SSS-Class Suicide Hunter - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




13   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   15 


           
Bölüm 14 - Senin de mi Becerin Var? (2)


Ses, gevezelik eden hayaletten bağımsız olarak konuşmaya devam etti.

[Lütfen bir beceri kartı seçin.]

Bu gerçekti!

İki turuncu bronz kart uçmaya başladı. Etrafımda başımı döndürecek kadar hızlanmaya başladılar ama aklım başka bir şeydeydi.

-Has*ktir. Bu ne tür bir hile! Tüm canavarların becerilerini kopyalamak da haksızlıktır. Hey! Bu Kuleyi yöneten kişi kim! Neden bu beceriyi bana değil de bu topal çocuğa verdiniz?!"

"Ah. Biraz sessiz ol. "

-Çık dışarı, seni aptal kule! Bu sayılmaz. Ahh, çok öfkeliyim!

Bae Hu-ryeong öfkeyle kollarını ve bacaklarını kırbaçladı. Bu... sadece iğrençti. Şekerleri çalındığı için kızan bir çocuktan hiç farkı yoktu. O kadar iğrençti ki bu kadar çirkin olması bir mucizeydi.

"Sheesh. Sadece kartlarıma odaklanmalıyım."

Havada uçan iki kartı gözlemledim.

"İkisi de bok renkli kartlar, bu yüzden iyi bir beceri olmayacak, ama ..."

Ama kalbim küt küt atıyordu. Tanrım. Bir canavarın becerisi. Bir canavarla aynı beceriyi paylaşabilirim! Birine gizli bir şaka yapıyormuşum gibi hissettim.

"Merak ediyorum."

Elimi uzattım.

"Seçelim bakalım birini!"

Ve o zaman, ben onlardan herhangi birini yakalamaya çalışıyordum.

-Huh? Bunu mu seçiyorsun?

Hayalet piç bunun dışında kalamadı ve yine müdahale etti. Heyecanım azaldı. Tanrım. Birini alt etme yeteneği gerçekten inanılmazdı.

"Evet. Zaten hangisini seçtiğim önemli değil."

-Neden önemli değil?

Bae Hu-ryeong kartların arkasından bana baktı.

-Madem bedavadan beceri edinebiliyorsun en azından iyi bir beceri edinmelisin.

"Hangisinin daha iyi yetenek olduğunu anlayamıyorum. İkisi de bok renginde. Bu sadece bir şans oyunu. "

-Ne? Hangisinin daha iyi olduğunu nasıl anlayamıyorsun?

"Tanrım. Bugün anlamakta özellikle kötüsün."

Hayal kırıklığı içinde bağırdım.

"Kartların renkleri aynı! Sadece sırtlarını görebiliyorum! Aralarında ayrım yapmanın bir yolu yok, bu yüzden hangisinin daha iyi olduğunu nasıl bilebilirim? "

Sonra Bae Hu-ryeong başını yana eğdi.

-Ama ben görebiliyorum?

"Ne?"

-Kartların önünü görebiliyorum.

Bae Hu-ryeong edepsiz bir sesle konuştu. Şaşkınlık içinde sessiz kaldım.

"Bu... nasıl bir..."

'Saçmalık' diye bitirecektim cümlemi ama bir şeyi idrak ettim.

Yer!

Bulunduğum yerden kartın sadece arkasını görebiliyordum. Etrafa bakmaya çalıştığımda bile kartlar aynı görünüyordu. Örneğin, Dünya'dan ayın arka yüzünün hangisi olduğunu bilemezdiniz, ben de kartın arkasında ne olduğunu asla göremiyordum.

Ama göremeyen sadece bendim.

Bae Hu-ryeong bu karanlık alanda istediği gibi hareket edebiliyordu.

Evet.

Kartları görebileceği yere gidebilirdi!

"Aman Tanrım..." diye mırıldandım.

"Orada gerçekten görebiliyor musun? Kartların açıklamalarını görebiliyor musun? "

Bae Hu-ryeong kaşlarını çattı.

-Elbette görebiliyorum. Ne diyorsun sen, gözlerime bak. Gençliğimden beri iyi görme yeteneğine sahip olduğum için ünlüydüm. Köyümde Köpek Boku adında bir adam vardı. Bana bir havai fişek fırlatmıştı ama görüşüm o kadar iyiydi ki ondan bile kaçınabilmiştim. En sonunda da gözlerimi Cennetin Gözleri'ne yükselttim. Haa, o kadar mükemmelim ki ...

"Eureka!"

-Kahretsin! Çıldırdın mı sen? Neden çığlık atıyorsun?

Bae Hu-ryeong şaşırmıştı ama umursamadım.

"Eureka! Eureka! Eurekaaaaaaa!"

Sadece önüme çıkan şanstan dolayı çok mutluydum.

Bae Hu-ryeong bana tuhaf bir şekilde baktı ve dilini tıklattı. (ÇN: tu yaparız ya hani dili damağa yapıştırarak. Hayret bir şey anlamında :D)

-Bu çocuğun beyni, ona Zombi demeye başladıktan sonra gerçekten bir zombi beynine dönüşmüş. Tsk tsk tsk…

Bae Hu-ryeong'un bana söylediği şey buydu.

