Yukarı Çık




2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 

           
"Hey buraya gel."
 
Sözlerimle beraber Carol suratını asmayı bıraktı. Şişirilmiş yanaklarındaki havayı serbest bıraktı ve önümde oturdu.
 
Madam Berna güneş ışığı altında bir masa hazırlamıştı. Ben bir hafta içinde evdeki iş akışını ve düzeni anlamıştım ve ben madam Berna’yı ihmal ettiğim derslerle ilgili konuştuğumda Madam Berna beni kolları açık karşılamıştı.
 
‘’Doğru’’ dedi madam Berna ‘’Genç kadınların harika leydiler olabilmesi için çalışmaları gerek!’’
 
Ne yazık ki, niyetim bu değildi.
Şimdi Carol bana soru sorarken ‘’Ne yapıyorsun? Kitap mı okuyacaksın?’’

‘’Tabi ki. Bana kitabı sesli okuyacak mısın?’’

‘’Ha-yır, ben dinlemeyi tercih ederim.’’
 
Carol yalan söylüyordu. Ben Carol’un on üç yaşına kadar tamamen okuyamadığını biliyordum çünkü Düşes ona nasıl yapacağını öğretmemişti. Ona öğrettiği tek şey, lüks içinde yaşadığı zaman çalışmaya gerek olmadığı; nasıl acımasız olunacağı ve başkalarına nasıl işkence edileceğini öğretmekti.
 
‘’Tamam. O zaman bir dahaki sefere benim için oku!’’
 
Carol sessizdi. Endişeli olduğu için gözlerini başka yöne çevirdi. Yapamadığını söylemek onun gururuna zarar verirdi ama bilmediği için bana evet diyemezdi.
 
“Benimle çalışabilirsin. Öğrenmek zor değil ”dedim.
‘’Ben zaten nasıl okuyacağımı biliyorum!’’diyerek bana itiraz etti.’’…Ama bir kez daha çalışabilirim.’’
O gerçekten tatlı bir çocuktu.
 
Şaşırtıcı olarak Carol pek çok tatlı yöne sahipti.  Örneğin, blöf yaparken yüzünün nasıl kırmızıya döndüğü hakkında hiçbir fikri yoktu.
 
"Bildiğini biliyorum. Sadece pratik yapmak istedim. ”
“Ah. O zaman sorun değil. ”
‘’Sırayla yapabiliriz. Önce ben başlayacağım.’’
Seçtiğim hikaye kitabını açtım.
Ah!
 
Bu masallar benim dünyamdaki bildiğim masallara benziyordu. Seçtiğim kitap cinderella kitabının güçlü ahlakı ve değersiz bir şeyden değerli bir hale gelmeyi anlatan  bir varyasyonuydu. Bu dünyanın özelliklerinin edebiyatına nasıl yansıdığını görmek ilginçti. Hikaye sadece benim zevkime göre değişti ve bilemeden durup düşüncelerimde kayboldum.
 
‘’Sharon devamında ne olacak? Neden okumayı bıraktın?’’ Carol eliyle beni sarstığında ne yaptığımı fark ettim ve tekrardan okumaya devam ettim.
 
“Prens hizmetçiye sarıldı ve“ Benimle evlenir misin? ‘’ ”Diye sordu.

‘’Bu mantıklı değil’’ dedi Carol’’Annem hiçbir zaman bir hizmetçinin kraliçe olamayacağını söyler!’’

Gerçekten bu çocuk için romantizm , aşk diye bir şey yok.

‘’Hey, dinle,bu sadece bir masal.’’

Carol surat asmasına rağmen beni bir daha bölmedi. Çenesini ellerine dayadı ve pırıl pırıl gözlerle beni takip etti.
 
İşte o zaman olay gerçekleşti.
Kapının çalınmasıyla bir hizmetçi içeri girdi.
 
“Affedersiniz, Bayan Carol, Leydi Sharon. Neredeyse öğle vakti. Bir süre kapıyı çaldım ama cevap olmadığım için kapıyı açtım. Böldüğüm için özür dilerim. ”
 
Zamanın nasıl bu kadar hızlı geçtiğini anlayamamıştım. Kitabın kapağını kapattım.

