Endişelenmeye başlamıştım. Eğer doğru cevap vermezsem, burada ölürüm.
Eliyle, diğer bileğini geçen zamanı işaret ediyormuş gibi dokunuyordu. Ve konuştuğumda eli durdu.
"B-Baba?"
Aman Tanrım. Bunu yüksek sesle söylediğime inanamıyorum! Lütfen Lily ve diğer hizmetçilere veda etmeme izin ver. Bunu söylememeliydim, deli İmparatoru "Baba" diye çağırırken ne düşünüyordum?! Onun yerine beni öldürmesini istemeliydim!
Hizmetçiler bana Prenses demeye devam ettikleri için gerçek Athanasia olduğumu mu sanıyordum? Ulu Mükemmel Majesteleri gibi bir şey söyleyerek onu gururlandırmalıydım.
"...."
Ama şok edici bir şekilde, Claude beni öldürmedi.
Elini çenesine koydu bana devam etmemi söylüyormuş gibi okşadı. N-Ne? Başarısız mıydım?
Ama bekle....
Claude Jennette'i sevmiyor muydu? Her zaman ışıkla çevrili parlak ve güzel Jenette.
Çünkü o, Claude'u uzaktan izleyen Athanasia'dan farklıydı, çünkü ilk önce Jennette önce ona doğru gitti.
Eğer...ben de...Jennette gibi olabilseydim, onun yerini alamasam da ... ama sadece eğlenmek için olsaydı.
Çılgınca şeyler söylemeye karar verdim.
"...Babacım?"
Tüylerimi diken diken eden ölümcül bir atmosfer beni kuşattı. Claude yavaşça başını eğerken nefesimi tutuyordum. Hareket ederken altın sarısı saçları parladı. Bir maraton koşmuşum gibi kalbim atıyordu.
Neden, neden cevap vermiyordu?
Sadece yapalım. Yapabildiğim en büyük gülümsemeyi taktım ve bağırdım.
"Babacığım!"
... .. Ölüm bayrağını kaldırmış olabilir miyim? Birisi bana bir şey söylesin!
***
Sonuç olarak hayatta kaldım.
Ayrıntılı bir şekilde açıklarsam, kalan tüm pastaları Claude beni izlerken bitirdim ve şövalye abi beni kucağına alarak saraya taşıdı.
Ben hayatım için psikopatın tekiyle savaşırken, Yakut Sarayı kaos içindeydi. Uyumam gerekiyordu, ama aniden kaybolmuştum, bu yüzden herkesin şokta olması kaçınılmazdı.
Lily beni İmparator şövalyesinin kollarında gördü ve neredeyse bayılıyordu. Yüzü o kadar solgundu ki, onun için ciddi şekilde endişelendim.
Beni kollarından aldı ve ölümcül bir hastalıkmış gibi hızlıca ondan uzaklaştı.
Yüzünde nasıl bir ifade olduğunu söyleyemem çünkü yüzüm göğsüne gömülmüştü, ama titremesinden ne tür bir ifade de olduğunu anlamıştım.
Lily beni titreyen kolları ile sıkıca sarıyordu. Başımı kaldırdığımda Felix'in adam kaçırmış gibi muamele gördüğünü gördüm.
Ama beni ve Claude'u yalnız bıraktığı için onun tarafında olmak istemedim!
Yalnız Claude ile geçen zamanı düşünüyordum da... Tanrım, neredeyse gözlerimden kan gelecekti.
O p*ç. Benim gibi zayıf bir çocuğa zorbalık etmeye nasıl cüret eder. Umarım cehenneme gidersin.
"İmparator yakın bir zamanda Prenses Athanasia'yı yeniden çağıracağını söyledi."
Ne dedin?
Sadece ben değil, herkes şaşkınlıkla geri çekildi. O zaman neden herkesin yarı korkulu ve yarı mutlu yüzü vardı? Dışlanmış prensesin İmparator'dan dikkatini çekmesine sevindiler mi?
İmparator'un beni aramasını bekleyen bir tür cariye değilim! Ama istemiyorum ben! Neden bana sormadı?!
Hiçbir şey istediğim şekilde gitmedi...
Felix bu bombayı bırakıp gittiğinde, saray bir kez daha kaos içindeydi ama başka bir nedenden dolayı.
"Öğğ!"
Birşeyleri çıkarmam gerekiyordu çünkü duygusal olarak çok yorgundum.
"Prenses!"
***
O gece yatakta yeni planlar yapmaya çalışıyordum.
'Plan A başarısız oldu.'
Korece yazdığım notu sertçe kırıştırdım, böylece kimse okuyamazdı.
Kağıdın üstündeki kelimeleri karaladım.
