Başlamadan söyleyelim. Bu yazı ağır bir eleştiri olacaktır. Bu eleştiriler çevirmen/editör hataları, son kontrolcünün işini doğru düzgün yapmamış çevirmen/editör arkadaşlarımızın yaptığı bölümleri sanki hata yokmuş gibi onaylayıp bölümü göndermelerine izin vermesi ve bu hatalara rağmen hâlâ daha “Ayy çok güzel edit ve çeviri elinize sağlık. Muhteşemsiniz.” Tarzı yorum atan arkadaşlar için olacaktır.
Ve bir de lütfen yazının tamamını okumayı unutmayın. Yazının tamamını okuduktan sonra da lütfen kendi fikirlerinizi benimle paylaşın ki bu tür durumlarda kendi ekibim harici insanların da neler düşündüğünü bilebileyim.
Yaklaşık 1 yıldır edit ve çeviri ile uğraştığımdan sizinle bazı bilgiler paylaşayım. Arkadaşlar bir çeviri yapmak seriden seriye 5 dakika ile 3 saat arasında değişiklik gösterebilir ama ortalama olarak genelde bir bölümün çevirisi 1 buçuk saattir. Aynı şekilde bir bölüm editi 20 dakikadan 7 saate kadar uzanabilen bir olaydır, ortalama ise 3 buçuk – 4 saat yeterlidir.
Şimdi arkadaşlar bir çevirinin en zor kısmı İngilizce cümleyi anlamakta değil onu doğru düzgün Türkçe bir cümleyle sunabilmektir(açıkçası benim düşündüğüm bu ve birçok çevirmen de bana hak verecektir). Editin en zor yanı ise vakit ayırmaktır. Evet, edit dediğiniz şey sadece vakit ayırsanız bile yapılabilen bir şey. Çok vakit alıyor, yoruyor ama bu dünyada edit yapamayacak bir insan yoktur. Yani edit bir yetenek işi değildir tamamen editi yapan insanın uğraşına bağlıdır.
“Eeee peki sen burada neyi eleştirecen adamlar bu zor şartlarda çeviri ve edit yapıyor gelmiş hatalarından bahsediyorsun!” diyecek arkadaşlar var mıdır bilemem ama varsa da neden böyle bir eleştiri yazdığımdan bahsedeyim.
Arkadaşlar bildiğiniz üzere çeviri ekiplerinin birçoğu gönüllü insanlardan oluşuyor. Yani çoğu kişi bu işten para kazanmıyor. Sadece insanlar bölümü okuyabilsinler diye kendi vakitlerini ayırıyorlar. Benim düşüncem gönüllü bir insan yaptığı işte para alan insanlardan çok daha fazla emek harcar. Yaptığı işi olabildiğince düzgün yapmaya çalışır. Bu işten para kazanmıyor ki ama neden devam ediyor? Çünkü bu işe emek vermeyi seviyor. Peki, bu işe emek vermeyi seven arkadaşlar neden bölümleri doğru düzgün bize sunmamak için çaba harcıyor? Neden her bölüm aynı “-de, -da” ayırma hataları falan devam ediyor? Neden kendilerini geliştirmek, daha iyi bir iş ortaya koyabilmek için çabalamıyor?
Şimdi çoğu insan gelip “Ya ama onlarında zamanları kısıtlı, bu insanlar kendi günlerinden vakit ayırıp bu işi yapıyorlar.” Tarzı cümleler kurabilirler. Arkadaşlar “Vaktim yok” diyen bir sürü insanın 5 tane seri aldığını görebilirsiniz. Vaktin yok ama 5 seri alabiliyorsun vay be. Helal olsun, nasıl bir vakitse o. Bu aldıkları seriler kısa seri falan da değil he bildiğiniz editi rahat 3 saat sürecek seriler.
Neyse gelin şimdi son kontrolcü arkadaşlardan bahsedelim biraz.