Çocuklar uzun boylu olmak için düzenli yemeli ve biz ayrıca küçük leydiler olduğumuz için gün içerisinde şekerleme yapmalıydık.

‘’Hadi kalk Carol’’

‘’Neden? Daha okumayı bitirmemiştik?’’

‘’Biz yemek yiyip biraz şekerleme yaptıktan sonra daha fazla kitap okuyabiliriz. Hadi gidelim’’

Sözlerimle beraber Carol’ın ifadesi sertleşti.

‘’Sen! Buraya gel!’’ Carol eliyle hizmetçiyi yanına çağırmasıyla hizmetçi küçük tereddütlü adımlarla ona yaklaştı.

"Neden?" Diye sordum. Ama görünüşe bakılırsa ne olduğunu bilmeyen tek kişi bendim. Hizmetçi gözlerini kapadı ve başını çevirerek yanağını Carol'a doğru sundu.

“Sana Sharon'tayken beni rahatsız etmemeni söylemiştim!”

Carol’un elini engellemek için hızlıca hareket ettim. ‘’ Ne yaptığını sanıyorsun?!’’ onun elinin etkisiyle kolum kırmızıya döndü ama Carol’un hizmetçiyi tokatlamadan önce onu durdurmayı başardım.
"Neden beni engelledin?"

Carol'un ilk kez böyle davrandığını gördüm ve şaşkına döndüm. "Ne yapıyorsun?"

“Beni böldü ve ben de onu cezalandırıyorum. Bu belli değil mi? ”
Nasıl bu kadar belli olur? Nasıl bir eğitim öğretmeni çocuğun bu şekilde davranmasını sağlar?  Artık daha fazla dayanamadım ve iç çektim. “Haaa. Nereden başlamalıyım? ”

Yüzümdeki bakıştan korkmuş olan Carol yavaşça elini aşağı indirdi.
‘’Ne- neyin var? Kızdın mı? Neden?’’

Carol bana neyin yanlış olduğunu sordu. Carol daha neyi yanlış yaptığını bile bilmiyordu! Peki öncelikle ben kızgın bile değildim.
Hayır, üzgündüm çünkü gelecek bana çok karanlık görünüyordu.
Ayrıca Carol için üzgün hissediyordum. Ben önceki hayatımda, üniversiteye gitmeden önce, ailemin sevgisi ve desteğiyle birlikte büyüdüm. Böyle korkunç bir durumda olmayı asla hayal edemezdim. ’Çevre adamı adam yapar ’lafı demek ki bu durum için kalıptı.

Hizmetçiye işaret ederek ’’Biz yakında orada olacağız lütfen siz önce gidin.’’dedim.

‘’Ama…’’
Ona onay vererek başımı salladım. Carol’un bir şey söyleyip söylemediğine baktı ve kapıyı kapatarak odadan ayrıldı.
Sonra çalışma odasında sadece ikimiz kalmıştık.

‘’…..Sharon?’’

‘’Sana kim insanlara vurmanın bir sorun olmadığını söyledi? Ve ortada hiçbir şey olmadığı halde’’

‘’An-nem dedi ki hizmetçileri eğitmemiz için onlara vurmamız gerekliymiş’’ diye beni cevapladı. Sesi titrek ve kendinden emin değildi.

Ah. İfadem onun için çok fazlaydı. Çatılmış olan kaşlarımı parmaklarımla düzeltmeye çalıştım.

Düşes, sorunun özünü oluşturuyordu. Doğruyu yanlışı bilecek kadar büyük olmayan bu çocuğa böyle değerler öğretmişti.

Derin bir nefes aldım.

‘’Burayı şimdi dikkatlice izle.’’
Elimi kaldırırken Carol’un gözleri benim elimin hareketini izliyordu. Elimi tokat gibi açarak alnına vurdum.

‘’Ow!’’

