Yukarı Çık




4   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   6 

           
Dük Gratoni dağınık bir kişisel yaşama sahip olmasına rağmen yetenekli bir adamdı. İmparatorun birçok oğlu arasından veliaht prensi desteklemeyi seçti.
 
Veliaht prens taht için kolay yola sahip değildi. İmparator olmak için birçok zorluğa maruz kalmak zorunda kalacaktı.
 
“Ama imparator olacak…” diye mırıldandım.
 
Dük Gratoni bahsini iyi oynadı. Yine de bu tartışmalı bir konuydu. Romanda Carol’un hareketleri yüzden giyotine bir bilet de o almıştı.(ÇV:Ne Carol ama bdfgdfgf)
 
Carol gözlerini açtı. "Ne dedin?"
 
‘’Hiçbir şey’’ dedim. "Şimdi kalkacak mısın?"
 
“Eh… Yine de ondan gerçekten nefret ediyorum!”
 
“Sence prens seni çok mu seviyor?”
 
Carol beni duymamış gibi homurdanmaya devam etti. “Sadece benden faydalanmaya çalışıyor! Beni görmezden geldi çünkü okumada iyi değilim. Ondan gerçekten, gerçekten nefret ediyorum. ”
 
Amanın. Çocuğum şimdi büyümüş gibi görünüyordu.
 
Aslında, Carol sonuna kadat veliaht prensin onu kullandığını fark etmiyordu. Carol'un bu versiyonu çok daha mantıklı. Acaba masalları birlikte okuduğumuz için miydi?
 
‘’Nereden biliyorsun?’’diye sordum.
 
Carol bağırdı. “Annem öyle dedi. Bana veliaht prens'i yakalamam ve beni kullanmadan önce onu kullanmam gerektiğini söyledi. ”
 
Gerçekten, şimdi. Düşes Gratoni harika bir öğretmen.
 
‘’Ayrıca ben aptal değilim! O bana hep böyle bakıyor’’Carol onları sivri yapmak için gözlerinin köşelerini kaldırdı.
 
Carol’un cidden dayanacak gücü yoktu. En azından davranışları kötü değildi. Bugün prensle buluşması gerekiyordu, ama daha çok savaşa hazırlanıyormuş gibi hissediyordu. Hala surat asıyordu ve kaşları sürekli çatıktı.
 
“Ama en azından arkadaş olmak iyi olmaz mıydı?” Diye sordum. Sonuçta, bir gün evlenmek zorunda kalabilirler. Nişanlarını bozsalar bile Carol için prensle iyi ilişkiler kurmak iyi olurdu. Elbette, Carol şimdi olduğu gibi büyümeye devam ederse, prensin aşık olduğu kahramanı zehirlemeye çalışmazdı. Doğal olarak bizde ölüm cezasından uzaklaşırdık.
 
Carol bana itiraz etmeye çalışırken başını iki yana salladı.
 
Böyle giderse battaniyeni yere düşüreceksin, köpeğim benim.
‘’Hayır, biliyorum. Bana ihtiyacı var çünkü babam onun durumunu stabilize edebilecek pozisyonda olan birisi.’’
 
Bir çocuk için Carol durumu iyi kavradı. Öğretmenleri ona temelleri öğretirken mükemmel bir iş çıkardı. “Bu yüzden ondan gerçekten nefret ediyorum!”
 
İç çektim. Ona umutsuzca aşık olmasından daha iyiydi.
 
“Bu arada Sharon.”
 
Carol’ın gülümsemesi onun aslında hiç iyi bir şey düşünmediğini gösterdi. En azından orijinal Carol'un yaptığı gibi başkalarına zarar vermeyeceğini biliyordum.
 
Devam etmesi için başımı salladım.
 
‘’Onunla buluşmaya gittiğimde benimle gel’’
 
… Öyle görünüyor ki başkalarına zorbalık etmek yerine beni hedef olarak seçti.
 
"Ne?"
 
“Annem haftada bir kez onunla buluşmam gerektiğini söyledi… Yine de nefret ediyorum. Ama benimle olursan iyi olacağımı düşünüyorum. Buna ne dersin? ”
 
‘’Belki veliaht prens bundan hoşlanmaz-‘’ aslında bunun hakkında endişelenmemiştim ama bütün durumu ele aldığımda bu sıkıntılı olurdu.
 
