İmparatoriçe Bölgesi ve Batı Bölgesi arasındaki Townshed Sokağı. Xio Derecha, karanlık, tenha bir ara sokaktaydı. İlerideki sayısız görkemli sarayı ve uzun Gotik kuleyi başını kaldırmadan bile rahatça görebiliyordu. Burası Backlund’un en yüksek bölgesi ve aynı zamanda Loen kraliyet ailesinin yaşadığı yerdi. Intis’in Beyaz Akçaağaç Sarayı ve Güney ve Kuzey kıtasının Feysac İmparatorluğu’nun Aurmir Sarayı ile aynı statüde, hatta onlardan daha da önemli bir yerdi, ancak ismi romantik ya da nostaljik değildi. Saraya adını veren Sodela, eski Feysac dilinde ’denge’ anlamına geliyordu. Xio bakışlarını ’Düzen Çanı’ndan alıp sokağın diğer tarafına döndü. Sokak lambalarının aydınlatmadığı gölgelerde bir figür yavaşça yürüyordu. Yüzünde, yüzünün alt kısmını açıkta bırakan altın renkli bir maske vardı. Bu, Xio’ya Şerif formülünü satan ve zaman zaman ona bazı görevler veren gizemli kişiydi. Xio ve Fors özel olarak bu meseleyi tartışmışlardı ve bu adamın MI9’dan olduğundan şüpheleniyorlardı. "Bu hafta herhangi bir gelişme oldu mu?" diye sordu altın maskeli adam. Xio başını iki yana salladı. "Hayır, olaydan önce kimsenin Capim’in peşinde olduğunu sanmıyorum." Bir an durakladıktan sonra isteksiz bir tonda devam etti, "Hala bu meseleyi araştırmaya devam etmek istiyor musunuz?" Maskeli adam birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra cevap verdi. "Gerek yok, ancak ileride bu meseleyle alakalı bir şey duyarsanız hemen benimle iletişime geçin. Bugün sana yeni bir görev vereceğim." "Ne görevi?" Xio ödül avcısı modundaydı, riskleri değerlendirmeye hazırdı. Maskeli adam güldü. "Çok basit bir görev, hayalini kurduğunuz bir şey. Tüm çevrelerinizde Şerif ve Sorgulayıcı ana malzemelerini arayın, özellikle de doğrudan iksir olabilecek malzemeyi. Satan birini bulursanız, derhal ödeme yapacağız." "Satın alınan malzemeler bana mı ait olacak?" Xio’nun kafası karışmış gibiydi. Şu anda en büyük gündemi buydu. "Hayır, böyle basit bir görevin bu kadar değerli bir ödülü olabileceğine inanıyor musun gerçekten? Tabii aradığımız kişiyi yakalayabilirseniz, konuyu tekrar görüşüp malzemeleri almana izin verebiliriz," dedi maskeli adam gülümseyerek. "Ancak, Sorgulayıcı iksirinin ana malzemelerini bilmiyorum ki..." dedi Xio tereddütlü bir tonda. "Ben söyleyeceğim. Ayrıca bu, avans ödemesi olacak. Hedefi bulamasak bile 600 poundun üzerinde bir değeri olan Dizi 7 iksir formülünün ana kısmını öğrenmiş olacaksın. Bence ne kadar cömert olduğumuzu anlamış olmalısın," dedi maskeli adam büyüleyici bir tonda. Gerçekten de cömert... Hedef kim, neden onu bulmak için bu kadar büyük bir ödeme yapmayı göze alıyorlar? Eh, eğer gerçekten MI9’dan olsa, bu görevden yararlanarak piyasadaki Hakem yolu malzemelerini almak da hedefleri arasında olurdu. Para harcamakla ilgili sorunu olmazdı... Deneyimli bir ödül avcısı olan Xio’nun aklına doğrudan bu gibi önemli noktalar gelmişti. Birkaç saniye düşündükten sonra hafifçe başını salladı, "Görevi kabul ediyorum." "Çok güzel." Maskeli adamın rahatladığı ses tonundan belli oluyordu, "Sorgulayıcı iksirinin ana malzemeleri yıldırım desenli Kara Yılan boynuzu ve Göl Ruhu tozudur." Adam cümlesini tamamladıktan sonra yavaşça geri çekilerek gölgeler arasında, sokağın köşesinde kayboldu. "Gerçekten de Sorgulayıcı iksirinin ana malzemelerini söyledi..." Xio şaşkındı. Maskeli adamın arkasındaki gücün bu göreve ne kadar önem verdiğini