Daha sıcak olan güney bölgesinden kuzeye doğru seyahat ederken hava giderek daha da soğumuştu. Yatakta yatarken Mirabelle için endişelenen Elena kız kardeşinin üzerine başka bir battaniye daha örttü.
E-“Nasıl hissediyorsun? Çok mu üşüyorsun?”
M-“Hayır, şimdi daha iyiyim.”
Yolu yarılamışlardı. Mirabelle’nin zayıf sağlığı yüzünden başlangıçta hızla ilerlemelerine rağmen yolculukları önemli ölçüde gecikmişti. Mirabelle’nin sağlığı en önemli şeydi, bu yüzden Elena bir handa durmayı emretti.
E-“Bu odanın ısısını artıracağım, böylece birazdan daha iyi hissedeceksin. Yakında çıkacağım o yüzden yorgunsan dinlen.”
M-“Peki. Üzgünüm yalnız gitmek zorundasın.”
E-“Bunun için endişe etme.”
Elena gülümsedi ve nazikçe Mirabelle’nin alnındaki saçları taradı. Kuyumcu, Blaise Kalesinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra bir mesaj göndererek saç tokasının beklenenden daha erken bittiğini ve yarı yolda teslim edileceğini bildirdi. Geciktirmeye gerek olmadığı için Elena bugün için randevu aldı. İlk başta kendisi ve Mirabelle’nin birlikte gitmesi planlanmıştı ama Mirabelle hastalanmıştı ve Elena tek başına çabucak gidip gelecekti.
E-“İyi dinlen.”
Mirabelle’nin battaniyesini çenesine kadar çekti ve ayağa kalktı. Buluşma yeri handan çok uzakta değildi bu yüzden uzun sürmeyecekti.
Dalkag-
Mirabelle’yi rahatsız etmemek için kapıyı dikkatlice kapattı ve ardından saç tokasının fişini almak için yan odaya geçti.
Ancak...
Karanlık, aydınlatılmamış odasına girer girmez birinin varlığını hissetti. Elena nefesini tuttu ve davetsiz misafirin saklandığı yeri bulmaya odaklandı. Kızıl gözleri etrafı taradı , büyük bir pencerenin yanında duran uzun dolaba odaklandı . Elena dolaba doğru bir adım attı. Aniden zifiri karanlıkta bir adamın kısık sesi duyuldu.
K-“Burada saklandığımı nasıl bildiniz?”
Bu tam olarak bir soru değildi ama bir gözlemdi, Elena onun saklandığı yeri bulmuştu. Elena sesi duyar duymaz onun Kuhn olduğunu anlamıştı.
E-“Başkasının odasında ne yapıyorsun?”
K-“Bir süredir olmadığın için bekliyordum. Ama beni nasıl tespit ettiniz?”
Kuhn Elena’nın yerini bulmasına oldukça şaşırmış görünüyordu. Elena bir an tereddüt etti, soruyu nasıl cevaplayacağını bilemedi. Onu kandırabileceğini düşünmüyordu.
E-“...Şey, bunu Sör Kasha’nın hayal gücüne bırakıyorum.”
Ne doğru söyledi ne de yalan. Kuhn onun yöntemlerini anlatmak istemediğini anladı ve basit bir şekilde yanıtladı.
K-“...Anlıyorum.”
Karanlıkta ilerledi, pencereden gelen hafif ışık figürünün gölgesinin çıkmasına neden oldu. Yanında getirdiği belgeleri uzattı.
K-“Bunlar Krauslar hakkındaki bilgiler.”
E-“Teşekkürler.”
Hemen raporlara bakmak istemesine rağmen bir randevusu vardı. kuyumcunun makbuzunu masadan aldı ve ardından Kuhn’un ona verdiği belgeleri aynı yere bıraktı.
E-“Bir şey almak için bir süre ayrılmam gerek. Buradan çok uzak olmadığı için beni takip etmek zorunda değilsin ve şövalyelerim bana eşlik edecek. Ben dönene kadar burada bekleyebilir misin?”
K-“Benimle başka bir işin mi var?”
E-“Şu an yok ama raporları okuduktan sonra olabilir.”
Kuhn bir an endişeli göründü ama sonra sakince cevapladı.
K-“Peki.”
Kuhn, Blaise şövalyeleri olduğu için yanında gitmesi gerekmediğine karar verdi. Hepsinden önemlisi dışarı çıkıp geri gelmektense burada beklemek daha fazla zaman kazandırırdı ve şövalyelerde şüphe uyandırmamak için Elena ile arasında belli bir mesafe bırakmak zorunda kalacaktı. Elena’nın istediğini yapabilirdi. Ama... her şeyi önceden tahmin edemezdi. Kuhn ceketinin cepinden el büyüklüğünde bir şey çıkardı.