‘’Endişelenme. En çok benden nefret ediyor!’’
 
‘’…Neden bahsediyorsun? Bunun söylediğimle hiçbir alakası yok… Sıralı olmayan bir şey?’’
 
‘’Sıralı olmayan nedir?’’
 
Bu çok ileri düzey bir şey miydi? Üzgünüm
 
‘’Hiçbir şey değil. Her neyse eğer seninle gelirsem prens bundan hoşlanmayabilir.’’
 
“Hmm .... Prens bunu umursamaz! ”
 
Ben kıvrandığımda Carol bana köpek yavrusu gözlerini gösterdi.
 
Hayır,nedir bu?
 
Buraya geldiğim iki aydan beri Carol bana daha ustaca davranmaya başladı. O yüz için nasıl zayıf olduğumu fark etti.
 
Ona teslim olmak yerine okuduğum kitabı kollarım arasına aldım.
 
‘’Okumak ister misin?’’ diye sordum.
 
‘’Çay partisine benimle beraber gelecek misin?’’
 
"Ah…"
 
Konuyu değiştirme ve dikkatini dağıtma girişimim başarısız olmuştu. Carol eskiden çok saftı ve onun bu yeni tarafına aşina değildim.
 
Endişelenmeye başladım.
 
İmparator, cinsiyete bakılmaksızın, çekici olduğunu düşündüğü herkesle yatan şehvetli bir adamdı. İmparatoriçe ondan nefret ediyordu ve aynı zamanda ona çok benzeyen veliaht prensten de nefret ediyordu. Kendi hedeflediği prensi tahta oturması onun memnuniyeti içindi. Hiçbir duygu içerisinde değildi. kısaca kraliçe veliaht prensi hiç görmedi. O hala hayatta olmayan ilk oğlunun imajını tahta yansıtmaya çalışıyordu.
 
 Hepsi bu kadar da değildi. Tahtın olası halefleri listesinde altı tanınmış aday vardı, tabi ki 20'den fazla üvey kardeş dahil değildi.
 
Veliaht prens böyle bir ortamda uygun, muhteşem bir kişilik oluşturabilir mi?
 
Cevap hayırdı.
 
Veliaht prens Pisa Kulesi kadar çarpık bir kişiliğe sahipti. Düşünmeye gel, veliaht prens ve Carol birbirlerinin ayna görüntüleri gibiydi.
 
“İkiniz birleşip başkalarını rahatsız etmemeniz iyi olurdu…”
 
"Ne dedin?" diye sordu Carol.
 
Sen ve veliaht prensin birbirinize uygun olduğunu söylemedim. Sadece belirsiz bir şekilde gülümsedim ve başımı salladım. "Önemli değil. Sadece seninle beraber onunla buluşmam gerek, değil mi? ”
 
‘’Evet! Büyük ihtimalle sen oradayken biz kavga etmeyeceğiz’’
 
‘’Neden ondan bu kadar çok nefret ediyorsun?’’
 
Carol burnundan soluyarak “O kaba bir (Jerk) pislik! Ona bir şey yapmamasını söylersen, hemen ileriye gider ve yapar. Söylediğin her şeyi görmezden geliyor ve eğer ona yaklaşmaya çalışırsan, hemen sana yapışıyor! ”
 
O kadar tanıdık geliyordu ki bir an kendisinden bahsettiğini düşündüm. Aklımda ikisinin birbiriyle etkileşime girdiğini görebiliyordum: iki inatçı katırın yüzleşmesi gibi.
 
‘’Her neyse’’ dedim ‘’Jerk (Pislik anlamına geliyor küfü değil ama kaba olarak kabul ediliyor) kelimesini nereden öğrendin?’’
 
Carol sakince bana baktı.
 
Oh. O kişi bendim.
 
Dudaklarımı örtmek için elimi dudağımın üzerine götürdüm. Sözlerime daha çok dikkat etmeliydim.
 
"…Anladım. Onunla seninle beraber buluşacağım. Ama Carol, benim için ne yapacaksın? ”
 
‘’Hmm… Ne yapmamı istiyorsun? Ah, şerbet ister misin?’’
 
