Yukarı Çık




21.3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   22.2 


           
Bölüm 22.1

Adam hızlıca kızın odasına gitti, kızın öncesinde anahtarı kapıdan almaya zahmet etmediği belliydi. Buna rağmen odada kimse yoktu. Çabucak kapıyı açmasıyla odanın içine bir rüzgar akışı oldu. Odanın içindeki bir duvarda, sesli biçimde çırpınan bir poster vardı.

"...Neden, neden şimdi dışarıda olmak zorunda?" Adam kıza, yapacak hiçbir şeyi olmasa bile yerinde kalmasını söylemişti. Kıza bağırarak iğrenç laflar etmeyi istedi elinde olmadan.

Bununla birlikte, böyle konuşsaydı söylediği kelimelerden ibret alınması mantıksız olacaktı, adam bunu tamamen kavramıştı. Kıza ne derse desin o hepsini unutup gidecekti.

Uzunca iç geçirerek Matsuda Yasuke, görüş alanını ellerinin olduğu yere yöneltti. Elleri sıkı yumruklar halinde büzülmüş kalmıştı. Ne kadar onları gevşetmeye çalışsa da imkansızdı. Uzun zamandır elleri uyuşuktu; hala elleri arasında, Murasame Soushun'un sıkışmış boynunu hissedebiliyordu.

Murasame Soushun'un yaralı, kırmızı gözleri aniden aklında canlandı. Yumruklarını daha çok sıktı, sanki elleri hala oğlanın boynuna sarılmış, nefesini kesiyordu.

"Neden… Neden şimdi dışarıda olmak zorunda ki..?" Odadan ayrılırken öncekinden çok daha cılız bir sesle fısıldadı.

Yurttan çıktı ve çok geçmeden Matsuda, doğu bölümündeki biyoloji binasına doğru yürümeye başladı elinde olmadan. Eğer kendisi kızın yerinde olsaydı oraya giderdi. Her şeyi unutmuş olan bir kızın bulunacağı başka bir yer olamazdı. 

Daha yazın en sıcak günleri bile gelmemişti ama Matsuda'nın kirli gömleği şimdiden ter içindeydi. Bu terli haliyle onu kurşun kadar ağırmış gibi hissetti. Normal bir zamanda biyoloji binasına ulaşmak yaklaşık on dakika sürerdi ama bu seferki o sürenin iki katıydı.

Yine de Matsuda, sonunda bir şekilde biyoloji binasına vardı. Kurmalı oyuncak gibi merdivenlerden paytak paytak bir yürüyüşle garip, hantal bir biçimde çıktı ve birkaç dakika içinde nöroloji araştırma tesisinin önüne geldi.

Derin bir nefes alırken kapıyı azıcık açtı.

Odanın içine umutla baktı.

Ancak kimse yoktu.

Bundan dolayı hevesini yitirmesi için hala fazla erkendi ama içine rahatsız edici bir his girdi.

Ne oldu burada?

Bu iyi gizlenememişti; burada yıkıcı eylemlerden izler vardı, masada, yatakta, laboratuvarın her tarafında.

Sakın şey olmasın...

Hızlıca yatağa koşarken yüzü değişti, oğlanın yapacaklarını tahmin etmiş gibi yatağın altında bir şey kımıldadı.

"Kim var orada?!" Sesini istemsizce yükseltirken aşağı uzandı ve çarşafı kaldırdı...

Yatağın altında bir kız gördü.

Matsuda, bıçak gibi saplanan endişenin biraz rahatlama ile azaldığını hissetti. Ama sonraki saniyede bu rahatlık, bir patlama gibi infilak oldu. Matsuda yatağın havaya fırlatıldığını gördü. Normalde olduğundan çok daha hafifmiş gibi havada sürüklendi ve hemen sonra baş döndüren bir yörüngede dönmeye başladı. Hayal edilemeyecek bir süre boyunca döndükten sonra, yerçekimi sonunda kendi varlığını hatırladı ve yatak nihayet yere düştü. Hala Matsuda'nın elinde olan çarşaf havalandı ve hafifçe adamın burnuna sürtündü, sonra süzülerek yere geri indi.  

Kalın bir gümbürtü sesi odada yankılandı.

Gümbürtü sona erince Matsuda, bir ses -daha net olmak gerekirse bir kahkaha- duydu. 

"Ahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahahaha!" Yatağın diğer tarafında, geçenlerden bir kız duruyordu. "Vay, bana iyi reflekslerden bahset. Senin burada olmanı beklemiyordum, başka bir salak kız olduğunu zannettim. O deminki kızın yüzüne yapıştırılmış aptal bir sırıtış vardı ve şimdiye kadar burada gördüğüm tüm erkekler tırlatmış gibi gülümsüyor ama belki de tipleri onları azıcık olsa da çekici gösterecek kadar görkemliydi."  

"S-Sen..?!"

