‘’Pekala, Carol ve ben’’ diye tesadüfen cevap verdim, kaderimi Carol umutsuzca koluma yapışırken kabul ettim.
‘’Peki ne zaman gidiyoruz?’’
Uzaktan saat kulesine baktım.
‘’ Şimdi çıkmalıyız. 11'e doğru burada olacaklarını söylediler. "
Julien, uzaktaki bir hizmetçiye işaret etti.
‘’Lütfen bunu odama götürün.’’
"Evet majesteleri."
Hizmetçi şeker kesesini taşıyarak giderken Julien ayağa kalktı. Hiçbir şey söylemedi ama yüzünden açıkça heyecanlandığı belliydi.
Piknik.
Kişinin kalbini çarpmasına neden olan bir kelimeydi.
“Ama… annem…. Hayır hiçbir."
İfadesinin bulanıklaştığını görünce iç çektim.
Sadece bir piknikti ...
Julien'in bu durumdan küçük kopuşu nedeniyle nasıl bu kadar rahatsız olduğunu görünce bıçaklanmış gibi hissettim. Annesine olan öfkesine rağmen, bizimle gelmekten nasıl heyecan duyduğunu görmek acınası bir durumdu.
Dikkatle elimi tuttu.
Artık ellere dokunmak konusunda isteksiz değildi. Elini sıktım.
Carol bunun olmasını kocaman gözlerle izledi, sonra sanki buna kaybetmek istemiyormuş gibi ön koluma daha da kuvvetlice sarıldı.
İkiniz de gitmeme izin verir misiniz?
Ama kendimi tuttum ve dışarıdan sesli bir şey söylemedim.
Bunun yerine, prensin aklını rahatlatacak bir şey söyledim.
‘’Sorun değil. Biz imparatoriçeden çoktan izin aldık’’
Gratoni varisi Carol bizim yanımızda olunca imparatoriçe hemen kabul etti. Ayrıca ben uşağa izin için imparatorluk sarayına mektup göndererek sormasını istemiştim.
‘’Gerçekten mi?’’
‘’Tabi ki. Bu yüzden hiçbir şey olmayacak’’
Son kısım bir fısıltı gibi alçak sesle söylenmişti, bu yüzden Carol muhtemelen duymadı.
’’O halde, hemen gidelim.’’
İlk önce prens çıktı sonra Carol hızla onu takip ederek oturdu.
‘’Sharon, sen benim yanımda oturmalısın!’’
‘’Haa… Ne kadar çocukça’’
‘’Ne? Ne dedin sen?’’
Hemen çekişmeye başladılar.
İmparatoriçe, Gratoni düklüğünün desteğiyle Julien'in normalde programına girmesine izin vermeyeceği şeyleri yapmasına izin verdi.
Yani Julien için Carol rahatlamak ve eğlenmek için tek şansıydı.
Ve Carol'a gelince, İmparatoriçe ile bağı olduğu için Dük tarafından minnetle "görmezden gelinmiştir". Yüksek sosyete ve imparatoriçe aynı şeyleri yaptıkları için leydinin yani Carol’un temel incelikleri öğrenmesi gerekiyordu.
Dans, edep, tarih, yönetim, sanat vb.
Ancak, Carol İmparatoriçe olacağı için diğer genç bayanlar gibi nasıl iğne işi yapılacağını ya da nasıl hafif yiyecekler yapılacağını öğrenmek zorunda değildi.
Çalışmaktan nefret eden Carol için bu gerçekten iyi bir sonuçtu.
Her neyse, önemli olan Carol ve Julien arasındaki ilişkinin ikisi için de bir kazan-kazan durumu olmasıydı.
Öyleyse… neden anlaşamıyorlar?
İnsanların kavga ederek birbirlerine düşkün olduklarını söylüyorlar ama bu sadece barışırlarsa olur.