Bir çocuktan beklendiği gibi çocukça bir öneri ortaya attı.
 
Yine de gülüyorum çünkü Carol'un şerbeti ne kadar sevdiğini biliyordum, bu yüzden bu onun adına büyük bir imtiyaz olurdu.
 
Gülümseyerek alternatif bir çözüm önerdim. “Gerçekten şerbet istemiyorum. Bana bir hafta boyunca yüksek sesle kitap okusan nasıl olur? ”
 
Çünkü böyle okumaya devam edersem sesimi kaybedecektim.
 
Carol teklifimi düşündü ve dişlilerin kafasının içinde döndüğünü görebiliyordum. “Tamam, ama sadece bir hafta boyunca,” sesi kararında kesindi. Faydaları dikkatle değerlendirmiş olmalıydı. Carol son zamanlarda benimle olabildiğince fazla vakit geçirmeye çalıştı ve bu yolla ben onunla daha çok vakit geçirmiş olurdum.
 
Çok tatlıydı.
 
Carol'u kafasına okşadım.
 
‘’Hadi gitmeye hazırlanalım’’dedim.
 
Ancak o zaman Carol battaniyeden çıktı.
 
"Tamam!"
***
Orijinal hikayede Sharon, Carol’un on beşinci doğum gününe kadar veliaht prensle tanışmadı. Başka bir deyişle, bu toplantı zamanlamanın çok ötesindeydi.
Şaron ilk bakışta veliaht prense aşık olmuştu. Aptal kızın gözleri güzel çocuk tarafından büyülenmişti.
Ama aynı olmayacağından emindim. Sırtında ölüm bayrağı taşıyan birisi nasıl ilk aşkı düşünebilir ki? Özellikle eğer ilk aşkı onun ölümüne yol açıyorsa?
‘’Carol prens nasıl bir insan?’’ diye sordum.
Çay partisine giderken bir arabadaydık ve Carol dudağını büzerek suratsız kaldı.
‘’Neden soruyorsun? Onunla arkadaş mı olacaksın? Bu bir problem mi?’’
Biraz daha hoş olma karşılığında Carol tuhaflaşmaya başlamıştı. Kendisinden veya başka bir şeyle ilgilendiğimde buna dayanamıyordu. Bana üzerimde sanki anne ördek yazısı olan bir bebek ördek kadar takıntılıydı.
‘’Neden olamasın? Eğer hepimiz iyi anlaşırsak iyi olur’’
Carol bir öfke nöbeti geçirecekmiş gibi görünüyordu.
 
Hey. Ben bu tür tepkiyi hak edecek hiçbir şey söylemedim!
 
“Sadece benimle oynamalısın!” dedi.
 
Oh, köpek yavrusu. Ne zaman büyüyeceksin?
 
Onu yatıştırmak için tatlı sesimi çıkardım. Onu anında daha iyi hissettirecek bir kelime biliyordum.
 
“Prens ile arkadaş olacağım ve diğer çocuklarla da arkadaş olacağım. Ama Carol, sadece senin en iyi arkadaşın olacağım. Sen beraber uyuduğum ve masal okuyacağım tek kişi sensin. Sen Özelsin."
 
Son kelimemi özellikle vurguladım. Kelimelerim Carol’un hislerini yatıştırırken Carol bana güzel bir şekilde kıkırdadı.
 
Sanırım bu yüzden insanlar çocuk sahibi olmaya karar veriyorlar.
 
Aslında Carol’un veliaht prensle ilgilenmemesi iyi bir şeydi. Bu benim ilk hedeflerimden birisiydi. Eğer hayat bu şekilde giderse nasıl olacağını bilmiyorum ama Carol’un veliaht prense takıntılı olmaması iyi bir şeydi. Aşk insanları delirtir ve Carol’un aşkı prens için kırılabilecek bir şeydi.
 
“… Hiç görgüsü yok,” dedi Carol, sonunda ilk sorumu yanıtladı.
 
… Yine kendisi hakkında mı konuşuyordu? Görgü kuralları olmadığından bahsetmişken, ilk tanıştığımızda bana kim bir hizmetçi gibi davrandı?
 
