Yukarı Çık




33   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   35 

           
M-“Geldik abla! Burası.”

Mirabelle yeni kuyumcu dükkanının girişini işaret ederek bağırdı. Elena kız kardeşinin heyecanına karşılık gülümsedi.

E-“Dikkatli ol düşeceksin.”

Elena mirabelle’nin olduğu yere doğru aceleyle yürüdü. Kuhn’un ziyaretinden sonra Elena belgeleri düzenlemeyi bitirdi ve Mirabelle ile temiz havanın tadını çıkarmak için evden çıktılar. Yapacak bir ton işi vardı ama ailesi ile geçireceği bu vakitleri es geçmek istemiyordu. Çektiği  tüm acıların tek nedeni bu mutluluğu korumaktı.

DRAK-

Kuyumcu dükkanının kapısı berrak, hafif bir zil sesiyle açıldı. Mirabelle binaya girerken içini çekti. İster yeni mobilyalar isterse yeni ürünler yüzünden olsun bu dükkanın kokusunu her zaman hoş buluyordu.

Elena Mirabelle’nin içeri girmesini izledi, sonra başını onlara eşlik eden  on beş şövalyeye çevirdi. Elena’nın kaybolduğu günden sonra Derek her zamankinden daha fazla şövalye görevlendirmeye başlamıştı. Elena, Helen’in adamları onları takip edebileceği için bu kez reddetmemişti.

E-“ Lütfen burada bekleyin.”

Evet leydim.

Elena’nın emriyle şövalyeler dükkanın önğnde tek kelime etmeden hazır olda beklediler. Ellerinde sıkı bir şekilde tuttukları kılıç kabzalarıyla oldukça görkemli  görünüyorlardı.

Elena sonunda  blaise şövalyelerinin engel  olmadıklarını düşünerek Mirabelle’yi dükkana kadar takip etti. İçerisi genellikle karanlıktı. Ama dolaplarlardaki mücevherler parlak bir şekilde aydınlatılmıştı bu da parlamalarına neden oluyordu. Elena bir an sessizce etrafa baktı.

M-“ bu nasıl bir mücevher?”

Elena Mirabelle’nin sesine döndü ve kuyumcunun girişinde bir kolye sergilendiğini gördü. Kolyenin ucu, uzaktan dikkat çeken tırnak büyüklüğünde kırmızı bir mücevherle süslenmişti. Yakut gibi görünüyordu ama ışığın açısına bağlı olarak alışılmadık bir parıltı veriyordu.

-“ İyi bir göze sahipsiniz. Bu en iyi elmaslardan yapılmış bir kolye.”

Konuşan  tezgahtar düzgün, siyah bir üniforma giyiyordu. Giysilerine baktığında Elena, sahibinin bu dükkan için ne kadar emek harcadığını görebiliyordu. Er ya da geç burası Güney’deki en iyi kuyumcu haline gelebilirdi.

M-“Bu kırmızı elmas mı?”

-“Evet. Böyle kırmızı bir ton çok nadirdir. Renkli elmaslar, beyaz elmaslardan daha değerli kabul edilir. Üstelik bu en yüksek kalitede.”

M-“ah...”

Mirabelle’nin hayran bakışlarını görünce Elena kolyeye yeni bir bakış açısıyla baktı. Renkli elmasların daha değerli olduğunu biliyordu ama kendi gözleriyle bu kadar  parlak bir şey  hiç görmemişti. Mirabelle yüzünde tuhaf bir ifadeyle tekrar konuştu.

M-“ Bu kolye ne kadar?”

-“Ederi buraya yazılmıştır.”

Elena tezgahtarın işaret ettiği fiyat etiketini görünce nefesini tuttu. Bu Blaise Evinin bir yıllık yaşam masrafına eşitti. Mücevher fiyatlarının çok farklı olduğunu biliyordu, ama bu onun hayal ettiğinin çok ötesindeydi. Mirabelle’nin gözleri fiyatı görünce genişledi.