Ellerimi, beni ikiye bölerlermiş gibi çeken Carol ve Julien'in ellerinden kurtardım.
‘’İkinizde beni takip edin. Ben önden gideceğim’’
Görünüşe göre, bu muhtemelen daha iyiydi. *** Bu pikniğe toplam altı kişi geldi.
Madam DeJoue, Madam Berna, ben, prens Carol ve son olarak Madam DeJoue’nun küçük erkek kardeşi.
Madam DeJoue’nun erkek kardeşi olan çocuğu büyülenmiş bir şekilde gözlemliyordum.
Benden 8 yaş büyük olan çocuk şu anda hukuk okuyordu.
Adı Huran'dı.
25 yaşındaki Madam DeJoue'den çok daha gençti. Ancak, yetişkinlere benzer bir tutumu vardı.
Düzgün bir ağız, düz burun ve siyah gözler. Huran'ın da siyah saçları vardı, bu dünya için alışılmadık bir durumdu.
Madam DeJoue ona bakarken anlamlı bir şekilde bana baktı.
“Hmm. Leydi Sharon, Huran'dan hoşlandınız mı? "
Pababababak (Burası sanırım anlamsız ses imgesi dklvmlkv)
Bunu gerçekten duydum mu?
Madam DeJoue ve Huran dışında herkes aynı anda çocuğa bakmak için döndü.
Huran telaşlandı ve duruma kızardı ama onların bakışları acımasızdı.
Yanlarımda, ellerimi inatla tutan Carol ve Julien, ellerimi daha çok sıktılar.
Ah, Madam DeJoue. Neden bu kadar mantıksız bir şey söyledin?
"Öyle değil. Henüz çıkma gibi bir düşüncem yok. " Şaşkınlıkla dediğimde dudaklarımı kapattım
Lanet.
Bu, 8 yaşındaki bir çocuğun söyleyeceği bir şey değildi.
Ama sözlerime kimse aldırış etmedi. Sanki Huran'a onu parçalara ayıracakmış gibi baktıklarından bu lafları duymamış gibilerdi.
Onun adına iyi hissetmiyorum. Ne yapabilirdim?
Ama ellerim sanki zırhla kaplıymış gibi hissettiğim için ben de rahatmışım gibi değildim.
Gerçekten, bu çocuklar.
Beni duyan tek kişi, neşeyle gülümseyen Madam DeJoue idi.
Agh,cidden. Bunu bilerek yaptı. Bunu bilerek yaptı!
"Özür dilerim, Huran."
Benim mırıldanmamı duyup duymadığını bile bilmiyordum. İki yanımdaki iki kıskanç çocuk adeta hırlıyordu, bu yüzden düzgün bir sohbet etmeye bile kalkışmak zordu.
Gerçekten böyle bir şey kastetmemiştim.
Huran'dan gözlerimi alamamak için farklı bir nedenim vardı.
Kendime engel olamadım. Talihsiz koşullar nedeniyle ayrılmak zorunda kaldığım eski sevgilime çok benziyordu ve bu kalbimi ağrıtıyordu.
Chan Lee.
Yaklaşık 10 yıldır birlikteydik.
İlişkimiz o kadar yakındı ki, ayrıldıktan sonra bile iyi arkadaş olarak kaldık.
Chan’ın annesi fakir olduğum için beni kabul etmedi bu yüzden beni bırakmak istemediği için Chan’dan ilk ben ayrıldım.
Ama ben bencildim. Benim yanımda nasıl kaldığını unutamadım ve onu yanımda bir arkadaş olarak geri aldım.
Duygularımızı kalbimizde saklayarak evlenemedik ve bu durum biz otuz beş yaşına gelene kadar devam etti.
Bu dünyaya girmenin en iyi yanlarından biri, Chan'ın beni aşma şansının olacağını düşündüm.
Bu korkunç ilişkiye bağlı olarak hayatını boşa harcamayacaktı.
