Yukarı Çık




47   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   49 

           
İnternet, bu mümkün değildi.


Senaryo başladığından beri, Dokkaebi kanallarının aktivasyonu nedeniyle internet Seul'ün her yerinde kapatıldı.


Hayır, bekle bir dakika. Burası Dongmyo İstasyonuydu. Ah ... doğru. O zaman İnternetin olması mümkün mü ?


Lee Sungkook huzursuz bir ifadeyle bana baktı ve ağzını açtı.


"Affedersiniz, Yoo Jonghyuk-nim?”


“Ne?”


"Geldik. Temsilci içeride bekliyor.”


Platformun ortasına kabaca yerleştirilmiş orta boy bir çadır gördüm. Temsilcinin çeşitli malları vardı.


“Hadi gidelim.”


Lee Sungkook başını eğdi ve bana rehberlik etti. Çadırın içi oldukça lükstü. Böyle eski püskü bir çadır için inanılmaz derecede lükstü.


Lüks bir otelden çalınmış gibi görünen kırmızı bir halı ve bir yatak vardı. Bir toplantı için yuvarlak bir masa ve bir bilgisayarla beraber küçük bir masa vardı.


En ilginç şey ise, çocuğun internette gezinmeye odaklanmasıydı. Yüzü Gilyoung'dan sadece birkaç yaş büyük görünüyordu. Çocuğun gözaltlarında koyu halkalar vardı ve pijamalarıyla sandalyeye oturuyordu.


Ve kollarında sıkıca tutuğu lacivert bir bayrak vardı. İnanılmaz. Bu çocuk zaten Kral olma yolunun yarısını geçmişti.


[Özel yetenek 'Karakter Listesi',aktif.]


[Karakter Bilgisi]


Adı: Han Donghoon


Yaş: 17 


Sponsor Takımyıldızı: Perdenin Arkasındaki Gölge


Özel Yetenek: Asil Geçersiz Münzevi* (Kahraman)


Yetenekler: Geniş Alanlı İnternet Lv. 5, Yorum Manipülasyonu LV. 3, Klavye saldırısı Lv. 3, küçük Yiyen Lv. 6, Ses Dalgası Engelleme Lv. 2…


Mühür: Var Olmama Lv. 2


Genel İstatistikler: Fizik Lv. 10, Güç Lv. 10, Çeviklik Lv. 19, Büyü Gücü Lv.26.


Genel Değerlendirme: Soylu Geçersiz Münzevi tipinin zirvesi olan bir kişi. Geniş alanlı internet becerisi, dokkaebi kanalları aracılığıyla belirli cihazlara sanal bir LAN kablosu yükler.


Kamuoyunu kışkırtmak için inanılmaz bir yeteneği var, ancak zihinsel savunmaları zayıf. Sponsor, mevcut enkarnasyonunun koşullarından çok memnun değil.


* Şu anda güçlü bir hipnoz altında.


Açıkça hatırladım. Dongmyo'nun Kralı. Belki bu çocuk yakında Gölgelerin Münzevi Kralı olur. Zavallı çocuk Kral İnternet yorumlarına cevap vermekle meşguldü.


 Seol'un artık izole olduğu doğru mu?ㅋㅋ  Gangnam arazi fiyatları düşecek. ~~ Zenginler ağlıyor mu??? 


 ┗ㄴㄴ Sadece Seul değil, dünyadaki tüm başkentler. Tokyo, Pekin, hepsi o kubbeye hapsolmuş durumda.


 Seul'u geri almak için bir plan yok mu? Dün başlamadı mı?


-ㅋㅋㅋ Ama şimdi içindeki tüm insanların güçleri uyandı.  ㅋㅋㅋ Bu çılgın bir fantezi değil.


 Canavarlar ortaya çıktığı anda bir fantezi haline geldi.


