir çocuk gibi şımartılmak istiyordu.
“Başım çok ağrıyor...”
Konuşmayı bitirir bitirmez Hadius’un eli Emilia’nın başının arkasına dokundu. Sonra sıkı saç tokası çözülürken başına kan gitmeye başladı. Emilia derin bir nefes aldı. Ama özgürlüğün rahatlatıcılığı kısa sürdü. Gülümseme acıyla brlikte yok oldu.
“...Neden bu kadar acıyor?” “Bu akşamdan kalmalık.” “Ah...”
Emilia içini çekerken Hadius aniden onun koltuk altına elini koydu ve onun gövdesini kaldırdı. Birkaç beklenmedik hareket bunu takip etti. Bir süre sonra Emilia adamın iki bacağının arasında sıkışmış halde uzanıyordu. Baş ve omuzlar, sırt ve göğsü ve diğer uzuvları gelişi güzel birbirleriyle temas ediyordu. Hemen kaklması gerektiğini düşünmesine rağmen Emilia kendini tekrar çuval gibi yığılırken buldu.
“Eğer bunu yaparsam biraz daha iyi hissedeceksin.”
Hadius bir doktor gibi konuştu ve ciddiyetle masaj yapmaya başladı. Emilia adamın parmakları saç derini şiddetle okşarken inlememeye çalıştı.
“Ne tür bir büyü ...bu...” “Okulda öğrendim.”
Hadius kolunu uzatıp pencereyi açtı. Denizden gelen serin hava yüzüne çarptı. Emilia gözleri kapalıyken sanki iyi bir ruh halindeymiş gibi gülümsedi.
Elver’de yaptığı bir yüz ifadesi gibiydi.
Bir kere daha alkol bu aşırı değişimin sebebiydi. Sarhoş Emilia Hadius’un istediğini fazlasyla veriyordu.
Ona inanması, ona yaslanması ve onun önünde gülümsemesi. Hiç sarsılmayacakmış gibi görünen kadının alkolle sarsılması. Hiçbir şüphe duymadan ve sınır tanımadan tamamen ona yaslanan kadın, kalbinin derinliklerini gıdıklamaya yetmişti.
Ancak, alkolun etkisi geçiciydi. Hadius ise bu anın sonsuza kadar sürmesini istiyordu.
“Biliyor musun? Charlotte bir büyücü. Harbiden.”
Gözleri kapalıyken rüya görüyor gibi görünüyordu.
“Genç efendinin de büyü yapabildiğini bilmiyordum.”
Emilia’nın uzun kirpikleri titredi ve fevkalade bir şekilde gözlerinin içi gülümsedi. hadius’un kalbi bir kere daha çarptı ve boğazına tuhaf bir rahatsızlık hissi yükseldi.
Her zaman Emilia’nın çok güzel olduğunu düşünmüştü. Onu her gördüğünde bu onu üzdü ve kızdırdı.
Bakışları Emilia’nın kırmızı yanaklarında ve heykelimsi burnunda bir süre kaldı. Sonra dudaklarına yöneldi.
Onlara başyapıt diyebilir miydi?
Hadius gözlerini Emilia’nın mukemmel dudaklarından alamadı. Olgun bir şeftaliyi ısırmanın ve nemli suyunu açgözlülükle yalamanın sadist düşünceleri aklını doldurdu. ÇN: töbe Allah’ım töbe
Her zaman böyle olmuştu. Nişan törenlerinden bu ana kadar Hadius ne zaman nişanlısını düşünse çelişkili duygulara kapılıyordu.
Onu sevip ondan nefret etti. Ona sahip olup onu terk etmek istedi. Onu koruyup onu mahvetmek istedi.
Emilia Hadius’un içinde kopan fırtınanın farkında olmadan aniden tekrar soğuk davrandı.
“Ancak bu kara büyü. Bizi mahvedecek. Sonunda ikimiz de mutsuz olacağız. Tıpkı Kamelya kızı gibi. Asla öyle olmayacağım... Asla...”
O anda araba bir tıkartıyla sallandı. Birbirine değen yerlerde kasıtsız temaslar gerçekleşti. Hadius ağzına gelen küfürleri tutmayı başardı.
“...Kalk. iyiysen eğer.”
Başka zaman olsa Emilia bu sözleri duymadan kalkardı. Ancak Emila bu sefere de inanılmaz bir tepki gösterdi. Hadius ellerini çeker çekmez Emilia acınası bir şekilde gözyaşlarının eşiğindeydi.
“Biraz daha... birazcık daha lütfen...”
Hadius tekrar parmaklarını bastırdı. Kıvırcık yumuşak saçları küstah hayaller kurdurdu.