Bir eşi ve çocukları olan bir eve sahip olma hayali gerçekleşebilirdi.
Bunu düşündüğümde zihnimin bir kısmı rahatladı.
Huran’ın görünüşünü görünce zihnime gömdüğüm düşünceler ortaya çıktı.
Onunla tanıştığım ilk yıl ki Chan'a tekrar bakıyor gibiydim.
Kasvetli hissettim.
Eğer Chan o zaman benimle tanışmasaydı şimdiye istediği gibi yaşıyor olurdu.
Ve Madam DeJoue karmaşık düşüncelerimi tek bir kelimeyle etiketlemişti: "fantezi".
Gerçekten.
Bakışlar yüzünden hala kafasını kaldıramayan Huran’ı kurtarmak için ağzımı açtım.
"Lütfen durun. Huran benim tipim değil. Ah, ama tabii ki Huran itici değil. "
Bu verebileceğim en iyi bahaneydi. Çocukların bakışları ondan uzaklaşırken Huran rahat bir nefes aldı.
Gerçekten, sadece bir kelime onu çok rahatsız etti.
Şimdi sorun, Huran dahil herkesin bana bakmaya başlamasıydı.
"Neden ... Neden hepiniz bana bakıyorsunuz?"
"Şey, sadece yüksek standartlara sahip görünüyorsun. Birinin ilginizi çekmesi ne kadar sürer? Yine de, kiminle olursan ol sonu utanç verici olacak. "
Az önce konuşan Madam Berna idi.
Sanki herkes onunla aynı fikirdeymiş gibi, kimse konuşmadı.
Hey, benim standartlarım o kadar yüksek değil.
‘’Öyle mi?’’
Ben sadece bu dünyadaki insanları bu şekilde çekici bulamadım.
Burada yabancıydım ve çevremdeki tüm insanlar bir romandaki karakterlerdi.
Tabii ki, en sevdiğim karakterler oldukları için onlardan hoşlandım.
Ama bir tanesini göstererek onlarla bir tür derin, romantik ilişki hayal edebilecek kadar değildi.
Ben daha çok onlara CRT TV’den bakıyor gibiydim. (Crt tv klasik tüplü tv)
Ama bütün bunları açıklamanın bir yolu yoktu, bu yüzden belli belirsiz konuştum.
“Hanımefendimiz evlenmekte zorlanacak. Seni yalnızca seçkin bir adam alabilir. "
Tanrım… Ben aslında gerçekten evlenmek istememiştim. *** Julien yumruğunu sıktı.
Arabaya bindikten sonra, Sharon’ın gözleri Huran adlı adama odaklanmıştı ve önceki heyecanı paramparça olmuştu.
Açıklanamaz bir şekilde, göğsünden dikenle bıçaklanmış gibi hoşnutsuzluk hissetti.
‘Yanlış bir şey mi yedim?’
Bu her gün annesiyle kahvaltı yapmak gibiydi.
Onunla beraber yemekler her zaman gerginlikle başlar ve o sadece sonunda rahatlardı.
Ancak Madam DeJoue denen kadının gereksiz sözleri Julien’in kalbini daha ağır hissetmesine neden olmuştu.
‘Evlilik?’
Julien için evlilik sadece güç kazanmanın bir aracı ya da bir çeşit ittifaktı.
Julien'in ebeveynleri, akrabaları ve hatta rızası olmadan nişanlısı olarak seçilen Carol ile olan ilişkisi bile böyleydi.
Ama… Sharon’un evliliği.
Hoşuna gitmedi. Tuhaf bir şekilde, kalbi kaynayan bir çorba kabı gibi köpürüyordu.
'Nefret ettim.'
O uzun zaman önce öfke nöbetlerini bıraktığını düşünürdü ama bir dürtü ile yere uzanıp ona izin verilmeyen şekilde yumruk ve çığlık atmak istediğini hissetti.