“Son kontrolcü” nedir bilmeyen arkadaşlarımız için ufak bir açıklama yapalım. Son kontrolcüler, bir bölümün çeviri ve editi bittikten sonra sitelerinde yayımlama yapmadan önce son bir kez kontrol eden kişilere denir. Yani çeviri ve edit hatası varsa bunu editöre bildirip hatalı kısmı düzelttiren kişidir. Ve birçok ekipte bunu üstlenen insanlar vardır. Peki, bu insanlar olmasına rağmen neden hâlâ aşırı bariz hatalar bile devam etmekte? Son kontrolcüler gerçekten de ekipler tarafından dinleniyor mu? Ya da son kontrolcüler bölümün güzelliğine kapılıp(ki bu sanırım tüm bölümlerde oluyor) hiçbir hatayı göremiyor mu? Hmm… Pek inandırıcı gelmiyor açıkçası.
Ve evet her insan hata yapabilir. 5 senelik editör bile bir bölümü editlerken hata yapabilir ama son kontrolcüler bu yüzden var bunları görüp düzelttirmek için. Peki, son kontrolcüler hata yapamaz mı? Ne de olsa onlar da insan. Evet, tabii ki de onların da gözünden bazı şeyler kaçacaktır. Bu çok normal ama aynı bölüm içerisinde 5 hata kaçıyorsa ve bu hatalar sonraki bölümlerde de kaçmaya devam ediyorsa bu işte bir sıkıntı vardır değil mi?
“Ohooo sen de ne boş yaptın, hatalı olsun ne olacak? Doğru düzgün edit ve çeviridense hızlı gelmesini tercih ederim.” diyen okuyucu arkadaşlarımıza da okları yönlendirme vakti.
Siz böyle düşünüyor olabilirsiniz ki bu çok normal ama benim gibi çeviri ve edit yapan ve bu çeviri ve editlerin olabildiğince düzgün olmasına özen gösteren kişiler sizin istediğiniz o “Hızlı gelsin de hatalı olması fark etmez.” Dediğiniz serileri okumaktan doğru düzgün zevk alamıyor(tabii ki de bir genelleme, istisnalar vardır). Şahsen kendi ekibimde gördüğüm insanlar - ki bunlar çevirmen ve editörlerimiz oluyor – yaptıkları her bir çeviri ve edit hatalarını düzenli olarak kontrol etmemizden sonra birçok serideki bu hatalar yüzünden artık eskiden aldıkları zevki alamadıklarını söylüyorlar. Ve bunu yaşayan sadece bizim ekipteki insanların olmadığına da eminim. Ve bu konu hakkında son görüşüm neden olabildiğince Türkçemize uygun bir dil kullanmak varken saçma hatalarla dolu seriler okuyalım ki?
Çok yazdım biliyorum ama şunu diyenlerde olacaktır. “Karşim o kadar konuştun sen de göster kendi editlerini de ne kadar kötüymüşsün görelim.” Arkadaşlar buyurun bu benim ilk editim (üstüne tıklayarak ulaşabilirsiniz). Şahsen ilk editimin ne kadar kötü olduğunun farkındayım. Ama o zamandan beri şahsen çok yol kat ettiğimi düşünüyorum. Ne kadar yol kat ettiğimi görmek isteyenler Trash of Count's Family serisinin son bölümlerine bakabilirler.
Ve bence asıl sorun olan kısma hele şükür gelebildik. Edit ve çeviri işlerini affedersiniz ama s*dik yarışına döndüren arkadaşlara. Şimdi “S*dik yarışı mı?” diye bir afallamış olabilirsiniz. Gelin neden böyle dediğimi anlatayım.
Şahsen bunları kendim bizzat yaşamadım ama ekibimdeki insanların ss’lerle beraber yaptıkları konuşmalardan yola çıkarak bunu sizlere aktaracağım ve tabii ki ss’leri buraya koyup kimseyi hedef göstermeyeceğim. Sansürlesem bile bu doğru bir şey değil.
Ekibimden bir editör, A ekibinden okuduğu B serisinde çok fazla edit hatası gördüğünden bunu en azından serinin editörüne yazmak istemiş. Ve editörün verdiği cevaplar açıkçası biraz sinir bozucu.
Özet olarak konuşma şu şekilde oluyor. Bölümdeki hatalar ss alınarak editöre özelden gönderiliyor(yani toplu ortamda paylaşılıp birini rencide etmek, küçük düşürmek gibi bir durum yok ortada). B serisinin editörü hatalarını gösterdiği için teşekkür ettikten sonra hataları gösteren arkadaşımız bu konularda daha dikkatli olması için uyarıyor ve B serimizin editörü kendisinin çok iyi bir editör olmadığını bunu ispat etmeye çalışmadığını serinin çevirmeni falan bir sıkıntı görmediğinden bölümün bu şekilde paylaşıldığını söylüyor. Sonra iki tarafta muhabbeti “teşekkürler” ve “iyi editler” şeklinde bitiriyor.