[Üreme Lütfu]
Seviye: E
Etkisi: Ah, doğa bize barınak sağladı ama aynı zamanda bizi deniyordu! Bu dünya çok acımasız. Orklar üreyerek doğayı yenmek için çoğaldı. Bir ork öldürüldü mü? Merak etmeyin. Hâlâ göremediğiniz 9 tane daha var!
※ Ancak, sık sık uyarılırsınız.

[Chiik, Chik]
Seviye: F
Etki: 'Cümlelerimizin sonuna bir chik ekledik chik. Bunu neden yaptığımızı da bilmiyoruz chik! Ama bu chikten biraz almalısın.' Ork başparmağını kaldırdı. 'O zaman chik chik fun chiiik'ten kaçamazsın chiiik!"
※ Ancak, chiik chik. (ÇN: Böyle yetenek mi olur abi bu ney ya fqwfasf) 

'Vay…'

Kaka renkli kartlar...

İkisi de boktan becerilerdi. Kendimi şaşırmaktan alıkoyamadım.

-Nasıl ama? Seni durdurmasaydım [Chiik, Chik] 'i seçerdin. Gong-ja, sen bir erkek olarak doğdun. Bir Ork'un gücünü en az bir kez deneyimlemelisin. Bana teşekkür et şimdi. Hadi!
 
Hayaletin söylediklerine bile şaşırdım. Bu, şaşıracak kadar kendimde olduğum anlamına geliyordu.

"Mm."

Bae Hu-ryeong'u görmezden geldim ve düşüncelere daldım.

"İkisinden birini seçmem gerekiyorsa [Chiik, Chik] daha iyi olur."

-Huh? Sen deli misin?

"Hayır. İyiyim."

Başımı salladım. Tamamen kendimden emindim.

"Bunun hakkında ne kadar düşünürsem düşüneyim [Chiik, Chik] becerisi [Üreme Kutsaması]' ndan daha yararlı görünüyor."

-Hey, hey! Bekle! Biraz daha düşün. Soğukkanlı olmalısın…!

Sırıttım.

Bae Hu-ryeong'a beceriksizce güldüm.

"Sanırım benimle aynı şeyi düşünüyorsun."

Bae Hu-ryeong beni daha fazla ikna etmeye çalışmadan önce bok renkli kartı aldım. Kartlar ortalıkta hızla dolanıyordu ama sadece 2 tane oldukları için önemli değildi.

[Seçim tamamlandı. Beceri kopyalanmaktadır.]

[24 saat öncesine geri dönüyorsunuz.]

-H, Hayır!

"Evet!"

Bae Hu-ryeong ve ben uyum içinde bağırdık.

[Mevcut avcı sıralamanız F sınıfıdır.]

[Becerinizden dolayı bir ceza almayacaksınız.]

Karanlık dünya aydınlanmaya başladı.

---------

Gözlerim birden açıldı.

“Hımm!”

Kendimi tazelenmiş hissettim.

"Ah, bu çok hoş. İnsanların, rahatlamaları için iyi uyumaları gerekir. "

Bu artık eskiden kaldığım 7 metrekarelik oda değildi. Sangryun'dan istediğim odaydı. Geniş değildi ama yeterince büyük bir otel odasıydı. Piyango biletinde 1.lik ödülünü kazandıktan sonra şimdilik burada kalmaya karar verdim.

O esnada.

-Lanet olsun! Buna aşık olacağını düşünmüştüm, ama işe yaramaz derecede akıllısın!

“Hehe.”

Bae Hu-ryeong etrafımdaki havayı tekmeledi. Sanırım bana şaka yapamadığı için kızmıştı. Mm. Sadece ona bakarak zihnim bir resme bakıyormuş gibi rahatladı.

"Bir bakalım, iksirleri alalım… Durum penceresi."

Artık zamanımı boşa harcamak için bir nedenim yoktu. Avlanma alanına giderken durum penceremi kontrol ettim.

İsim: Kim Gong-ja
Sınıf: F Sınıfı
Beceri (4/4)
-> Tıpkı Senin Gibi Olmak İstiyorum (S +): Pasif
-> Zaman Yolcusunun Saat Mekanizması(EX): Pasif
-> Kılıç Takımyıldızı (A +): Pasif
-> Chiik, Chik (F): Aktif +

"İyi. Sorun yok."

Beceri yuvalarım doluydu. Ama iyiydi. Aralarından sadece [Chiik, Chik] 'i değiştirebilirim.

'Bir sonraki becerimi elde edene kadar kadar seni kullanacağım.'
 
-Gong-ja. Ben de düşünüyordum... Sanırım sadece bağdaş kurarak meditasyon eğitimi yapsan daha iyi olur. Bağdaş kurmak. Zihinsel eğitim. Çok havalı değil mi?

“Hoohoo.”

3. kat avlanma alanına vardık. Uzaklarda orkların dolaştığını görebiliyordum.

-Grrr ... chik.

Konumlarını gözlemledim ve iksiri çıkardım. Hepsini içinde bulunduğu sıcak termostan tek yudumda içtim.