"O kız, garip bir yöntemle olsa da adama talimatlar vermeye çalışıyordu ve o Matsuda isimli adam, kızın sözlerini umursamıyormuş gibi sorular sordu. Adam sadece kızla ilgili şeyleri duymak istiyordu. Onu tanımayı o kadar çok istiyordu ki dayanılmazdı bu. Çok büyülenmişti. Kızın vücuduna tekrar tekrar bakıyordu, hepsini yalayıp yutar gibi. Şaşırtıcı olmazdı ki bu durumda, doğal olarak adamın dangıl dungul ronpa'sı tamamen-"

"...Kahretsin ya!" Matsuda birden yanındaki yatağı tekmeledi, metalik bir çınlama sesi laboratuvarda yankılandı.

"Amanın, amanın, kızgın mısın?" Kız tamamen aynı biçimde gülümsemeye devam etti. "Ama sinirli olmak isteyen benim… Hey, neden Enoshima Junko'nun abartılı şekilde tapılası yüzüne, şehvetiyle hareket eden bir şeytan gibi bakmıyorsun? Neden? Hey, neden azgın değilsin?"

Kızın sözlerini duyduğunda, Matsuda bir şey hatırladı.

"…Biliyordum, sen gerçekten garipsin!"

"Öyle miyim? Ama bilirsin, bu benim için fazla garip."

"...Bu senin gerçek kişiliğin, değil mi?"

"Bekle… kişiliğim hakkında o yorumları yapmayı bırak…" Enoshima çabucak kırgın bir ses tonuna geçti. "Belli ki durumu, şu ana kadar sadece masum taklidi yapmışım gibi göstermeye çalışıyorsun ama… kişiliğimin en azından bir yönünü aynı tuttuğumdan emin oluyorum bir süredir. Böylece nasıl olursam olayım beni tanıyabilirsin. Yine de kolay sıkıldığımdan, sen böyle şapşal bir kişiliğe geçtiğinde uyku düğmesine basarım muhtemelen. Ancak yine de-"  

"Amacın ne?" Matsuda, Enoshima'nın sözünü bir soru ile kesti. Kızgın kızgın bakmaya başladı.

"...Oh, ciddileşiyor muyuz? Daima meşhur olan Sohbetlerin Kraliçesi ile konuşarak zamanını harcamayacaksın, şu an saiyan savaşı gibi bir şeydeyiz, değil mi? "

"Sadece sorumu cevapla!" Bıkmış Matsuda, sesini öfkeyle yükseltti. "Yapmaya çalıştığın şey nedir yani?"

Enoshima başını hafifçe yana eğdi.

"Hiçbir şey aslında. Bir şey yapmak istemiyorum."

"…Ne?"

"Artık çok geç, bir şey yapmayacağım. Tek bir iş bile yapmayacağım, diğer herkes benim için hallediyor. Öğrenci konseyi, müdür veya idare komitesi gibi insanlar… ve ayrıca senin o tamamıyla taptığın kız… HEEEERKES oradan oraya koşup işlerimi yapıyor." 

Bunu duyunca Matsuda'nın yüzü koyu kırmızı oldu.

"Sen biliyor musun? Yaptığım şeyi..?"

"Neyden bahsediyorsun?" Enoshima başını kaldırdı, Matsuda yukarıdan ona baktı. "Senin ne yaptığını çok uzun zamandır biliyorum… Öncesinden beri, nasıl amaçladıysam tam olarak o şekilde davranıyorsun, yani şimdi neyden bahsediyorsun? Hey, söylemeyecek misin?"

Matsuda bu sözlere karşılık dişlerini sıktı. Bunu gören Enoshima, yüzüne yapışmış sevinç dolu bir görünüm ile titredi. 

"Öhö öhö… Matsuda-kun'un yüzü şu an gerçekten harika. Bana gösterdiğin bu kederin sebep olduğu surat var ya, onu daha çok görmek isterim. Daha ve daha ve daha ve daha fazla kederin neden olduğu bir surat! 

"S*ktir... git…" Matsuda'nın ifadesi hiddete dönüştü. 

Onu izlerken Enoshima kahkaha attı ve kıkırdadı, her zamanki gibi çevresini denetlerken ellerini arkasına koydu.

"Konuyu değiştirelim… Matsuda-kun, şu andan itibaren ne yapmayı planlıyorsun?"

"...Ne demek istiyorsun?" Anında cevapladı.

Enoshima birden elini uzattı ve Matsuda'nın bileğini tuttu.

"Olamaz, elin yaralanmış. Bir yere mi çizdirdin yoksa? Acı verici duruyor. Öpeyim de geçsin mi?"

Matsuda hemen elini kurtarmaya çalıştı ama Enoshima sıkıca tuttu. 

"Şimdi bir bakalım, bu çizikler başka bir adam tarafından oluşturuldu, değil mi? Görünüşe göre bir onur öğrencisiydi. Ama oldukça hastaydı ve bu çiziğe sebep olduğunda muhtemelen şaşkınlıktan yorgun düşmüş haldeydi değil mi?"


bu bölümün devamı yakında...

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


21.3   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   22.2