Elena’nın başkente olan seyahati her zamankinden daha yavaş bir şekilde ilerledi. Neyse ki Mirabelle birkaç gün içinde toparlanmıştı ama olanlardan sonra Elena daha temkinli davranmaya başlamıştı.
M-“Gerçekten artık daha iyi hissediyorum abla.”
E-“Biliyorum.”
M-“Biraz hızlanabiliriz...”
E-“Başka şeyler için endişelenme ve battaniyeni ört.”
Mirabelle’yi her zaman sıcak tutmak iyi bir fikirdi bu yüzden Elena arabada üzerine bir battaniye daha örttü. Mirabelle ablasını durduramayacağını anlayarak gülümsedi.
Mirabelle’nin saçı kelebek saç tokasıyla süslenmişti. Elena’nın hayal ettiğinden bile daha güzel olmuştu, kız kardeşinin güzel görüntüsüyle mest oldu. Ama garip olan şey....
Mirabelle yolculuk sırasında sanki daha çok büyümüştü. ÇN: tabi aldı odunu Kuhn’dan büyür
Elena tam olarak zamanını anlayamasa da yaşına göre küçük görünen Mirabelle daha olgun görünmeye başlamıştı. Mirabelle’nin kalbinde bir şeyler değişmişti ama ne olduğunu belli değildi.
E-‘... Sir Kasha ile özel bir şeyler olduğunu sanmıyorum. Neden?’
Mirabelle bir süre Kuhn’un nerede olduğunu sormaya devam etmişti ancak Kuhn bundan hiç bahsetmemişti sanki o geceden habersizmiş gibi. Ama görmezden gelinemeyecek bir şey vardı. mirabelle’nin ceketi annesinden kalan oyuncak ayısının etrafına sararken takındığı ifade. Elena’yı garip bir şekilde etkilemişti. Mirabelle ve Kuhn hiçbir şekilde birbirleriyle karşılaşmayacak iki insandı. Statü, yaş, kişilik veya başka bir şey olsun uyumsuzlardı. Mirabelle o kadar naif bir insandı ki Kuhn’un elleri kana bulanmışken o çiçek dahi koparamazdı. İkisi arasında tesadüfi bir karşılaşmanın olması iyi değildi ve Mirabelle’yi değiştirmiş gibi görünüyordu.
E-‘...Kaçırdığım bir şey mi var?”
Gereksiz yere endişe ettiğinin farkındaydı ama hafife de almak istemiyordu. Kuhn’un nerede olduğunu Mirabelle’ye açıklamadı.
Arabanın camından bakan Mirabelle aniden elena ile konuştu.
M-“Şuraya bak abla. Beyaz çiçekler çok güzel.”
Elena Mirabelle’nin işaret ettiği tarafa baktı.
E-“ Çok tatlılar.”
Aniden Elena bir daha asla dönemeyeceği bir zamanı yaşadığı için minnettar hissetti. Mirabelle’yi zaten bir kez kaybetmişti. Küçük, sıradan anlar bile çok değerliydi. Bu yüzden onları başkente götüren arabada iki kardeş sohbet ederek keyif aldılar. Ve o anlarda Elena ara sıra Carlisle’nin ona söylediği sözleri hatırladı.
C-‘Seni özledim.” ÇN:aslında seni görmek istedim ama korece seni özledim diye de çevriliyor o yüzden böyle yazmayı uygun gördüm.
Onu görmek için kısa bir süre bile dayanamayan ve başkentten onca yolu onu görmek için gelen bir adam...
Hala onu özlüyor muydu? Çok meraklanmıştı.
-*-
Elena konaklamak için durduklarında Kraus ailesi ile ilgili olan belgelere baktı. Başkent bölgesindeki soylular ve kraliyet ailesi hakkında edindiği bilgilerde de defalarca okumuştu. Kuhn’un onu uyardığı gibi Kraus ailesi hakkında elde edilebilecek çok detaylı bilgiler mevcut değildi. belgenin içinde Kraus ailesinin en güçlü ismi olan Kont Evans hakkında kısa bir bilgi vardı. Evans Kraus.
Altmış yaşını geçmiş olmasına rağmen kar ve zararı hesaplamakta hala hızlıydı. Ticari gelişmelere odaklanmayı tercih ederek Ruford İmparatorluğunun siyasi işleriyle ilgilenmeyen bir iş adamı. Raporda yardımcı olacak pek bir şey yoktu ama hiç yoktan iyiydi.
E-“’..Caril’in ne düşündüğümü bilip bilmediğini merak ediyorum.’
Carlisle bütün bu bilgileri biliyorsa Krauslardan destek almak isterdi. Ama yapmamasının bir nedeni olmalıydı.
Elena Kuhn2un ondan bilgi gizlemiş olabileceği ihtimalini düşündü. Kuhn’dan şüphe duymasa da ona tamamen güvenemezdi. Zorlu bir siyasette kendisine verilen hiçbir şeye koşulsuz güvenemezdi ve kendisinin her şeyi onaylaması gerekiyordu.
E-“Yapılacak çok şey var.”
Şimdilik carlisle ile baloda buluşmaları ve resmi olarak evlenmeleri acildi, imparatorluk tacını giymeden önce tırmanması gereken koca bir dağ vardı. kafasında senaryolar dönüyordu...
Tık tık
Saatine baktı ve arabaya binme zamanının geldiğini fark etti.
M-“Hazır mısın abla?”
Mirabelle’nin sesiyle Elena masasındaki belgeleri kabaca topladı.
E-“Evet şimdi çıkıyorum.”
Yolculuk yavaştı ama bir süre sonra başkente vardılar. Günün sonunda babalarının konağında olabilirlerdi. Elena odasından çıktığında mirabelle kapısının yanında bekliyordu.
M-“Ah abla balo elbiseleri konusunda. Yolda giyim mağazasına uğrayalım mı?”
E-“Abiyeler mi? Nasıl olduklarını merak mı ediyorsun?”
M-“Evet. Keşke elbiseleri Blaise Kalesi'ne teslim ettirseydik ama buruşurlar diye başkentten alacağımı söyledim. Kendim de nasıl göründüklerini merak ediyorum.”
Şu anda tüm mağazalar Kraliyet balosu yüzünden siparişlerle doluydu. Neyse ki Elena ve mirabelle elbiselerini çabucak sipariş etmişlerdi ve bittikleri konusunda çoktan bilgilendirilmişlerdi. Giyim mağazasına konağın yolunda olduğundan Elena mutlu bir şekilde başını salladı.
E-“Tamam o zaman.”
M-“Bekleyemiyorum!”
Elena mutlu kız kardeşiyle arabaya bindi. Pansiyon ne kadar süslü olursa olsun. Nihayet araba ve han rutininin bittiği gündü. O da Mirabelle kadar mutluydu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.