Uzun zamandır tanıdık İnternet ekranı garip görünüyordu. Bir kez daha bunun gerçek olduğunu hissettim. Kesinlikle. Şu anda içinde bulunduğumuz durum buydu. Kubbenin dışındaki, birçok insan hala gerçeği bilmiyordu.


Çocuk kralın parmakları hareket etmeye başladı.(çn.çocuk adam)


- Çocuklar, Kahinleri hiç duydunuz mu? Ne olduklarını bilmiyorum ama bu durumun sırlarını bildiklerini iddia ediyorlar.ㅎ ㅎ 

[Karakter 'Han Donghoon' yorum Manipülasyonunu etkinleştirdi. Lv.3]


Aktivasyon mesajı açılır açılmaz, çocuğun yorumunun altında onlarca yorum belirdi.


 Kim buna inanır ki?


  Bende öyle düşünmüştüm, ama artık değil...Kısa bir süre önce bir kehanet gördüm ve herşey gerçekleşti.ㄹㅇ


 Gerçekten mi? Eylem yerleri nerede? Adresi bana yolla


Yorum muazzam bir güçle internetin her yerine yayılmaya başladı. Şaşırtıcıydı. Bu yeteneği zaten bu şekilde kullanıyorlardı.


"Temsilci Han Donghoon?”


Lee Sungkook bağırdı ve çocuk başını kaldırdı.


"Bir misafir geldi. Ona selam ver.”


Çocuk, Han Donghoon'un çökük gözleri bana döndü.


"M ,me,m, Merha... ba.”


Han Donghoon normal bir durumda değildi.


HKY de 'Seul'un yedinci Kralı' olarak adlandırılan bu çocuk şimdi çok bitkin görünüyordu. Başlangıçta doğası gereği insanlardan kaçınıyordu ama bu kadar çok da değildi.


Han Donghoon ayağa kalktı ve yuvarlak masadaki bir sandalyeye oturdu, tırnaklarını ısırdı.


Lee Sungkook tatmin olmuş gibi gülümsedi.


"Şimdi Yoo Jonghyuk-nim. Temsilci ile konuşmaya ciddi bir şekilde başlayalım.”


Han Donghoon'a baktım ve güldüm.


“Konuşmak? Ne konuşması?”


“Huh?”


"Benimle şaka mı yapıyorsun ?”


Han Donghoon'un gözleri ifadesizdi.
 

"... Temsilci bu mu?"


Açıkçası, çocuk bu istasyonun temsilcisiydi. İsmen. Ama…


"Temsilci" olması gerçekte olduğu anlamına gelmiyordu.


"Benimle daha ne kadar dalga geçeceksin? Beni bir kukla ile mi konuşturmak istiyorsun?”


Geriye baktım ve Lee Sungkook'un ellerinin titrediğini gördüm. Muhtemelen Bilge'nin Gözlerinin farkedeceğini düşünmemiştir. Bir şeyi kontrol etmek için akıllı telefonu açtı ve iç çekti.


"...Yoo Jonghyuk-nim, ben genellikle böyle değilim. Lütfen beni affedin.”


“Bu istasyonun gerçek gücü sensin. Değil mi?”


“Evet.”


“Başka kaç kişi biliyor?”


“Sadece birkaç üst düzey yönetici.”


Korkuluk olarak güçlü bir yeteneği olan bir kişiyi ayarlamak ve istasyonun kontrolünü ele geçirmek. Bu,HKY de sıklıkla kullanılan bir stratejiydi, ancak gerçekte görmek garipti.


“Eğer gerçek temsilci sen isen, neden beni buraya getirdin?”


"Başkalarının dikkatini çekmemek için yapıldı. Fark ettiniz mi bilmiyorum, ama çadırın etrafında bir ses dalgası engelleme becerisi var.”


Bunu bekliyordum. Aslında, bu Han Donghoon'un yeteneklerinden biriydi.


“Bu gerçekten önemli olmalı.”


"Bu doğru. Yoo Jonghyuk-nim, bu sizin ve hepimiz için önemli.”


"Hepiniz?"