E-“Bu nedir?”
K-“General tarafından geliştirilen bir havai fişek. Tehlikeli bir şey olursa yak. Buradan nereye gideceğini zaten biliyorum. Havai fişek patlarsa on dakika sonra orada olacağım.” ÇN: aslında bütün kadınlara şöyle Kuhn robotları vereceksin kimse zarar veremeyecek kadınlara
Elena şaşkın bir ifadeyle havai fişeği aldı ve sonra ona baktı. Programının tamamını çoktan bildiğini ima etmiş gibiydi ama ayrıntılara olan dikkatine hayran kaldı.
E-“Anladım. Tehlikeli bir şey olursa kullanacağım.”
Elena fişeği dikkatlice uzaklaştırdı.
E-“Yakında görüşürüz.”
K-“Allah’a emanet olun.”
Kuhn ile konuşmasından sonra Elena odadan çıktı. Kuyumcu ile olan randevusu yaklaşmıştı.
-*-
Güneş ufuktan tamamen kayboldu, sokakları derin bir karanlık kapladı ve Kuhn’un bulunduğu Elena’nın odasını bile kapladı. Şövalyeleri birlikte ayrılırken pencereden Elena’yı izledi. Sonunda yavaş yavaş sokaktan kayboldular, kuhn hiçbir şey yapmadı.
TİK TAK
Saatin saniye ibresi ölümcül sessizlikte yüksek sesle yankılandı. Bu Kuhn için olağan bir sessizlikti. Birdenbire-
ÇATANK-
Kuhn’un gözleri kırılan bir şeyin sesine kaydı. Doğru hatırlıyorsa Elena’nın kız kardeşinin kaldığı odadan gelmişti. Yanlışlıkla bir şeyi kırdığı belliydi.
K-“...Kontrol etmem için hiçbir neden yok.”
Kuhn’un görevi Elena idi. Kız kardeşi buna dahil değildi. kulaklarına başka bir ses geldiğinde ifadesiz gri gözleri tekrar fırladı.
Seug seug
Yerde bir şey sürükleniyordu. Ve Elena’nın odasına yaklaşıyordu. Kuhn, Elena’nın odaya ilk girdiği zamanda olduğu gibi kendini sakladı. Kapı yavaşça açıldı ve içeriye giren ilk şey kesik nefes sesiydi.
M-“Hah. Hah... abla..”
Sesi kaybolmak üzereydi ve durumunun ciddi olduğunu hissedebiliyordu. Yerde yürüyen ayaklarının sesini duydu. Eşiği geçmeden önce titreyen küçük bedeni tamamen yere çöktü.
M-“Ah abla... canım ... acıyor..”
Kuhn yerde yatan Mirabelle’ye baktı. Küçük bir hayvana beziyordu. İnce kolları ve bacakları yüzünden miydi? Sadece küçük bir gayret onu yıpratıyor gibiydi ve o kadar kırılgandı ki, böyle bırakılırsa ölebilirdi. Küçük bir endişe Kuhn’un vicdanını kemirdi.
K-“... Onu görmezden mi geliyorum?”
Mirabelle ölürse Kuhn sorumlu olmazdı. Sayısız kez kendi elleriyle de dahil olmak üzere ölüme şahit olmuştu. Ölüm Kuhn için yeni bir şey değildi ve ona alışmıştı.
Ancak Elena, Kuhn’un bu odada beklediğini biliyordu. Mirabelle ölürse haksız yere suçlanabilirdi. Uzun süre tereddüt etti.
TUBUG TUBUG-
Önünde hasta biri olan birisine göre Mirabelle’ye doğru oldukça rahat bir şekilde uzun adımlarla yürüyordu. Nedenini anlamadı. Elena’nın ona kızmasından korktuğu için hareket etmiyordu. Buna diğer insanları da dahil edebilirdi, mesele bu değildi. nedense bir gün sokakta bulduğu küçük bir kuşu anımsadı. Bunun geçici bir istek olduğunun farkındaydı ama elinden bir şey gelmiyordu. Bu odada saklanmanın ve durumu görmezden gelmenin doğru karar olduğunu söyleyemezdi.
K-“Neren acıyor?”
Mirabelle karanlıkta aniden bir adamın belirdiğini görünce şaşırdı. Dinlenirken mide ağrısıyla uyanmıştı. Hizmetçiyi çağırmaya çalıştı ama yanlışlıkla yanındaki bir şeyi kırmıştı. Zilin sesinden daha yüksek bir sesti ama kimse odaya gelmemişti. Şiddetli acı ile Elena’nın odasına gitmek zorunda kalmıştı ve beklenmedik bir şekilde gizemli bir adama rastladı.
M-“Haah, hah... kimsin ... sen?”
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.