Dün geceki fırtına sabaha doğru dinmişti. Fırtınadan sonraki açık mavi ve güneşli gökyüzü Yokozawa’nın akşamdan kalma haliyle bir tezat oluşturuyordu.
Kirishima çıkış zamanı gelene kadar uyuması için ısrar etse de böyle bir durumda tembellik yapacak kadar umursamaz biri değildi. Üzerindeki yorgunluğu atmak için duşa girmiş, Kirishima’nın ayrılışından bir saat kadar sonra Yokozawa da çıkış yapmıştı.
Dolapta asılı olan kıyafetleri bir nedenden dolayı düzgün bir şekilde temizlenmişti ancak bir gün önceki kıyafetleriyle işe giderse diğer insanların ne düşüneceğini kestiremiyordu. Kedisini de beslemesi gerektiğinden ofise gitmeden önce eve uğramaya karar verdi.
Yol üzerindeki bir eczaneye uğrayarak zerdaçallı bir enerji içeceği aldı, içeriğini inceledikten sonra içmeden önce biraz zaman geçmesi gerektiğini fark etti.
‘Hapşuuu!’
Önünde yürümekte olan adam bir süredir hapşuruyordu. Soğuk algınlığı tekrardan mı geliyordu? Belki de bok gibi hissetmesinin nedeni akşamdan kalma olması değil de soğuk algınlığının başlangıcında olmasıydı. Ne olur ne olmaz masasında tuttuğu antifebrilin bir kısmını içme kararı aldı ardından kapanmak üzere olan asansör kapısını tutmak için elini uzattı.
‘Bekle, ben de bineceğim!’
‘Ah… G-Günaydın’
‘!!’ Ondan önce asansöre binen Emerald departmanın yeni editörü Onodera Ritsu’dan başkası değildi. Ayrıca Yokozawa’nın şu anda en son görmek istediği kişiydi. Yokozawa yüzünü buruşturdu ve öne doğru çıktı.
’Oh, demek sendin. Sabahın köründe görmek istemediğim ilk insansın, bana bakma.’
‘…Üzgünüm…’
Muhtemelen Onodera’da onu görmek istemiyordu. Aşk rakibiyle karşılaşıp bundan memnun olacak insan sayısı azdı. Aralarındaki sessizliğe daha fazla dayanamayan Yokozawa kendi iradesiyle sessizliği bozdu.
’Bir editöre göre bayağı erkencisin. İşlerini yetiştiremiyor musun yoksa?’
Ancak Onodera, Yokozawa’nın alaycı sorusuna istekli bir şekilde cevap vermedi.
’Öyle değil. Bir sonraki cilt için proje teklifi hazırlamak zorundayım. Ne kadar erken başlarsam o kadar iyi olacağını fark ettim…’
‘Biliyorsun sevmediğin bir iş için bu kadar uğraşmak zorunda değilsin. Öncesinde edebiyat bölümüne geçmek için dilekçe yazman gerekmiyor mu?’ Bu sözleri ne alay ne de sataşma içeriyordu. Nefret ettiği bir iş olsaydı gerçekten devam etmenin gereksiz olduğunu hissetmişti.
Hayatta herkes sevdiği işi yapamazdı ancak yine de kariyerine değer ve anlam katmak hala mümkündü. Küçük bir çocuk değillerdi, iş hakkındaki duygularını değiştirmek imkansızsa bu şekilde devam etmek hem işe hem de iş arkadaşlarına saygısızlıktı.
‘Ah-umm-! Ben gerçekten… kendi ellerimle hazırladığım bir manganın editörü olmak istiyorum!’ Onodera atılarak Yokozawa’nın sözünü kesti ve nefes almakta biraz güçlük çekti.’ Hala öğrenecek çok şeyimin olduğunu biliyorum, bu yüzden bana öğrenme konusunda yardımcı olursanız çok memnun olurum. D-Dürüst olmak gerekirse sizinle iyi geçinemiyorum ama Takano-san işinizde iyi olduğunuzu söyledi.’
Onodera’nın kendisine böyle şeyler söylediği günün geldiğini düşününce… Belki de domuzlar bugün uçacaktı. Şirkete ilk girdiğinde mangaları küçümsediğini düşünse de belki de Emerald’da girdiğinden beri fikirleri değişmişti.
….Ve muhtemelen hepsi Takano’nun sayesindeydi.
Akşamdan kalma olan acısı göğsüne doğru süzüldü. Yarısı iyileşmiş olan yarası zonkluyordu. Bu yarayı kendi eliyle kesip atmak için kibirli bir şekilde davranarak duygularını bastırdı.’Tabii ki de! Ama senin gibi birinin benden ipucu almak için yalvarmasına daha çok var!’
