Adamın dili Emilia’nın onu durdurma şansı elde edemeden ona dokundu. Dudaklarıyla onu nazikçe yalayıp emdi.
Kafayı yemedikten sonra böyle bir şey yapmasının hiçbir yolu yoktu... Ama gerçekten onu ısrıdı ve gerçekten onu emdi. Emilia doldurulmuş bir hayvan gibi sertleşmiş ve adamın dili ve dişleriyle yapabileceği her şeyi yapmasına izin vermişti.
Neden onu durdurmuyordu?
Dalgın gözleri titredi. Acıtıyor mu yosa iyi mi hissettiriyor anlama şansı bile yoktu. Tüm bedenini kaplayan karıncalanma hissi o kadar yoğundu ki ruhunu yutmuş gibiydi.
Acayip sesler bir süre yankılandı ve Hadius bir an için açgözlülükle emmeyi ve ısırmayı bıraktı. Onu aniden durduran şeyin ne olduğunu Emilia bilmiyordu.
Emilia bir süre hareket edemedi. Tek hareket eden şey düşen elbisesini tutmaya çalışan parmaklarıydı.
O esnada yapılmış yola girdi.
Koşan atların sesi ve düzelen sarsıntı Emilia’nın tamamen kendine gelmesini sağladı.
Bittiğini düşündüğü baş ağrısı yeniden başladı ve bedeninde hissettiği hava buz kadar soğuktu. Alkol kokusu burnunu sızlattı. Bunun Hadius’tan değil kendisinden geldiğini anlayan Emilia tiksindi.
İlk yaptığı şey kıyafetini çekmekti. Titreyen elleriyle elbisenin düğmelerini ilikledi ve dağılıp buruşan eteğini hemen düzeltti. Ve arabada hafifçe parlayan bir düğme gördü. Eğildiğinde saçlarının tamamen dağıldığını fark etti. Yeniden saçlarını toplamak için delice uğraştığı an.
“Buyur.”
Hadius ona bir toka uzattı.
Emilia onunla göz teması kurmadı ama hissetti. Ne pişmanlık ne de suçluluk duygusundan eser yoktu. O titrerken Hadius Meyer hiçbir şey olmamış gibi davrandı.
“Şimdi olan şey... yanlıştı. Böyle kaba ve kötü bir şey...” “Bu tam olarak erkeklerin kadınlardan istediği şey. İnsanlar ve hayvanlar aynıdır. Domuzların çiftleşirken yaptığı ile erkek ve kadınların yaptığı arasında hiçbir fark yok.”
Emilia şoktaydı. Yoo, gerçekten şoktaydı. Hadius’un kıyafetlerini asılıp dudaklarından başka bir yeri öptüğü an Emilia’nın içgüdüsel olarak fark ettiği bir şey vardı.
Babasının bahsettiği kutsal eylem hayvanlarınkinden farklı olmayabilir. Kimse ona söylememiş olsa bile Emilia bir erkek ve kadın arasındaki gizli gerçeğin cevaplarını arıyordu.
“...Hayır farklı.”
Yine de inkar etti. İnkar etmekten başka çaresi yoktu.
“Bunu kulağa hoş getirmeye niyetim yok. Senden istediğim şeylerden biri de bu.” “...” “Sana çok fazla şey vermek istiyorum. Senin istemediğin şeyleri bile. Ama şu an hiçbir şey için söz veremem. Sana tek verebileceğim şey sen ve ailen için daha iyi bir hayat.” “Buna ihtiyacım yok. Hiçbir şeye ihtiyacım yok.” “Evet, her zaman bunu söyledin. Benden hiçbir şey istemediğini.” “O zaman bırak artık. Ben ve genç efendi ikimzde birbirmizi terk ettik. Neden şimdi bunu yapıyorsun ki?” “Sana bir daha söylememe gerek var mı? Ne kadar bencil olduğumu bilmiyor musun?
Bunu soran Hadius acayip sakindi. Emilia hiçbir utanç, öfke ya da başka bir duygu taşımayan bir adamın karşısında boğulduğunu hissetti.
--
Emilia hastaydı. İki gündür böyleydi. Ciddi bir baş ağrısı vardı ve kusuyordu ama aynı zamanda acıdan memnundu. Bu acı olmasaydı arabada olanlarla başa çıkamazdı.
Emilia bedenin o kısmının sevimli bebekleri beslemek için kullanıldığını düşünüyordu. Bunun uygun olmadığını düşündünden kıyafetlerini değiştiriken bile oraya dokunmadı. Ama, merhametsizce sıkıldı, ovalandı ve adamın elinin ve dilin altında kaldı.
Ne hastalıklı ve iğrenç bir fiil.
Emilia bütün iğrenç şeyleri kustu. Sadece üveyannesi değil Mitch ve Charlotte de ölecek gibi kusan ablaları yüzünden uyuyamadı.ama Emilia kendiyle gurur duyuyordu.
Sorun midesinin düzelmesi ile başladı tuhaf düşünceler ona hücum etti.
Gerçekten? O kadar iğrenç miydi? Emin misin?