ancak şu anda net bir şekilde fark edebilmişti. Hedeflerinin kim olduğunu çok merak ediyorum. Doğrudan Şerif ya da Sorgulayıcı iksirini hazırlamak için kullanılabilecek özel bir malzeme üzerinde duruluyor gibi görünüyor... Bu düşünceler kafasından geçerken Xio aniden donup kaldı. Aklına bir şey gelmişti. Şerif’e geçtiğinde, Fors aracılığıyla almış olduğu özel bir malzemeyi, ilgili iksiri hazırlamak için kullanılabilecek bir maddeyi kullanmıştı. Aradıkları... Aradıkları şey bu mu? Xio bu konuda sessiz kalmaya, maskeli adama hiçbir şey söylememeye karar verdi. Sonra da tombul yanaklarını ovuşturarak sokağın karşısına geçti, toplu taşıta binip Cherwood Bölgesi’ne geçecekti. Tam o sırada, kahverengi bir aracın önünden geçtiğini gördü. İlgisini doğrudan aracın üstündeki arma çekmişti. Arma tek bir çiçek ve iki halkadan oluşuyordu. Hiçbir özelliği yoktu ancak Xio bunu görünce donup kalmıştı. Ancak araç yeterince uzaklaştığında kendisine gelebilmişti. Bu olay ruh halini dibe çekmiş gibi görünüyordu. Hatta eve döndüğünde bile durumu iyiye gitmemişti. Arkadaşının kötü bir ruh hali içinde olduğunu fark eden Fors hemen iki kadehe kırmızı şarap doldurup onun yanına oturdu. "Ne oldu?" Xio başını eğip şaraba baktı. İki dakika kadar sessiz kaldıktan sonra boğuk bir sesle cevap verdi, "Dönerken, eskiden tanıdığım biriyle karşılaştım." "Kim?" Diye sordu Fors merakla. "Vikont Stratford." Fors bir an düşündükten sonra cevap verdi, "Kraliyet muhafızlarının kaptanı olduğundan şüphelendiğimiz Vikont mu?" Yetenekli bir yazar olarak, edebiyattan hoşlanan soylulardan sık sık davetler alıyor ve zaman zaman çay partilerine ya da ziyafetlere katılıyordu. Yazar kimliği sebebiyle materyal toplama alışkanlığı olduğundan, ünlü soyluları anlamak önem verdiği noktalardan biriydi. Vikont Glaint’le de böyle bir partide tanışmıştı. "Evet, eskiden babamın yardımcısıydı," dedi Xio güçlükle. "Babanın mı?" Fors, Xio’nun düşmüş bir aristokrat aileden geldiğini ve bazı sırları olduğunu biliyordu. Ancak detaylara hakim değildi. Xio kadehi alıp kafasına diktikten sonra birkaç kez öksürdü. Sonunda biraz sakinleşmiş bir halde devam etti, "Ailem bir zamanlar aristokrasinin bir parçasıydı. En parlak döneminde kont palatin olarak bile görev yaptı." "Kont palatin mi? O da ne demek?" Diye sordu Fors merakla, bir yandan da arkadaşını yatıştırmaya çalışıyordu. "Kraliyet ailesinin sözcüsü gibi, tahta en yakın soylulara verilen bir görev," diyerek açıkladı Xio. "O zamandan beri ailemiz gerçek bir kontun sahip olacağı zeamete sahipti, ancak babamın zamanında bu o kadar da muhteşem değildi. Yine de eski kral VI. William’ın güvenine hala sahipti. Hane Halkı Muhafızları Bölümünün lideri ve kraliyet muhafızlarının kaptanıydı." Sesi giderek melankolikleşiyordu, acısını gizlemekte zorluk çekiyor gibiydi. "Ancak yedi yıl önce, isyana katılmakla suçlandı ve sonunda idam edilip aristokrat unvanından ve beyliğinden mahrum bırakıldı. BU sebeple ailem korkunç bir duruma düştü ve pek çok akrabam sebepsiz yere ölmeye başladı. Hayatta kalabilmek için soyadlarımızı değiştirip Doğu Tucker’dan ayrıldık... Babamın isyana karıştığına inanmıyorum. Kraliyet ailesine çok sadıktı, belki de Tanrıça’ya olan sadakatinden daha büyük bir sadakatle onlara bağlıydı! Şey için... Her neyse, annemi ve erkek kardeşimi bırakıp Backlund’a geldim, burada kendimi geliştirmek, ailemi yeniden ihtişamlı günlerine