Elena Mirabelle’ye hızla yaklaştı.

E-“Burada ne yapıyorsun? İçeriye girelim ve diğer şeylere bakalım.”

M-“Ah, burada mısın abla?”

Elena Mirabelle’ye yaklaştığında sıcak bir şekilde gülümsedi. Leb dememden leblebiyi anlayan  satıcı elena’nın işaretini aldı ve onu selamladı.

-“Hoşgeldiniz. Size içeriyi göstereyim. Lütfen bu taraftan takip edin.”

Elena ve  Mirabelle satıcıyı takip etti. Bundan hemen önce Elena konuyu kırmızı kolyeden değiştirmeye çalışmıştı ve satıcı bunu anlamış gibi görünüyordu. kesin olarak bilmese de bir aristokratın bile bir kolye için bu fiyatı ödemesi ender görülürdü.

Elena ve Mirabelle uzun bir koridordan geçerek içinde masa ve rahat görünen bir kanape olan küçük  ama lüks bir şekilde dekore edilmiş bir odaya götürüldü. Soyluların alışverişlerini yaparken özel odalarda dinlenip çay içmeleri yaygındı.odanın büyüklüğü soyluların konumuna ve zenginliğine bağlıydı, Elena etrafına bakarken onlara verilen odanın normal olmadığı düşünüyor gibiydi.

-“Aradığınız bir şey var mı?”

E-“Hımmm, aslında aklımda hiçbir şey yok, bu yüzden bana her şeyi gösterin.”

-“Evet leydim ne tür bir çay istersiniz?”

Elena Mirabelle’ye döndü.

E-“İçmek istediğin bir şey var mı?”

M-“Sütlü çay alacağım.”

E-“O zaman ben de aynısından alacağım.”

-“Elbette. Lütfen burada bekleyin.”

Satıcı bir süreliğine dışarıya çıktı ve kısa süre sonra elinde hatırı sayılır sayıda  değerli taşla geri döndü. Alışıldık hareketlerle masaya getirdiği mücevherleri dizmeye başladı.

-“Burada sahip olduğumuz ürünleri beğenirseniz, sizin için özel olarak üretebilir veya bitmiş bir ürünü satın alabilirsiniz. İkisini de açıklayacağım bu yüzden neyi tercih edeceğinizi bana bildirin.”

Satıcı getirdiği mücevherler ve aksesuarlar hakkında konuşmak üzereydi.

KNOK

Bir adam hafifçe kapıyı vurarak içeri girdi ve kibarca süt ve çayı masaya bırakıp gitti. Kısa bir aradan sonra satıcı açıklamasına devam etti.

-“Son zamanlarda en popüler mücevher topaz. Buradaki topaz ve yanındaki safir ve bunlarda yakut ve elmas. Trend tasarımlarda....”

Bu satıcı iyi bir konuşmacıydı. Hiç alışveriş yapmamış olan Elena onun anlaşılmasının kolay olduğunu hissetti. Fiyatlar her bir ürünün altında detaylandırılmıştı, bu nedenle hepsinin maliyetini sormaya gerek yoktu. Hazırladığı bütçeyle alışveriş yapabilmekten memnun kalmıştı. Elena konuşmadan önce açıklamaları sessizce dinledi.

E-“Bu sarı topaz. Daha önce tarif ettiğiniz saç tokasını yapmak ne kadar sürer?”

-“Ah, kelebek saç tokasını mı kastediyorsunuz?”

E-“Evet.”

-“Yaklaşık bir hafta.”

E-“Yakında başkente gidiyoruz, oraya teslim edebilir misin?”

-“Elbette. Nakliye ekstra maliyetlidir ve biraz daha uzun sürebilir.”

Muhabbeti dinleyen Mirabelle araya girdi.

M-“Saçını kelebekle mi süslemek istiyorsun?”

E-Hayır. Aslında sana yakışacağını düşündüm.”

Mirabelle’nin yüzü bir anda kıpkırmızı oldu.

