Yahari Ore no Seishun Love Come wa Machigatte Iru - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




2.1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3.1 


           
Fansub:MagicToon 
Çevirmen :Nek10

’Nasıl bu kadar saf olabilirsin? Hergün senin doğum günün mü? Ya da Noel Baba aşığın mı?’ Eğer durum bu değilse aklı bu mutluluk ilüzyonunun içinde tutsak olmazdı.
Eğer bu hızda gitmeye devam ederse kesindir ki acılı bir deneyim yaşamıştan farksız olmayacaktır. Geri dönülemez noktayı geçmeden önce gittiği yolu değişirse onun için iyi olur.

Göründüğü üzere zihnimin gizli derinliklerindeki bir tutku yüzeye çıkmıştı. Sözlerimi dikkatli seçerek mesajımı dolaylı yoldan göndermeye karar verdim. 

’Yukinoshita. Normal dışısın. Tamamen sanrılar görüyorsun. Lobotomi falan yaptır.’

’Bu benim iyiliğim için dobralık yapmaya çalışman mı yoksa?’ Yukinoshita kıkırdayarak olduğum yere baktı, ama gözleri gülmüyordu-korkunçtular.


Ama pekala çöp olduğunu yada değersiz olduğunu veya buna benzer herhangi bir şey söylememiştim. En azından bunun için de olsa beni övebilirdi. Dürüst olmak gerekirse, eğer yüzü tatlı olmasaydı eminim ki ona vurmuş olurdum. 

’Pek tabi senin düşük sosyal açından bakınca beni garip olarak idrak edebilirsin. Fakat, benim bu şekilde düşünüyor olmam ancak doğal olarak görülebilir. Tecrübelerimden vardığım sonuç budur.’ Yukinoshita omuzlarını gurur içinde gererken kahkaha attı. Bu tarz bir hareketin bile Yukinoshita’nın üstünde iyi gözükebilmesi hala bir sır.

’Tecrübeden vardığın sonuç dedin...’

Romantik türden deneyimleri ima ediyor olmalı. Eğer basitçe görünüşünü düşünürseniz gayet açık. 
’Aşırı eğlenceli okul hayatın hakkında konuşuyorsun...’ diye mırıldadım iç çekerek.

’Evet evet. Bu doğru. Gayet barışçıl bir okul hayatı sürdüğümü söylemek doğru olur.’ diye anında cevapladı Yukinoshita. Buna rağmen, bir sebepten ötürü Yukinoshita’nın gözlerinde uzak bir görüntü oluştu ve bakışlarını üzerimden çekti. Bu sayede çenesiyle boynunun arasındaki hatta bulunan yumuşak eğimin ne kadar güzel olduğunu düşünürken buldum kendimi. O kadar değersiz bir bilgi ki ölebilirdim.
Onu izlerken bir şey fark etttim. Eğer soğukkanlılığımı koruyabilseydim anında fark edebilirdim ama bu kendini kaideye koyan, doğuştan dik kafalı muhtemelen normal insanlarla ilişkisini koruyamıyor. Bu yüzden, barışçıl bir okul hayatı gibi bir şeye sahip olmasının hiçbir yolu yok.

Belki de gidip ona sormalıyım...
’Hey, herhangi bir arkadaşın var mı?’ Bunu dediğim anda Yukinoshita kafasını çevirdi.

’...Pekala, önce arkadaşlık tanımının nerede başlayıp nerede bittiğini açıkla.’
’Ah, daha fazla konuşma. Bu arkadaşı olmayanların söyleyeceği birşeydi.’

Örnek ben.

Pekala, tüm ciddilikle, ’arkadaş’ teriminin sınırlarının nereden çekildiğine dair hiçbir fikrim yok. Herhangi birinin bana tanıdık ile arkadaşın arasındaki farkın ne olduğunu açıklamasını dilerdim. Bir kere gördüğün biri arkadaşın ve hergün gördüğün kardeşin olabilir mi? Mido faado reshi sorao? Neden sadece son ’o’ ölçeğin bir parçası değil? Beni rahatsız eden bu kadarıydı. 

