The Kids Have Changed (Novel) - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   7 


           
Gözleri gerçekten cam boncuk gibiydi ... Göz bebeklerini çıkaramadım çünkü çok karanlıklardı. Yüzü, bir bebek kadar cansız, bir şekilde bana kışı hatırlatan soğuk bir güzelliğe sahipti. Klasik olarak yakışıklıydı.
 
3D gerçekten 2D'den çok daha iyiydi.
 
Bu düşünceye hayran kalırken Carol tekrar konuşmaya başladı. “Hadi, merhaba de. Julien, bu arkadaşım Sharon. Sana ondan bahsettim, değil mi? ”
 
Carol kolunu benimkine bağladı ve böbürlenerek gülümsedi. Prense kısık gözlerle baktı.
 
Ne düşündüğü açıkça belliydi. ‘Kesinlikle kıs-ka-nı-yor-sun ha?’
 
Garip bir şekilde prense gülümsedim ve kibarca ona reverans yaptım. Prens Carol’un maskaralıklarına alışık olabilir, çocukluk arkadaşları olabilir, ama benim bu kadar kaba olmak için hiçbir bahanem yoktu.
 
Madam DeJoue'nun bana öğrettiği gibi onu sakince selamladım. ‘’Majesteleri Atrina’dan Sharon sizi selamlıyor’’
 
Hohoho, Madam DeJoue! Yaptım! Özel çalışma programımız işe yaradı.
 
Veliaht prens bana coşku duymadan baktı. Onun bakışları altında titremedim.
 
Orijinal romandaki Sharon gibi olamazdım çünkü prensin dikkati ve sevgisi için umutsuzdu. Hikayede Carol, Prens'in onu farketmesini sağlayacağını söyleyerek Sharon'u istediği gibi kullanmak üzere manipüle etmişti.
 
Bu yüzden, aşık olmadığım için, bunun başarılı bir ilk toplantı olduğunu düşündüm.
***
Carol eve döndüğümüzde heyecanını saklayamıyordu.
 
Neden bu kadar heyecanlıydı?
 
‘’Julien karın ağrısı ve kıskançlıktan ölecek!”
 
“Neden,” dedim açıkça.
 
Bifteği küçük parçalar halinde kesip ayakları üzerinde zıplayan Carol’un önüne koydum. Aslında tabağı Carol’un önüne koyan uşaktı.
 
‘’Teşekkür ederim’’dedim.
 
‘’Hiçbir şey değildi genç bayan’’
 
Her seferinde bunu hissettim, ama bu yemek odası gereksiz büyüktü. “Hımm ...”
 
“Sharon! Sharon!”
 
Beni neden bu kadar endişeyle çağırıyordu?
 
"Ne?"
 
"Beni dinlemeni istiyorum!"
 
"Tamam tamam. Nedir bu?"
 
‘’Geçen zamandan beri Julien’e bir Sharon'um olduğu için övünüyorum!”
 
…Gerçekten neyi nasıl dediğine dikkat etmesi gerekiyordu. Ne demek ‘Sharon’um var’? Ama bunu bir çocukla tartışacak kadar detaycı değildim.
 
Kendi bifteğimin bir parçasını kestim ve yedim. Baş salladığımda Carol söylenmeye devam etti.
 
“Hehehe. Evet ... Ona birlikte pikniğe gittiğimizi ve aynı yatakta uyuduğumuzu söyledim! Ve… Evet! Saçımı benim için bağladığını ve bana  kitap okuduğunu da!”
 
Bekle, oraya tuhaf bir şey eklemiyor muydu? Gözlerimi kısarak ona baktım ama etkilenmemiş görünüyordu.
 
Aslında o bir koyun gibi “Saçlarımı benim için bağlamayacak mısın?” Dedi. ‘’Katrina ablasının saçlarını her gün onun için bağladığını söylüyor… ”
 
Oh, onu geri çevirmeye gönlüm el vermedi.
 
"Tamam. Ben iyi değilim ama deneyebilirim. ”
 
Carol’ın yüzü benim sözlerimle aydınlandı. "Yaşasın! Bu bir söz!"
 
“Ama karşılığında, tabağındaki tüm havuç ve soğanları yemelisin.”
 
