C-“Gelecekte ben de dahil olmak üzere kimsenin önünde başını eğmek zorunda değilsin.”

Elena  önündeki adamın Ruford İmparatorluğunun  en asil soylarından birinden geldiğini hatırladı.  Sıradaki imparator oydu. Her zaman gururlu olmak onun için bir rutindi.

Elena yüzünü tutan sıcak elden uzaklaştı ve kendini sakinleştirmeye uğraştı.

E-“...Anlıyorum.”

C-“Ailenizin askerleri hariç, Markiz Selby’nin adamları kadar benim de adamlarım vardı.”

Elena şüphelerinin doğru olduğunu biliyordu. Ancak Helen’in,  adamları tam olarak ne için tutuğunu söylemek zordu. Elena kimse tarafından kolayca yenilmedi, ama amaçlarının onu öldürmek mi ya da sadece gözetlemek mi olduğunu tahmin edemezdi. Tek kelimeyle sinir bozucuydu.

E-... Yanlış yapan oydu, ama hala intikam olmaya cüret ediyor.”

Onu ilk provoke eden Helen idi. İşler istediği gibi gitmediği için kindar olmak komikti.

Elena bir an kendi düşüncelerinde kayboldu. Carlisle ona baktı, sonra kısık bir sesle konuştu.

C-“Başka bir şey?”

E-“Ne gibi?”

C-“Başka bir sorunuz varsa bana sorabilirsiniz.”

E-“...Bilmiyorum. şu anda aklıma gelen bir şey yok.”

Carlisle’nin ifadesi Elena’nın cevabıyla değişti.

C-“Gelecekteki kocan hakkında herhangi bir sorun var mı?”

E-“Ah! Sormak istediğim bir soru vardı. daha önce hiç halka açık bir yerde görüşmemiştik, ama birdenbire evlenirsek etrafımdaki herkes bunun garip olduğunu düşünecek. Onları ikna edecek bazı hikayeler uydurmam gerekiyor.”

Carlisle’nin evlilik hakkında fikrini değiştirmemiş olmasından dolayı rahatladı. Artık düğün için acele etmeliydiler. Onunla evlendikten ve imparatorluk sarayında olduktan sonra daha iyi hissedecekti.

C-“Tamam. Bunun dışında...  hiçbir sorunuz yok.” ÇN: kıyamam annem ben sana seninle ilgili soru sorsun mu istiyorsun sen

E-“Hayır. Şimdilik.”

Carlisle’nin alnı kırıştı. Elena hemen ruh halindeki değişikliği fark etti, ancak hoşnutsuzluğunun nedenini bilmiyordu.  Hobileri, hoşlandığı  veya hoşlanmadığı şeyler gibi gereksiz soruları sormasını beklemediğinden emindi... ÇN: hep erkekler mi odun olacak burada da kızımız odun

Carlisle bir süredir ne söyleyeceğini bilmiyor gibiydi bu yüzden Elena , konuşmayı devraldı.

E-“Öncelikle evliliğimiz için antlaşma  düzenlemek istiyorum. Kabul etmemi istediğin şartlar var mı?”

C-“...Seni gördüğümde, hiçbir şeye ihtiyacım yokmuş gibi hissediyorum. Ama bazen dayanılmaz bir açgözlülük hissine kapılıyorum.”

E-“Ah...”

Elena buna nasıl cevap vereceğini bilemiyordu. İlk buluşmalarından bu yana Carlisle, bazen Elenayla garip bir yakınlık ile konuşuyordu.  Bir kez daha ona geçmişte tanışıp tanışmadıklarını sormak istedi, ama son seferinde olduğu gibi inkar edeceğini düşündü.

Birbirlerini tanımadıklarını varsayalım. Bu bir fark yaratır mı? Carlisle’nin yeni tanıştığı biriyle evlenecek kadar aşık olmasının  hiçbir yolu yoktu.  Kafasında kurduğu en gerçekçi hipotezlerden birisi buydu.