Lee Sungkook derin bir nefes aldı ve ağzını açtı.


"Ben bir kahinim. Dürüst olmak gerekirse, ben onlardan biriyim.”


İstediğim bilgi nihayet ortaya çıkıyordu. Bir sonraki sözleri için sessizce bekledim.


"Yoo Jonghyuk-nim, şu anda hissettiğimiz muazzam sevinci asla bilemezsiniz. Meslektaşlarım ve ben Yoo Jonghyuk-nim için bu büyük zafer gününü bekliyorduk.”


Yanlış mı anladım? Bu adam garip sözler söylemeye başlamıştı.


"Yoo Jonghyuk-nim'in özel yeteneğini biliyoruz. Öldükten sonra geçmişe dönmenizi sağlayan bir mucize. Bu dünyada, sadece Yoo Jonghyuk-nim böyle özel bir güce sahip! "


Takımyıldızların filtrelenmesi konusunda biraz gergindim ama dinlemeye devam etmeye karar verdim.


"Belki Yoo Jonghyuk-nim zaten birkaç hayat tekrarladı. Korkunç düşmanlara karşı savaştınız ve insanları kurtarmak için bu dünyanın varlıklarına karşı savaştınız. Yalnız kalmak, yalnız hatıralar ... Yüce ruhunuza saygı duyuyoruz."


Bu pislik, böyle ustaca birilerine iltifat etmek... Yoo Jonghyuk duysaydı gözyaşlarına boğulurdu. İleride depresyona girdiğinde, ona bu sözleri söylemek zorunda kalırdım.


"Ama Yoo Jonghyuk-nim bunu geçmişteki regresyonlarınızdan fark etmeliydi. Olağanüstü bir mucizeniz olsa bile, gelecek felaketlere karşı tek başına savaşamazsınız.”


Ayrıca haklıydı.


"Yoo Jonghyuk-nim, bu sefer farklı olacak. Çünkü biz buradayız. Biz kahinler özel bir takdis** aldık ve size yardım etmek için gönderildik.”


Vay canına, şuna işe bak.


Lee Sungkook hafifçe gülümsedi.


"Merak ediyor olmalısınız. Geçen sefer görünmeyen bu adamlar neden şimdi birden ortaya çıktı? Bu çok kafa karıştırıcı, ama umarım bize güvenebilirsiniz. Çünkü 10 yıl önce bu gün için bir vahiy aldık.”


"...Vahiy?”


“Evet. Dünyamızda, kahinler arasında gizlice paylaşılan bir 'vahiy' vardır. Yoo Jonghyuk içinde var ve yaşayan bir efsanedir.  Tüm geçmişi ve geleceği kaydeden tek bir vahiy.


Bekle. Bana 'bunun' vahiy olduğunu söyleme?


"Bana henüz inanmıyorsun. Yoo Jonghyuk-nim'in Lee Hyunsung'u yanına alacağını zaten biliyorduk. Seninle gelmediler, ama muhtemelen zaten Hayali Şeytan Kim Namwoon ve Deniz Amirali Lee Jihye var. Ama bu yeterli değil. En azından vahiy'e göre…”


Sinirli olduğumu sakladım ve sordum.


"Vahiy nerede?"


“Ne yazık ki, hasar gördü ve orijinalini bulamıyoruz. Merak etmeyin. Her birimiz vahiyin bir parçasını hatırlıyoruz. Bu parçalar sayesinde, sizinle doğru yolda yürümeye hazırız.”


... Ohu.


"Eğer her zaman yaptığın gibi tekrar yaşarsan, Yoo Jonghyuk-nim ... tekrar ölecek. Ama bizim için farklı olacak.”


Lee Sungkook daireler çiziyordu. Gözlerimi yavaşça kapattım ve " anlıyorum.” dedim.


Lee Sungkook aceleyle konuşmayı bıraktı. Belki de gergindi. Yoo Jonghyuk'un yalan dedektörü vardı.