Emilia boş karnını sıktı ve kustu. Ama ağzını dolduran tek şey acı suydu.
Doğru. Korkunç ve iğrençti. Başka şeyler düşünme.
Kusması biter bitmez korkunç bir baş ağrısı başladı. Tanrı tarafından cezalandırıldığını bile düşündü.
Teker teker baloda olanları hatırlarken utanma duygusu bir anda onu sardı.
Neden bir daha içmişti ki? Neden onu dansa davet eden adamı geri çevirmemişti?
Her şeyden sarhoş olmuştu. Alkolden, müzikten ve adamdan sarhoşlaşmıştı. Ne zaman Hadius’un kolları arasında pürüzsüz zeminde dönse Emilia bahanesizce ona aşık oluyordu. Arabada meydana gelen şok edici olaylar o zamandan belli olabilir. İlki hataydı ama ikincisi. Kesinlikle ‘yanlış.’
Kendini suçlayıp eziyet eden bilincinin aksine vücudu çok çabuk iyileşmişti. Doktor çağırmak isteyen Mitch’i durdurabilmişti ve ağlayan Charlotte’yi sakinleştirecek enerjiyi geri kazanmıştı.
“Hadi şundan biraz ye. Eczacı akşamdan kalma için kesin bir ilaç olmadığını söyledi ve bana bunu nasıl yapacağımı anlattı.”
Kallia ona bir kaşık süt uzattı.
“Alkole özellikle hassas olan insanlar var senin gibi. Böyle insanlar içmemeli.” “Aynen.”
Emilia itaatkar bir şekilde sütü aldı. Kallia sessizce kızına baktı ve dikkatlice ağzını açtı.
“Genç efendi Meyer iyi mi bilmiyorum. O gün o da çok iyi görünmüyordu...” “...Öyle mi?”
Emilia önemsiz bir şeymiş gibi omuz silkti.
Bir şey bilmiyormuş gibi davranan sadece Emilia değildi. annesi de kaşık ve tabakları hazırlarken sürekli kızına bakıyordu.
**
O gün gökyüzü o kadar bulutluydu ki her an yağmur yağacakmış gibi görünüyordu.
Beyaz bezin her geçisinde cam daha şeffaf hale geldi ve gökyüzündeki kara bulutlar daha da karardı.
Gece gibi karanlık gökyüzü arabada olanları çağrıştırdı. Karnı arzusunu ifade ederek hemen tepki verdi.
“Sizin için bir sorunsa daha sonra yapayım mı?”
Camı temizleyen hizmetçi dikkatle sordu. Hadius ‘Sorun değil devam et.’ Dedi ve belgelere baktı. Am konsantrasyonunu kaybetmişti. Kolunu uzatıp müzik açtı.
Aniden yağmur damlaları pencereye damladı. Hüzünlü bir melodi yağmura eşlik etti.
Pencerelerde oluşan kalın çizgilere bakan Hadius hemen düşüncelere daldı.
Eğer durmamış olsaydı muhtemelen Emilia şu an yanında olurdu.
Bu tarz düşünceler.
Soğuk yüzü uzun bir aradan sonra kızarırken kendine geldi. Yıldız gibi parlak bir şeyken ne kayıtsız ne de kırgınsınızdır. Sadece onu söküp parçalamak istedi. Doğrulamak istedi. Kime ait olduğunu.
Fırsat bulunca içeri sızan Nathan Malvin’den kurtulmanın iyi olacağını düşündü.
Hadius karışık hisleriyle ağırlamış adınlarıyla ilerlerken pencerenin yanında durdu. Temisliği bitiren hizmetçi gözden kayboldu.
“Genç Efendi.”
Kapı çalındı. Açıldı ve her zamanki gibi çatık alnıyla Grozhang göründü.
“Bana söylediğiniz gibi Cavendish meselesini hallettim. Teftiş bürosu, Quirren yün dolandırıcılığı davasıyla ilgili bir soruşturma başlatacak. Bernen Cavendis ve tabi bütün aile soruşturmaya alınacak. Elbette kimse bunun arkasında Meyer’in olduğunu bilmeyecek.”
Varlıklı bir aile bu gece çökecek gibiydi ama Hadius köpek izler gibi rahattı.
“Mavin’e ne oldu? Birini taktın mı peşine?” “...Evet, şüphe uyandırmayacak uygun birini seçtim ve onu Grossen’e gmnderdim.”
Uzun bir geçmişe sahip bir kontun hizmetçisine rüşvet veremezdi.
Grozhang bir kumaş tüccarı tutup Malvinlere gönderdi. Kumaş tüccarı malvinlerde kalıp mallarını sattı ve birkeç ay köşke girip çıkmasına izin verildi. Eşyaları satarken Nathan Malvin’i izleyecek.
“Yakında haberleri alırız.”
Bilinmeyen bir ifadeyle Hadius hala pencereden balıyordu. Sessizce izleyen Grozhang düşünmeden sordu.
