##Serim, novelturkiye.com adresinde 10 Bölüm İleriden Yayınlanmaktadır. Hepinizi, Türkçe Novel Okuma Siteme Bekliyorum ##
“Mel değil mi o?” “Ta kendisi, yanındaki de çirkin sevgilisi.” Simya Bölümü sıralarında oturan iki kız fısıldaşıyorlardı ama bilmedikleri bir şey vardı. Hemen arkalarındaki Marvina, bütün dikkatiyle onları dinliyordu. “Kapayın çenenizi! İkili kulaklarının dibinde yankılanan sesle beraber arkalarını döndüğünde, saçlarını kafasının üzerinde topuz yapmış genç kızı gördüler. “Sen hiç konuşma Marvina. Mel abinle yakın arkadaş değil mi? Köhne tavernada buluşup, sabah kadar sohbet ettiklerini bilmeyen yok, nasıl olurda Mel’i o çirkine kaptırırsın?” “Ben olsam, ne yapar eder beraber olurdum. Bahçelerden topladığı bitkileri, şişko domuz yerine bana verirdi. Mel, her simyacı kızın hayali, öyle bir sevgilim olsa başka ne isterim ki?” Mel’in Dokuzuncu Bahçeye gelene kadar topladıklarını satan Moe’ nin, onun iş ortağı olduğunu bilmeyen yoktu. Simyacılar, her gün kurulan açık arttırmanın müdavimleriydi. “Bir sene önce olanları ne çabuk unuttunuz? Kristin hakkında atıp tutan kızların akıllarını kaybetmesi, hafızalarınızdan silinivermiş. Asil aileleri hesap sormaya geldiğinde, Üstat Hanry tarafından kapı dışarı edilmediler mi?” Marvina, kulaklarının dibine girerek fısıldadı, az önce hırsla dedikodu yapan kızların rengi attı. Çok fazla dillendirilmese de olanları hemen hemen herkes biliyordu. Mel, asil aileler tarafından dokunulmayacak bir yerdeydi. Kabul Seremonisinin yapılacağı salon hınca hınç doluydu ama akademinin ağır topları henüz teşrif etmemişlerdi. Bölümlerin asistanları piramidin altındaki yerlerini alsalar da başkanlar ve yardımcıları yeni yeni geliyorlardı. Dövüş Bölümü yardımcı başkanları siyah kıyafetlerinin içinde jilet gibiler, yaydıkları enerji dingin ama her an patlamaya hazır. Simya Bölümü iki yardımcı başkanı, hoş mor cübbelerinin etekleri toplayarak oturuyorlar. Bir tanesi boynuna kadar cübbesini kapatırken, diğer, göbeğine kadar açık bırakıyor. Sıra Bitki Bölümü’ne geldiğinde, Üstat Louise özenle taranmış saçlarına son rötuşları yapıyordu, alımı, çalımı, her zamanki gibi yerindeydi. Arkasından yürüyen Bitki Bölümü İkinci Başkanı öksürmeye başladı, öyle şiddetle aksırıyordu ki ciğerlerinin eline gelmesi an meselesiydi. “Yaşlılık işte, ne yaparsın!” On nefes boyunca öksürdükten sonra söylenen Hanry, hiçbir şey olmamış gibi yerine oturdu ama Bitki Bölümü sıralarındaki bir kişi endişe içindeydi. “Mel, ustanın nesi var?” Kristin, Aksi Hanry’ nin durumu karşında ne yapacağını bilemiyordu. “Bir şeyi yok, numara yapıyor. İlgiyi üzerinde toplamak dışında, başka sıkıntısı yok!” Mel oralı değildi, sıkıca tuttuğu elinin üzerine bir öpücük kondurup sevgilisini sakinleştirdi. Genç kız üsteleyemedi, nasıl yapacaktı ki? Az önce ölmek üzere olan adam şimdi şen kahkahalarıyla salonu inletiyordu. “Dikkat! Yeşil Gölge Akademisi İkinci Büyük’ü burada!” Görevli bağırdı ve bütün salon ayağa fırladı. En sona kalsa da Aksi Hanry bile kalkmak zorundaydı, Yeşil Gölge Akademisi’nin en büyük otoritesi giriş yapıyordu. “Oturun!” Nereden geldiği belli değildi ama bir nefes sonra kısa saçlı adam yerinde oturuyordu. Etrafını saran soğuk hava gözle