Emilia’nın teni nasıl hissettirirdi? Onun inatçı kişiliği gibi soğuk olur muydu? Ya da ateş kadar sıcak mı?
Önceden hiçbir kadına dokunmamış ve bunu merak etmemiş olan Hadius yavaşça bunu hayal etti ve tereddüt etmeden heyecanlandı.
Hiçbir şeyden haberi olmayan masum Emilia tatmin olmuş bir şekilde nefes verdi ve vücudunu bir kedi gibi yuvarladı.
“Harika Genç Efendi her şeyde iyi. İyi dans ediyorsun, iyi piyano çalıyorsun ve böyle şeyler yapmakta da iyisin.”
Aniden Hadius’a hülyalı gözlerle baktı.
“Biliyor musun? Sen hayatımda gördüğüm en yakışıklı adamsın.”
Boğucu sessizlikte Hadius dudaklarını birbirine bastırıp Nathan Malvin’le karşılaştırılabilir olup olmadığı gibi çocukça bir soru sormamak için direnmek zorunda kaldı.
“Gerçekten çok da iyi giyiniyorsun. Genç efendi en çok askeri akademinin uniformasını giydiği zaman parlıyor. Altın işlemeli beyaz uniformayı.”
Bu parlak gülümsemenin karşısında adamın kalbi düzensiz bir şekilde attı.
“Ne tür bir kadın böyle mukemmel bir adamı geri çevirir?”
Altın dalgaların arasında kalan parmakları hareket edemiyordu.
“Ama, ben vazgeçtim. Meyer ailesinin veliahtını terk etmeye cesaret ettim.”
Yavaş yavaş mırıldanan Emilia aniden değişti.
“Genç efendi yalnızca kendisi bilir. Harika bir şey varmış gibi davranıyorsun ama gerçekte hiçbir şey yok. İnsanların kafasını karıştırmak konusunda yeteneklisin. Gerçekten genç efendiden hoşlanmıyorum. Gerçekten bundan nefret ediyorum...”
Aniden acılı bir inilti kindar yorumlar yapan ağzından çıktı. Dudağını ısırırken gözyaşlarına boğulacak gibi bir yüzü vardı.
“Daha çok neyden nefret ediyorum biliyor musun? Kendimden. Kararsız, aptal ve zayıf olan kendimden.”
Artık tutamadığı dili ne söylemek istiyorsa söyledi.
“Gerçeklik çok zor. Dünya Shayla gibi insanlarla dolu. Yine kavga etmem gerekecek. Ben gülü ve kendinden emin Emilia olup dünyadaki duvarları yıkmak zorundayım. Ama neden ya? Neden bunu yapmalıyım?”
Emilia yalvarırcasına Hadius’a baktı.
“Peki ya Genç efendi? Benim hatırım için Shayla gibi insanları bulup onları yerin dibine gömecek misin? Bundan memnun olmamı mı istiyorsun? Tuhaf bir hayalin içindeyken mi?” “...” “Hayır, bunu yapamam. Genç efendinin benden ne istediğini bilmesem de ... istemiyorum. Senden o kadar da hoşlanmıyorum bile... dünyayı karşıma alacak kadar seni sevmiyorum.”
Bir cevap bekler gibi küçük el gömleğini tutarken Haidus fark etti.
Doğruydu. Ne yaparsa yapsın o asla değişmeyecekti. Çoktan cevaba karar vermişti ve kaçacak hiçbir boşluk bırakmamıştı.
“Biliyorum.”
O an susan ağzı açıldı.
“Senin yanında kaldığım sürece eleştirilmeye devam edeceksin. Bir süre saklanmak zorunda kalabilirsin.”
Ona böyle cevap veren Hadius’un gözleri ilgisizliği aşmış ve samimiyetsizdi. Emilia o esnada patladı.
“Bunu farkındaysan... bunu nasıl yapabildin?”
Emilia kollarıyla göğsünü itip kendini kaldırmaya çalışırken gökgürültüsü gibi haykırdı. Ancak Hadius Emila’nın kolunu çevirip güçsüz bir hale getirdi.
“Gerçekten genç efendiden nefret ediyorum. Sen iğrençsin.” “Önemli değil, Emilia. Neden biliyor musun?” Hüzünlü sesi dalgalarla yüzleşen bir taş duvar gibi hiç bocalamadı.
“Dük Meyer olacağım. Olmalıyım.”
Güçlü bir rüzgar pencereden yüzüne çarpıyordu ama Emilia hiçbir şey hissetmiyordu.