“Ama genç efendi neden bunu tekrar yapıyorsunuz? Cavendish konusunda Bayan Bern’in kararını bekleyeceğinizi söylemediniz mi?”
Her zamanki gibi Hadius cevaplamadı.
Grozhang da böyleydi. Efedisi açık fikirli bir insan olsaydı vereceği tavsiyeleri söylemedi. Henzü 20 yaşında olan ve kadınlar konusunda tecrübesiz olan bir gence söylemek istediği sözler...
“İzninizle.”
Kapı kapandı ve grozhang görüşünden tamamen çıktı.
Hadius hareketsizce oturdu ve sonra kolunu uzatıp mzük kutusunu yeniden çaldı.
Bu nasıl Emilia?
Nihayet Cavendishle ilgilenmişti ve aralarına girmeye çalışan kim varsa ilgilenecekti. Adil bir maç ya da onurlu bir düello onun tarzı değildi. çünkü o bir Meyerdi ve kendisine ait olan hiçbir şeye meşru yollarla sahip olmamıştı.
‘Öyleyse Bırak. Ben ve Genç efendi ikimiz de birbirimizi terk ettik. Neden şimdi bunu yapıyorsun?”
Doğru Emilia asla bilmeyecekti. Ona sahip olmak için yaptığı çılgınca şeyleri. Ne kadarını attığı ve ne kadarını atacağını.
Müzik kutusundan uzaklaşan eli ‘Matemetiğin İlkeleri’ kitabını tuttu. Bunun yüzündendi, çünkü böyle şeylere dayanamazdı, sonunda yine alçakça bir şey yapacaktı.
Uzun parmakları lüks deri kılıfı ezecekmiş gibi kavradı ve sonra yere çarptı.
**
Lüen balosundaki küçük karmaşa her yere yayıldı. Ve sonunda Malvinlerin mülküne de ulaştı.
Caitlyn’in planladığı gibi büyük bir skandal değildi ama en büyük oğullarının Meyerlerin nişanlısı ile adının anılması Malvin ailesini üzmeye yetmişti.
Hiçbir aile en büyük ve bekar oğlunun sosyetede konuşulmasına izin vermezdi. Nesiller boyunca şerefe değer veren bir aile oldukları için Elowie Malvin özellikle öfkeliydi. Gerçeği öğrenmek için her yere insanlar gönderdi.
Cavendishlerin hizmetçilerinden En küçük kızlarının dedikodunun yayılmasına yardım ettiğini doğruladıktan kısa bir süre sonra Kont Malvin resmi bir protesto mektubu gönderdi.
Ve oğlu Nathan’ın oda hapsini istedi. Böyle dedikodular yakalanmadan sorumluydu.
Nathan tek kelime etmeden bunu kabul etti. Tabi sadece göstermelik olarak.
“Kişisel olarak mı Cavendish ile görüşeceksin? Aklını mı kaçırdın?” “Evet, kaçırdım.”
Pianna Malvin’in gözleri oğlunun kendinden emin cevabıyla genişledi.
“Benim ve ailem hakkında kanıtsız söylentiler yaydılar. Bunu böyle bırakamam. Onları sorumlu tutup resmi bir özür almak istiyorum.” “Aama şu an oda hapsindesin. Baban ve ben yakında Sör Cavendish ile görüşüp resmi bir şekilde bu meseleyle ilgileneceği.” “Babam ve annem bunu yapabilir. Bununla kendim ilgileneceğim.” “Ama Nathan baban öğrenirse...”
Pianna kaşalrını çatıp bir an tereddüt etti.
“Bana izin vermesen bile gideceğim.” “Ne?” “Artık bir yetişkinim. En büyük oğul olarak sorumluluklarımı yerine getirmeliyim.”
Pianna memnun değilmiş gibi kedini yelledi ama çoktan yarı yarıya ikna olmuştu.
Nathan çocukluğundan beri eşitlik ve insan haklarından bahsediyordu. Takdire şayan bir çocuktu. Zayıflara ve zavallılara bakmanın bir asilin görevi ve gururu olduğuna inanan bir idealistti. Böyle biri için Emilia Bern Meyerlerin nişanlısı değil sadece zayıf bir insan olurdu. Orada öylece durup taciz edildiğini ve haksızlığa uğradığını seyredemezdi.
Oğlunun o kıza neden yardım etmiş olabileceğini bilen Pianna onu durduracak bir bahane bulamadı. Hayır bulmak istemiyordu. Asil oğluna hakaret edip gururunu zedeleyen Cavendish değil miydi?
“Babamın dediklerine göre, ben de bu meselede doğru düzgün davranmadığım için hatalıyım. Bunu kendi kendime çözmem için bir şans ver anne.”
Pianna onu gerçek bir Malivn olduğunu düşünerek içinden gururlansa da dışardan sert bir ifadesi vardı. Ayrıca yanlış bir şey yapmayan birine baskı yapıp azarlamamaları gerektiğini de düşündü.
“Pekala sana izin vereceğim. Ama daha büyük bir sorun çıkarma.şimdilik bunu babandan saklayalım. Anladın mı?”
günceliz.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.