Ç/N: ’Do Re Mi Fa-Donuts’ isimli bir çocuk programının tema müziğinde ölçeğin niye Si ile değil de o ile bittiğini kast ediyormuş. 

Başlamak gerekirse, tanıdık ve arkadaşın tanımı arasında kalın bir çizgi var. Bu özellikle de kızların arasında bellidir. 

Ayni sınıftaki insanlar bile sınıfarkadaşı, arkada ve en iyi arkadaş olarak sınıflandırılıp sıralanır. Bu durumda, olay bu farklılıkların nereden geldiğindedir. Ama konudan sapıyorum.

’Seni arkadaşsız hayal ettiğimden dolayı hiçbir sorun yok.’
’Arkadaşım olmadığını hiç söylemedim. Öte yandan, hiç arkadaşım olmasa bile bu dezavantaj yaratacak bir biçimde düş edilmemeli.’
’Ah, evet. Haklısın. Haklısın.’ dedim çabukça, sözlerinden kaçınarak, aşağılayıcı gözlerini bana doğrulttuğunda.

’Söylemem gerek, herkes tarafından seviliyor olmana rağmen neden hiç arkadaşın yok?’ Diye sordum. Yukinoshita biraz kafası karışmış durdu. Ki ardından gözlerini hoşnutsuzluk içinde kaçırıp konuştu.
’...Asla anlayamazsın.’ Yukinsohita yanaklarını azacık şişirip uzağa baktı. 
Pekala bunun sebebi Yukinoshita ve benim tamamen farklı kişiler olmamız ve ne düşündüğü hakkında en ufak bir bilgiyi bile asla bilmemiş olmam. Bu yüzden bana söylediklerini anlamayı güç buluyorum. Ne kadar çabaladığımız fark etmeksizin sonunda birbirimizi anlayamayacağız. 

Öyle de olsa, Yukinoshita hakkında anlayabileceğim tek şey yanlızlığı. 
’Ne demeye çalıştığını anlamıyor değilim. Tek başına olmak kendi kendine iyi zaman geçirebilmek demek. O kadar ki kişinin yanlız olmaması gerektiği düşüncesinin rahatsız edici olduğunu bile söyleyebilirsin.’
’Ne demeye çalıştığını anlamıyor değilim. Tek başına olmak kendi kendine iyi zaman geçirebilmek demek. O kadar ki kişinin yanlız olmaması gerektiği düşüncesinin rahatsız edici olduğunu bile söyleyebilirsin.’
’.....’
Yukinoshita başını öne çecirip gözlerini kapatmadan hemen önce bana bir saniyeliğine baktı.
’Yanlız olmayı sevsen bile, sadece üzerine sempati boşaltacak birinin olması rahatsız edici olurdu. Seni anlayabiliyorum.’ dedim.
’Neden ayni seviyedeymişiz gibi davrandığını anlayamıyorum. Bu son derece rahatsız edici.’ demesinin ardından Yukinoshita, sanki rahatsızlığının üstünü örter gibi saçını geriye savurdu. ’Pekala, sen ve ben farklı standartlarda olsak da sanıyorum ki yanlız olmak konusunda ayni duyguları paylaşıyoruz. Biraz sinir bozucu olsa da.’ Sinir bozucu olduğunu söylerken Yukinoshita hafifçe kendini beğenmiş bir gülümseme verdi. Bir şekilde gülüşü hem kavetli hem de sakindi. 
’Farklı standartlarda olduğumuzu söylerken neyi kastediyorsun...Yanlız olmak konusunda kendi fikirlerim var. Bana pek tabi yanlızlarım kralı bile diyebilirsin. Öte yandan, senin gibi birine yanlız demek gülünç olur.’ 
’Bu da ne....beyhude olduğunu bilsen dahi içinde bulunduğun durumlu cesurca yüzleşmek...’ Yukinoshita şaşırmışa benziyordu ve bana hayret dolu bir bakış attı.
’Herkes tarafından seviliyor olmana rağmen kendine yanlız diyorsun. Heryerdeki yanlız insanlara bir saygısızlıksın.’ dedim, yüz ifadesinden tatmin olmuş, zafer kazanmış bir edayla.

