Oda - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




7   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   9 


           
Karşımdaki adamın yutkunmasını izlerken kafamdaki en büyük soru buydu. Neden o gece oradaydı? Cevap vermesi için derin bir bekleyiş içindeydim. Bir aydır onunla beraber bu odada duruyordum ama bana bu konuyu hiç açmamıştı. Hayatımı kurtaran adamın ta kendisiydi ama bunu bilmiyordum.

"Bir sebebi mi vardı Ulaş? O gece orada olmanın sebebi neydi? Benden niye bu zamana kadar bunu gizledin? "

Çok soru sormuştum ve onu bunalttığımın farkındaydım. Ama merak ediyordum. Buraya geldiğimden beri belirsizlik içinde oluşum beni tüketiyordu. Sorularıma cevap bulurken yeni sorular ile karşılaşıyordum. Bu kadar gizem benim için oldukça fazlaydı. O da yorgundu benim gibi. Onu daha fazla yormak istemiyordum ama elimde değildi. Bana vermesi gereken cevaplar vardı.

"Biliyorum seni oldukça yoruyorum. Üzgünüm.. Sana teşekkür bile etmedim. Teşekkür ederim Ulaş. O gece hayatımı kurtardığın için sana olan borcumu asla ödeyemeyeceğim. Sen beni en dipsiz kuyudan çıkardın. O adamın silahı başıma değdiyinde benim için her şeyin son bulduğunu düşünmüştüm."

Tepkisizdi. Kafasını duvara dayamış bakışlarını sabit bir şekilde üzerime dikmişti. 

"Ama Ulaş bu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum. Lütfen cevap ver. Neden oradaydın?" dedim yalvararak.

"Gerçekten cevabını duymak istiyor musun? Bence boş ver Asya. Öğreneceklerin bir işine yaramaz. Neden orada olduğumu bilmemen ikimiz içinde daha iyi."

"Ben bilmek istiyorum, sebebi ne olursa olsun duymak istiyorum."

"Asya .. İkimizde yanarız, isteme.. Yapma."

Sözleri gerçekleri öğrenme isteğimin daha çok artmasına sebep oluyordu.

"O zaman yanalım." dedim. 

Dediğim şey gözlerinden bir çok duygunun aynı anda geçmesine sebep olmuştu. Yalvarır gibi bakıyordu. Yapma der gibi.. Ama ben daha ileri gitmek ve her şeyi öğrenmek istiyordum.

" Ben zaten yangınlardayım Ulaş. Daha fazlası canımı yakmaz."

"Yakar, öyle bir yakarki küle dönüşür her zerren. Ben senin bu ateşte yanmanı istemiyorum. Ben yandım sen yanma." dedi.

Anlayamıyordum onu. Ne olmuştuda böyle yanmıştı. Adamın gözlerinde gördüğüm hüzün zaten canımı yeteri kadar acıtıyordu. Birde sözleri.. Sol göğsüme bir sancı girmiş gözlerim yaşarmıştı. Oldukça yabancı olduğum duygu vücuduma yayılırken bahsettiği yangınmıydı bilmiyorum ama kendimi çoktan bir yangının içinde bulmuştum.

" Ben istiyorsam Ulaş? O ateşte yanmayı çok istiyorsam o zaman ne olucak? "dedim artık her şeyim ile gerçekleri duymak isterken.

Diyeceği şey beni bu denli heyecanlandırmamalıydı.

Oturuşunu dikleştirdi. Elleri ile gözlerini ovalayıp tekrar bana baktı.

"Sendin. Orada olmamın sebebi sendin."

Başta ne dediğinin idrakına varamamıştım. Benimle ne ilgisi vardı anlayamıyordum.

"Neden?" dedim boğazımda oluşan düğüm ile.

"Neden bendim? Seninle o geceye kadar bir geçmişimiz bile yoktu."

Kanımın bedenimden çekildiğini hissediyordum. Duyacaklarıma hazır değildim. Korkuyordum. Ulaş düşündüğüm yangına atmamalıydı kendisini.

"Bilmiyorsun, bendeki geçmişini bilmiyorsun.. Sana olan bakışlarımdan da mı anlamıyorsun Asya? Sana bakarken acı çeken beni görmüyor musun? Yoksa oyun mu oynuyorsun benimle?"

Yapmamalıydı.

Yapmamalıydık...

Kafamı salladım.

"Hayır hiçbir şey anlamıyorum." dedim anlamamak istercesine.

"Ne olduğunu bilmiyorum."

Gözlerinde alay vardı.

"Yapma,sende biliyorsun. Anlamış olmalısın."

"Hayır!" dedim.

"Anlamıyorum!"

