Yukarı Çık




16   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   18 

           
Bölüm 17: Bu Saygıdeğer Kişinin Shizun'u Yaralandı, Bu Saygıdeğer Kişi Gerçekten...

Bu hayalet hanım seremonilerin hayalet hanımlığı ile ne yapıyor ya? Kariyerini değiştir de afrodizyak sat onun yerine! Başkalarının afrodizyakları belki sönmüş birinin biraz erkek hüneri göstermesine yarayabilir ama bu tanrılar ve ilahi varlıklar bir başka, elini hafifçe sallasın, ölü birininki bile kalkar!

Tam kendini gösteriye kaptırmışken Chu Wanning birdenbire uzandı Mo Ran'ın kulaklarını kapadı.
Mo Ran: "Ha?"

Chu Wanning'in yüz ifadesi buz kesilmişti:"Bunun gibi bir sapkınlığa bakma."

"Ama neden gözlerim yerine kulaklarımı kapıyorsun ki?"

Chu Wanning, ifadesizce: "Ne bak ne de dinle, gözlerini kendin kapayabilirsin."

Mo Ran: "Pfft. Shizun, gerçekten sen..." Kendi kızaran yüzüne bak sen, kulakların bile kırmızı, burada gözlerini kapaması gereken kişinin sen olduğu besbelli.

Mo Ran kendini eğlenmekten alıkoyamadı. Chu Wanning buzdan ve kardan yapılmış bir kişiydi, tek bir erotik çizim dahi görmemiş birinin bu kadar yakınında çiftleşmeye tanık olması her an nefessizlikten boğulup ölmesine neden olabilirdi.

Ölü çift seviştikçe canlanıyor gibiydi, ses çıkaramaması gereken sertleşmiş boğazları bile canlıymışçasına inleme ve hırıltı sesleri çıkarıyordu.

Chu Wanning tiksinmiş gibiydi ve bakışlarını manzaradan başka bir tarafa çevirdi.

Bu sadece, Mo Ran'ın daha da keyiflenmesine sebep olmuştu. Yaramazca sırıtarak sırf onu kızdırma niyetiyle, yüzünü geri çevirmek için uzandı.

Chu Wanning sanki arı sokmuş gibi irkilerek çekildi: "Ne yapıyorsun?"

"Hiçbir şey." Mo Ran ona bakarken tatlı sesinde alaycı bir ton vardı.

Kaç yaşındasın da hala bu tür şeylere yüzün kızarıyor...

Bir dakika, yüzü tamamen kırmızı değildi de aynı zamanda hem yeşil hem kırmızıydı. Hatta oldukça komikti.

"Shizun, sen bize, harekete geçmeden önce her zaman karşı tarafın yapabileceklerine dikkat etmemiz gerektiğini öğretmemiş miydin? En azından izleyip hayalet hanımın yeteneklerini görmelisin."

"Görecek ne var. Bakmıyorum."

Mo Ran iç çekti:"Suratın nasıl bu kadar ince olabiliyor..."
*ÇN: Burada ince suratın utangaç, alıngan kişilere denildiğini unutmayalım.

Chu Wanning:"Böyle bir ahlaksızlık göze zarar!"

"O zaman ben bakacağım anlaşılan." dedi Mo Ran, orada arsızca uzanıp dışarıyı izleyerek ve sürekli "ah", "wow", "harika", "aiyo" gibi yorumlar yaparak. Chu Wanning'in beynine kan sıçradı, sessizce "Bak bakmak istiyorsan, konuşma!" diye kükredi.

Mo Ran masumu oynayarak"Bilmek istersin diye düşündüm."dedi.

Chu Wanning artık daha fazla dayanamadı. Mo Ran'ı boynundan kavrayarak, sıkılmış dişlerinin arasından konuştu: "Tek bir ses daha çıkarırsan zombilerin yemi olman için seni dışarı atarım!"

Mo Ran yeterince eğlenmişti. Chu Wanning gibi birisiyle, TianWen'den ful servis almak istemiyorsan çok ileriye gidemezdin; bu yüzden Mo Ran kendini tuttu ve ses çıkarmadan uysalca uzanarak olanları izledi.