“Senin geri dönecek bir ailen var. Ama dük Meyer’in hiçbir şeyi. Gerçekten benim diyebileceğim hiçbir şeyim olmayacak. Sence de en azından bir şeyi geride bırakmamamlı mıyım?”
Hadius gömleğini bırakan elleri yağmalar gibi sıkıca tuttu.
“En azından birine sahip olmalıyım.”
Adamın arzuyla kaplanan gözleri onu davet edercesine açık olan dudaklarında çılgınca dolaştı.
“O yüzden cevap ver bana. Neden sana şu anda sahip olamayayım?”
Şok kısa sürdü. Alçak, kısık bir ses Emilia’nın bütün bedenini titretti.
“Neden pisleşip burada sana sahip olmayayım?”
On sahip olmak mı? Pisleşmek mi?
Emilia’nın endişeli gözlerinde tehlikeli bir şekilde sallanan bir adam vardı. ancak, belli bir açıyla aşağıya bakan yüzünde hiçbir pişmanlık ya da tereddüt emaresi yoktu.
“Yalnızca sana bakarak heyecanlanın bir tek o pislik olduğunu mu düşünüyorsun?”
Şehvetle kaplanan yüzü giderek daha da yaklaştı. Tereddüt etmeden dudakşarı birbirine bastı. Derenmiyor muydu yoksa direnemiyor muydu bilmiyordu. Ama karşı koymadan kendini salan kadın adamı daha da heyecanlandırdı.
Hadius daha derin bir uyaran arayışı içinde açgözlülükle hareket etti. Emilianın arakasında ona sarılırken dilini istediği kadar derine sokamadı o yüzden Emilia’nın gövdesini kaldırdı.
Emilia dar arabanın duvarına yaslanıp adamı kabul etti.
Hadius’un dili her onu istila edip dışarı çıktığında Emilia’nın tek yapabildiği bilincini kaybetmemeye çalışmaktı.
Tükürüklerin karıştığı vıcık vıcık işe bir son verirken Hadius Emilia’nın puslu bir şekilde sarhoş görünen gözlerine baktı.
“Senden uzun zamandır nefret ediyorum. Senden acayip nefret ettim. Neden biliyor musun? Çünkü seninle tanıştıktan sonra kendimi sınırlayamadım.”
Soğuk bir şekilde fısıldayan Hadius ellerini onun küçük kulaklarına uzattı. Emilia kulak memesini ısırırken neredeyse çığlık atacaktı ve sıcak nefesi kulağının arkasından ensesine döküldü.
“Dur...!”
Vücudunu küçülterek titredi ve sertleşti.
“D...”
Daha fazla söz duyulmadı. Emilia gerçekten lanetin etkisi altındaymış gibi hiçbir şey söylemedi ve yalnızca boğuk bir inilti çıkardı.
Dili kulaklarının kenarlarını yaladı ve yavaşça aşağıya doğru süzüldü. Uzun, beyaz ense köküne ulaştığı an bir kere daha ısırıldı ve emildi.
Emilia korkuyordu. Garip davranan adam ve iradesini kaybetmiş bedeni her şey korkunçtu.
“Seninle yalnız kalabilmek için her şeyi yaptım. Ağlaman ve böyle yalvarman için.”
Adamın eli tereddüt etmeden çizgiyi geçti. Bir anda göğsünü sıkan düğmeler açıldı ve köprücük kemiğinden başlayarak nadiren açıkta kalan yerler birer birer soğuk havayla buluştu.
“Benim yolumla yaptım, oldukça can sıkıcı bir şekilde.”
Şok olan Emilia çaresizce aşağıya kayam elbiseyi toplamaya çalıştı. Ama adam daha hızlıydı. Hadius Emilia’nın bileklerini belinin arkasına bağladı ve yavaşça ortaya çıkan bembeyaz tenininden zevk aldı. Sonra ellerinden birini indirdi ve sıkıca onun bir tarafını kavradı. Tansiyon yükseldi.
“Ah!”
Emilia çığlık attı ve dondu. Hadius yavaşça başını indirdi. Yaklaştığı yer ne dudakları ne de kulak memeleriydi.
ÇN: bu bölümü çevirmek bile utandırıcıydı. Bu bölümde ‘messy’ kelimesi ve türevleri geçip durdu çok fazla anlamı vardı hepsini sokuşturdum. Umarım doğrudur. Yanlışsa kusura bakmayın artık. Neyse sarhoş bir kadından faydalanmayı doğru bulmuyorum. Hadius’a eksi puan verdim. Neyse bir dahaki bölümle güncel olacağız sonra haftada bir bölümle devam edeceğiz.
Keyifli okumalar.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.