Şimdi bunu düşündüm de, Dünya Ağacı'nın Yuvası'ndan ayrıldığımda, insanların çoğu bu afetler hakkında konuşmaya devam ettiler. Sanırım bu afetler, Lucas Dünya Ağacı'yla savaşırken ortaya çıkan büyü parçaları sebep oldu.
Yani ne olmuş? Ben hiçbir şey yapmadım. Sadece o aptal Dünya Ağacı bana tısladı ve büyülü güçlerini dünyanın her tarafına saçıyordu.
Lucas kafasını şaşkınlıkla kaşıdı.
Dünya Ağacının dallarından birini absorbe ederek ,eski günlerindeki gücünü iyileştirmekle kalmayıp aşırıya kaçan Lucas, artık tamamen olgun bir erkekti. (Çn: Alkışları alayım!)
Bir erkeğin olabilecek en yakışıklı vücudu, parıltılı ay ışığının altında ortaya çıktı.
Saçları biraz dağınık ve biraz daha uzun gözüküyordu ancak kesmedim çünkü tembelim.
Bugün kuleyi ziyaret etmesinin gerçekten sağlam bir sebebi yoktu.
Buraya sadece canı sıkıldığı için gelmişti, düşündüğünden (Dünya Ağacı'nın meyvesi) daha da güzel bir şeyi tükettiği ve büyüsel güçlerini tamamen iyileştirdiği için
Ancak kuleye adımını atar atmaz bir şey onun canını sıktı.
"Hangi lanet olası p*ç buradaydı?"
Büyük ihtimalle derin uykusundan uyandıktan hemen sonra önleyici tedbirler almadan kuleyi terk ettiği içindi. Zorla giren birilerinin izleri vardı.
Karanlığın içinde yutulmuş kırmızı gözler keskindi. Dudaklarında soğuk bir gülümseme vardı.
"Bu or*spu ölmek için yalvarıyor gibi..."
Lucas yalnız başına içindeki nefretle birlikte mırıldandı.
"Seni nasıl öldürmeliyim acaba..."
Ay ışığı, çok uzun bir süre geçtikten sonra kuledeki büyücünün üzerine bir kez daha parladı.
Dünya kimse fark etmeden tekrar sarsılacaktı.
***
"Baba, artık gideceğim."
Ijekiel kapıyı kapattı ve dışarı çıktı. Uzun yoldan gelen babasını karşılamak istemişti.
Ijekiel koridorda dururken, kısık bir nefes verdi.
Yüzü yorgunlukla kaplanmıştı. Babası da bugünlerde olan her şeyden yorulmuştu.
"Ijekiel?"
Fazla uzaktan gelmeyen bir ses ona seslendi. Kafamı kaldırdım ve koridorun gölgeli sonundan beni izleyen Jennette'i gördüm.
"Jennette?"
"Hemen geri mi dönüyorsun?"
Jennette odasından yalnız başına dışarı çıkalı uzun zaman oldu. Bayan Rosalia'nın ölümünden sonra odasından her geçtiğimde onun göz yaşlarını silişini duyuyordum.
O öldükten hemen sonra Ijekiel malikaneden ayrılmak zorunda kaldığı için Jennette'le ilgilenememişti.
"Evet. Malikaneden ayrılalı uzun zaman olduğu için seni kontrol istemiştim. Yarın tekrar gideceğim."
"Yarın tekrar mı gideceksin?"
Jennette bir süre tereddüt etti ve geri sordu. Ijekiel tuhaf gelen sesini ve yüzünü bir süre inceledi. Ancak birbirlerine uzak olduklarından mı ya da karanlık yüzünü örttüğünden miydi, Jennette'in nasıl olduğunu anlayamamıştı.
Ya da artık çok yorulduğu için de olabilirdi.
"Jennette?"
"B-Boşver. Yarın da çok meşgul olacaksın. Lütfen, git ve biraz uyu."
Bir süre bir kelime bile söylemedikten sonra fısıldadı.
"Evet, gideceğim. Sen de dinlenmelisin."
"Anladım. İyi geceler."
Ijekiel sohbeti daha da sürüklemedi ve uzaklaştı.
Jennette derin sessizlikte ilerleyen adım seslerine dikkat etti.
Ancak onlar durmadı; uzun bir süre sonra Jennette tamamen yalnız başına kalmıştı.
Gül pembesi dudakları sanki zihninde konuşuyormuş gibi kaşlarını çattı.
Eğer başka bir zaman olsaydı, onu teselli ederdi ancak neden bu kadar inatçı tavırlar sergilediğini biliyordu.
Sürekli kaybolmuş Prenses Athanasia'yı arıyordu. Onun aklındaki tek şey Athanasia'ydı bu yüzden başkaları için hiç duygusal yeterliliği yoktu.
Jennette şaşırmış bir şekilde odasına doğru ilerledi. Geri döndüğünde, pencerelerin arasından parlayan ay ışığı onu selamladı.
Eğer aradığı önemli kişinin birkaç saat önce onun odasında olduğunu öğrenseydi nasıl tepki verirdi?
Jennette bu kadar önemli bir sırrı sakladığı için kendisini suçlu hissetti.
Ancak bu da Prenses Athanasia'nın isteğiydi. Onun burayı ziyaret etmesini kimseye söylememesi.
Jennette kendisine mazeretler mırıldanırken yatağına doğru yürüdü.
Beyaz battaniyenin üstüne elle örülmüş bileklik, Jennette onu ellerinin arasına aldı ve göğsüne doğru götürdü.
O kadar fazla süslü olmasa da, ona çok şey ifade ediyordu çünkü bunu Prenses Athanasia ona vermişti.