Carol ürkerek bana baktı. Sonra tabağına düşünerek baktı. Madam DeJoue ve Madam Berna'nın gülümsememeye çalıştıklarını görebiliyordum.
 
Carol'un ne seçeceği belliydi.
 
Madam DeJoue, “Leydim, kendi saçlarını nasıl bağlayacağını bile bilmiyorsun,” diye fısıldadı.
 
“Bana nasıl olduğunu öğretmen gerek,” dedim.
 
"Ben mi?"
 
"Evet."
 
“Yani bir söz veriyorsun ve bunu yerine getirecek olan benim.’’
 
Ben masumca göz kırptım. “Ben sadece sekiz yaşındayım,” dedim.
 
‘’Kesinlikle sekiz yaşındaymış gibi davranmıyorsun ama şimdilik bunu böyle gitmesine izin vereceğim.’’ Dedi Madam DeJoue
 
Carol tıpkı Madam DeJoue gibi baktı ve Madam DeJoue ile fısıldayan konuşmamızı bitirdim. "Tamam! Bütün bunları yemem gerek, değil mi? ”
 
Carol tabağına kararlı bir şekilde baktı, sonra tüm havuç ve soğanları hemen ağzına koydu. Gözler sıkıca kapandı, yuttu, sonra büyük bir miktarda su içti.
 
‘’Şimdi bak!’’  ağzını açarak ‘’Ah-‘’ diyerek bana boş olan ağzını gösterdi.
 
Başımı salladım. "Tamam, saçını senin için bağlayacağım."
 
‘’Yaşasın! Ben gerçekten mutluyum!’’
 
Carol masanın altında bacaklarını sallayarak yeniden yemek yemeye başladı.
 
Peki konuşmanın sonu nasıl buraya geldi?
 
‘’Ah evet. Peki Julien neden kıskanıyor? Birisinin de saçlarını bağlamasını mı istiyor? ”
‘’Sen neden bahsediyorsun, Sharon? O bir erkek!"
 
Bunu biliyordum, ama Carol o kadar tutarsız konuşuyordu ki kafam karıştı. Dudağını ısırıp mırıldanmaya başlayan Carol'a göz ucuyla baktım.
 
“Um. Julien de yalnız, işte bu yüzden. Kötü bir çocuk, bu yüzden neden yalnız olduğu belli ... Ama her neyse, şimdi benim bir Sharon’um var. ”
 
Aslında o bana ‘sahip’ değil.
 
“Yani Julien beni kıskanıyordu. Bunu söylemedi, ama senin hakkında her konuştuğumda gözleri böyle oldu! ‘’Carol sarkık görünmelerini sağlamak için gözlerinin dış köşelerini aşağı çekti.
 
“Midesi muhtemelen çok acıyacak çünkü çok kıskanıyor!”
 
Beklendiği gibi romandaki karakterlerin hiçbirinin durumu iyi değildi- ne Carol ne veliaht prens ne de kadın baş karakter gelecekte tanışacağım karakter-Hepsinin kendine göre sıkıntıları vardı. Bunlardan üçü ise benim favori karakterlerimdi.
 
“Sharon, Sharon, bir isteğim var…”
 
Bunu bir istek olarak ifade ettiği için minnettardım. Carol, önemsizce emir veren kız olarak çok fazla büyümüştü.
 
“Söyle bana,” dedim. En azından onu dinlerdim.
 
Carol konuşmadan önce tereddüt etti. “Hehehe. Artık benimle saraya gel. ”
 
"Neden yapayım?" Dedim. "Meşgulüm. Ben küçük şekerlemeler yapmak zorundayım… Ve çok fazla hareket edersem yorulurum. ”
 
‘’Hayır!’’
 
Neden bağırıyordu?
 
‘’Ben seninle beraber gitmek zorundayım, Sharon!’’
 
İç çektim. Carol  tekrardan somurtmaya başladı.
 
Neden böyle yapıyordu?
 
‘’Gitmek istemiyorum’’ dedim.
 
‘’Eeek!’’ Carol yanaklarını şişirdi. Sonra benim etkilenmeyen yüzümü görünce yavaşça ifadesi değişmeye başladı.
 
