Ağır adımlar ve hızlı soluklar birbirine karışıyordu.
Alice tüm gücüyle koşuyordu, ancak ağır yaralı haliyle fazla hızlı değildi. Sürekli arkasına bakarak açlıktan kudurmuş sihirli kurtları kolluyordu.
Alice’in yüzü korkuyla buruştu, göğsü sıkışıyor, Ne kadar çabalasa da vücudundaki ağrı gitgide daha da artıyordu.
Ardında vahşi bir uluma yankılandı. Karanlık ormanda birer hayalet gibi parlayan iki çift kan kırmızısı göz, gölgeler arasından belirerek ona doğru ilerliyordu.
Bu yaratıklar daha önce birçok kervanı parçalayıp yutmuştu.
“Tsk! Peşimden mi geliyorlar?”
Alice kaşlarını çatıp içten içe paniğe kapıldı. Kan kokusu giderek yaklaşıyordu.
Ne kadar süredir delicesine kaçtığını bilmese de, dört ayaklı bir canavardan hızlı koşamayacağını gayet iyi biliyordu.
Üstelik vücudu gittikçe ağırlaşıyordu. Açıkça tükenmek üzereydi ama hayatta kalma içgüdüsüyle kendini ayakta tutmaya devam ediyordu.
İki tane mi?
Bir Kutsal Seviye İblis, yüksek seviye sihirli yaratıkları evcil hayvanı olarak mı eğitmiş?
Böyle bir şey daha önce hiç duymamıştı. Normalde güç seviyeleri arasındaki fark ne kadar büyükse, bir yaratığı ehlileştirmek o kadar zor olurdu. Peki bu nasıl mümkündü?
Yoksa Succubusların baştan çıkarıcı güçleri mi işin içindeydi?
Alice, üstündeki baskının giderek arttığını hissediyordu. Kutsal Seviye biri için düşük ve orta seviye yaratıkları kontrol etmek sıradan bir şeydi ama yüksek seviyeli olanlar... Bu çok nadir görülen bir durumdu.
Demek ki Lilith az önce onunla gerçekten de eğleniyordu. Ciddi dövüşme zahmetine bile girmemişti.
Lanet olsun! İlk defa biri beni bu kadar küçük gördü...
Soğuk ve nemli rüzgar kulağının yanından süzülerek geçti. Alice, Alpler’in karlı zirvelerinde ustasıyla birlikte yaptığı eğitimi hatırladı.
O zamanlar gücünün yeni yeni yüksek seviyeye ulaştığını düşünüyordu ve bu yüzden fazlasıyla kibirlenmişti. Artık dış dünyaya açılmaya hazır olduğuna inanıyor ve ustasından ayrılmayı talep ediyordu…
◆◆◆◆ ◆◆
Bir yıl önce.
"Dış dünyaya mı gitmek istiyorsun?"
"Gücün hâlâ çok zayıf."
Ustası, gizemli bir ifadeyle Alice’e baktı.
"İnsanların yaşadığı yerlerde belki biraz iş yapabilirsin. Ama yabancı topraklara gidersen ya da aşağılık suçlularla karşılaşırsan, hiçbir şansın kalmaz. Dünya senin sandığından çok daha büyük ve şu an mücadele edebileceğinden çok daha güçlü varlıklar var."
Alice kendinden emin bir şekilde karşılık verdi:
"Usta, on yıldan fazla süredir sizinle eğitim görüyorum. Artık gücümden eminim ve dışarı çıkıp kendimi kanıtlamamın vakti geldi!"
Ustası başını iki yana sallayarak derin bir iç çekti:
"Dışarıda ne yapacaksın? Zengin ve yakışıklı biriyle mi evlenmeyi planlıyorsun? Bedenin dümdüz bir tahta gibi, hiç şansın yok. Boşuna hayal kurma."
"Öyle değil!" diye bağırdı Alice, yüzü kıpkırmızı kesilmişti.
"Ben kendi ellerimle kaderimi çizeceğim! Kendi çabamla yükselip başarılı olacağım! Kendi gücümle ‘zengin ve yakışıklının birinin eşi’ olacağım!"
Ustası, Alice’in bu sözlerini duyunca bir an düşündü ve başını hafifçe salladı:
"Hmm... Oldukça büyük bir hedef. Açıkçası, hayran kaldım."
Alice bunun fırsat olduğunu fark edip hevesle devam etti:
"Öyle değil mi! Ben tüm hayatımı Alpler’de geçirmek istemiyorum! Sizin gibi yalnız bir kadın olup, terk edilmiş bir dul gibi yaşamak istemiyorum! Sürekli aç ve sefalet içinde, bir lokma yemek için dua etmek mi? Hayır! Ben dış dünyaya gidip kendi kaderimi çizeceğim!"
Ustasının yüzü bir anda karardı. Hafifçe boğazını temizledi ve ciddi bir ses tonuyla konuştu:
"Peki, madem bu kadar büyük hayallerin var, sana yardım edeyim."
Alice heyecanla bekledi. Ustasının ona güçlü bir büyü ya da gizli bir savaş tekniği öğreteceğini düşünmüştü.
Fakat birkaç saniye sonra yüzündeki heyecan hızla kayboldu.
Ustası, elinde siyah bir külotlu çorap tutuyordu.
"Bu da ne, usta?"
Ustasının yüzünde şeytani bir gülümseme belirdi.
"Bundan sonra her gün siyah çorap giyeceksin. Kalçalarını biraz daha şekillendirmen lazım. Etek boyunu biraz daha kısaltacaksın.Ve en önemlisi..."
Ustası, karanlık bir ifadeyle konuşmaya devam etti:
"Unutma, asıl mesele kadın başrolü alt etmektir. Eğer kadın başrolü ortadan kaldırırsan…"
Ustasının yüzünde şeytani bir sırıtış belirdi.
"O zaman kadın başrol sen olursun!"
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.