Başlangıçta, eski Kuzey Avrupa Holding'inin zengin ihtiyarlarından biri olduğu söyleniyordu.
Gerçek adı Marcus Calenberry. Sonunda oldukça pişman olmuş olsa da ailesinden, bağlantılarından ve servetinden vazgeçip Kule’ye tek başına girdiği söyleniyor.
Kimse onun tam olarak hangi becerilere sahip olduğunu bilmiyor.
Kendi kendine mırıldanma alışkanlığı olduğu söyleniyor.
-Cık!..
"Hiç yararlı bilgi yok."
Hatta herhangi bir röportaj videosu aradım ama bir tane bile bulamadım. Görünüşe göre bu ihtiyar, Alev İmparator'un tam tersiydi. Kötü kişiliğiyle tanınmasına rağmen onun hakkındaki her tür bilgi internetin her yerinde bulunabilirdi.
Diğer yandan, Kılıç Azizi tam bir gizemdi.
Kılıç Azizi hakkında internetteki bilgiler çok belirsizdi. Anlaşılan büyük zengin bir aileden geliyordu, Kuleye kendi başına girmişti ve kendi kendine mırıldandığı söylentileri vardı. Tüm bilgiler spekülatifti.
'Ne?'
Başımı köşedeki bir masaya çevirdim. Kılıç Azizi orada tek başına oturmuş sütlü votkasını içiyordu.
"En azından kendi kendine mırıldandığı bilgisi doğru."
Garip bir moda anlayışı olan yaşlı adam... Garip içkisiyle masaya oturmuştu ve yudumlar arasında kendi kendine mırıldanıyor gibiydi.
"Kapayın çenenizi. Bu kadar gürültülü olmayın. İlk olarak siz… ”
Mırıltılar...
Yaşlı adamın ne dediğini tam olarak duyamıyordum ama söylediği her kelimeyle birlikte tükürüyor gibiydi. Korkunç bir sahneydi ve istemsizce ürktüm.
“Psikozdan mı muzdarip acaba?”
Bir numaralı avcı, psikotikti.* Bu başlı başına korkutucu bir şeydi. Sanki bir nükleer bombaya sahip olup da onun ne zaman patlayacağını bilmemek gibiydi. E.N: Psikoz olan kişi demektir. Psikoz ise türlü sebeplerle kişiliğin bütünlük ve uyum gücünü geniş ölçüde yıkan ruhsal bozukluklar demektir.
“... Hayır, bu açıdan bakılırsa Yoo Soo-ha aynı zamanda bir psikopattı.”
Belki de bir numara olmanın şartlarından biri akıl hastası olmaktı.
“Neredeyse tüm üst sıralardaki kişiler psikopattır.”
Başımı iki yana salladım ve bilgi için internette gezinmeye devam ettim. Ancak çoğu bilgi tamamen spekülatifti. Ama bakmaya devam ederken forumdaki bir gönderi gözüme çarptı.
---[(Dikkat!) Kılıç Azizi'nin önünde asla konuşmamanız gereken tabular var.]
‘Hmm?’
İlginç bir başlıktı. Konu, Avcı Uzmanlığı Topluluğu web sitesinde yayınlanmıştı. Yalnızca Büro tarafından verilen Avcı Sertifikasına sahip olanlar tarafından erişilebilen bilgiler hakkında sohbet etmek ve bilgileri paylaşmak için bir yer. Gönderi anonim olarak yapılmıştı.
---Bizzat kendim şahit oldum. Ölmek istemediğiniz sürece Kılıç Aziz'in önünde asla konuşmamanız gereken tabular var!
└ Nedir bunlar?
└ Ailesi hakkında herhangi bir şey. Birkaç gün önce birkaç üst düzey avcı Kılıç Azizi ile savaşıyordu ve onlardan biri şöyle dedi.
"Şu hâline bak, dış dünyadaki torunların acı çekiyor olmalı."
"Bahse girerim ki yalnız kalmaktan hoşlanıyorsundur çünkü senin etrafında olmaya cesaret edemiyorlardır."
"Böyle davrandığını görseler ne kadar utanırlardı."
---Sonra öldü!
└ Ne? Öldü mü?!