Tekrar şu ifadeyi yapıyordu. Bana köpek bakışı tekmeleri atıyordu, çatalını amaçsızca tabağına sapladı.
 
“Biliyorsun… Sarayda korkunç bir bayan var. Julien’in annesi… Bana korkutucu gözlerle bakmaya devam ediyor. Julien de ondan gerçekten korkuyor. ”
 
"Ah…"
 
‘’Julien annesinin dünyadaki en zavallı ve incinmiş kişi olduğunu söyledi bu yüzden anlayışlı olmak zorunda olmalıymış. Ama izlemesi çok korkunç. O her zaman sinirli oluyor.’’
 
Bir cevap vermedim. Carol omuzlarını öne düşürdü.
 
Kesinlikle oyunculuk yapıyordu, değil mi? Carol böyle bir şey tarafından caydırılabilecek türden biri değildi.
 
“Korkuyorum… Gerçekten korkuyorum. Annemden daha korkunç… ”
 
‘’İyi ! Seninle beraber gideceğim!’’
 
Carol’un yüzü aydınlandı. Neden bu kadar zayıf iradeliydim?
 
Bir an için onu görmezden gelerek Madam DeJoue'ya döndüm.’’Düşes benim gitmeme bir şey der mi?’’
 
‘’Hayır’’diyerek beni cevapladı. ‘’Düşes bir süredir Leydi Carol’a bu geziler için eşlik etmedi.’’
 
Madam DeJoue’nin cevabı beni duraklattı.
 
Gerçekten bu kadın… Lüx  ve zevkin peşinde o kadar koşuyordu ki kendi çocuğunu ihmal ediyordu. Ama bu belki prens Julien’in sonuna da problem getirebilir.
 
‘’Ya kraliçe? Takar mı?’’
 
‘’Büyük ihtimalle takmaz. Aksine dük Grattoni ile daha fazla bağ kurma fırsatından memnun olabilir’’
 
‘’…?’’
 
Ben bir beklentim olmadan sormuştum ama Madam DeJoue duraklamadan bana cevap vermişti. Birbirimize boş boş baktık.
 
Nasıl bütün bunların hepsini bilebiliyordu?
 
“Ahem. Sarayda birini tanıyorum… ”
 
"…Anlıyorum."
 
Madam DeJoue'nun yanımda kalmak için çok yetenekli olabileceğinden korktum. Benim isteğimle Grattoni konağının sorumluluğunu üstlendi ve bir kelime söylemeden onunla buluşacağımı öğrenir öğrenmez veliaht prens ve imparatoriçeyi araştırdı.
 
Nedense, Madame DeJoue'nun tekrar tekrar, onunla karşılaştığımda veliaht prensi bir çocuk olarak görmemem gerektiğini söylediğini anımsadım.
 
Carol, Madame DeJoue ile konuşmamı dinlerken parlak bir şekilde gülümsedi. “Böylece birlikte gidebiliriz!”
 
“Yapabiliriz,” diye kabul ettim.
 
Benim sözlerimle Carol tabağındakileri bitirdi.
 
Bu çocuk daha ve daha fazla tatlı olmaya başlıyordu. Ayrıca daha kurnaz bir hale geliyordu, ama yine de.
***
“Madam DeJoue, bence yemek odası çok büyük.”
 
"Evet?"
 
Carol çoktan uyumaya gitmişti. Madam DeJoue iğne işi yapıyordu ve ben kitap okuyordum. Madam DeJoue bana ballı ılık süt hazırlamıştı ve koridorda ne tür süslemeler yapacağımızı ve ne tür bir resim çerçevesi almamız gerektiğini tartışıyorduk.
 
Ama yemek odası hakkında bir şey söylemek zorunda kaldığımı hissettim.
 
“Orada en fazla dört kişi yiyor, ama oda o kadar büyük ki yardım edemiyorum ayrıca orası ıssız hissettiriyor.”
 
“… Sadece sekiz yaşında olduğunuzdan emin misiniz?”
 
"Muhtemelen?"
 