döndürmek ve babamın itibarını kurtarmak istiyordum." Xio bazı şeyleri belirsizce anlatmış, atlamıştı, ancak Fors bunların üzerine gitmek istemiyordu. İç çekerek kederli bir tonda cevap verdi, "Bu çok, çok zor olacak." Birkaç saniye durakladıktan sonra ise gülümsedi. "Ancak ben hep seni destekleyeceğim!" Ve benim arkamda gizemli Tarot Kulübü var! diye de içinden ekledi. … Gece vakti, Tingen Şehri’nin Daffodil Sokağı’ndaki 2 numaralı evde. Matematik sorularıyla boğuşan Melissa başını kaldırıp kapıya, şapkasını çıkarmakta olan Benson’a baktı. "Nereye gittin? Sonuçlar dün açıklanmadı mı?" "Bu gece açıklandı ve birleşik sınavlardan sorumlu olan iki kişiyi tanıyorum," dedi Benson sırıtarak. Aralık ayı başlarında Devlet Memurluğu sınavına kaydolmuş, nispeten daha az rekabetin olduğu bir pozisyonu seçmiş ve belagat ve iletişim becerileri sayesinde birkaç memur ve pek çok sınav adayı ile arkadaşlıklar kurmuştu. "Sonuç ne?" Melissa elindeki kalemi bırakıp ciddiyetle doğruldu. Benson’ın yüzünde ise berbat bir ifade belirmişti, ancak Melissa’nın bir şey söylemesine vermeden hemen gülümsedi. "Geçtim! Oldukça üst sıradayım!" "Bu harika..." Melissa kalkıp abisine doğru birkaç adım attı. "Ocak ayının sonunda ikinci sınav turuna hazırlanmaya başlaman gerekiyor. Sınavlar Backlund’da olacak. Vaktinden önce bavulunu da hazırlamalıyım... Ne zaman gitmeyi planlıyorsun?" Kardeşinin telaşlı halini gören Benson oturma odasına girip gülümseyerek cevap verdi, "Yeni yıldan sonra. Birlikte gider orada bir ev tutarız. Sınav sonucu ne olursa olsun Backlund’da kalıp şansımı denemeye hazırım. Sen de yeni yıl tatilinden faydalanıp Backlund’daki teknik okula geçiş yapabilir ve Haziran’daki Backlund Teknoloji ve Sanayi Üniversitesi sınavına hazırlanabilirsin." Backlund Teknoloji ve Sanayi Üniversitesi, daha bir ay önce yeniden düzenlenmiş ve resmi olarak sanayi ve teknoloji üniversitesi klasmanına yükseltilmişti. Melissa sessizce abisini dinledikten sonra dudaklarını birbirine bastırıp yumuşak bir tonda cevap verdi, "Peki." … Cuma öğleden sonra, Quelaag Kulübü’nün önünde. Klein, sokağın karşısından bir araç kiralayıp Prens Edessak’ın Kırmızı Gül Malikanesi’ne doğru yola koyuldu. Talim, ölümünden birkaç gün önce buraya da gelmişti. Nitelikli bir dedektif olarak Klein’ın burada da bir soruşturma yürütmesi gerekiyordu, yoksa aldığı 100 poundluk ödemeye layık olmadığı düşünülebilirdi. Ne olursa olsun ikna edici bir şekilde rol yapmam lazım... Bu düşünceler eşliğinde başını çevirip camdan dışarıyı izlemeye başladı. Sabah pratik yaparak gelişmelerini test etmişti. Alev kontrolü, Alev Zıplaması ve diğer Beyonder güçleri artık %30 daha güçlüydü. Hava Mermilerinin gücü ve Su Altı Solunum borusunun uzunluğu da birkaç katına çıkmıştı. Kehanet ve dövüş yeteneklerinde ise önemli gelişmeler vardı. Kağıt Figür İkameleri ve Hasar Aktarımı yeteneklerinde pek bir değişiklik yoktu, ancak maneviyatındaki güçlenme sebebiyle bu yeteneklerin kullanım seferleri de çoğalmıştı. Sonunda malikaneye ulaşmış olan Klein kapıdaki iki askere ziyaret sebebini bildirdikten sonra daha önce evine gelen eski uşakla bir araya geldi. "Buradaki herkesle konuşabilirsiniz." Beyaz saçlı uşak bir an durakladıktan sonra ekledi, "Şu hanımefendi dışında." Bana uyar. Başımı derde sokmak istemiyorum... Klein itaatkar bir biçimde gülümsedi. "Tamamdır!"
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.