Neyse ki Sharon Huran denilen çocuğa karşı ilgili olmadığını söyledi.
Ama Sharon ve Huran'ın bir ilişki içinde olduğunu düşündüğünde sanki biraz sıcak su içmiş gibi öfkelendi.
‘Nefret ediyorum, Sharon’
Julien sözlerini yuttu ve gözleriyle Sharon'u takip etti. Pencereden dışarıya kayıtsızlıkla bakıyordu.
‘Keşke bana baksaydı…’
Ama o Sharon’un önemli şeylerden başka şeylere dikkat etmediğini biliyordu.
Eğer Julien Sharon’a ona bakmasını sorsaydı. O bir robot gibi sadece mekanik olarak kabul ederdi.
Julien sabırsız kalbini saklamak için Sharon’ın elini sıkıca tuttu. Eli krem gibi yumuşaktı.
Gitmesine izin vermek istemedi *** ‘’Sharon buraya gel!’’
Elimi sallayarak onu reddettim. Carol suda oynayarak çoktan elbisesini ıslatmıştı ve su hayaleti gibi görünüyordu.
Sanki beni onunla beraber gitmeye çağırıyor gibiydi. Elini tutmaya gidersem nehri birlikte geçip yeraltı dünyasına gireceğimize dair ürkütücü bir hisse kapıldım.
‘’Sence şu anda nasıl göründüğünü biliyor mu?’’
‘’Emin değilim…’’
Madam DeJoue de katılmaya isteksiz görünüyordu.
Julien hariç herkes buradaydı. Julien nehirde Carol’la beraber birbirlerine su atıyorlardı.
Julien artık yaşını gösteriyordu.
Ancak gerçeklik biraz farklıydı.
‘’Hey, ölmek mi istiyorsun?’’
‘’Ha. Peki sen?’’
İkisi gerçekten tüm güçleriyle savaşıyorlardı.
Onlara bakmak komikti çünkü ikisi de sırılsıklam olmuştu ama oldukça ciddiydiler.
‘Ona kaybetmek istemiyorum!’
‘Carol gibi birine kaybetmemin hiçbir yolu yok’
İkisinin de böyle bir zihniyeti vardı.
Nedenini bilmiyorlardı ama gerçekten birbirlerine karşı kaybetmek istemiyorlardı! *** ‘’Ha-am’’
Ben yorulmaya başlamıştım. Sudaki inatçı Carol ve veliaht prense bakarken esnemeye devam ettim.
Huran kitap okuyordu. Madam DeJoue ve ben konuşuyordum.
Sadece Madam Berna gergince Carol ve Julien’in kavgasını izliyordu.
‘’Dük size hizmet etmesi için bir avukat seçebileceğimi söyledi.’’
‘’Bu yüzden bir süredir doğru kişiyi arıyordum ama güvenebileceğim birisini bulamadım. Çoğu bu dünya tarafından kirletilmişti’’
‘’Anlıyorum’’
‘’Peki, bu meseleyi Huran’a teslim etsek?’’
‘’Huran’a mı?’’
İri gözlü, garip görünen Huran'a baktım.
“Aaa ...”
"Öyle görünse de akademideki en iyi hukuk öğrencisi. Ayrıca oldukça mantıklı. Elbette, sertifika alması için 3 yıla daha ihtiyacı var. "
‘’Eğer ona güveniyorsan… O zaman katılıyorum. O zaman bu sırada kim bizim avukatımız olacak?’’
‘’Neden dükün avukatlarından istemiyoruz? Yetenekli insanlar. Ancak… onlardan biraz kötü koku geliyor’’
‘’Aha. Yani onlar şüpheli bir şeyler yaptılar?’’
‘’Evet. Yani, bütün yetişkinlerin dünyasının böyle olduğu doğru’’
‘’Madam DeJoue siz de bir yetişkinsiniz’’
Madam DeJoue doğal olarak bana gözlerini devirdi.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.