İlk planım, Plan A sonsuza dek Claude tarafından fark edilmeden Yakut Sarayı'nda rahat yaşamaktı.
Athanasia'nın Claude'nin 9. doğum gününün gecesini görebileceği tek zaman olduğunu düşündüm. Ama bu saçma bir düşünceydi.
Bu plan Claude ile tanıştığım andan itibaren başarısız olmuştu. Yani, basit sarayın Claude'un sarayı olduğunu kim düşünebilirdi?
Harem neden İmparatorun sarayına bu kadar yakındı? Görünüşe göre Obelia imparatorları bir... yaşam sürmüşlerdi.
Kağıt üzerindeki bir sonraki satıra baktım.
'Plan B: 18 yaşına gelmeden sarayı terk et ve o zamana kadar para topla.'
Bu hala mümkün. Claude 18 yaşındayken Athanasia'yı öldürdüğünden beri, Claude ile tanıştığım zamandan beri 4 yıl ileriye doğru çekildiğinden emin olamadım, ama Claude beni şu an hayatta tutacaktı.
Böylece değerlilerimi toplama planım devam edebilir mi ki? Saraydan ayrıldığımda bir hizmetçi ya da başka bir kılıkla ayrılmak zorunda kalacaktım. Şimdilik bu planı saklayacağım.
Ve son plan, Plan C.
''Sevimli davranarak Claude'un kalbini al... ''
Ne yazdığımı okuduğumda bile, stresimin arttığını zaten hissedebiliyordum.
Ugh, gerçeklikten kaçmam gerekiyordu. Tüm insanlar içerisinden Claude'un kalbini almayı planladığıma inanamıyorum. Ama beni sevmesini sağlayamasam bile, en azından beni öldürmek istememesini sağlayabilirim? Babacım dediğimde beni kafamı koparmadan geri gönderdi!
Silmem gerekip gerekmediğimi tartışıyordum, ama sadece ellerimi çeneme dayayıp ve çatık kaşlarla kağıda baktım.
... Ama bu tamamen imkansız değil... değil mi?
Utançtan battaniyeyi tekmelemeye başladım. Gerçekten "Babacım" dedim! Bunu gelecekte yapmaya devam edersem daha utanç verici olur.
Ona "Babacığım" dediğim gerçeğini unutmaya çalıştım. Bir karar verdiğimde başımı yastıktan kaldırdım.
Tamam. O zaman daha fazla yedek plana sahip olmak için B ve C Planlarını aynı anda yapayım. Lily'nin gelmesi durumunda kağıttan kurtuldum.
Ve ben bu planları yaparken utanacaktım... Sadece geleceğe yatırım olarak düşünmeliyim.
"Prensesim, uyku zamanı."
"Lily, gel ve ninni söyle!"
Ve Lily'yi dinleyerek gözyaşlarımı unutup uyudum.
***
"Lillian York, uzun zaman oldu."
İstemediğinde zamanın neden bu kadar hızlı geçtiğini bilmiyordum. Claude ile geçirdiğim o zamandan beri tam 10 gün geçmişti ve yine önümdeydi.
"Obelia'nın güneşine kutsamalar ve dileklerimi iletirim."
Beni teselli eden şeylerden biri Lily'nin de bu sefer benimle olmasıydı. Üzgünüm Lily, ama Claude çok korkutucu. Her an kalp krizi geçireceğimi hissediyorum.
Bir basketbol sahası kadar büyük olan görkemli odada ben, Lily, Claude ve şövalye Felix vardı. Bunu daha önce de fark etmiştim, ama İmparator'un etrafında çok fazla insan yoktu.
" İmparatorluk görevlerim yüzünden meşguldüm. Biricik prensesle ilgilenemedim. Ancak Athanasia, iyi büyümüş, senin sayende. "
"Bu bir onurdu."
Ha, yalan söyleme. Meşgul değildin, umursamadın! Ve hepsi bu değil. Varlığımı tamamen unuttun!
Gök gürültüsünün kafamda gürlediğini duydum. Claude bana gülümserken tahtında oturuyordu.
Ne, gülümsüyor musun? Biraz önce bana gülümsedin değil mi? Ama sevimli olduğumu düşündüğü için yaptığı sıcak bir gülümseme değildi, sanki bir sonraki adımda ne yapacağımı soruyor gibi kötü niyetli bir gülümsemeydi.
Daha önce söylediklerimi geri alacağım. Bunca zamandır beni unuttuğun için teşekkür ederim! Lütfen beni unutmaya devam et! Hem de beni kraliyet ailesinin nüfusundan da çıkarırsan minnettar olurum.
Ama ben sadece zayıf bir vatandaştım, bu yüzden hiçbir şey yapamadım. İmparator'un sözlerinden sonra Lily'nin gözlerinin de titrediğini gördüm.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.