Size başımdan geçenleri anlatmak istiyorum efendim. O kadar korkunç şeyler yaşadım ki şu yaşıma kadar. İnanın bana, gram abartmadan anlatacağım hepsini. Eğer olursa bir hatam diye özürlerimi diliyorum şimdiden. Evim iyice yaşlanmıştı ve ben de evden iyice sıkılmış olduğumu fark etmiştim. Yeni bir ev alacak param yoktu tabii. Ben de camdan dışarıya baktım. Camı açar açmaz gelen soğuk hava sayesinde, yüzümü yıkamadan ayılma fırsatı bulmuştum. Aldım montumu, kaptım. Giydim güzelce efendim. Giydim kahverengi botlarımı. Kilitledim kapımı, iki kere. Çıktım apartmandan dışarıya. Aldığım ilk nefes, unuttuğum birçok şeyi, birçok anıyı tekrar aklıma getirmişti. Yürüdüm öylece, dümdüz. Çarşıdan geçtim, dar sokaklara girdim, gittikçe evimden uzaklaştım ve en sonunda yolumu kaybettim. Bakındım etrafıma. Nerelerdeydim bilmem... Gerçekten, kaldırımlar katı yapraklarla doluydu. Solumda geniş bir yol, sağımda eski ama güzel evler vardı. Hızlıca oradan gitmek istiyordum. Hızlanayım, koşar adımlarla ilerleyeyim derken önüme iki tane kadın geçiverdi. Onlara ayak uyduramadım. Yavaş yürüyorlardı işte efendim, kaplumbağalar gibi. Dayanamadım, atladım solumdaki yola. Hızlıca diğer taraftaki kaldırıma zıpladım. Yine önüm bomboştu yahu! Zaferi kendi ellerimle almışım gibi bir gülüş sergiledim önümdeki boşluğa. Montumun fermuarını çektim iyice. Attım ellerimi içine! Az ileride şey vardı efendim... Ne deniliyor onlara? 4 tarafa açılan yollardan bahsediyorum. Neyse ne işte, öyle bir şeyler. Anlayacağınız, soluma ve sağıma doğru uzanan bir yol daha vardı önümde. Ben dümdüz gidecektim, en kısa yoldu sonuçta. Yola adımımı atar atmaz gözümü karşımdaki güzelim kaldırıma diktim. Ne görmek istiyordum bilmiyorum. Karşıdan buraya doğru gelen 4-5 genç dikkatimi çekti. Öndeki fotoğraf çeken iki genci görmem ile yolumu değiştirmem bir olmuştu zaten. Kaçtım onlardan. Arkama bile bakmadan, tek bir saniye bile düşünmeden sola fıttırıverdim! Fakat ne yapacaktım biliyor musunuz? İnecektim aşağıya, gözleyecektim onları, yolumdan çekilir çekilmez çıkacaktım yukarı. Farkına bile varmadan, yukarı çıkmaya üşenecek kadar aşağıya inmişim. Kafamı çevirip o yola baktığımda kimseler yoktu. Hayır kesinlikle o kadar süre geçmiş olamazdı. Yolun devamına baktım... Gerçekten, yolun devamı da bomboştu yahu. Ne diye yolumu değiştirmiştim ki? Kimden ve neden korktum? Aralarından birisini, o öndeki iki genci bir yerden tanıyor muydum? İmkanı olamazdı böyle bir şeyin canım. Kesinlikle imkanı yoktu işte. Delirmedim ben, aldırış bile etmeden yürüdüm hatta. Küçük taş yoldan gidiyordum bu sefer. Kim bilir, kimler size anlatamadıklarımı görse benimle nasıl alay ederlerdi! Kafamda binbir türlü klasik gitar parçası çalıyor ve onlar ile kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Önce Sol ile Si notalarını iki kere birlikte çekiyor, ardından La ve Do notasına geçiş yapıyordu. Daha sonra kalın Si, ince Re ve Sol'u sıra sıra çalıyordu. Ardından, canım, Do, ince Mi ve Sol'u sırayla çekiyor. Neyse yahu, bahsetmenin sırası mı hiç? Verseler ya elime bir klasik gitar. Sokaktakilere taş çıkartırdım kendimce. Beni başka birisine benzetmenizi asla istemem fakat ben de sizleri sıkmak istemiyorum. Yolun devamında karşıma birisi daha çıkmıştı. Evet, hatırlıyorum o adamı yahu! Ondan da kaçtım ben. Kalın bir montu, bacaklarının inceliğini belli eden açık mavi kot pantolonu, kahverengi botları vardı. Saçının arkası hafiften kelleşmeye başlamış, önünü ise kendisi tamamen arkaya doğru taramıştı -belki de hiç ellememiştir- ve gayet şık duruyordu. Ani hareketleri, sert bakışları vardı. Evet, söylediğim gibi efendim, ben kaçtım bu beyefendiden. Korkmuştum çünkü ondan. Biraz daha yaklaşsa, hatta yanımdan geçse sanki omuz atardı bana. Nereye gittiğimi de bilmiyordum ki ben. Delirmedim efendim, yok öyle saçmalık! Yürüyoruz işte be. Ne olacak en fazla? Sömüreceğim birkaç şeyi. Hatta her şeyi. Gideceğim, oturacağım aynı banka. Gideceğim. Gideceğim ve uzanacağım orada. Gidip kendimi patlatacağım. Yok edeceğim vücudumu. Keseceğim baştan sona fakat deli değilim ben, inanır mısınız bana? Lütfen inanın bana! Ben delirmedim. Sol kolumu koparıp gözümün önünde kurtlara yedirseler bile delirmem ben. Ben. Ben. Biliyor musunuz? Şeyi biliyor musunuz? Ne güzel yapmışlar değil mi? Aynı fikirdeyiz değil mi efendim? Şeyi biliyor musunuz peki efendim? Kendimi yiyip bitirmeme ne kadar az kaldığını biliyor musunuz siz? Sıkacağım sizleri ben! Şey, şey! Kafamın içinde artık klasik gitar parçaları değil, hiçbir ritme uyum sağlamadan yüksek sesle çalınan baterilerin sesleri var. Delirmiyorum ben fakat. Kendimi yok ediyorum sadece. Gelse arkamdan birisi, sırtıma soksa iki metre kılıcını. Ne kadar teşekkürler ederim ona, bilir misiniz? Evimin içinde dinlenmeye çalışırken gelseler, vinçler ile evimi yıksalar. Ne kadar mutlu olurum, bilir misiniz? Banyomu yaparken gelseler, kapımı kırıp silahlarla tarasalar vücudumu. Bilir misiniz, ne kadar müteşekkir olurum? Şimdi giderim ben, atlarım bir yerlerden. Lütfen tutun beni. Vazgeçtirin bu hayallerimden. Yardımlar istiyorum sizden. Delirmedim ben efendim, delirmedim. Sapasağlamım oturduğum yerde. Hiçbir şeyim yok benim. Hayır, bir şeyim var benim yahu. Hiçbir şeyim yok diyorum çünkü olan şeylerimi kaleme aktaracak gücü bulamıyorum kendimde. Yazar değilim, yazmayı sevmem. Yalnızım, öğrenmedim kimseden bir şey. Keşke öğrenmiş olsaydım yahu! O zaman sizden daha kaliteli yardımlar isterdim efendim. Gerçekten.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.