Fakat Yukinoshita anında yüzünde aşağılayıcı bir ifadeyle kahkaha attı.

’Bu çok basit bir düşünce. Göründüğü üzere sadece beynini içermeyen basit spinal reflekleri yapmaktan ibaretsin. Demek istediğim, insanlar tarafından sevilmekten anladığın ne? Ah bu doğru, daha önce hiç tecrübe etmedin. Özür dilerim, benim düşüncesizliğim.’
’Anlayışlı olmaya çalışıyorsun madem sonuna kadar anlayışlı kalmaya devam et...’ Buna yüzeysel olarak kibar olmak der miydiniz? Bu kız kesinlikle bir k*altak. 
’O zaman popüler olmak nasıl bişey?’ diye sordum. Yukinoshita hakkında biraz düşünür gibi gözlerini kapattı. 
Boğazını temizlemesinin ardından konuştu. ’Senin gibi biri için, ki pek de popüler değilsin, duymak hiç hoş olmayabilir.’

’Çoktan doydum, yani endişelenme.’ diye yanıtladım. Yukinoshita ise cevap olarak derin bir nefes aldı.

Daha da fazla hoşnutsuz hissedemezdim. Biraz önceki küçük atışmamızdan sonra kesinlikle dolmuştum. Öyleydi ki sanki sınırsız sayıda ramen yemiştim.

’Her zaman tatlı olmuş olmamdan dolayı bana yaklaşan oğlanlar bana karşı hep sığıngan hisler beslediler.’ 
Pes ediyorum. Ramenime iki ekstra sebze servisi ve tuz ekledi. Ama çoktan bir cephe açıp kendimden emin davrandığım için sadece kalkıp da gidemezdim. Kendimi çelik gibi yapıp konuşmaya devam etmesini bekledim. 
’İlkokulun son yıllarında başladığı inancındayım. O zamandan beri...’ Yukinoshita’nın yüz ifadesi önce olduğundan farklıydı. Biraz melankolikti. 

Üstünden beş yılı biraz geçmiş olmalı. Karşı cinsin sürekli sana duygularını açması aceba nasıl hissetiriyordur?
Cidden, 16 yıldan biraz fazladır karşı cinsten, iğrenme biçiminde duygu açılmalarına maruz kalan ben böyle bir şeyi asla kavrayamam. Kendi annemden dahi sevgililer gününde çikolata alamayan benim için bu tamamen anlaşılmaz bir dünya. Öyle görünüyor ki o da hayatta kazanıyor diye komşusuna gülen insanlardan. Beni kendi övünmesini dinlemek zorunda bırakmıyor mu?
Ama sadece bu değil mi?
Pozitif vektör ile negatif vektörün büyüklüğünde fark gibi olsa da, kendi dürüst hislerimle ona saldırmak acımasızca olur. Hırçın bir fırtınanın ortasında çıplak durmak gibi olur. Sınıf tartışmasının ortasında ona zulmetmek kadar acımasız olur.
Tüm sınıfın yuvarlak olup ellerini çırparken yüksek sesle ’Ö-zür-di-le! Ö-zür-di-le!’ diye tezahürat yaparken kara tahtanın önünde tek başıma durmaya zorlandığımı hatırlıyorum. Bu cehenneme benzer bir senaryo olurdu.
...Bu gerçekten de sert bir deneyimdi. Bu okulda ağladığım ilk ve son seferdi. 
Ama şuan tamamen iyiyim. 
’Sevilmek düzenli olarak nefret edilmekten çok daha iyi birşey olsa gerek. Sen kirlenmişsin. Fazlaca kirlenmişsin.’ Diye köpürdüm bu tatsız anının aklımdan geçmesinin hemen ardından. 
Yukinoshita kısaca iç çekti. Gülümsüyor gibi gözüküyordu fakat ifadesi tamamen farklıydı.
’Öte yandan hiç insanlar tarafından sevilmek istedim gibi de değil...’ Diye üsteledi ve ardından sadece birkaç kelime ekledi. ’Diğer yandan, insanlar beni hakiki olarak sevmiş olsaydı bu muhtemelen güzel birşey olurdu.’ 
’Ha?’ Yumuşak mırıldanmasını duymamın ardından istemsizce söylediğini tekrar etmesini istedim. Ciddi bir ifade takınarak yüzleşmek için bana döndü.
’Kızlarla arası iyi olan bir arkadaşın olsa ne düşünürdün?’
’Bu aptalca bir soru. Hiçbir arkadaşım olmadığı için böyle bir şey hakkında endişelenmeme de gerek yok.’ Olabildiğince güçlü bir cevap verdim. Tıpkı bir adamın yapacağı gibi. Kendime böyle desem de o konuşmasını dahi bitiremeden bu kadar hızlı bir cevapla gelebildiğim için şaşırmıştım.