Onodera hafifçe nefes aldı ve Yokozawa birden kendini hasta hissetti. Kirishima’nın daha önce onunla konuşurken kullandığı kelimelerle konuştuğunu fark etti. Belki de iyi hissetmediğinden onunla bu şekilde yüzleşmek zorunda kalması sert bir şekilde azarlamasına sebep olmuştu. Azarladıktan sonra onu bu şekilde ezmenin doğru olmadığını fark ederek yanındaki Onodera’ya karşı sözlerini yumuşatarak ‘Eh, ne kadar itiraf etmek istemesem de işini iyi yapıyorsun.’ Dedi.
‘!!’
Onodera, Yokozawa’nın sözlerine açıkça şok olmuştu. Asansörün üçüncü katta durmasıyla kapılar hafifçe aralandı. Onodera hafifçe Yokozawa’ya bir bakış attı. Emerald’ın shoujo manga bölümü dördüncü katta olmasına rağmen Onodera da onunla birlikte üçüncü katta indi.’ Teklifin iyi bir şekilde hazırlanmıştı. Onunla devam edebilirsin.’
‘Eh?’
‘Ama eğer üzerinde çalışmazsan bu hiçbir anlam ifade etmez. Gerçekten bunu yapıp yapamayacağın konusunda şüphelerim olsa da iş birliği yapacağım. Sonuçta bu benim işim.’
Gözleri bir süre oyalandıktan sonra telaşlı bir şekilde eğildi.’ Ah, Elbette! Birlikte çalışmak için sabırsızlanıyorum.’
‘Ve bir şey daha ‘ Bilmek zorundaydı. Bir şeyden emin olmak zorundaydı. Bir daha bu şekilde yalnız konuşma fırsatı eline geçmeyebilirdi ve yine de bunu yapmak istemiyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra sesini olabildiğince kontrol etmeye çalışarak ‘Masamune’ye aşık mısın?’ dedi.
‘!!’
Takano,Yokozawa’ya bir önceki gün hislerini itiraf etmişti ve herhangi bir şansı olmadığını bilmesini sağlamıştı. Ancak hala Onodera’nın bu konuda nasıl hissettiğini bilmiyordu.
En azından bu adamın Takano’yla ilgilendiği belli oluyordu. Yine de Takano’nun söylediklerinden emin olmak zorundaydı.
Uzun, neredeyse acı verici bir sessizliğin ardından Onodera kısa süreliğine başını salladı, yüzü parlak kırmızıydı.’…Evet.’
Yokozawa bakışlarını kaçırarak ‘Ne hissedersen hisset eğer onu incitirsen geri almaktan çekinmeyeceğim. Bunu aklından çıkarma’ Dedi.
Onodera’yı sersemlemiş bir şekilde olduğu yerde bıraktı ve satış departmanına doğru ilerledi. Arkasında asansör kapılarının tekrardan açılıp kapandığını hissetti. Boş olan ofiste ilerleyerek sandalyesini çekip oturdu. Avucunu anlına yerleştirerek zayıf bir şekilde fısıldadı ‘Ne yapıyorum ben?’
Bu bir savaş ilanı değildi sadece Onodera’ya birazcık baskı yapmak istemişti. Eğer gerçekten Takano’yu geri almak isteseydi, bu kelimeler sadece onun aleyhine olacaktı.
Belki de ona yardımcı olmuştu, Onodera’nın bu konuda gerçekten ciddi olduğunu hissetmişti. Yüzündeki tereddüt ve tedirginlik ifadesi kaybolmuştu.
Önceki gece aralarında bir şeyler yaşanmıştı. Bu kesindi.
‘…Belki de böyle biri ona daha çok yakışıyordur.’ Çok düşünme eğilimi olan ve depresyona yatkın bir adam için Onodera gibi görünüşte zayıf ama saf, karmaşık duygulara sahip olmayan biriyle çıkmak aslında işine yarayabilirdi.
Sadece Takano’nun mutlu olmasını istiyordu. Daha önce ne kadar kötü zamanlar geçirdiğini bildiği için Yokozawa herkesten daha çok bunu istiyordu. Onu ne kadar çok mutlu etmek istese de Takano bunu istemedikçe onu mutlu edemezdi.
‘…Çalışma zamanı geldi.’
Sonsuza kadar kalbi kırılmış bir şekilde oturamazdı. Bu ona göre değildi. Eğer kendini işine verirse göğsündeki ağrı zamanla kaybolacaktı.
Sandalyesinden gelen gıcırtılı itirazlara karşı olduğu yerde doğruldu ve dizüstü bilgisayarını açtı.
(Violeta Not: Bu bölümün resmi yok ve birinci bölümün bitmesi için geriye iki part kaldı. Birinci bölüm totalde 26 sayfa olduğu için böyle yapmıştım ve kalan kısımları da en kısa zamanda çevirip birinci bölümü tamamlayacağım TuT )
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.