Yukarı Çık




1   Önceki Bölüm 

           
Duvarlar beyaz değildi.
Onlar hiç beyaz olmamıştı.
Yalnızca öyle gösterilmişti.

Kız, şimdi o odadaydı — asla var olmaması gereken yer.
Sözde “Terapi Odası“.
Yumuşak zemin, yastıklı duvarlar, tavandan sarkan bozulmuş floresan.
Ama her yüzey, ışığı farklı yansıtıyordu.
Tavanda bir kamera, ama gözü bozuk.
Kayıtta değildi artık.
Çünkü artık izlemeye gerek yoktu.

Çünkü o hatırlıyordu.

Duvardaki aynalardan biri çatlamıştı.
Ve çatlaklar, yalnızca camı değil — belleğini de yarıyordu.
Aynada kendini görmüyordu.
Yansıyan şey, bir beden değil; bir kayıt gibiydi.

Kendi geçmişi.

Bir kız.
Bir hastane.
Bir masa.
İğneler.
Yalanlar.
“Sen başka biri olmak istedin, değil mi?”
“Sana yardım ettik.”
“Bunu sen istedin.”

Hayır.

İstememiştim.

Ama istemediğini kanıtlayacak hiçbir şey kalmamıştı.
Yazılmış belgeler, montajlanmış video kayıtları, düzenlenmiş anılar…
Hafıza albümüne yapıştırılmış yabancı suratlar.

Beyninde yankılanan cümle, bir zamanlar ona kendi sesiyle söylenmişti:

“Lütfen tüm olanları unut. Bu, senin iyiliğin için.”

Peki ya şimdi?
Şimdi neyi hatırlıyordu?

İsmini.

İlk defa ağzını açtı.
Kurumuş, çatlamış dudaklarından, bir harf döküldü:

“…Aya.”

Ses yankılandı.
Boş odada değil — tüm evde, tüm sistemde, tüm döngüde yankılandı.
Aya.

Unutulmuş bir gerçeklik anahtarı.

Tavandaki ışık titredi.
Kapı kilitliydi.
Ama o kilidi tanıyordu artık.
Aya’nın sesiyle yapılmıştı.

Yürüdü.
Ağır ağır.
Adımlarında tereddüt yoktu bu kez.
Duvarlardan biri nefes aldı gibi genişledi.
Aynalardan biri karardı.
Ve sonunda, kapı kendiliğinden açıldı.

Kapının ardında…

Hiçbir şey yoktu.

Boşluk?
Karanlık?
Hayır.
Bir ekran.
Sadece bir ekran.
Ve ekranın ortasında yazan cümle:

> “Kendi gerçekliğini yeniden yazmak ister misin?”



Altında iki seçenek:
[Kabul Et]
[Reddet]

Aya durdu.
Yüzünde ne korku vardı, ne umut.
Sadece yorgunluk.

Belki binlerce gün boyunca bu döngünün içinde yaşamıştı.
Belki bir deneydi.
Belki kendi arzularının çarpıtılmış bir sonucuydu.
Belki bu dünyada kimse gerçekten var olmamıştı.

Ama artık bir isim vardı.
Bir bilinç.
Bir iz.
Bir isyan.

Aya gözlerini kırpmadan baktı ekrana.
Parmakları yavaşça uzandı.
Seçenekler arasında tereddüt etmeden…

Hiçbirine dokunmadı.

Ekran titreşti.
Sistem beklenmeyen bir yanıt aldı.
Zihinsel karar süreci kilitlendi.
Yazılar çözülmeye başladı.
Kodlar döküldü.
Aynalardan biri eridi.

Aya geri döndü.
Odaya, yatağa, pervaneye.

Pervane artık dönmüyordu.
Ama o, pervaneye baktı ve gülümsedi.

Çünkü artık biliyordu.

Gerçeklik, sunulmaz.
Gerçeklik, seçilmez.
Gerçeklik…
Direnilerek yaşanır.

Oturdu.
Ve kendi ismini bir kez daha mırıldandı:

“Aya.”



Roman sona erdi.
💠 Kapanış: Unutma özgürlüktür. Hatırlamak ise ceza.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


1   Önceki Bölüm