Ayrıca, prense bu kadar sanki günlük bir olaymış gibi hakaret etmemeli. Carol hayatta kalmak istemiyor gibiydi.
 
Ama Carol’un ruh halini mahvetmek yerine başımı salladım.
 
Julien Urcan von Cosabalta.
 
Bu erkek baş karakterin adıydı. İki yıl sonra Carol ve o siyası bir nişanlılığın içine gireceklerdi. Genç yaştan itibaren birbirlerini tanımalarına rağmen Carol romanda farklı olarak prensi düşman olarak düşünüyordu.
 
Çok benzer oldukları için miydi?
 
Carol surat yaptı ve “Annem onunla görüşmezsem beni kovacağını söyledi. Benimle konuşmayacağını bile söyledi. ”
 
Carol duygusal olarak zayıftı ve onu zayıflığını kullanarak bundan yararlanmak düşes için çok kötüydü. Carol her seferinde düşesin hilelerine düştü, ama ona karşı bir şey denemek işe yaramazdı. Dük Gratoni yasal koruyucum olduğu için onun üzerinde hiçbir gücüm yoktu. Carol'a bunun ne kadar berbat olduğunu bile söyleyemedim çünkü düşes rahatsız olabilirdi ve bunun olmasını istemiyordum.
 
Birinin bir çocuğa nasıl bu kadar acımasız olabileceğini anlayamıyordum.
 
Carol’un bileğini neredeyse kırmayı düşünüyormuş gibi sıkı bir tutuşu vardı. Düşenin istediklerini yapmasına izin vermek daha iyiydi. Carol’un acı içerisinde görmek istemiyordum, onun için ağlayamıyordum, sadece gözyaşları düşerken yanında olabiliyordum.
 
"Tamam. Bunu aklımda tutacağım ”dedim.
 
Mekana yaklaştıkça kalbim hızlı atmaya başladı. Gerilim, bir maratonda atletmiş gibi vücudumdan geçti.
 
İyi olacaktım. Ben Sharon değildim ve içimdeki Sharon Prene tepki gösterse bile onu bastırabilirdim. Carol şimdi farklıydı ama ben de hayatımı değiştirmek zorundaydım.
 
Ne kadar yalnız veya incinmiş olduğum önemli değildi. Sadece ölmek istemiyordum.
***
Çay partisi özellikle çocuklar içindi. Doğal olarak, birçok soylu çocuklarını kendi yaşlarındaki çocuklarla arkadaş olmaları için buraya gönderirdi.
 
Bu seçenekler arasında en dikkat çekici olanı, aynı zamanda erkek kahraman olan veliaht prensti. Beklenildiği gibi erkek kahraman göz ardı edilemeyecek gibiydi. Bir televizyon yıldızı ile baş başa gidebilecek kadar yakışıklıydı. Kan kırmızısı saçları ve gözleri o kadar karanlıktı ki gözbebeklerini göremiyordun. Bu özellik imparatorluk soyunda ilk kez ortaya çıktı ve bazıları bunu uğursuz buldu. Ancak, gerçekten güzeldi. (Eveetttt resimdeki karakter erkek baş karakter çıktı. Nedense bundan hoşlanmadım. Neyse ileriye bakalım.)
 
Nara Lee olarak gözlerinin rengini sevmiştim. Gardırobumun çekmecelerinden biri özellikle kırmızı kıyafetlere adanmıştı.
 
"Bu o mu?" Diye sordum.
 
"Evet. Çirkin, değil mi? ” dedi Carol.
 
... Bence Carol'un görmesiyle ilgili küçük bir sorunu olabilir.
 
Veliaht prensin ve diğer bazı erkeklerin oturduğu masaya giderken Carol elimi sıkıca kavradı.
 
“Uzun zamandır görüşmedik Carol,” dedi oğlanlardan biri. Adı Haru'ydı ve prensin sağ kolu olarak komploda büyük bir rol oynayacaktı“O benim arkadaşım,” dedi Carol.
 
Veliaht prens kısa bir süre Carol'a baktı, sonra başka bir yöne döndü. Bu düzgün bir karşılama bile değildi.
 
Wow. Sekiz yaşında ve çoktan şık birisi.
 
Hemen diğer bölüme başlıyorum.

 
 


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


4   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   6 


468x60


DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.