Hayalet çiftin zevki doruğuna ulaştığında erkek ceset kısık bir sesle inledi ve dişi cesedin üstünde kasıldı. Vücutlarından aniden az miktarda yeşil bir gaz çıktı ve hayalet hanım ağzını açtı, dumanı son parçasına kadar iştahla içine çekti. Memnuniyet içinde ağzının kenarını sildi, gözleri parlıyordu.

 Anlaşılan, hayalet evliliğindeki çiftlerde bulunan ve hayalet hanımın kültivasyonunu artıran "merit" buydu.

"Haha, hahaha-----" Merit'i tadan hayalet hanımın yüzü sevinç içinde parıldıyordu. Tekrar konuştuğunda, önceden zayıf olan sesi çok daha net bir hale gelmişti; bağırdı, kükredi, sanki keskin sesi, sonsuz geceyi yırtıp geçecekmişçesine: "Kalkın! Kalkın! Sizler! Tüm bekar erkek ve kadınlar! Sizlere cinsellik nimetini bahşediyorum! Karşılığında sizler de bana iman edeceksiniz! Ayağa! Ayağa! Hepiniz, ayağa!"

Mo Ran'ın kalbi gümledi: s*ktir...
Bu ne yapmayı planlıyor?

Etraflarında aynı anda sallanmaya başlayan yüzlerce tabut Mo Ran'ın en büyük korkularını doğruladı. Hayalet hanım tüm tabutlardaki çiftleri sevişmeleri için çağıracak ve bu sayede meritlerin hepsini aynı anda içine çekebilecekti!

Bu dalgaya alınacak bir konu değildi, Mo Ran Chu Wanning'i çekiştirdi: "Shizun!!!"

"Şimdi ne var!"

"Çabuk! Buradan çıkmamız gerek! Shi Mei o Chen kadınıyla kısılıp kaldı!" Mo Ran panikten kendini kaybetmişti, "Acele edip onu kurtarmalıyız!"

Chu Wanning dışarıya göz attı; hayalet hanımın böyle iştahlı olacağını, hepsini birden yemek için tekli çiftleri atlayacağını kim bilebilirdi ki!

Hayalet evliliği çiftleri söyleneni yapmak zorunda oldukları için etraflarında bulunan tabutlar daha da şiddetli sallanmaya başladı. Düşüncesi bile Chu Wanning'in midesini bulandırdı ve yüzünün rengi daha çok soldu. Tam o anda sevinçle parıldayan hayalet hanım bir şey hissetmiş gibi oldu; kafası ansızın kıvrıldı, göz bebeği olmayan bir çift siyah göz kalan tüm tabutların üstünden geçerek Mo Ran ve Chu Wanning'in bulunduğu tabuta döndü.

Zeki olmayabilirdi fakat yine de o tabuttaki o tanıdık cinsellik enerjisinin eksikliğini hissedebiliyordu.

Tapan yok.
Tapan...
Bunlar canlı!!!

Ansızın sırtı kavis şeklini aldı ve öne atıldı, haykırarak ve kıyafetleri arkasında dalgalanarak, bir çift kan kırmızısı, jilet gibi keskin pençe tahtayı delerek tabuta saplandı.

Saldırı çok aniydi, Mo Ran'ın ne kaçacak ne de kendini savunacak vakti vardı, hem baştan beri tabutun içinde hareket edecek alan zar zor vardı. Tam kemiksi pençeler ile kafasına beş yeni delik daha açılacaktı ki birdenbire pozisyonu değişti ve aşağı itildi---- Chu Wanning onu hızla kollarının arasına almış vücudunu kendi vücudu ile sarmalamıştı. Hayalet hanımın beş pençesi acımasızca Chu Wanning'in omzuna saplandı!

İliklerine kadar!

"......"

Chu Wanning sessizce inledi fakat acıya bağırmadan katlandı. Zarar görmeyen eli Mo Ran'ın dudaklarına bastırırken bir susturma büyüsü ile parladı ve Mo Ran'ın çıkartacak olduğu sesi engelledi.