Carol’un gözleri çabucak yaşlarla doldu. İlk kez deneyimlediği bu şeyin acısını görünce şaşırdı.

“Sen… Sen!” Kekeledi ve alnını bir eliyle kapattı. Öte yandan beni suçlayan ifadeyle eliyle parmağını bana uzattı.

Yumuşak bir sesle ‘’Gördün mü? Acıtıyor.’’ Dedim.

“Sen az önce bana vurdun! Owww!”

‘’…az önce dediğimin anlamı yoktu, ha’’ ama başka ne yapabilirdim? O sadece bir çocuk. Onun acıyan alnını hafifçe ovalayarak acının gitmesini sağladım.

Carol burnunu çekti. Nazik hareketlerim altında bağırmayı  kesti ve sakinleşti. Sonra ağlamayı kestiğinde ‘’Carol acıttı mı?’’ diye sordum.

‘’Tabi ki acıttı! Bir de soruyor musun?’’

‘’Peki hizmetçiye vurursan ona zarar verir mi? Ya da ona vurduğunda onun iyi olacağını mı düşünüyorsun?’’

Carol dikkatle beni dinledi. Sanki ilk defa bunu düşünüyor gibiydi.’’Acı- acıtır mı? Ama annem hizmetçilerin acıyı hissetmediğini söyler…’’

‘’Annen yanlış biliyor. Hizmetçi de bir insandır. Eğer sen ona vurursan onunda acıyı hissedeceği kesin’’  ‘kesin’ kelimesini vurguladım.

‘’….Annem yanlış mı biliyor?’’

‘’Evet, o yanlış biliyor.’’

‘’Ama-‘’
Yanaklarını sıktım ve o karşı çıkmadan önce onları uzattım. “Beni dinlemezsen seninle oynamayacağım.”

“Huuh? Bu hangi dünyada mantıklı? ” sözleri bozuktu ama o kesinlikle bu lafları söylemeye çalıştı.

‘’Bu dünyada. Benim kararım bu. Peki, ne yapacaksın? ”

Carol sözlerime göz kırptı ve yavaşça başını salladı. Acıtmaması için yanakların serbest bıraktım. O hala bebek yanaklarına sahip olduğu için yanakları bıraktığım anda bir iz bırakmadan eski haline döndü.
“Sen iyi bir kızsın,”onu överek yanağını okşadım.’’ Sana zarar veren şeyler başka insanlara da zarar verir. Bu yüzden insanlara hiçbir şey için vurmamalısın Carol. Aksi takdirde, daha sonra cezalandırılırsın.’’

"…Tamam."

‘’Ayrıca aptalca nedenler yüzünden üzülme. Hizmetçi buraya geldi çünkü biz cevap vermediğimiz için endişelenmişti. Ayrıca hizmetçi özür de diledi.’’

‘’….Tamam.’’

‘’ "Doğru. İyi."

Bu yeterli olmalı. Küçük bir değişim büyük değişikliklere dönüşür.
Carol’un elini tuttum. ‘’Şimdi gidelim mi? Ben aç ve yorgunum. Biraz kestirelim, sonra birlikte çilek yiyebiliriz. Kulağa nasıl geliyor? ”

“Çilek yerken bana bir peri masalı okuyacak mısın? Şu anda okuduğumuz masalı. ”

Güzelce gülümsedim ‘’Tabi ki’’

Carol’un kül rengi başı aşağı yukarı sallandı.
Kültürü öğrenmek için Carol, gerçekten istediği masallardan ziyade tarih kitaplarını okumak zorunda kaldı. Aristokrasinin eğitime olan yaklaşımı beni gerçekten kızdırıyordu. Belki de Carol’un ailesi benden daha yüksek pozisyonlu olduğu için böyle soğuktu. Atrina bölgesindeki odam — Sharon’ın odası — resimli kitaplar ve bebeklerle doluydu. Bu fark ebeveynlerimizin duygularındaki farktan mı kaynaklıydı?