-Hey. Gong-ja? Beni duyabiliyor musun? Sessizce antrenman yapmalıyız. Bağdaş kurarak meditasyon yapsak bile yarım yıl içinde Aura'yı anlamanı sağlayacağım. Hımm ne dersin? Güven bana. Meditasyon yap sadece.

“Kya! Tadı güzel."

Bu sadece 2. içişimdi ama ben çoktan alışmıştım. Görünüşe göre eczacı iksiri yaparken tadını özel olarak halletmiş.

İksirin etkilerinin beni ele geçirmesini bekledim.

"Kılıç İmparatoru. Biliyor musun?"

-Huh? Ne? Meditasyon mu yapacaksın?

"İşine gelince bana Zombi diyorsun, gelmeyince Gong-ja diyorsun. Sadece bir şey istediğin zaman ismimle sesleniyorsun."

Güm! Güm! Güm!.

"Bunu sana nazikçe söylüyorum ki bu alışkanlığını düzelt."

Konuşmayı bırakır bırakmaz dünyam yavaşça dönmeye başladı.
 
Kalbim çarpıyordu. Bunun yanısıra kalbimde zayıf bir akış hissedebiliyordum.

Aura!

Eğitim kesinlikle meyvesini veriyordu. Geçen seferin aksine bu sefer Aura'yı hemen net bir şekilde hissedebildim.

"Hoo, oo ... hoooo ..."

Nefesimi kontrol ettim ve orklara yaklaşmaya başladım. Korku. Birinin varlığını hissettikten sonra ork kulakları seğirdi. Büyük yeşil canavar yavaşça arkasına döndü.

-Grk?

Ork'un gözleri büyüdü. Kafası karışmış görünüyordu. Onun bakış açısından, avı kendi ayakları üzerinde ona doğru yürüyordu.

-Krrrrrr!

Ork, ayaklarına gelen bu şansı memnuniyetle kabul edip sopasını kaldırdı.

Kendi kendime gülümsemeye başladım.

[Beceriniz etkinleştiriliyor.]

Ağzımı açtım

“Ch ... ik! Chik!”

Ork, bir anda durdu. Gözleri öncekinden daha büyüktü. Sopası havada asılı kaldı.

-Chiik ... chiik? Chi..ik?

Ork başını yana eğdi. Avının kendi dilini konuştuğu gerçeğini nasıl kabul edeceğini merak ediyor gibiydi.

Elbette, bir ork'un IQ'sunu anlamak imkânsızdı ve benim IQ'm bu şansı boşa harcayacak kadar düşük değildi.

“Chiik!”

Orkların dili ağzımdan mükemmel bir şekilde döküldü.

Aynı dili konuştuğum canavarları savunmasız bırakan bir beceriydi!

-Krr? Ch ... irk?

Önümdeki canavar daha da şaşırdı. Kafası o kadar karıştı ki ne yapacağını bilemedi. Ona doğru koşmaya başladığımda düzgün tepki veremedi.

Kılıcım ork'un boğazını düzgünce kesti. Kılıcıma çok az ya da çok fazla olmayacak şekilde bir damla Aura ekledim. Bir kan pınarı oluştu ve ork yere devrildi.

-Cha ... irk ...? Gr ... chik ...

Sanki haksızlığa uğramış gibiydi.

İnsan diline çevirince "Sen de mi Brütüs!" diyordu muhtemelen.

“Chirk.”

Yüzümde kazananın gülümsemesi vardı. Aura'yı vücudumdan çıkarmak hâlâ acıtıyordu... ama vücudumun durumu geçen seferle kıyaslanamazdı. İyiydim. Bu kadar Aura kullanmama rağmen iyiydim.

-Hileci piç! Bunu yapacağını biliyordum!

Bae Hu-ryeong titriyordu.

-İyi orkları böyle kandırmaya utanmıyor musun? Huh?! Orkların nasıl hissettiğini düşünmüyorsun bile! Masum orklar senin gibi pis insanlar yüzünden yaralanıyor ve öldürülüyorlar!

Herhangi bir yöntem kullanarak antrenman yapmanın sorun olmadığını söyleyerek onun daha önceden söylediklerini tekrar etmek istemedim. 

Bunun yerine, sırıtarak tek bir kelime söyledim.

“Chiik!”

-Argh! Bu! Çok can sıkıcı! Bu zayıf herife neden bu kadar güçlü bir hile yeteneği verdin, Kule?!

Bir hafta geçti...

Avlanma alanında 5. kata geçmiştim.

-----Çevirmen Notu-----

Gelişme devam ediyor chik chik. Kule neden Kuleeee diye ağlıyor Hayaletimiz chik chik. Bizim herif hakikaten akıllı ve çok kurnaz chik chik. Diğer bölümde nasıl şaşırtacak bizi acaba chik?

Devamı için sitemizi ziyaret edebilirsiniz. 30 küsür bölüm yayımlandı bile. www.novelevreni.com

Herhangi bir hatamı söylemek, öneri ve şikayetlerde bulunmak için discord kanalımıza gelebilirsiniz.
https://discord.gg/9GhxJCn

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


13   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   15 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.