Yukarı Çık




19   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   21 

           
Bütün dikkatlerin onlara çevrilmesiyle helen konuşamadı.
O anda Marissa’nın sertleşmiş yüzünü gördü. Helen bu çay partisine güney sosyetesinin en güçlü kadınlarından birinin ev sahipliği yaptığını unutamazdı. Bunu mahveden kişi olamazdı.
Sarah ve margaret beklenmedik olaydan rahatsız olurken, Helen  çabucak durumla ilgilendi.  Elena’nın fincanına neden vurduğunu anlamamıştı, ama helen hızlı bir şekilde yeni bir plan yaptı.
Blaise kızlarını buraya gömecekti. Mirabelle onunla alay etmeye cesaret etmişti. Bugün maruz kaldığı aşağılanma, hileyle tuzu ekledikten hemen sonra  vazgeçmesi için çok fazlaydı.
Çay fincanını parçalanırken partide bir ölüm sessizliği hakimdi, ama şimdi havayı mırıltı sesleri doldurmaya başlamıştı. Herkesin dikkati neler olduğunu anlamak için onlara yaklaşan Marissa’da idi.
Elena’nın hemen tam arkasına geldi ve ne  olduğunu  sormak üzeriydi –
H-“...Heugg.” ÇN:Timsah gözyaşları
Birden Helen ağlamaya başladı.
Onun ağladını görünce en çok Sarah ve Margaret utanmış görünüyordu. marissa yüzünü Elena, Mirabelle, sarah ve margaret’ın masada toplanan döndü. Soylu bir kadın olan helen’in onun partisinde ağlaması ufak bir mesele değildi.
MA-“Burada neler oluyor?”
Helen, boğuk bir sesle ilk cevap veren kişiyidi.
H-“Leydi Lawrence yanlışlıkla bir fincanı devirdi ve ben sadece Blaiselerden özür dilemek için birlikte çay içmeyi teklif et.... heugg.”
Helen’in iki eliyle gözlerini kapatırken  gözleri  yaşlıydı. Marissa, kendisini yatıştırmak için Helen’e bir mendil uzattı.
MA-“Ah, gözyaşlarını sil, genç bayan.”
H-“Sonra leydi Blaise kupayı yere attı ve kırdı... ben- ben çok utandım ve incindim...”
Hellen, Marissanın uzattığı mendili kabul etti ve gözyaşlarını sildi. Sonra hıçkırıklarını tutuyormuş gibi yaparak tekrar konuştu.
H-“Leydi Blaise, yanlış bir şey mi yaptım?” ÇN: yılaaaannn
Mendili kalbine bastırdı. Meraklı kalabalık Elena ve Mirabelle’ye döndü. Marissa, Elenaya ters ters baktı, öncekinden daha soğuk görünüyordu.
MA-“Leydi Blaise, bu doğru mu?”
Sarah ve Margaret’ın endişeli ifadeleri, avantajlı konumu elde edince yerini rahatlamaya bıraktı. Aniden değişen atmosferde tek endişeli yüz Mirabelle’nin yüzüydü.
M-“Ee, abla...”
Mirabelle2nin titrek sesiyle Elena, kız kardeşinin küçük elini tuttu. Sonra Elena doğruca Sarah, Margaret ve Helen’e baktı.
Bu olayı hemen hatırlamamasının nedeni burada oldukça genç olmasından dolayıydı. Ailesi öldürüldükten sonra    bir çok sıkıntı yaşadığı gelecekte, tuzlu çay içmenin anısı gülünç derecede önemsizdi.  Elena paralı bir asker olarak çalıştığında, her zman zehirlenme riski altındaydı ve hatta bir keresinde neredeyse ölecek noktaya gelmişti.  Tuzlu çay içmek elena için bir hiçti. Eğer bunu yalnızca o içseydi gülerdi. Fakat...
Fakat Mirabelle ile öyle değildi. helen’i sevgili kız kardeşini tuzlu çay içirmek için  kandırmasından dolayı asla affedemezdi. Kılıcını burada kullanabilseydi, elena onları gücüyle tereddüt etmeden  bozguna uğratmış olurdu.
Kollarından birini keserdi, sadece ders olsun diye. ÇN: bana bunlarla gel Elena
Ancak, bu sosyeteydi ve elena’nın kılıç becerileri işe yaramazdı. Bu durumda, becerileriyle adil bir şekilde rekabet  etmek ve strateji kurmak konusunda daha rahat hissetti.
