Mirasçı - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




112   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   114 


           

##Serim, novelturkiye.com adresinde 10 Bölüm İleriden Yayınlanmaktadır. Hepinizi, Türkçe Novel Okuma Siteme Bekliyorum ##

“Acil posta yollamam gerekiyor!”
“Açılın!”
Şişman Moe, Posta Ofisi’nin mermer zeminine ayak bastığı an bağırmaya başladı, içerisi kalabalık değildi ama şişman adamın heyecanı yüksekti.
“Tüccar Moe, sakin ol!”
“Bu tarafa gel!”
İçerisi çok sade tasarlanmıştı, kapının tam karşısında uzun bir tezgâh ve başında beş tane görevli duruyordu. Ahşap paravanlarla ayrılan bu kişilerin arkasındaki duvarda, ufak bir delik göze çarpıyordu.
“Geliyorum, geliyorum!”
Moe sesin geldiği yöne yöneldi ve onunla beraber bedenindeki bütün yağlar hareketlendiler. Dış görünüşünü yalanlar hızla görevlinin önüne geldiğinde, nefes nefeseydi.
“Posta yollamak istiyorum. Yerleşkeye postam var!”
“Anladık, anladık. Bir soluklan, kendine gel!”
Görevli gülüyordu, Moe’ nin sesi sağ olsun, etrafları kısa sürede insanlarla çevrelendi.
“Akademi yerleşkesine, İri Joe’ ye bir postam var. Buyurun!”

Şişman Moe keseyi bankoya bırakınca, onu çevreleyen insanlar kendi aralarında konuşmaya başladılar.
“Bütün tantana şu küçücük kese için miydi?”
“Son zamanlarda iyi iş yaptığın söylüyorlardı ama görünüşe göre, küçük esnaf her zaman küçük kalıyor!”
“Sessizlik!”
Artan seslerden rahatsız olan görevli önce hafifçe öksürdü ama baktı ki olmuyor, sertçe uyarma gereği duydu.
“Tüccar Moe. Kayıt ve gönderiyi güvenlik altına almak için soruyorum, kesede ne var?”
Şişman Moe önce bir yutkundu ardından gür sesle cevap verdi.
“30.000 altın var!”
Sesler kesildi, altı rakam Moe’ nin dudaklarından döküldü ve arı kovanını andıran Posta Ofisi mezarlığa dönüştü.
“Bir de not eklemenizi istiyorum. Şöyle yazın!”
“Tüccarların Şahı Şişman Moe’ den, babasına mütevazı bir armağan!”
Sözlerinin tamamlayan Moe arkasını dönüp ilerledi ve birkaç nefes içinde Posta Ofisini terk etti. İstikametinde dükkânı vardı, açık arttırma yaptığı yere bakınca Kristin’ in bütün malzemeleri topladığını gördü.

“Kristin neden acele ettin, beni bekleseydin keşke!”

Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle dükkânına giren Moe, elemanını taburede otururken buldu. Gözleri kocaman açılmış ve elleri hafiften titriyordu.
“Gerek kalmadı. Adamlarım senin yerine topladılar!”
Ses sağdan geldi, Şişman Moe istem dışı o yöne döndü ve boğazına dayanan bir kılıcın soğuk ucunu hissetti.
“Genç Efendi Kasper!”
Tüccar kekeliyordu, dükkânında görmeyi bekledi son kişi gözlerinin karşısındaydı ve suratının ifadesi batan güneşi andırıyordu.
“Korkmana gerek yok, sana veya işletmene zarar vermeyeceğim. Geç, otur!”
Moe ikiletmeden müşteriler için ayrılmış tekli koltuğa oturdu, Kasper ve adamları tam karşısındaydı.

“Efendim, bugün açık arttırmama katılmanız bana şeref verdi…”