Bir an için Carol'a acıdım. En azından şimdilik Carol benim ona önerdiğim kitapları reddetmiyordu. Böyle bir ortamda büyümesine rağmen Carol kötüye dönüşmedi. Ayrıca onun yetiştirilmesinde havuç-sopa yöntemini onunla kolayca kullanabildim.

Carol’la beraber öğle yemeği yemeye giderken kollarımı birbirine bağladım.

Umarım Carol iyi büyür.
***
Dükün evine geldiğimden beri bir ay geçmişti.
O zamandan beri Carol yeni bir alışkanlığı oldu: yatmadan önce, bir hikaye kitabı ile odama geliyordu. Her ne kadar biz farklı odalarda uyusakta, günün çoğunu benimle geçiren Carol, artık geceleri de benden ayrılmak için istekli değildi.

Bugün de Carol tereddütlü bir şekilde kendi vücudunun büyüklüğüne yakın bir kitapla kapımın önümde duruyordu.
Carol’u yanıma çağırdım. ‘’Carol buraya gel’’

Carol’un yüzünde çiçekler açmıştı. Tombul yanakları ve kocaman bir gülümsemesiyle yatağımın üstüne atladı.

‘’Bana bir kitap oku! Lütfen!’’

Carol kitabı bana verdi. Kitap bu dünya da sevilen kitaplardan biri oluğu için bilmeyen yoktu. Hikaye annesiyle seyahat eden bir balık hakkındaydı ve Carol’un favorilerinden biriydi. O kitabı o kadar fazla sesli bir şekilde okumuştum ki Carol kitabı ezberlemişti ve kendisi de okumayı öğrenmeye başlamıştı.
 
"Tamam, ama sadece benimle okumaya söz verirsen."
Carol gözlerini devirdi. Artık iyi okuyamadığını sır olarak tutmuyordu ve çok tatlı olduğu için gülümsemeye başladım.
“Zor,” diye şikayet etti Carol.

Başını okşadım. "Sorun değil. Bunu yapabilirsin."

‘’Sen iyisin ama’’

‘’İlk başladığımda ben de iyi değildim’’

Carol tereddüt etti, ama sonra başını salladı.

“Eğer mektuplarını öğrenir ve tüm kitabı okursan…” diye düşündüm bir an. “Hmm. Birlikte pikniğe gitmeli miyiz? ”

"Piknik?"

“Evet, Madame DeJoue ve Madame Berna ile piknik.”

"Nereye gideceğiz?" Carol’un nefes alışları heyecanla alevlendi.
"Nereye gitmek istersin?"

“En son brunch partisine gittiğimde Arya, gittiği bir yer olduğunu söyledi…”

"Nerede bu?"

“Ee… Bir tepe var, bir nehir var… Büyük bir ağaç da var dedi!”

Ah. Madame DeJoue'dan uygun bir yer istemek daha hızlı olabilir.
"Tamam. Böyle bir yere gidebiliriz. Sandviçler hazırlayabiliriz! ”

“Ama annem buna izin verecek mi?” Diye sordu Carol.

"İyi olacak." Carol'u kafasına tekrar okşadım.
 
Düşes Carol'a asla ihtiyacı olmadığı zaman hiçbir zaman dikkat etmez, o zaman neden umursasın ki? Küçük gezimizi bile fark etmeyecekti.
 
Carol soğuk gülüşümü fark etmeden konuyu çabucak değiştirdim. “O halde başlayalım. Dikkatlice okuduğunuzdan emin olun. ”
 
Her kelimeye parmağımla işaret ederek normalden biraz daha yavaş okudum. Carol’un koyu yeşil gözleri takip etti ve konuştuğu sırada kekeledi, ama çok ilerleme kaydettik.
 
Sonra, uzun bir süre sonra Carol heyecanla bana döndü.
Niye burada bittiği hakkında hiçbir fikrim yok. İngilizce çevirmen de şaşkın… En kısa sürede yeni bölüm atmaya çalışacağım. Umarım beğenirsiniz.(Neden bu bölümün yayınlanmadığı hakkında hiçbir fikrim yok:()


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.