görülebiliyordu, belli ki İkinci gücünü biraz sergilemek istiyordu. “Zaman ne çabuk geçiyor. Geçen sene burada ilginç tesadüflerle karşılaşmamız, sanki dün gibi!” İkinci Büyük önündeki sıralara bakarak konuştu, o gelmeden üç Bölüm Başkanı yerleri almıştı. “Doğru söylediniz efendim. Sizin için dün gibi olabilir ama ben gözümün önünde gelişen filizi her gün gördüğümden, büyüsüne kapılmadan edemiyorum!” Dövüşçü Bölümü Başkanı Sokom, kaba sakallarını kaşıyarak cevap verdi ve devam etmesi için Toygi’ ye bakıyordu. “Haklısın, ikimizde geçen sene yüz yılda bir gelecek dâhiler kazandık. Mel, bir senede Kırk Birinci Bahçe’den Dokuzuncu Bahçeye kadar geldi. Bu ömrümde böyle bir şey görebilmeyi beklemiyordum!” Bitki ve Dövüşçü Bölümü Başkanları birbirlerini överken, İkinci Büyük bakışlarını sevgilisiyle sarmaş dolaş olan genç çocuğa çevrildi. “İstediği bahçeden başlama hakkına sahip olmasına rağmen gidip en düşük bahçeden başladı demek. Aptal mı yoksa dahi mi?” İkinci Büyük kendi kendine mırıldandı, İki Bölüm Başkanı birbirlerini övmeyi bitirememişti. “Yeter be! Amma övündünüz, duyan da bir şey yaptınız sanacak! Nereden geldiği belli olmayan iki çocuk, havadan kucağınıza düştü!” Simya Bölümü Başkanı hoş kadın dayanamadı ve patladı. Kendi bölümünde de standart üstü öğrenciler vardı ama Mel ve Edgan seviyesine yetişebilecek kimse yoktu. “Öyle deme! Bu seneki Akademiler Festivalinde, Bitki ve Dövüşçü Bölümü bir sürpriz yapabilir.” “Bu sene olmasa ne olur? Çocuklar daha ilk senelerini bitirdiler, önümüzdeki beş yıl hiç kimseye göz açtırmayacağız!” İki Bölüm Başkanı, mevkidaşlarının çıkışını dikkate almadılar, talih böyle bir şeydi. Eğer yaşamanız gereken bir talih varsa, kaçsanız da sizi bulurdu. Bu aynı zamanda başınıza gelecek olan felaketler içinde geçerliydi. “Dövüşçü Bölümü Kabul seremonisi başlıyor!” Görevli yeniden bağırdı ve birkaç eğitmen öne çıkıp yeni çocukların geçeceği geçidi açtılar. Diğer ucunda Edgan’ın beklediği alana varan genç çocukların heyecanı, her hallerinden belliydi. Karşılarında sürekli hikâyeleri duydukları kişi vardı. “Ne yapacağız?” “Nasıl ne yapacağız? Savaşacağız!” “Sen kafayı yedin galiba. İkinci Büyük’ ün torunu bile meydan okumasına yanıt veremedi ki o çocuk elemental dönüşümünü neredeyse tamamladı!” Beş kişilik grup aralarında konuşuyordu, sesleri duyulmasa da beden dilleri korktuklarını haykırıyordu. “Yenmemize gerek yok, yeteneklerimizi biraz olsun göstersek yeterli?” Ekibin önüne çıkan bir genç, arkadaşlarının hayıflanmalarını bastırdı. Konuşan, bu seneki katılım sınavlarının birincisi olan kişiydi. “Yoldaşlarım, Yeşil Gölge Akademisine hoş geldiniz! Adım Edgan, bugün yeteneklerinizi sergilemeniz için size eşlik edeceğim!” İçlerinden bir kişi önceliği alınca, maviler içindeki Edgan söze girdi, her kelimesi gençlerin üzerinden tonlarca yük alıyordu. “Her birinizle, yüz nefes boyunca çarpışacağım. Saldırı kısmı sizde savunma kısmı bende, bütün yeteneklerinizi kullanabilirsiniz. Eğer içinizden biri bana net bir vuruş yapabilirse, yenildiğimi kabul edeceğim!” Tribünlerden yükselen uğultu Kabul Seremonisinin yapıldığı salonu inletti, Edgan özgüvenini gözler önüne sermekten çekinmiyordu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.