Yukarı Çık




4   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   6 

           
5. BÖLÜM
 
GLUP
Refleksle soğuk şarabı yuttum ve boğazımdan kaydı. Ardından içimin yandığını hissedebiliyordum. Yutamadağım şarap dudaklarımın kenarından çeneme aktı.
 
Öhö. O an zayıfça öksürmeye başladım. Başımı indirmeye çalışırken, büyük bir el çenemi tuttu ve yüzümü tekrar kaldırdı ve gördüğüm şey, yutma arzusu barındıran soğuk mavi gözlerdi.
 
Bakışları çenemden damlayan şaraba döndü. Farkına varmadan irkildiğimde alay etti. Ardından dudaklarımı yaladı. Her şey aniden oluvermişti. Daha önce hiç tecrübe etmediğim bir durumla karşı karşıyayken sadece titreyebildim.
 
Glup. Bir kere daha şarabı yuttum ve boğazım yandı. Bu his mideme kadar devam etti. Bu sefere de yutamadığım şarap çeneme aktı. Dudakları çenemle tenim üzerinde yumuşak bir şekilde buluştu ve yine dudaklarımız birleşti.
 
Alt dudağımda bir acı hissettim ve farkında olmadan  dudaklarımı açtım. Sıcak ve nemli nefesini hissettim.
 
Kalbim deli gibi atıyordu. Dudaklarımda hissettiğim bu sürtünme beni eritiyor gibi hissettim- tüm bedenim git gide ısınıyordu. Ve bu sadece şarap yüzünden değildi.
 
“Haa...!”
 
Geri çekildiği an sesli bir nefes verdim. Nefes almayı unutmuşum gibi nefes almak zordu. Ama o bırakmadı.
 
Ellerimi sıkıca yumruk yapıp gözyaşlarımı tuttum.
 
“Dur...”
“Durmak mı?”
 
Bilinçsizce çıkardığım mırıltıya alaylı bir şekilde cevap verdi. Sanki gerçekten durmak isteyip istemediğimi sorar gibiydi.
                                                                                                       
Hemen kendime gelip başımı salladım. Bu yeni evli erkek ve kadının ilk gecelerinde yapmaları gereken bir görevdi ve babam ikimiz arasında bir şey olmadığını anlarsa uzun zaman bunun peşini bırakmazdı.
 
Gerçi ben istemesemde bu gece görevi yerine getirmek zorundaydı. Beni  öldürecekmiş gibi bakan adam olsa bile...
 
“...Lütfen nasıl istersen öyle yap.”
 
Asla sevgi dolu nazik bir ilk zifaf beklemedim.  Düşünceli olmasına gerek olmadığını istediği kadar kaba olabileceğini biliyordum.
 
Ama dediğimi duyduktan sonra komik olduğunu düşünüyormuş gibi kahkahayı patlattı.
 
“Nasıl istersem mi?”
 
“...”
“Bunu yapan ben değilim. Sensin.”
 
Ne dediğini anlayamadım  o yüzden boş boş baktım. Daha fazlasını açıklamadan başını indirdi  ve yüzünü boynuma gömdü.
 
Kısa bir süre sonra o yerde bir acı hissettim ve dudaklarının dokunduğu her yerde bir karıncalanma oluyordu.  Ben titrerken hareket etmemi engellemek için ellerimi birleştirdi. Ardından vücudumun her yerine öpücükler kondurdu.
 
Beni bırakması uzun sürmedi ve derin bir nefes aldım. Karanlıkta bana delici bir şekilde bakan mavi gözlerinde sıcaklık var gibiydi ama o sıcaklık kısa sürede yok oldu. Belki de bir yanılsamayd.
 
“Bunu kadarını yaparsak baban bile şüphelenmez. Ve.”
 
Yatağın yanındaki masanın çekmecesini açtı ve bir hançer çıkardı. Çok geçmeden avucunda ince bir kesik belirdi. Şok olup bundan ürktüm ama avucundaki kan beyaz çarşafın üzerine damlamaya devam etti.
 
“Bununla birlikte hiçbir şeyden şüphelenmeyecek.”
“...”
 
İlk  gecesinde gelinin kanaması hakkındaki eski önyargı bir şeyi babam düşünecekti.
 
Ancak o zaman Theodore’un ne yapmak istediğini anladım. Gerçekten ilk gecelerini geçirmişler gibi bir sahne kuruyordu. Ama gerçek...
 
“ istediğim gibi yapmama gerek yok. Öyle değil mi sence de?”
 
Bir parça battaniye yırtıp avucuna sardı sonra hançeri yerine koydu.
 
Çözülmüş bornozunu tekrar giyerken bana baktı. Mavi gözleri doğal gazı pahalı diye açamayan bir öğrenci evi  kadar soğuktu.
 
“İstediğin kadar beni kullanmana izin vereceğim. Ama elim armut toplamayacak. Bu evlilik hiçbir anlam ifade etmiyorsa. O zaman...”
“...”
“Boşanmaya hazırlanalım. Sen ve ben sadece kağıt üstünde evliyiz. Her an ayrılabiliriz.”
 
Ve sonra beni yatak odasında bırakıp gitii. Beni yapayalnız bıraktı ve geceliğime sarılıp orada oturmaktan başka hiçbir şey yapamadım, kendimi toparlamayı bile düşünemedim.
 
Dudaklarını dokunduğu yerler hala yanıyordu. Ve aklımın bir tarafında bedenimin üzerinde ne kadar sıkı ve sıcak olduğunu anımsadım.
 
Fakat o izler bir hayalden fazlası değilmiş gibi bir anda yok oldular.
 
Tarifsiz bir boşluk hissederek kendi kendime dayandım. Benim talihsizliğim bu istenmeyen evlilik ile başlamamış olabilir. Belki de onunla ilk tanıştığım anda başladı.
 