M-“Oh hayır!senin için bir şey seçmek için buradayız. Neden aniden bana bir şey alıyorsun?”

E-“Kendim için de bir şeyler alacağım. Ama buradayken senin için bir şey alacağım.”

M-“Bunu yapmana gerek yok...”

E-“Glenn’in düğününe gittiğimde bir hediye getireceğimi söyledim ama sözümü tutamadım. Bu sefer bir şey seçmek için bu fırsatı değerlendireceğim. Senin için almak istiyorum lütfen kabul et.”

Mirabelle’ye sevgiyle  baktı ve başını okşadı. Elena kuyumcuya gelmeden önce biriktirdiği tüm parasını hesapladı. Carlisle ile evlenmeden önce Mirabelle’ye bir şey almak istemişti.

M-“Ama....”

Mirabelle reddetmek üzereydi ama Elena’nın uzlaşmaz bakışları karşısında ağzını açamadı. Mirabelle yeniden konuştuğunda küçük bir ses çıkardı.

M-“..Teşekkür ederim, ona değer vereceğim.”

E-“Peki”

Elena gülümsedi ve satıcıdan Mirabelle'nin kelebek tokasını sipariş etmesini istedi. Mirabelle daha sonra  konuşmaya başladı.

M-“Bu sefer seninkini seçelim!”

-*-

Elena, Mirabelle’nin onun için seçtiği bir çift zümrüt küpeyi satın aldı. Özelleştirilmesi gerekmeyen hazır bir üründü, bu yüzden satıcı hemen paketledi. Alım işlemi bittikten sonra Elena  oradan ayrılıyordu .

-“Afedersiniz ama... çok sıra dışı bir yüzüğünüz var.”

E-“BU mu?”

Elena, önceki hayatının tamamında taktığı mavi boncuklu yüzüğünden bahsettiğini fark etti. İçeri girdiğinden beri eline baktığını düşünüyordu ve şüpheleri doğru gibi görünüyordu.

-“Daha önce hiç böyle bir boncuk görmemiştim sakıncası yoksa, satın ...”

E-“Hayır. Satılık değil.”

-“Ah evet.”

Gülümsemesinin altında hayal kırıklığı vardı. elena boncuğun sıradan olmadığını zaten biliyordu. Satıcının ilgisini umursamadan zümrüt küpelerin paketini aldı.

E-“Mirabelle eve dönmeden önce fırına uğramaya ne dersin.”

M-“Vay valla mı?”

E-“Evet. Geçenki çay partisindeki gibi lezzetli bir şeyler bulalım.”

Elena ve Mirabelle el ele tutuşarak hoş bir sohbet eşliğinde dükkandan çıktılar.

Drank-

Kapı içeri girdiklerinde olduğu gibi aynı çınlama ile kapandı. Ancak ilerlerken arkalarında bir bakış onları izliyordu. Satıcı, Elena ve Mirabelle kaybolana kadar pencerenin kenarında boş boş durdu. Yüzünde şiddetli bir ifadeyle çenesini okşarken düşüncelerinde kayboldu.

-“..Bu çok benzer.”

Aklı hala yüzükteydi, dükkanın en derinlerine girdi. Süslü içi mekanın aksine koridor giderek daha çıplak bir hal aldı. Bir yerde durup duvardaki saati döndürdüğünde şaşırtıcı bir şey oldu.

KİİG-

Duvar açıldı ve gizli bir alan ortaya çıktı. Satıcı zifiri karanlık alana kısık bir sesle konuştu.

-“bunu efendine söyle. Aradığınız şeye benzer bir şey buldum.”

Sonra karanlığın içinden bir cevap geldi.

-“Emredersiniz.”

Satıcı daha sonra Elena ve Mirabelle’nin az önce bulundukları yöne doğru başını çevirdi.

-“...Şüpheli herhangi bir şeye karşı  emin olsam daha iyi olur.”

  


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


33   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   35 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.