"Ben hangi ateşte yanıyorum sanıyorsun Asya?"

Cevap bekledi ama vermedim.

"Küle döndüğüm ateş senin ateşin. Nasıl bu kadar saf olabilirsin? "

Pişmandım sorularımdan. İtirafı canımı yakmıştı, olamazdık. O da biliyordu. Paramparça olmuştum zaten. Bir insan daha ne kadar parçalara ayrılabilirdi ki?

Üzerimde olan gözlerden bakışlarımı çevirdim. Böyle olmamalıydı. Yanlış duymuş olmalıydım. Zorduk biz. İmkansızdık. Özgürlüğümüz elimizde dahi olsa yan yana gelmemiz olanaksızdı.

"Ben de biliyorum, birbirimize yasağız. Zaten sana dair bir ümit içinde değilim. Sadece çaresizim, ama bu çaresizliğe alışalı çok oldu. Bu kadar sevmesem, seni tehlikeye sokacağımı bilmesem çoktan öğrenmiş olurdun. Çoktan benim olurdun. Ama sana bunu yapmayacağım. Tek istediğim sana zarar gelmemesi. Bunun için elimden geleni yapacağım."

Her kelimesi kalbime hançer gibi saplanmıştı. Yanaklarımdaki ıslaklıktan ağladığımı hissettim. Unutmak istiyordum bana söylediklerini. Canımı acıtan her şeyi unuttuğum gibi bunu da unutmak istiyordum. 

Onun kalbi acıyorsa bu beni bağlamamalıydı. Önceden de bana itirafta bulunulmuştu ve hiçbirini umursamamıştım. Hepsine karşı oldukça acımasız olmuştum. Ama şimdi bunu yapamıyordum. Onun üzgün bakan gözlerini daha fazla görmek istemiyordum.

Hıçkırıklarımı duyduğumda hüngür hüngür ağladığımın farkına varmıştım. Kalbim çok kötü sızlıyordu. 

" Unut sözlerimi, hiç duymamış gibi yap. "

Kafamı salladım.

"Unutacağım." dedim hıçkırıklarımın arasından.

Ağlama sesim duvarlara çarpıp yankı yaparken beni böyle tüketen şeyin ne olduğunu anlayamıyordum. 

"Ağlama, ağlaman için söylemedim bütün bunları. Kendini toparla.Seven kişi benim sen değil."

Sadece o seviyorsa niye benim de kalbim sızlıyordu. Bu kadar imkansız olmamız beni perişan ediyordu. Oysa ben zaten onu hiç hayal etmemiştim. Onu sevmemiştim ama şimdi..

"Haklısın." dedim zar zor ağlamamı durdurup.

"Sadece sen seviyorsun. Bana ne oluyorsa." dedim yanağımdaki ıslaklığı silerek.

"Hatta bence sen duygularını yanlış yorumluyorsun. Beni tanımadan nasıl bana karşı hisler besleyebilirsin ki?"

"Hakkında sandığından daha fazlasını biliyorum." dedi mırıldanarak.

Kaşlarımı çatıp baktım. Nasıl benim ile ilgili şeyler bildiğini sormayacaktım ona. Daha fazlasını öğrenmek istemiyordum.

"Sana kalbimi açıp gösteremem. Zaten duygularımın gerçekliğini bilmen bir işe yaramaz."

Diyecek bir şey bulamamıştım.Gözlerine daha fazla bakamıyordum çünkü baktıkça kalbime bir sancı oturuyordu.

Ne kadar süre bilmiyorum odada sessizlik oluşmuştu. Aynı anda öğrendiğim gerçekler bana ağır gelmişti.

Neden burada olduğumuzu sonunda öğrenmiştim ama ne kadar düşünürsem düşüneyim bir yerde bize verilen bu ceza haksızlık gibi geliyordu.

Ben Yağmur'u kurtarmak için elimden geleni yapmıştım oysa. Bir anlık gaflet ile onu unutmuş olmamın bedelini böyle ödememeliydim.

"Biz bir hata yapmadık." dedim sessizliğin ardından daha demin konuştuklarımızın üstünü örtmek istercesine.

"Burada olmamız için sebep yine de yeterli değil. Bunun için adamı ikna etmeye çalışsak?" 

"Bir anlamı yok. Kafasında ikimiz de suçluyuz ve bunu değiştirmek mümkün değil."

"Seni öldürmem imkansız. Ölene kadar burada durma düşüncesi bana kafayı yedirtecek."

Tek yapmak istediğim bana söylediklerini kendime unutturmaktı ve sustuğumuzda bunu yapmam kolay olmuyordu.

"Buradan kurtulacaksın. "

"Buna inanıyor musun? Benim pek ümidim kalmadı. En sonunda ikimizin de buradan cesedini bulacaklar galiba."