“Kes! Buraya senin yalakalıklarını dinlemeye gelmedim!”
Çilli genç adam çıkışınca, Moe sözünü tamamlamadan susmak zorunda kaldı.
“Listeyi verin!”
Kasper’ in arkasından fırlayan kişi rulo yapılmış kâğıdı Moe’ nin yüzüne fırlattı, şişman tüccar cesaret edip elini kaldıramadı bile.
“Ne yaptın sen?”
“Listeyi verdim ama aptal bunu bile tutamadı!”
Kasper, adamından cevabı aldığı an yakasından kaptığı gibi yumruğu indirdi, şaşkın genç ayaklarının dibinde yatıyordu.
“Benim en değerli tedarikçime hakaret edecek cesareti, nereden buldun köpek?”
“Kolunu ve bacaklarını kırıp, bir kenara atın!”
İkinci Büyük’ ün torunu emrini verince, beş kişi atılıp yerdeki genci kaptıkları gibi depoya yöneldiler, sonraki yirmi nefes boyunca sadece acı çığlıklar ve yalvarışlar duyuldu.
“Eski adamımın densizliği cezasını buldu, şimdi iş konuşalım. Kağıtta, özellikle istediğim bitkilerin bir listesi var ve biliyorum ki hepsi akademinin bitki bahçelerinde yetişen bitkiler!”

Moe rulo halindeki kâğıdı açtı ve alt alta dizilmiş on bitkinin adını bir çırpıda okudu.

“Efendim, bunların bazılarını biliyorum, bazılarının ismini ilk defa okudum ama sorun yok. Ne olursa olsun, tedarikçim bunlardan birini elde ederse hemen köşkünüze yollayacağım!”
“Tüccar, sen beni ne sanıyorsun? İnsanları korkutarak ellerindekileri alan bir zorba mıyım?”
Moe ne diyeceğini bilemedi, öyle kızardı ki kafasının üzerinden havaya karışan buharlar gözle görülebiliyordu.
“Eline bunlardan biri veya birkaçı geçerse, sadece haberim olsun. Düzenleyeceğin açık arttırmaya gelerek onları bizzat kendim alacağım.
Umarım, en yakın zamanda tekrar görüşürüz tüccar!”
Kasper mahiyetindeki adamları alarak kapıdan çıktı, onları depodaki yarı cesedi taşıyan diğerleri izledi. Moe olduğu yerde dondu kaldı, yardımcısı Kristin ise sadece yere bakıyordu.
“Hey, ben geldim! Bugünkü açık arttırma nasıl geçti?”
Kasper’ in ayrılışından bir saat sonra kapı yeniden açıldı ve bu sefer gelen onların görmeyi beklediği kişiydi.
“Mel, Mel!”
Bir saattir aynı yerde oturan Kristin, sevgisini görünce yağmura dönen gözyaşlarına aldırmadan kapıya koştu. Mel, bir iki adım kala tökezleyen genç kızı zar zor yakaladığında, şaşkınlığı yüzünden okunuyordu.
“Moe, neler oluyor burada?”
Genç kız kollarında baygın yatarken kükreyen Mel, cevap alamayınca önce Kristin’i yatağına yatırdı. Geri döndüğünde, koca bir bardak viskiyi kafasına diken Moe’ yi gördü.
“Hey Moe, neler oldu? Konuşmayacak mısın?”
Bardağı boşalınca yenisini dolduran tüccar bu kez cevap verdi.
“Geç otur, her şeyi anlatacağım!”
Koluna girdiği Mel’in yardımıyla yeniden koltuğa oturan Moe tamamen yayıldı, bedeninin her zerresi kumaşla temas halindeydi.
“Senden bir sat önce İkinci Büyük’ ün torunu buradaydı!”

Yeni doldurduğu bardağı da tek dikişte bitirdi Moe, anlatmak için ancak sakinleşebildi. Ne yaşandıysa, açık arttırmadan başlayarak anlattı. 30.000 altını, döndüğünde dükkânda Kasper’i buluşunu ve uzuvları kırılan genç adamı bir bir söyledi.
“Diyorsun ki bitkileri almak için tehdit veya şiddet kullanmadı. Sadece haberdar edilmeyi istedi!”
“Ben de çok şaşırdım. İlk önce altınları geri almaya geldiğini düşündüm ama sadece kâğıdı suratıma attı diye bir astını sakat bıraktı ve açık arttırma olacağı zaman hususi olarak haber vermemi istedi!”
“Yalan söylemiyorsun değil mi? Sana veya Kristin’e bir şey yapmadı değil mi?”
“Hayır, geldiğimde Kristin taburede oturuyordu, o ve adamları dükkânın diğer köşesindeydiler. Senden önce ben de sordum. Kristin, sadece içeri girip ses çıkarmamasını istediklerini söyledi!”
Her zaman soğukkanlılığı ile örnek olan Moe’ nin bile beti benzi atmıştı, Kasper’ in ziyareti herkes de derin bir etki bırakıyordu.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


112   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   114 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.