Elena bir kez daha sosyete konusunda hayal kırıklığına uğramış oldu, ama bu eskisi gibi savunmasız olacağı anlamına gelmiyordu. İnsanların sözlerinin bıçaktan daha korkutucu olabileceğini çok iyi biliyordu. Göze göz, dişe diş. Helen bu oyunu oynamak için gözyaşlarını kullandıysa , Elena da onula aynı şekilde baş ederdi.
E-“Leydi Selby’nin söyledikleri doğru değil , Madam.”
Elenanın sakin yanıtıyla Marissa merakla ağzını açtı, ancak Helen bir kelime söylemesine izin vermeden kesti.
H-“Doğru değil mi? Yani ben yalancı mıyım?” ÇN: aynen öylesin
E-“Birlikte çay içeceğimiz doğrudur, ama bize verilen şey çay değildi.”
İki kadını dinleyen Marissa’nın elinden bir şey gelmiyordu araya girdi.
MA-“Tanrı aşkına bu ne anlama geliyor? Çay değil mi?”
Helen’in yüzü bir anda sertleşti. Öyleyse Elenanın onlar çay fincanlarını devirdiği andan itibaren planlarını fark ettiği doğruydu. Ama nasıl bildi? Elenanın çayı içmeden nasıl tuzlu olduğunu bildiğini anlayamadı. Helen bu konuda ne kadar düşünürse düşünsün, nasıl yakalandığını anlayamadı.
H-‘Bir şeylerden şüphelendi ve bu yüzden kız kardeşinin onu içmesine engel oldu.’
İddialarını kanıtlamadan önce Elena’nın herkesin önünde utanmasını istedi. Ancak, Elena planını çoktan çözmüşse diye, helen başka bir çözüm hazırlamıştı.
H-‘Tek yol bu..evet.’
İnsanlar Elena’nın  konuşmasını dinlemeye başladığında, helen yüzünde kızgın bir ifade ile geri adım attı. Kanıt, tuzlu çayın olduğu demlikteydi. Helen demliği yanlışlıkla yere düşürmüş gibi yaparsa, elena ne yaparsa yapsın gerçeği açıklayamazdı.
İnsanlar dedikoduları severdi, Blaise ailesi hakkında kötü söylentiler yayıldığında, neyin doğru neyin yanlış olduğuna bakılmaksızın, durdurmak zor olurdu. Sosyetede oyun böyle oynanırdı, ve helen’in herkesten daha iyi oynayacağına güveni tamdı.
Dahası, ağlayan bir kadının bakışlarına karşısında insanların kalpleri hassastı. Helen gözyaşlarını ilk dökendi  ve hala Elena’dan daha sempatik olduğunu biliyordu.
Helen kararlı bir yüzle bir adım ileri attı, sonra  tökezleme numarası yaparak masanın üstüne düştü. Margaret’ın garip girişiminin aksine, helen masa örtüsünü doğal bir şekilde yakaladı.
Masadaki çaydanlık sarsıldı ve yere devrilmek üzereydi.
Dululu-
Taak!
Ani bir rüzgarla, bir sandalye zemin boyunca savruldu ve sırt kısmı demliğin yere yapışmasını engelledi. Çaydanlık dengelendi ve masanın kenarında durdu.
Helen gözleri dramatik bir şekilde genişledi. Bakışları, sandalyenin  uçtuğu yöne doğru yavaşça döndü.
Elena etkileyici bir yüzle orada duruyordu. Uzakta olanlar ne olduğunu görmediler, ancak Mirabelle, Marissa, Sarah  ve Margaret bunu kendi gözleriyle açıkça gördüler. Kedimsi bir refleksle Elena, yanındaki sandalyeyi tutmuş ve Helena doğru itmişti. Elena, profesyonel eğitim olmadan bu tür bir çevikliğe sahip olamazdı.
Ama tek şaşırtıcı olay bu değildi. kimse  bir şey söylemeden önce Helen elini kaldırdı ve sakat duran demliği devirdi.  Yere temas etmeden hemen önce elena bir şimşek gibi uçtu ve eliyle demliği havada kapmak için fırladı.
H-“Ben...”
Helen konuşamıyordu, öfkeyle titriyordu. Elena, çaydanlıktan tuzlu çayı bir fincan döktü, hareketleri su kadar zarifti.
E-“Bu bana ve kız kardeşime verilen çaydanlıktan, içinde hiçbir şey yoksa, kendin içmek ister misin?”

**

iyi bayramlar herkese


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


19   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   21 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.