N-“Hoş geldiniz, lordum.” Başlarında kıdemli uşak Northam’ın bulunduğu sırada, tüm hizmetçiler yerlerini almışlardı. Alphord evin içinde yürürken hepsi saygıyla eğildi. Aslında Alphord bu tür büyük karşılamaları sevmezdi, ancak Elena bunu önceki yaşamında da babası için hazırlamıştı. Uzun yokluğunun ardından birkaç yeni çalışan da böylece onu tanımış oldu, elena babasının şerefine böyle büyük bir karşılama yapmanın bu faydayı sağlamak için iyi bir yol olduğunu düşünmüştü.
Bugün de aynıydı. Uzun sıranın sonunda Elena, Mirabelle ve Derek onu bekliyordu. Elena ‘nın yanakları babasını uzun süreden sonra görme düşüncesi sonucunda neşeyle kızardı.
M-“Bu garip. Babam eve ne sıklıkla gelirse gelsin, onu yıllardır görmemiş gibi hissediyorum.” Elena, Mirabelle’nin zekice sözlerine gülümsedi. Elena’nın açısından kız kardeşi tamamen yanlış değildi. Elena, babasının yaklaşan gölgesini görmeye başladığında, aceleyle eteklerini topladı. E-“Mirabelle, iyi görünüyor muyum?” M-“Evet, güzel görünüyorsun. Bana bunu bugün kaç kere sordun?” E-“Ah, öyle mi?” Mirabelle, kız kardeşinin alışmadık derecede gergin tavrına başını eğdi. Mirabelle, elena’nın yolculuğu esnasında hastalandığını duyduğunda, onu bütün gün dinlendirmeye çalışmıştı, ancak elena sonunda ayağa kalıktı ve şöyle dedi: “Babam gelirken daha fazla yatamam.”
Elena o zamandan beri çok garip davranıyordu. Genellikle moda anlayışına sahip biri değildi, ama elbisesini birkaç kez değiştirdi ve ona neyin yakışıp yakışmadığı sormaya devam etti. Herkes Elena’nı güzel görüntüsünü kıskanmıştı. Diğerlerinin kıskançlığı Mirabelle’nin gururuydu. Dünyada ablasından daha güzel bir kadın görmemişti. Ancak elena, doğal bir güzelliğe sahip olmasına rağmen, kendine bakmakla ilgilenmiyordu. ama bugün her zaman hakkında çekingen olduğu görüntüsüne ilk kez özen göstermişti. Bu olay eğer başka bir adamla tanışmak için olsaydı, Mirabelle Elena’nın aşık olduğunu düşünürdü... Mirabelle, gördükleri adamın birkaç haftadır görmedikleri babaları olduğunu asla hayal edemezdi. Mirabelle, merakla elena’ya baktı, fakat onun ne düşündüğünü anlayamadı.
Nihayet Alphord göründüğünde ayak sesleri iyice yaklaşmıştı. Orta yaşlı olmasına rağmen , babası hala daha yakışıklı özelliklerini koruyordu. Uzun boyluydu ve Mirabelle gibi koyu yeşil gözleri vardı. Şövalye olarak uzun yıllar çalışması sayesinde iyi bir fiziğe sahipti, ancak şu anda zırh yerine palto giydiği için bir beyefendi gibi görünüyordu. Derekle aynı duygusuz ifadeye sahipti, ancak sert çene çizgisi Elena ile acayip bir benzerlik taşıyordu. ÇN: noveldeki dedeler bile yakışıklı
Elena babasına bakarken duygulandı. Hatırladığı son görüntüsü, soğuk bedeninin kardeşinin yanında duvara asılı olduğuydu. Blaise kalesi’nin istila edildiği gün babası yine kalede olmadığı için, orada nasıl son bulduğundan tam olarak emin değildi. derek’in ona söylediği yerde saklanıyordu ve babasından bir mektup alacağı söylenmişti, ama asla alamadı. Sonunda, aile üyelerinin bedenlerini duvarda bulunca Elena, kaçmak zorunda kalmıştı. Ruford İmparatorluğunda kalamamıştı. Son mektubun içeriğini merak ediyordu, ama artık asla bilemezdi. E-‘ ‘Şimdi, bunun ne hakkında olduğu önemli değil. Artık hepsi yaşıyor ve benimle.’ ‘ Mutlu gülümsemesini gizlice bastırdı ve yanında duran Mirabelle ve Derek’e saf gözlerle baktı. Bunu yapacaktı, aç gözlü olmayacaktı. Alphord’un önünde Derek hafifçe eğildi ve Mirabelle de bir yetişkin gibi reverans yaptı. Elena sevgi dolu bir sesle konuştu.
E-“Eve hoş geldin baba.”
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.