Mirasçı - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




107   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   109 


           

##Serim, novelturkiye.com adresinde 10 Bölüm İleriden Yayınlanmaktadır. Hepinizi, Türkçe Novel Okuma Siteme Bekliyorum ##

“Kristin, ben gidiyorum. Simya Bölümünün ardından bizim törenimiz başlayacak!”
Mel, genç kızın soluk beyaz yanağına bir öpücük kondurdu ve sevgilisinin yüzünün kızarmasını beklemeden yerinden ayrıldı.
“Çok yakışıyorlar!”
“Salak salak konuşma. Mel’in bizim bölümümüzden, Simya Bölümünden biriyle birlikte olması lazım. Ancak o zaman nihai eşleşme olabilir!”
“O senin hayalin, gönül kural dinlemez!”
Simya Bölümü sıraları Mel’in ayrılışını yakından izliyordu, böylesine yetenekli bir Bitki Bilimci’ ye sahip olmak hepsinin hayalini süslüyordu.
“Simya Bölüm Kabul Seremonisi başlasın!”
İkinci Büyük iki sıra altında oturan Marina’ya emrini verince, simya aletleriyle dolu mahzene geçit açıldı, sınav yeri geçen seneyle aynı yerdi. Beş genç kız bir tarafta, diğer beş kız tam karşılarında duruyordu.
“Basit İyileştirici Merhem yapacaksınız! Süreniz bir saat, başlayabilirsiniz!”
İkinci sınıfların en iyi beş simyacısı sakince kazanlarının başına geçerken, diğerleri malzemeleri hızla karıştırıyordu. Sahne geçen seneyi anımsatıyordu; eskiler sakin, yeniler panik içindeydi. Yarım saat geçtiğinde bu seneki öğrencilerin yaptığı merhem tamamlandı, kızlar alınlarından süzülen terklere rağmen gülüyorlardı.
Tecrübeli olanlar kazanlarının başındaydılar, sürenin bitmesine on dakika kalana kadar karıştırmaya devam ettiler. Ardından karışımı dışarı çıkarıp soğuttular ve son dakika sürerken bitirdiklerini ilan ettiler.
“Değerlendirme başlıyor! Kıdemli öğrenciler, ne yapacağınızı biliyorsunuz!
Görevli yeni aşamayı söylediğinde, beş genç kız masadaki kıvrımlı bıçağı alıp sırayla avuç içlerini kestiler. Kanlar kollarından dirseklerine doğru süzülüyordu, yaptıkları merhemi denemenin tam sırasıydı.
Saydam duman kanayan yaradan yükseldi, merhem üzerini tamamen kapatarak havayla temasını kesiyordu. Çok geçmedi, en nefes içinde yaradan eser kalmadı.
“Yeni öğrenciler, eğer merheminiz kıdemli kardeşlerinizinki kadar iyiyse, siz kazanacaksınız!”
Birbirlerine bakan beşli üstlerinin yaptığını tekrar etti ve bir an sonra hazırladıkları merhemi yaralarına sürdüler. İnce bir duman yükseldi, kan akışı on nefes boyunca kesildi ama yara kapanmadı.
Kan dirseklerine ulaştı, sonuç belliydi. İkinci sınıflar, galibiyetleri ilan edilince hazırladıkları merhemi astlarının ellerine sürerek onları iyileştirdiler. Simya Bölümü Seremonisi, yeni gelenlere çok şey öğretiyordu.
Zamanı doğru kullanma, kaliteden ödün vermeme ve her şeyin sanki kendi kullanımları için üretiliyor gibi kaliteli olması gerekliliği. Başkalarının hayatlarının sorumluluğunu üzerine alan biri, bütün bunlara dikkat etmeliydi.
“Toygi, senin sıran geldi. Yüz yılın dâhisini yerinde mi?”
İkinci Büyük, Bitki Bölümü Başkanına seslendi. Yüzündeki gergin ifade dağılmış, yerini meraklı bakışlara bırakmıştı.
“Evet efendim!”
Sıska ihtiyar ayağa kalktı. Bunu gören yardımcıları, alanı ayarlayarak mücadele için gerekli zemini yaratmak adına koşuşturmaya başladılar.