O anda görünmez bir ok bana saplanıp bir iz bıraktı.
Bu yaraları nasıl iyileştireceğimi bilmiyordum.
 
**
 
Valentino ailesinin nekadar acı çektiğini bilmiyordum.
 
Theodore’un ceketini geri vermeye gitsem bile yanımda Everett’in büyücüsü olduğundan Valentino hanesine göz atamamıştım.  Hızlı hareket etmiştik.
 Bölgenin durumunun ciddi olduğunu duydum. Ama ilk defa kendi gözlerimle görüyordum.
 
Araba kalın perdelerin ve cam pencerenin arkasında Valentino hanesinin toprakları olan Veronis’ten geçerken sanki cehennemi görüyordum.
 
Evet, cehennem.
 
Şu an veronisi tarif etmek için cehennemden iyi bir kelime yoktu. Bütün evler yanmıştı. Her yerden insan ve canavar cesetlerinden oluşan yığınlar vardı.
 
Ciddi yaralılar ve bedenlerinin bir kısmı hasar gördü ve suya batırılmış siyah sert ekmek yiyerek açlıklarını gideriyorlardı.
 
Everett Valentinoları izole etmeseydi, everet zamanında takviye göndermiş olsaydı... diye düşünmeden edemedim.
 
Parmaklarım dondu ve omuzum titredi. Babamın günahlarını kendi gözümle görürken kusacak gibi hissettim.
 
“ÖÖÖ...!”
 
“Hanımım!”
 
 
Benimle gelen hizmetçi Charlotte şaşırdı ve yanıma bir mendille geldi. Dudklarımı mendille örterek sakinleşmeye çalıştım.
 
O anda aniden araba durdu.
 
“...?”
 
Şaşırarak başımı kaldırırken arabanın kapısı aniden açıldı. Kapıyı açan Theodore idi.  Ağzımı kapatan bir mendille eğildiğimi görünce inanamayarak aly etti.
 
“Sanırım bu korkunç manzaraya katlanamıyorsun. Arabanın içi gürültülü gibiydi. Biz de baktık. Şehir dışına çıkmak uzun sürmez bu yüzden biraz dayanmanı rica ediyorum. Pencereden dışarıya bakmamaya çalış.”
 
Sebebin bu olmadığını söylemek istedim, manzaraya dayanamadığımdan değildi ama ben konuşamadan kapıyı hızla kapattı.
 
Charlotte boş boş kapalı kapıya baktı ama hemen acı bir gülümsemeyle onunla konuştum.
 
“Sorun yok. Yerine dönüm düzgünce otur.”
“...Tamam hanımım.”
 
Charlotte yerine oturdu ama endişeyle bana bakmaya devam etti.
 
Ardından araba tekrar hareket etti. Charlotte’nin yanımda olmasının ne büyük şans olduğunu fark ettim.
 
Everett evinde benimle gelen başka hizmetçi yoktu.  Saygın bir aileden olmayan evlatlık bir çocuk olarak beni takip eden tek kişi yetim hizmetçi Charlotte idi.
 
Bu yıl on sekiz olmuştu ve Hessen’in attığı makası alan hizmetçiydi.
 
Sempatisinin yakında kaybolacağını düşünmüştüm ama beklenmedik bir şekilde Charlotte bana karşı nazik olmaya devam etti.
 
Benimle empati kurup benim için derinden endişeleniyor gibiydi.
 
Charlotte’nin nezaketi için minnettardım ama öte yandan onun için de üzülüyordum. Yanımda olsa bile yolumuz hep dikenli olacak.
 
“Belki de getirmemeliydim...”
 
Ama Charlotte nedense dışarı bakıyordu sonra bana sessizce fısıldadı.
 
“Majesteleri bütün bu süre boyunca senin için endişelenmiş olmalı hanımım. Arabanın içinde gürültü duyduğunda.. bile kendi kontrole geldi.”
 
Charlotte’nin yanılsaması beni güldürdü ama ona bir şey söylemedim.
 
Araba şehri geçip valentino düklüğüne vardı. kalenin içi dışarından daha iyiydi. Yine de huzurlu  Everett toprakları ile karşılaştıramazdım...
 
Kalbimde bir yer hançerlenmiş gibi zonkladı.
 
“Vardık, lütfen inin.”
 
Theodore brden kapıyı açıp kasvetli bir bakışla elini bana uzattı. Yerimden kalkıp dikkatlice elini tuttum.
 
Arabadan inmek üzereyken ayağım takıldı ve tökezledim.
 
“...”
 
Yüz üstü düşmeden önce Theodore beni yakaladı. Ona bakarkıp gözlerim büyürken kendimi onun kollarında buldum. Mavi gözleri de faltaşı gibi açılmıştı, belki de aynı derecede şaşırmıştı.
 
Derin denizi andıran gözlerin yüzeyinde sakin bir dalgalanma görülüyordu. Yüzlerimiz bu kadar yakınken nefeslerimiz birbirine karışmıştı. Aramızda tuhaf bir sessizlik belki de gerilim olmuştu.
 
Ne ben ne de o aramızdaki sessizliği bozan bir başkasıydı.
 
“Çok şey yaşadın Theodore. Buraya gel.”
 
Ancak o zaman irkilerek ondan uzaklaştım. Bana şaşkın şaşkın bakarken gözlerini bir kez kırpan Theodore, kibar sesin geldiği yöne doğru baktı. Bakışlarım da doğal olarak oraya yöneldi.
 
Koyu kahverengi saçları düzgünce toplanmış olan dimdik duran bir kadın orada duruyordu.
 
Hiç konuşmasak da bana bakışlarından benden pek de hoşlanmadığını anlamıştım.

   


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


4   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   6 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.