Buraya kadar aslında tamamen olması gerektiği gibi ilerliyor. Ama bundan sonra B serisinin editörü birden “Bu arada elimden anca bu geliyor. Daha iyisini yaparım diyorsan gel edit testine sokayım seni.” Diye bir karşılık veriyor. Hmm, yaptığı editi eleştirmek için sanırım o arkadaştan daha iyi editör olmamız gerekiyor. Bu şekilde biraz konuşma döndükten sonra B serimizin editörü daha dikkatli olması konusunda uyarılmasına kıl olduğunu söylüyor. Vay biri tavsiye verince kıl olanı da ilk defa görüyorum. Şimdi yaptığı hatalar neydi ki daha dikkatli davransın diye düşünenler olabilir.
Arkadaşlar bölümdeki hataları kontrol ettiğimde, hataların çoğunun aslına bakarsanız ne kadar ufak ve 3-4 klon darbesiyle(editörler ne demek istediğimi anlamışlardır) yani ekstradan 30 saniyeyle bile çözülebilecek basit hatalar olduğunu gördüm. Yani bunlar 1-2 taneyse çok sıkıntı olmaz ama tüm bölüm bu şekildeyse maalesef ki bu bir sorun olur. Eee peki bunu neresinde dikkat derseniz, çok basit. Oradaki basit bozulmaları gören herkes bunun dikkat hatası olduğunu söyleyebilir. Dediğim gibi editleyememiş gibi bir durum yok ortada sadece 3-4 klon vuruşuyla göze çok daha hitap eden bir edit çıkarabilirmiş.
Neyse, bitti mi tabii ki bitmedi. Üzgünüm ama bu kadarla bitecek bir konu değil.
Şimdi gelelim eleştiri kabul ediyoruz deyip en ufak bir şey söylediğinizde bile ban atan çeviri ekip yöneticilerine. Bunu bizzat kendim yaşadığımdan gelin size ne dedim de ban yediğimi açıklıyım. Bir ekipte edit tartışması dönerken “Bir editörün veya çevirmenin yaptığı işi olabildiğince en iyi şekilde yapmaya çalışması zaten doğal olan değil midir?” dedim diye ban yedim arkadaşlar. Evet, sadece bunu söylediğim için ban yedim. Ve sizler de bu şekilde birilerinin edit ve çevirilerini eleştirirken bu kişilerle illaki karşılaşacaksınızdır.
Oyy yoruldum yazmaktan ama gelelim son konumuza.
Burada söyleyeceklerim tamamen çeviri ekiplerinin yöneticilerine olacaktır. Abilerim, ablalarım ve kardeşlerim; siz bu edit ve çeviri hatalarını görmezden geldikçe maalesef ki bu tarz durumlar düzelmeyecektir. Doğru düzgün edit ve çeviri istiyorsanız lütfen ekiplerinizdeki arkadaşların yaptığı bölümlere olabildiğince bakın ve son kontrolcülerin bu tarz konular hakkında olabildiğince sert olmasını sağlayın. Hele hele büyük ekiplerin yöneticileri için şunu söylemek istiyorum. Sizler bu işlere girecek genç arkadaşlarımızın örnek alacağı ilk kişilersiniz. Siz bu tarz durumlara dikkat etmedikçe yeni gelecek olan bu kitle de bu konuları pek takmayacaklar.
Ve aynı zamanda okuyucu arkadaşlarım sizler de lütfen gördüğünüz hataları hakaret etmeden, herhangi birini aşağılamadan editör ve çevirmen arkadaşlarımıza iletiniz. Sizler koyun gibi aynı hataları tekrar ve tekrar eden bu çeviri ve editleri okudukça, bunlara “Ayyy çok güzel çeviri edit” yazdıkça bu tarz durumlar düzelmeyecektir. Lütfen bu konularda bilinçli olup olabildiğince doğru bir edit ve olabildiğince doğru bir çeviriye sahip olmamız için bizleri eleştirin.