└ Evet. Öldürüldü. Aslında boğazı kesilmeden önce anca "Böyle davrandığını görseler ne kad-" diyebildi. Kafası bir anda vücudundan ayrılmıştı.
Bundan sonraki yorumlar coşmuştu.
---Saçmalama.
---Bu, muhtemelen o büyük loncaların yarattığı bir söylenti!
---Şu anda durumu iyi, bu yüzden insanlar onu kötülemeye çalışıyor.
Cevap verenlerin çoğu inanmasa da isimsiz yazar durumun böyle olduğu konusunda ısrarcıydı.
---İnanın ya da inanmayın, umrumda değil! Sadece söylemek istedim, bu yüzden de burada paylaştım.
---Tabii ki Kılıç Azizi'nin yanlış olduğunu söylemiyorum. Ailesinden bahsetmesi o adamın hatasıydı. Ancak bu birkaç üst düzey gücün bu olay nedeniyle ona saldırdığı kesin. Bugünlerde medyada kendisine yöneltilen karalamalarda bunu görebilirsiniz.
---Her neyse, Kılıç Azizi ile tanışırsan şansını deneyebilirsin.
“… -Çok gürültülü. Ben kendim halledeceğim, o yüzden beni yalnız bırakın. "
Yaşlı adam masaya oturduğundan beri kendi kendine mırıldanıyordu. Gerçekten akıl hastalığı varmış gibi görünüyordu. Bununla birlikte, psikozdan muzdarip olsa bile yine de dünyanın zirvesindeydi. Bu çılgın yaşlı adamın hayal gücünün ötesinde büyük becerilere sahip olduğu gerçeği değişmemişti.
'İyi.'
Ve bu benim için yeterince iyiydi.
Denemeye değerdi.
"İyi içki."
"Ah, iyi yolculuklar!"
Kılıç Azizi kadehindeki votkayı bitirdi.
O, tavernadan ayrılır ayrılmaz tüm müşteriler toplu bir şekilde tutmuş oldukları nefesleri verdiler.
“Sonunda gitti.”
"Bunamış olmalı. Neden böyle mırıldanıyor ki? "
"Cidden ha. Her neyse, artık alkolün tadı güzel gelmiyor... "
Muhtemelen tüm müşteriler Kılıç Azizi'nin çıkmasını bekliyordu, hepsi benim gibi ayağa kalkıp tavernadan ayrılmaya başladı.
Ancak, niyetlerimiz muhtemelen bambaşkaydı .
"Bu, biranın parası."
Çabucak ayağa kalktım ve hesabımı ödedim. Kaybedecek vaktim yoktu.
"Ah evet. Teşekkür ederim. Yine bekleriz!"
“Bira çok lezzetliydi. Kesinlikle tekrar geleceğim."
Ding!
Ben kapıyı açıp dışarı çıkarken kapıdaki zil çaldı.
Saat geç olmuştu ve karanlık tüm sokağı kaplamıştı.
'Nereye gittin…?'
Etrafa baktım, sokaktaki sayısız barlardan çıkan çok sayıda insan vardı. Gece gökyüzünün altında alkolün etkisiyle eğlenen düzinelerce insan gülüyordu ve sendeliyordu.
"Neredesin, Bay İlk Sıra?"
Neyse ki bir süre etrafa bakındıktan sonra aradığımı buldum.
'Buldum seni!'
Onu, giydiği sıradışı kıyafetler sayesinde buldum. Muhtemelen tüm Babil'de takım elbise giyen ve kılıç taşıyan tek adamdı. Hızla kendimi topladım ve yaşlı adamı takip etmeye başladım.
'Hangi becerilere sahipsin?'
Kalbim çarpıyordu.
'Alev İmparatoru, Ex-Seviye bir beceri olan saçma derecede güçlü bir zamanda geri gitme becerisine sahipti. Peki, önceki neslin en güçlüsü olan Kılıç Azizi kim bilir nasıl becerilere sahip olacaktı? Daha da güçlü becerileri olmaz mıydı?"
Bu beceri yakında benim olacak. Tabii şanslıysam.
...
Bu yaşlı adamı ne zamandır takip ediyordum?
Şehrin kalbinden çoktan uzaklaşmış, arka sokaklarda yürümeye başlamıştık. Onu takip etmeye devam ederken sokakları ve arka sokakları terk edip şehrin dış mahallelerine girdik. Burada hiçbir bina veya herhangi bir inşaat izinin olmadığı bir alan vardı.