Hayalet hanımın pençeleri Chu Wanning'in etini deliyor, deşiyor ve yırtıyordu.

Kafası kildendi ve ölü ile canlıyı sadece ses çıkarıp çıkarmamalarından ayırt edebiliyordu. Durum böyle olunduğundan Chu Wanning omzundan kanlar akarken tek bir ses bile çıkarmadı. Mo Ran göğsüne bastırıldığı yerden yarayı göremiyordu fakat net bir şekilde Chu Wanning'in titrediğini hissedebiliyordu...

Canlı mı... yoksa ölü mü? Yaşayan birinin buna ses çıkarmaması elde değildi. Hayalet hanım olanları anlamlandıramıyor, pençeleri Chu Wanning'in omzunu vahşice deşiyor, yırtıyordu.

Chu Wanning acıyla titredi, titrerken kıyafetleri soğuk terler içinde kalmıştı. Fakat yine de gücünü kaybetmedi, dudağını ısırarak kolları arasındaki öğrencisini koruyordu, sanki gerçekten de bir cesede dönmüş gibiydi, tabuttaki açıklığı dövülmüş metal gibi koruyordu.

Hayalet hanım, içerideki insanların gerçekten de yaşıyor olmalarının olanaksızlığından, sonunda tatmin olmuş göründü.

Birdenbire pençelerini içeriden çıkardı; parmakların ete ve kemiğe sürterek oluşturduğu yapış yapış sesin eşlik ettiği kan sıçrayışları insanın tüylerini diken diken ediyordu.

Chu Wanning'in gerilmiş vücudundaki tüm güç aniden kayboldu. Mo Ran'ı bırakarak sessizce soluklandı.

Tabutun içindeki kan kokusu boğucuydu.

Mo Ran başını kaldırdı. Deliklerden giren loş ışık sayesinde Chu Wanning'in alçalttığı kirpiklerini ve o inatçı sessiz gözlerindeki ıslaklığı görebiliyordu.

O yaşla kaplı zümrüdüanka gözler acıyla bulanmıştı, ama ondan çok öfkeyle ve inatla.

Mo Ran konuşmak istedi fakat Chu Wanning başını sallayarak dudaklarının üzerindeki susturma büyüsünü sürdürdü. Yavaşça nefes verip titreyen parmak ucuyla Mo Ran'ın sırtına bir şeyler yazmaya başlamadan önce biraz zaman geçmişti:

Bariyer bozuldu, konuşma.

Dışarıda hayalet hanım kafasını eğdi, içerideki insanlar kesinlikle hayatta olmamalarına rağmen neden onun emirlerine karşı geliyorlardı anlayamamıştı, onlardan hiç tapınma da sezmiyordu.

Chu Wanning yarıktan ona baktı, zarar görmeyen elinde altın bir ışık toplanarak içinde alev ışığı kaynayan bir söğüt asması belirdi.

Gözlerini kıstı, TianWen elinde.
Ve hemen sonra tabuttan sıçradı!!!

Tabut parçalandı ve Chu Wanning şimşek gibi yukarı uçtu, TianWen hayalet hanımın boynunu kusursuzca sarmalamak için öne atıldı ki hayalet hanım kulak delici bir çığlık attı-----

"Kimsin sen! Ne cüretle!"

Chu Wanning'in cevabı tek bir kelimeydi: "Kaybol!

Kızıl evlilik kıyafetleri, süzülen bulut kümeleri gibi dalgalandı. Sırf bu hamleyi isabet ettirebilmek için her şeye katlanmıştı ve TianWen vahşice kendini kasıp sıkarak hayalet hanımın boynunu kopardı!

Kopan kafadan parfümlü kokuyla karışık yoğun, kırmızı bir duman süzüldü. Chu Wanning dumandan korunmak için hızla geri çekildi ve emir verdi:"Mo Ran! Bin Darbe!"

Mo Ran hazır vaziyette bekliyordu. Emri duyar duymaz kıyafetinin kolunda saklı olan bıçağa ruhani enerji aktardı ve darbeyi, kafasını bulmak için etrafı elleyen hayalet hanıma yöneltti.