Athanasia ile birlikte geçirdiği bugünü ne kadar çok düşünürse, yüreği heyecan ve beklentiyle o kadar çok atıyordu. Onunla birlikte zaman geçirmek her zaman çok tatlı ve eğlenceli olmuştu.
'Onu çok seviyorum. Nasıl bu kadar nazik olabilir. Özellikle en zor zamanlarımda geldi ve beni teselli etti. Birisinin sıcaklığına en çok ihtiyacım olduğu sürede elimi tuttu. '
Bilekliği tutarken, yatağına yattı.
Sözlerini tutacaktı. Her ne kadar Athanasia'nın nerede olduğunu biliyor olmasına rağmen Ijekiel'e söylemediği için kötü hissetse de, ona asla bunu söylemeyecekti.
'O zaman....eğer bu olursa.....sadece benim prensesim mi olacak? Hem de saraydan ayrıldıktan sonra kalacak başka bir yeri yokmuş gibi gözüküyor....'
'Ah....Belki de hepsi bir duygudur? Yine de sarayda birbirimizi gördüğümüz zamandakinden daha çok yakınlaştığımızı hissediyorum.'
Bu düşünce onu gıdıklarmış gibi güldürdü. Mücevherimsi gözleri camdan yayılan ay ışığının altında ışıldayarak parladı.
Her zaman olduğu gibi, ne kadar da güzel bir gece.
Herkes için uykusuz bir geceydi.
***
"Bu Qing kuşu gerçekten bu paopu meyvesini seviyor. İşte bu yüzden bu kuşları eğitmek için bunları kullanıyoruz...yaddi-yadda."
"Ah, gerçekten mi?"
"İki tane paopu meyvesi alın ve bir tane bedava gelsin!"
Bir kez daha kuş standındaki adamdan Qing kuşu hakkında besleme ile ilgili bilgileri dinliyordum. Kuruluş Kutlaması geldiğinde etrafa bir tane kuş standı koyacaklarını biliyordum.
"Bazen kanatlarını çiziyor, ancak bu paopu yağıyla ovalarsanız... bu uçucu yağ....blah blah blah. Biz bugün için özel bir tanıtım yapıyoruz... yaddi-yaddi-yadda."
Uhmmm.... bu bilgiden çok reklam gibi geliyor. Bence ev kuşlarını eğitmek hakkında sorular sorduğumu hatırlıyorum ancak hiçbir zaman cevabını alamadım. Onun yerine, onu ve bunu satmak için uğraşıyor....
"Uh, aslında bugün yanımda hiç para getirmedim."
"Oh, bunu daha öncesinde söylemeliydin."
Yüzü hemen tavırsız bir şekilde ilgisiz şekle döndü. Hey! Aslında zengin bir müşteri olabilirim, bilirsin!
"Hoşgeldiniz! Papağanları seviyor gibi gözüküyorsunuz."
Başka bir müşteriye dönmüş satıcıdan keskin bir şekilde ayrıldım.
'Hızlı-ve-Kolay Estetik Ameliyatı' şeyinden sonra artık Obelia'nın şehir merkezinde özgürce dolaşabiliyordum.
Artık yüzümü değiştirdiğim için, kimse benim aslında prenses olduğumu fark etmedi. Ugh...Neden bu beni üzüyor...
"Whoooo! Saray Kapıları açıldı!"
"Şimdiden mi?! Hadi! Görmeye gidelim!"
"Ben de!"
Cadde nispeten anında gürültülü oldu. Görünüşe göre Claude'un ortaya çıkacağı Kurucu Geçit Töreni başlayacak.
Herkes çok heyecanlıydı; normal halkın kraliyet ailesini bu kadar yakından görmeleri çok zordur. Kalabalıklaşmış caddelerden uzaklaştım.
Sonra bir çatıya ışınlandım ve saraydan gelen geniş geçiti izledim.
Lanet olsun, bu büyük! Göz alıcı kıyafetler giymiş bütün şövalyeler, heyecanlanmış izleyicileri yürüyüşten uzak tutmak için geçit boyunca sıralanmıştı.
O zaman da Felix de orada mı? Etrafta uçuşan taç yapraklar da nereden çıktı? Görünüşe göre büyü.
Bir süre sonra geçitin tam ortasında bütün ilgileri kendisine çeken açgözlü birisini gördüm; parıldayan sarı saçlarıyla birlikte Claude'dan başkası değildi.
Yani bu İmparator'un Geçiti. Bunu iki saat mi yapacaklar?
Tahammülsüz karakteri ile uzatılmış geçit töreni arasındaki çelişkiyi düşünerek dilimi şaklattım.
"Artık gitmeli miyim?"
Bu kadar uzakta olmama rağmen Claude'u gördüğümde kalbim acıdı. Ancak bu benim tahmin edilebilen tek şansımdı.
Gözlerimi açtığımda, tanıdık bir manzara beni karşıladı.
Uzun zaman oldu, Zümrüt Sarayı...
"P-Prenses!"
"Lily!"
Whooooo! Görüşmeyeli uzun zaman oldu, Lily!
Benim ortaya çıkmamla, kanepede oturan Lily anında gözlerini açtı. İşliyor olduğu nakış yere düştü. Ühü, seni endişelendirdiğim için üzgünüm! Seni gerçekten çok özledim,Lily!
Hıçkırarak, ışık hızında üzerine koştum.
Ancak hayallerimdeki duygusal birleşme olmadı.
"Sonunda. Buradasın."
"Ne-!"
Lily'e doğru koşarken arkamdan gelen uğursuz sesi duyduğumda donup kalmıştım.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.