Kılıç Azizi bu boş alandan geçti.
“Hmm.”
Bir ağacın arkasında durmadan önce biraz daha yürüdüm.
"Burası yeterince uygun olmalı."
Kılıç Azizi, yaşlı bedeni yıldız ışıklarıyla aydınlanırken arkasını döndü.
"Neden buraya gelmiyorsun genç adam?"
“...”
"Bu yerde ne yaşandığını kimse bilmeyecek."
Arkasına saklandığım ağaca bakıyordu. İçimden iç geçirdim.
“Beni yakaladı.”
Bunu beklemeliydim. Zaten en başında, en güçlü avcının benim gibi alt sınıf bir avcı tarafından takip edildiğini bilmeyeceğini düşünmek mantıksızdı.
Ağacın arkasından çıkarken sadece kendi beceriksizliğimi suçlayabilirdim.
"Ah. Affedersiniz. Size sormak istediğim bir şey var Kılıç Azizi-nim."
Elimden geldiğince kibarca konuşmaya çalıştım. Ama bazı nedenlerden dolayı Kılıç Azizi güldü.
“Hah. Bunca zamandır beni takip sen değil misin? Bu yaşlı adama soru sormaktan neden bu kadar korktuğunu anlayamıyorum."
“...”
“Ha?”
Bazı sebeplerden dolayı. Görünüşe göre Kılıç Azizi kasıtlı olarak korkuyormuş gibi davrandığıma inanıyordu. Ayrıca arkasını döndüğünden beri, Kılıç Azizi, ben hiçbir şey yapmamış olsam bile kılıcının kabzasını bırakmamıştı. Görünüşe göre her an saldırmaya hazırdı.
‘Ah! Neden?'
Tabii ki, benim için en iyi sonuç buydu çünkü amacım onun beni öldürmesini sağlamaktı.
“Ama onu takip etmekten başka bir şey yapmadım.”
Niyetimi bilsin ya da bilmesin, Kılıç Azizi hayatımı sona erdirmeye hazır gibiydi. Sanki onun gözünde ben çoktan ölüydüm ve o sadece benimle dalga geçiyordu.
“… Oyunculuğun harika. Gerçekten, harika bir suikastçı olmalısın. "
“... Nasıl?"
"Anlamamış gibi davranmana gerek yok. Diğer avcılar buna kanabilir ama benim gözlerimi kandıramazsın. Senin Kara Ejder Loncası tarafından gönderilen bir suikastçı olduğunu biliyorum.
“Ah...”
Yaşlı adam, gerçekten bir şeyi yanlış anlıyorsun.
“Bundan memnun olmalı mıyım, olmamalı mıyım?”
Her neyse, bu şekilde de olur. Beni öldürmesi için torunlarından bahsetmeme gerek yoktu. Benim gibi F sınıfı bir avcıyı nasıl suikastçı zannettiğini tam olarak anlayamasam da benim için fark etmezdi.
"Ah-ha! Gerçekten iğrençsin. Buraya gel ve önümde rol yap bakalım!"
Kılıç Azizi, kurtulmak zorunda olduğu bir canavara bakıyormuş gibi ağzı bükülmüş bir şekilde bana baktı. Anlayamadığım çok garip bir ifadeydi.
"Sana daha önce söylemedim mi? Benim gözlerimi kandıramazsın."
“Bu... Efendim. Size gerçekten sormak istediğim bir şey var ... "
Sonunda ne bilmek istiyorsam onu sordum.
"Bir suikastçı olduğuma sizi bu kadar ikna eden nedir? Sizi böyle düşündürecek hiçbir şey yapmadım."
"Kapa çeneni."
Şink!
Kılıç Azizi kılıcını çekti.
“Birçok becerim var. Bunların arasında bana bir insanın kaç kişiyi öldürdüğünü söyleyen bir beceri de var. Bu beceri sayesinde birçok krizden kaçınmayı başardım. "
“...”
“Ne? Hâlâ anlamadım.”
“Ah!”
Sonra birkaç saniye sonra fark ettim.
'Yoo Soo-ha'yı öldürdüm.'
Bu, doğruydu.
