[color=var(--tw-prose-bold)]Bölüm 8: Mabel Hasta mı? (1)[/color] "Ne oldu? …Mabel acı mı çekiyor?" "Aniden çok terlemeye başladı. Doktor çağırdım." "Mabel!" Oscar hızla havlusunu bir kenara attı ve geniş gözlerle beşiğe doğru koştu. "Lütfen acı çekme, Mabel…" "Ababu…" (Acı çekmiyorum.) "…Zayıf yanıtlarına bakın… Dadı, Mabel çok acı çekiyor…" "…" Ne diyeceğimi bilemiyorum. Duyduklarını istedikleri gibi yorumluyorlar, değil mi? Oscar, empati dolu gözlerle başımı okşadı. ’Of… tamam. Ne düşünürseniz düşünün.’ Pes ettim ve başımı çevirdim. Bu Oscar’ın tepkisini daha da güçlendirdi. "Mabel…! Hayır, Mabel! Bilincini kaybetme!" "Majesteleri, lütfen biraz daha sabredin! Doktor az sonra burada olacak…!" "Waaah…" Bu durum beni öylesine utandırdı ki yerin dibine girmek istedim… neden… neden böyleler? Neden bu utanç verici durumun içine düşmek zorundayım? Neyse ki (aslında hiç değil), doktor beklediğimden daha hızlı geldi. ’Tamam… Hızlıca muayene olup tamamen iyi olduğumu göstereyim. En iyi senaryo bu olur.’ …Ama her zamanki gibi, Tanrı işlerimin istediğim gibi gitmesine izin vermedi. [color=var(--tw-prose-bold)]Bam![/color] "Mabel!" Kapı büyük bir gürültüyle açıldı ve imparator büyük bir aciliyet duygusuyla içeri girdi. "Selamlar, Majesteleri." "Mabel, iyi misin?" …Az önce… dadıyı görmezden mi geldi? Evet… öyle yaptı. İmparator, ona eğilen dadının yanından geçip gitti. Varlığını bile fark etmeden doğrudan beşiğe koştu, elleri bana uzandı. "!" Başımı yana çevirdim ve gözlerimi sıkıca kapattım. Bir an sonra, eli yavaşça bana dokundu, hareketleri dikkatli ve kırılacakmışım gibi nazikti. Gözlerimi yavaşça açtığımda, imparatorun yüzünü gördüm. Terlemişti, saçları darmadağındı. İçimde garip bir his belirdi. "Doktor!" "Evet, Majesteleri." Yaşlı bir uzman doktor beni inceledi ve ardından imparatora döndü. "Muayeneden sonra–" "Ne oldu? Söyle." "Majesteleri, Majesteleri’nin durumu–" "Hasta mı? Devam et, söyle." "…" İmparator, doktorun sözünü kesmeye devam ettiği için doktor bile yanıt verecek enerjiyi kaybetti. Bu iç karartıcı konuşma beni bile yordu. ’Bir konuşmasına izin ver.’ Bu bunaltıcı ve gergin anda, sessizliği bozan köşede varlığını belli etmeden duran Oscar oldu. "Majesteleri, lütfen önce sakinleşip doktorun söylediklerini dinleyin." "Burada ne işin var?" "…Ah…!" Oscar, burada olmaması gerektiğini fark ederek şaşkınlıkla bir iç çekti. ’…Ahmak.’ İmparator, sadece bir bakışla Oscar’ı susturdu ve ardından doktora döndü. "Peki, söyle. Konuş." "Majesteleri, Majesteleri’ni muayene ettikten sonra gördüm ki sağlığı gayet yerinde. Söylenene göre soğuk ter dökmüş, ancak bunun nedeni ani bir ısı artışından başka bir şey değil gibi görünüyor." Evet, doğru. Sıcaktı. Doktorun teşhisi tam yerindeydi, ama imparatorun şüphe dolu bakışları bitmedi. "Neden aniden sıcak hissetmiş olabilir? Sarayın içi büyüyle kontrol ediliyor, bunu biliyorsunuz." "Bu konuda emin değilim, ama artık terlemediğine göre Majesteleri gayet iyi olacak." Doktorun güven veren açıklamasıyla, imparatorun gerginliği hızla dağıldı. "…O zaman bu iyi." Ellerini koltuk altlarıma koyarak beni kaldırdı, göğsüne çekip sırtımı bu kez daha nazik bir şekilde okşadı. ’Huh…’ Yine içimde tuhaf bir his kabardı. İlk başta can sıkıcı olan o yatıştırıcı dokunuşlar, beni şaşırtarak kısa bir anlığına da olsa güven ve rahatlık hissi verdi… Ç/N: Baba-oğul ilişkisi mük.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.