"Kurtulacaksın! Sana zarar gelmesine izin vermem. Daha fazla korkma."

Sesini yükseltmişti ve bu ürpermeme sebep olmuştu. Beni kurtaracağını söylüyordu fakat ayağındaki zincir ile bir adım dahi atamıyordu. Yinede ona inanmıştım. Gözlerindeki kararlı bakış ikna olmama yetmişti.

Bu konuyu daha fazla konuşmamalıydık çünkü muhtemelen dinleniyorduk. 

Onun ile göz göze geldiğim her an kalbimdeki sızı kendisini hatırlatıyordu.Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. Havalandırmalar sayesinde odada nefessiz kalıp ölmeyecek olmamız büyük şanstı.

Başımdaki hafif zonklamayı hissedince elimi başıma götürdüm. Daha önce hiç başım ağrımamıştı ve buna şükrettim. Gerçekten berbat bir histi. Yüzümü ekşitip başımı ovmaya başladım.

"Ne oldu?"

"Başım,çok kötü bir ağrı girdi. Ben buna alışkın değilim, ışık yüzünden olmuş olmalı. " dediğimde kaşlarını çattı.

"Uyu biraz çok yoruldun."

"Öyle yapmaya çalışacağım." deyip iki elimi de başımın altına koydum ve bacaklarımı karnıma doğru çektim.

Bakışları üzerimdeyken nasıl uyuyacağımı bilmiyordum. Uzun müddet ben de ona baktıktan sonra kalbimin hızı değişmişti ve sol köşem başımdakinden daha çok büyük bir ağrı ile buluşmuştu.

Gözlerimi kapatmadan önce son hatırladığım ise hala üzerimde olan koyu kahverengi gözleriydi.

Geçen zamanın ne kadar olduğunu bilmiyordum ama başımdaki ağrının şiddeti daha fazla büyümeye başlamıştı.

Başımın ağrısı bir kez daha gururumu ayaklar altına almama sebep olmuştu ve ben cama dönüp adama ışıkları kapatması için yalvarmıştım.

Ama o bunu yapmadı. Kendimi başımın ağrısı yüzünden uyumaya zorluyordum ama bunu bile beceremiyordum. Ağrı uykularıma da engel oluyordu.

"Lanet olsun! Buradan kurtulur kurtulmaz sana yalvartacağım. Asya'ya yaptıklarının kat be kat fazlasını yaşayacaksın!"

"Bu yaptığın sadece onu daha fazla sinirlendirecek." dediğimde bir küfür savurdu.

"Kuzenim başı ağrıdığında elinin baş parmağı ile işaret parmağının arasında kalan bölgeye diğer eli ile bastırıp dairesel hareketler yapıyordu. Hatırladığım kadarı ile bu hep ona iyi gelmiştir." dedi yardımcı olmak isteyerek.

"Nasıl yapıyordu göstersene." dediğimde elini bana doğru uzatıp nasıl yapmam gerektiğini gösterdi.

"Biraz bunu yap sonra boyun ve omuzlarına masaj yap. Ense köküne de masaj yaparsan iyi gelebilir. Baş ağrısına iyi geldiğini bildiğim şeyler bu kadar."

Bir süre söylediklerini yaptığımda başımın ağrısının hafiflediğini hissetmiştim.

"Teşekkürler sayende ağrım biraz geçti."

Gülümsedi.

"Sonunda senin için bir şeyler yapabildiğime sevindim." dedi mutsuz çıkan sesi ile.

'Varlığın.' dedim içimden. 'Varlığın zaten bana yardımcı oluyor.' bunu dile getirmemiştim.

Az sonra yemeğimiz gelmişti. Genellikle olduğu gibi yine üzüm ve ekmek vardı. Ne zamana kadar böyle devam edicektik bilmiyorum. Ulaş üzümleri hep yaptığı gibi bana doğru attığında bu yaptığına karşı çıkmamıştım.

Yemeği yedikten sonra tuvalete gitmek için hâlâ adını bilmediğim adama seslendim. Duvarın arkasında duran mekanizma dönerken ayağımda bulunan zincir daha fazla uzamıştı.

Yerimden kalkıp tuvalete doğru yürürken o an istesem Ulaş'ın yanına gidebileceğim aklıma geldi. Ama bu tuhaf hareketi yapmayacaktım. Tuvalet kapısını açıp içeri girdiğimde ise duvardaki küçük oyuğu görmemle ağzım ve gözlerim aynı anda açıldı. 

Ulaş'ın beni buradan çıkaracağını söylerken ne kadar ciddi olduğunu şimdi anlamıştım.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


7   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   9 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.