Görünen o ki Yukinoshita da şaşırmıştı. Ağzı açık duruken söyleyecek bir şeyi kalmamıştı.
’...Bir saniyeliğine gerçekten de havalı bir şey söylediğini sandım.’ Başı ağrıyormuş gibi bir elini hafifçe şakağına koyarken başını öne eğdi. ’Hipotetik olarak düşün ve bana cevap ver.’

’Öldürürdüm.’ Hızlı cevabımın onu tatmin edip etmediğini bilmiyorum ama Yukinoshita başını bilgin bir biçimde salladı.
’Gördün mü? O kişiyi elemeye çalışmaz mısın? Tıpkı hiçbir mantığı olmayan bir mağara adamı gibi. Hayır, bir hayvanın bile mantığından da daha az... Gittiğim okul bu tarz kişilerle doluydu. Yine de onların ancak bu tarz şeyler yaparak varlıklarını anlamlandırabilen acınası insanlar olduğunu düşünüyorum. ’ Yukinoshita aniden kıkırdamaya başladı. 
Kızlar tarafından nefret edilen kızlar. Bu tür bir kategori kesinlikle var. 10 yıldır okula gitmem sebepsiz değil. 
Tümünün merkezinde olduğum gibi bir durum olmasa da sadece dışarıdan bakarak da anlaşılabilecek birşey. Hayır, anlayabiliyor olmamın nedeni dışarıdan bakıyor olmam. 
Yukinoshita bunların hep merkezindeydi ve bunun sonucu olarak, hiç şüphesiz, etrafı her tarafdan düşmanlarca çevriliydi. Böyle yaşayan biri için başına neler geldiğini tahmin edebiliyorum.
’İlkokuldayken, okul ayakkabılarım benden altmış civarı kez saklandı fakat bunların ellisinden kızlar sorumluydu.’ 
’İlkokuldayken, okul ayakkabılarım benden altmış civarı kez saklandı fakat bunların ellisinden kızlar sorumluydu.’ 
’Diğer onunu merak ettim.’ 
’Üç seferi oğlanlar tarafından yapıldı. İki seferinde öğretmen onları benden satın aldı. Kalan beş seferi ise köpeklerin çalması.’
’Köpekler tarafından çalınma oranı bayağı fazlaymış.’
Bunun gibi birşey aklı-hayalimin dışında.
’Ama bu şok edici olan kısmı değil.’
’Senden kaçınmak için elimden geleni yapıyordum!’
’Bu yüzden hergün ayakkabılarımı benimle birlikte eve götürmeye başladım ve en sonunda flütümü de eve götürmek zorunda kaldım.’ dedi Yukinoshita bitkin bir ifadeyle. Bu ifadesini görmemle beraber ona karşı istemsiz bir sempati geliştirmeye başladım. 
Bu şeyden dolayı değil mi? Benim yaşadığıma olan benzerliği gerçeğinden. İlkokuldayken sınıfa erken geldiğim için 1 saat boyunca etrafta kimse olmayacağından dolayı flütümün ağızlığını değiştirmekten duyduğum pişmanlık gerçeği.