Yoo Soo-ha'yı bir canavar olacağını bildiğim için bugün öldürdüm ancak bu çağdaki insanlar bunu bilmiyordu. Yani şimdi ben bir katilim.
Dış dünyadan farklı olarak cinayetler kulenin içinde oldukça sık meydana gelirdi.
'Ama cinayet, cinayettir.'
Diğer bir deyişle, Kılıç Azizi'nin gözünde, muhtemelen başımın üzerinde asılı [1] sayısı vardı. Bu [1] sayısı, öldürdüğüm insanların sayısını gösteriyor olmalıydı. Bu nedenle Kılıç Azizi'nin bana karşı tetikte olması doğaldı.
"Evet, Bay Kılıç Azizi anlıyorum."
“Hmmm.”
"Bana karşı tetikte olsanız bile buna söyleyecek hiçbir şeyim yok. Bunu bir bahane olarak kabul edebilirsiniz ama dinleyin. Sizi önemli bir nedenden dolayı takip ettim, tam olarak ne olduğunu söyleyemem ama bu son derece önemli bir sebep. Göklere yemin edebilirim."
Bu samimi bir ifadeydi. Ancak durum iyileşmek yerine daha da garipleşti. Küçük konuşmamı dinlerken Kılıç Azizi'nin ifadesi gittikçe kötüleşti.
"İğrenç."
"Efendim?"
"Senin kadar çok insanı öldüren bir şeytan nasıl bu şekilde davranmaya cesaret eder? Düzgün bir hayat yaşamadım ama… Senin kadar acımasızca bir katliam yapmadım! "
Onun sözleri kafamı karıştırdı ve aynı zamanda utandırdı.
"Hayır. Bir saniye bekleyin. Katliam mı? Hayatım boyunca sadece bir kişiyi öldürdüm. "
"Böyle apaçık bir yalan söyleyebildiğine göre gerçekten utanmazsın!"
Slink!
Kılıç Azizi kılıcının ucunu bana doğrultup şöyle dedi:
"Başının üzerinde asılı [4091] sayısını görebiliyorum."
Şaşkınlıktan dilim tutuldu.
"Ne... si..."
"Ne s*kim oluyor?" diye sormaya çalıştım ama 4091 sayısının nereden geldiğinin farkına vardığımda sözlerim yarıda kesildi.
'”Ah!”
4091'in 1'i Yoo Soo-ha'ydı.
Kalanları.
'İntihar ettiğim sayı.'
4090.
Kendimi tam olarak kaç kez öldürdüğümün sayısı.
"Kendini hazırla, Şeytan!"
Demek öyle.
"Seni gönderen Kara Ejder Cadısı mı yoksa bir başkası mı bilmiyorum ama seni öldürmek için elimden geleni yapacağım!"
Bu, o yaşlı adamın gözünde benim 4091 insanı katleden bir katilden başka bir şey olmadığım anlamına geliyordu. Omurgamdan aşağı soğuk bir ürperti hissettim.
“Hayır.”
Bu ciddi bir sorundu.
'Bu, artık sadece Kılıç Azizi'nin becerilerini kopyalayıp kopyalamama meselesi değildi.'
Doğru.
'Kılıç Azizi gelecekte beni gördüğü an öldürmeye çalışacaktır.'
Çünkü onun gözünde ben, ölümcül bir virüs gibi bu dünyada hayatta kalmasına izin verilmemesi gereken iğrenç bir katilim.
"Be-bekle!"
Elimi uzattım.
"Lütfen bir dakika bekleyi-..."
O anda.
Kılıç Azizi’nin kılıcı durdurulamaz bir hızla bana doğru uçtu.
-----Çevirmen Notu------
Arkadaşlar '-nim' eki Korelilerde en yüksek saygı ifadesi, bir nevi kibarlık ifadesi. Daha önceki bölümlerde de denk gelmiştiniz açıklamamıştım ama şimdi açıklama gereği hissettim.
Arkadaşlar pazartesi günü küçük bir toplu bizleri bekliyor. Biraz hızlanalım değil mi? İyi okumalar. :)
Herhangi bir hatamı söylemek, öneri ve şikayetlerde bulunmak için discord kanalımıza gelebilirsiniz. https://discord.gg/9GhxJCn
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.