Her birinin yanı başında büyük toprak saksı duran on genç bakışların odak noktasındaydılar. Beş kişi bu senenin Kabul testinin kazananlarıyken, diğerleri İkinci Sınıfa geçen öğrencilerdi.
“Mel dedikleri şu iri olan!”
“O kadar övdüler ama birinciliği bir kıza kaptırmış!”
“Beni destekleyin, bugün bütün havasını söndüreceğim!”
“Bakalım, Aksi Hanry onu nasıl kurtaracak?”
Yeni öğrenciler şatafatlı kıyafetlere ve kalkık burunlara sahiptiler, belli ki bu sene başka bir mucize gerçekleşmemişti. Sözleri, geçen senenin Üstat Hanry’ nin bir oyunu olduğunu söylüyordu, yerleşkedekilerin akademide olanlardan haberleri olmadığı çok açıktı.
“Toygi, Mel neden ikinci sırada!”
“Efendim, Mel Dokuzuncu Bahçeyi araştırırken, Maria Gloove Sekizinciyi araştırmakta. Bu nedenle, kurallar birinci sırayı onun alması gerektiğini söylüyor!”
Sıska adam İkinci Büyük’e açıklama yaparken Hanry tek kelime etmedi, tutuk hali en tepede duran kişinin dikkati çekiyordu.
“Hanry, nasıl oldu da sen bu işe razı geldin?”
Ellerini göğsünde birleştiren orta yaşlı adam kafasını hafifçe çevirip İkinci Büyük’e baktı, keyifsizliği yüzünden okunuyordu.
“İleride Bitki Bilimi Dünyasının bir numarası olacak biri için bunlar küçük hesaplar. Altı ay içinde Birinci Bahçeye ulaştığında, kimin en iyi olduğunu herkes görecek!”
“Vay, vay, vay! Senin ağzından böyle iddialı laflar işitmek, şimdi keyfim yerine geldi!”
Hem müsabaka alanı hem de yönetim piramidin de gerginlik yükselirken, seyirci sıralarından tek yükselen alkışlardı.
“Haydi Mel, veletlere dersini ver!”
“Şu öndeki salak, Mel’i yeneceğini söylüyormuş!”
“Kuyunun dibindeki kurbağadan başka bir şey değiller!”
Yeşil Yaprak Akademisi içinde dedikodular hızlı yayılıyordu ve katılım testini geçtikten sonra edilen sözler, Bitki Bölümü’ne ulaşmıştı.
“Sessizlik!”
Bitki Bölümü adına müsabakayı yönetecek görevli iki ekibin arasına geçerek bağırdı, komutuyla seyirci sıraları sessizliğe gömüldü.
“Yanınızdaki saksılarda asma sarmaşık tohumları ekili, enerjinizi kullanarak büyütecek ve diğer tarafın asmasını kendi tarafınıza çekmeye çalışacaksınız!”
“Hazır, başlayın!”
Kısa açıklamayla beraber müsabaka başladı, yirmi nefes geçmeden iki ekibin asma sarmaşıkları tam ortada buluştu.
“Hiç fena değil, yeni çocuklar aynı anda büyütmeyi başardılar.”
“Asil ailelerin yetiştirdiği çocuklar bir başka oluyor!”
Yeni öğrenciler etkileyici bir giriş yaptılar, üstlerine kavrama avantajını kaptırmıyorlardı.
“Hey, Mel’e bak!”
“Hadi canım, daha sarmaşığını bile büyütmemiş mi?”
Maria Gloove’ un arkasında duran Mel’in saksısı boştu, İkinci Sınıf’ın bitkisi dört asma sarmaşıktan oluşuyordu.
“Mel, ne yapıyorsun?”
“Sakin ol Maria, biraz kendilerini göstersinler!”
İkinci Sınıfların liderliğini alan Maria Gloove kafasını çevirmeden çıkıştı ama Mel güler yüzünü koruyordu.
“Hakkında atıp tuttuklarını duymamış olmazsın. Neden ezip geçmiyorsun?”
“Siz, Asil Ailelerin çocukları, bunu hep yapmıyor musunuz? Neden bu sefer kızdın ki?”
Sorusuna soruyla karşılık alan genç kız sustu, tek kelime daha etmedi. Bedeninin etrafını saran açık sarı enerjiyi asma sarmaşığına aktardı ve yeni gelenlerin bitkisini bir adım kendisine çekti.
“İster yardım et ister etme. Kendi işimi kendim görebilirim!”
 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


107   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   109 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.