“Bu şekilde değişmene neden olan şeyden emin değilim, ama sadece olgunlaştığını kabul edeceğim.” Madam DeJoue’nun gözleri keskin bir şekilde parladı ve bana şüphe ile baktı
 
Ah, ne kadar korkutucu.
 
“Her neyse, yemek odasının çok geniş olduğunu söylüyordunuz. Ne yapmak istersin?"
 
‘’Şey… Buradaki terasların hepsi kapatılmış değil mi?’’
 
‘’Evet. Her teras bir cam kapıyla geçişe sahip ve girişe kapatılmıştır.’’
 
“Öyleyse, orada yemek yiyebilir miyiz? Dük ve Düşes nerede yemek yer? ”
 
Burada kaldığım süre boyunca onları hiç yemek yerken görmemiştim. Eğer onları bir anda görseydim garip bir şekilde hissedeceğim duruma gelmiştim.
 
‘’Onlar ayrı bir şekilde ya odalarında ya da çalışma odalarında yemek yiyorlar.’’
 
‘’Anladım’’
 
Madam DeJoue çok şey biliyordu ve bu şüpheliydi. Ayrıca onun da benden şüphelenmek için bolca sebebi vardı.
 
‘’Ne- ne oldu hanımım?’’
‘’Önemli bir şey değil. Hadi artık birbirimizden şüphelenmeyi bırakalım’’
 
‘’….Sen sekiz yaşındasın….’’
 
‘’Bunun gibi şeyler işte! Hadi bırakalım’’
 
‘’Tamam, olur. İkimizde kendi sırlarımızı saklayacağız’’ dedi madam DeJoue
 
Madam DeJoue ve ben artık birbirimizden şüphe etmemek ve düşmanlarımıza birlikte karşı durmak için bir anlaşma yaptık. Çalışanlar ve işverenler iyi geçinmelidir.
 
Ayrıca ona bunu nasıl açıklayabilirdim ki? Sharon olduğumu ama aslında olmadığımı? Bu hiç mantıklı olmazdı.
***
‘’Wow. Artık burada mı yemeye başlayacağız?’’
 
Evet. Ben de bugün gerçekleştiği için şaşkınım. Madam DeJoue , dile getirir getirmez dileğimi yerine getirdi. Noel Baba ya da peri vaftiz annesi kadar etkiliydi. Artık yeteneklerinden şüphe etmek için bir neden yok gibi görünüyordu.
 
"Neden? Sevmiyor musun? ”
 
“Hayır, çok seviyorum!”
 
Carol suçlu bir bakışla bana bakıp bacaklarını sallamaya başladı.’’Ben her zaman diğer yerde yemek yiyordum ama orayı gerçekten sevmiyordum.’’
 
Mırıldandığı sözleriyle ekmeğe marmelat süren elim bir anlığına durdu.
 
‘’Güzel. Buranın hoşuna gitmesine sevindim.’’ Sessizliğim garip olmadan ona cevap verdim.
 
Benim cevabımla Carol bana gülümsedi ve ekmeği elimden aldı.
 
Ne? Benden ne yapmamı istiyorsun?
 
Carol ekmeğimi alırken izledim.
 
“Ehehehe. Lezzetli! Ben de senin için bir tane yapacağım! ”
 
Reddetmek istedim.
 
“Sadece yiyebilirsin. Ben kendiminkini yapacağım… ”
 
Ama konuşmayı bitirmeden önce Carol ekmeğini ağzıma doldurdu. Az önceden beri elleriyle oynadığı ekmek.
 
Neden ekmeğin bu kadar tuzlu olduğunu bilmiyordum- sadece çilek reçeli ile kaplı olması gerekiyordu - ama yuttum.
 
‘’Bu tatlı çünkü ben senin için ellerimle yaptım!’’
 
Lezzetli dediği şey duyguları demek yani evet içine bir çok duygunu katmışsın.
 
‘’Başka bir tane daha ister misin?’’
 
‘’Hayır, ben doydum.’’
 
Ben kendime ve daha doymamış karnıma yalan söyleyerek Carol’u görmezden geldim. Carol hayal kırıklığına uğramış gibi göründü.
 
Midemden özür dileyerek öğle yemeğinde daha fazla yemek yiyeceğime dair söz verdim.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


5   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   7 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.