E-‘...Çapkın bir adam mısın?’

Carlisle’nin çocukluğundan beri savaş alanlarında yaşadığı biliniyordu, ama aslında kadınların kalbini çalan bir adam olabilirdi. Carlisle tam olarak öyle görünüyordu. Yüzü, tek başına kadınları ağlatmak için yeterliydi. Diğer insanların görünüşüne dikkat etmeyen Elena bile, onu her gördüğünde şaşırmıştı. İmparator olursa birkaç kadına sahip olabilir, ama öyle olsa bile Elena müdahale etmek istemedi.

ÇN: Elena beni sinir etme gülüm

Birbirlerini sevip sevmeyeceklerini merak ediyordu. Evlilikleri sadece karşılıklı faydaya dayalı olacağından Elena, mümkünse bu tür kişisel mevzulara değinmek istemedi.Her halükarda  evliliklerinin başında, kocasının başka bir kadınla buluşmasına  izin veremezdi.  Hangi aile olursa olsun bir kadının gücü, kocasının desteğinden gelmekteydi ve eğer veliaht prens onu desteklemezse unvanı sadece isimden ibaret olurdu.  Mümkünse tek veliaht prenses olmakla kazanılan güce sahip olmaya ihtiyacı vardı.

Bunları kısaca düşündükten sonra Elena doğrudan  Carlisle’ye baktı ve yeniden konuştu.

E-“Şu anda aklınıza gelen hiçbir şey yoksa hangi şartları koymak istediğiniz hakkında daha çok düşünün. Bu arada size benimkini söyleyeceğim.”

Carlisle sözleriyle ilgilendiğini belli eden bir şekilde kollarını bağladı.

C-“Anlat bana.”

Ölümcül mavi gözleriyle karşı karşıya kalan Elena sözlerini net bir sesle yineledi.

E-“Lütfen imparator olduktan sonra sadece beni seviyormuş gibi davran.”

 C-“...Ha.”

Carlisle küçük bir kahkaha attı. Belki de bu koşulu hiç düşünmemişti. Elena gözünü kırpmadan önüne baktı. Şu andan itibaren eğer Elena sözleşme imzalamak zorunda kalırsa, bundan yapabildiği kadar fayda sağlardı. Birkaç yıllık güç için pazarlık yeterli değildi;  daha uzun zaman kontrolü elinde tutmak zorundaydı. Ödün vermeye niyeti yoktu.

C-“Neden bu koşula ihtiyacın var?”

E-“Daha önce size söylemedim mi? Umarım imparator olacaksınız.  Aynı şekilde imparatoriçe olmam konusunda, hiçbir şikayetinizin olmadığını söylediniz.”

C-“Yani güç mü istiyorsun?”

E-“Evet.”

Elena arzusunu gizlemekle uğraşmadı.  Elena Carlisle’nin en üste çıkmasına yardım eden ve Paveluc’u deviren partneri olacaktı.

C-“...Peki. onaylıyorum.”

Carlisle’nin yanıtı Elena’da inanılmaz bir neşe bıraktı.

C-“Ama bir şartım var.” ÇN: dugun dugun

Tüm sözleşmeler karşılıklıydı. Carlisle Elena’nın bütün şartlarını kabul ettiği için Elena da kendisini Carlisle’nin isteğini kabul etmek zorunda hissetti.  Elena cesaret verici bir ifade takındı ve Carlisle yumuşak bir sesle devam etti.

C-“Siyasi evlilik yapan insanlar her zaman birlikte yaşamazlar.”

E-“Doğru.”

C-“Dış görünüşe ilaveten gerçek olanı da istiyorum.”

Elena bir an bocaladı. Bu konuşmanın gidişatı garip bir yere gidiyordu.

Carlisle devam etti.

C-“Yatağı paylaşmamızı istiyorum.” ÇN: adamın dibi seviyorsan bam bam bam