Tabii ki, bu yeteneğe sahip değildim. Ama sahip olsam bile, bu hikayesi yalan tespitine yakalanmazdı. Çünkü Yalan Tespiti bu tür yalanları ayırt edemiyordu.


Bu yüzden daha çok hissettim.


“...Şaşırtıcı.”


Doğruydu. Şaşırmanın ötesinde şok oldum. Bu harika bir 'kurmacaydı'. Kısa bir süre içinde kurulan bir ortam. İnsan yaratıcılığı gerçekten harikaydı.


"Sana Sungkook deniyor?”


"Evet, Yoo Jonghyuk-nim.”


HKY kitabını yazabilirim.  Ölmeye devam eden kahramana yardım etmek için okuyucular bir vahiy aldı ve romanın dışından mı geldi? Bu gerçek HKY dan daha heyecanlıydı. Ama hepsi buydu.


"Lafı dolandırma.”


Bu kadar.


"Doğrudan konuya gir.”


Kurmacayı duydum, bu yüzden konuşma zamanı gelmişti.


"Geleceğin vahiyini aldınız. O zaman tam olarak ne yapacaksınız?”


 Lee Sungkook hemen cevapladı.


"Yoo Jonghyuk-nim ile bir ittifak kurmak istiyoruz.. B-Bu ismen bir ittifak ama aslında sizin altına girmek demek…”


Komik bir adamdı. Sonunda, amacı bu muydu? Ana karakter ile birlikte olmak mı?


“Anlıyorum. Müttefiklik. Bunu istiyorsunuz.”


“Evet.”


“Bu ilginç bir öneri.”


“Bu demektir…”


Parmaklarımı masaya vurdum.


"Ama sırası yanlış.”


“Huh?”


"Kim olduklarını bilmediğim insanlarla nasıl ittifak kurabilirim? Eğer benimle müttefik olmak istiyorsan, bu başlaman gereken ilk şey değil mi?”


“K-kimliğimi... zaten ben …”


Sandalyeden kalktım ve odadaki lüks yatağa oturdum. Sonra bacak bacak üstüne attım ve beyan ettim.


“Diz çök.”


“Ha?”


“Eğil.”


 Lee Sungkook, ifadesini saklarken sandalyesinden aşağı inmeden önce bir an utandı. Dizleri yavaşça yere ulaştığında ağzımı açtım.


"Bana özelliğini(itemini) söyle.”


Kral adayının güçlü hipnozunu gördüğümde,bu adamın özelliğini tahmin etmiştim. Ancak, emin olmam gerekiyordu.


Lee Sungkook bana kafası karışmış gözlerle baktı. Aklı çalıştıran biriydi. Bunu düşünürdü.


[Yoo Jonghyuk bilgilerimi Bilge'nin Gözleriyle görebilir.]


[Zaten biliyor, bu yüzden bilgilerimi sormasının amacı nedir? 」


Lee Sungkook konuşmadan önce bir an için tereddüt etti.


"Benim niteliğim ... Hipnotizmacı.”


Beklendiğim gibi, Hipnotizmcıydı.


“Anlıyorum.”


Lee Sungkook başını salladığımda biraz daha iyi görünüyordu. Testi geçtiğini sandı.


"Hepsi bu mu?”


“...Huh?”


Lee Sungkook'un gözleri titriyordu.


"Bir şey daha."


Başımı salladım.


"Söyle bana.”


"Dokuzuncu…"


" Dokuzuncu mu?”


Lee Sungkook utanmış gibi başını yavaşça indirdi.


"Dokuzuncu kişi... inmek için.”


Anlıyorum. Bu adam, dokuzuncu.…


... Hayır, bekle. O zaman kaç kişi vardı?


-----------------------------------------------

*çn münzevi;insanlardan kaçan,tek başına yaşayamayı seven
** takdis;-Dinde bir nimet, kutsallık, manevi kurtuluş veya ilahi irade içeren bir şeyin infüzyonudur.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


47   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   49 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.