Kilden vücut yarılarak açıldı ve hayalet hanımın kırmızı ışık yayan, yarı saydam gerçek vücudunu ortaya çıkardı. Chu Wanning tekrar TianWen'i kaldırdı ve hayalet hanımın ilahi ruhunu söküp çıkardı. Kafasız vücuttan bir çığlık koptu: "Ne cüretle! Ne cüretle!-----Kalkın! Kalkın! Öldürün şunları! Öldürün şunları--------!!"

Altın oğlan ve yeşim kızların kişiliksiz yüzlerinde aniden kırmızı gözler parladı, Mo Ran ve Chu Wanning'e doğru atılırken yüzlercesi çığlık atıyordu.

Yerdeki tabutlar da art arda parçalandı ve içlerindeki cesetler ayağa kalkarak şiddetli bir akıntı gibi onlara doğru koşmaya başladı.

Mo Ran'ın bakışları kalabalığın içinde Shi Mei'i ararken hızla oradan oraya atlıyordu. Chu Wanning sertçe, "Aval aval ne diye zombilerle bakışıyorsun! Çabuk ol ve kurtul şunlardan!" dedi.

Hayalet hanımla savaşmanın kaosunda, etraflarında yavaşça hareket eden zombilerden dolayı en son bir tabutun üstünde durmak zorunda kalmışlardı. Mo Ran bir avuç savucu tılsım yakarak etrafa fırlattı ve bunu patlamalar takip etti, fakat onlardan çok fazla vardı, yenilgiye uğrayan bir zombi dalgasının yerini hızla yeni dalgalar alıyordu.

Mo Ran aklını yitirmek üzereydi:"Kelebek kasabasında neden bu kadar ölü var? Orada tam olarak kaç tane hayalet evliliği çifti var ha?!!"

Chu Wanning de çileden çıkıyordu: "Baksana şu hayalet hanımın kültivasyonuna! Doğal nedenlerden ölen genç sayısı tabii ki bu kadar fazla olamaz! Muhtemelen her on tanesinden sekizine veya dokuzuna intihar etmeleri için büyü yapılmış! Buraya saldır!"

Mo Ran Chu Wanning'in gösterdiği yöne bir tılsım daha fırlattı, patlama ile beyaz kemikler ve çürümüş etler etrafa saçıldı.

"Hayalet hanım o hamleye rağmen neden ölmedi?"

"Normal silahlar ona zarar veremez."

"Peki ya TianWen?"

Chu Wanning sinirliydi: "TianWen'in şu an onu bağladığını görmüyor musun! Bu şey çok hızlı, eğer bağı çözersem muhtemelen ben sonraki hamleyi yapamadan kaçmış olacak!"

Etraflarında gittikçe daha fazla ceset toplanmaya başlamıştı. Mo Ran cesetlerden kurtulurken Shi Mei'e yanlışlıkla zarar vermemek için kalabalığa dikkat ediyordu. Bir altın oğlan ona doğru atladı ve bacağından vahşice ısırdı, alçak sesle söverek çocuğun yüzüne bir tılsım fırlattı; onu, sonradan şiddetli bir güm sesi ile patlayacak olduğu ceset topluluğunun içine tekmeledi.

Chu Wanning: "Shi Mei'i ve Chen hanımı göremedin mi hala?"

Mo Ran'ın gözleri telaşla etrafı aradı, sonunda uzakta sallanan iki tane figür gördü ve bağırdı: "Onları gördüm!"

"Hemen oraya git ve onları uzaklaştır! Gidebildiğin kadar uzağa götür!"

"Anlaşıldı!" Mo Ran yanıtladı, sonra duraksadı, "Sen ne yapacaksın?"

Chu Wanning, sinirli ve bezgin bir halde: "Başka bir silah çağırmak için diğer kolumu kaldıramıyorum, bu yüzden TianWen'i kullanmak zorundayım. Hayalet hanımı saldığım an tüm bu araziyi yok edeceğim, yani ölmek istemiyorsan kaybol!"


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


16   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   18 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.