Sadece hakiki bir biçimde Yukinoshita için üzülmüştüm. 
Bu doğru. Bu doğru. Hachiman. Yapma. Yalan söyle.
’Bu senin için ağır olmuş olmalı.’
’Evet öyleydi. Sırf güzelim diye.’
Bu kez Yukinoshita’nın kendini beğenmiş gülümsemesini gördüğümde rahatsız olmadım. 
’Ama yapacak bir şey yok. Kimse mükemmel değildir. Onlar zayıflar, çirkin zihinleri var ve kolayca kıskanıp diğerlerini aşağı çekmeyi deniyorlar. Çok ilginçtir, ne kadar güçlüysen bu dünyada yaşaman da o kadar zordur. Bu yanlış değil mi? Bu sebeptendir ki bu dünyayı ve içindeki insanları değiştireceğim.’ Yukinoshita’nın gözleri ölümğne ciddiydi ve kişiyi buz ruhunun yaktığı gibi yakacak bir soğukluğu barındırıyordu. 
’Tüm çabanı aşırı bir planın içine koymak fazla delice değil mi?’
’Belki de. Ama senin kuruyup, solup giderek ölme planına kıyasla daha iyi... Senin zayıflığını olumlu bir şeymiş gibi algılamandan nefret ediyorum.’ Dedi Yukinoshita ve gözlerini kaçırıp camdan dışarı bakmaya koyuldu. 
Yukinoshita Yukino güzel bir kız. Benim bile en derin vicdan azabıyla kabul etmeye zorlandığım dyalanlanamaz bir gerçek. Dışarıdan bakınca mükemmel ve hatasız karne notlarıyla ulaşılamaz görünüyor. Öte yandan onun bu zor kişiliği, karakterinde bulunan ölümcül bir yara. Bu gibi yaralar hiç şirin de değiller. Fakat bu ölümcül yaraya rağmen hayatta kalabilmesinin bir sebebi var. 
Hiratsuka Sensei’in söylediği herşeye körlemesine inanmam ama, çok şeyi olmasına rağmen Yukinoshita’nın da kendi ızdırapları var. 
Sürekli kendini ve etrafındakileri kandırarak bunları saklamak kesinlikle zor olmasa gerek. Dünyadaki çoğu kişinin yağtığı bu. Tam da çalışmakta iyi olan insanların sınada iyi alıp bunu sınavda delecek soruları iyi tahmin etmelerine bağlamaları gibi. Tam da güzel kızları kıskanan ortalama görünümlü kızların, çirkinliklerinin yağ oranlarından olduğunu iddia etmesi gibi. 
Ama Yukinoshita bunu yapmıyor. 
Kendine asla yalan söylemiyor. 
Onun bu özelliğini takdir etmeyecek değilim. Ne de olsa bu yönden ayniyiz.
Muhabbetin bitmesiyle Yukinoshita tekrardan ciltsiz kitabını okumaya döndü. 
Onu izlerken garip bir aniden his içimi kapladı.
O ve ben kesinlikle bir şekilde benziyorduk. Kendimi kendi aksime bunu düşünürken buldum. 
Bu andaki sessizlik birnevi hoş hissettirdi. 
Kalbimin atışının biraz hızlanışını hissettim. Sanki kalbim saatin tiklemesinden daha hızlı atmak istediğini söyler gibiydi. 
Sonra...
Sonra o ve ben...
’Hey Yukinoshita,..Eğer istersen ben senin arka-’
’Üzgünüm, mümkün değil.’
’Neeeeeee? Daha bitirmemiştim bile.’
Yukinoshita ileriye gidip beni dümdü reddetmişti. Ve herşeyden öte, yüzünde şu iğrenmiş ifade vardı. 
Tamamdır, bu kız hiç de tatlı değil. Romantik komedi ve benzerlerinin gidip kendini patlatması gerek.


DC sunucumuza davetlisin : https://discord.gg/k3duc9DZje
























Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


2.1   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3.1 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.