Bir roman yazarı olan Su Bai uçurumdan düşer. Sonra Başka Bir Dünyaya İlkel Kabile Toplumunun başına geçer, Günlük Yardım Sistemini ve Modern Toplumun Bilgisini kullanarak İlkel Kabileyi sefaletten kurtarır ve onları gelişmiş bir medeniyete dönüştürür!
Eon her zaman güçlü bir maceracı olmak, tehlikeli zindanları temizlemek ve fantastik yolculuklara çıkmak istemiştir. Böylece, büyük savaşçı Tor’un yardımcısı oldu. Çılgın Kapı olarak bilinen uğursuz bir zindan uyandığında, Eon onu temizlemek için Tor’a ve dünyanın en güçlü maceracılarına katılır. Ancak kahramanlar orada kendilerini beklenmedik bir şekilde çılgın bir tanrının ellerinde bulurlar. Kazananların ve kaybedenlerin, yoldaşların ve ihanet edenlerin dünyasında Eon, Deli Kapı’da hayallerine ulaşmanın tek yolunu bulacaktır. Ama ne pahasına?
Sena, huysuz ve bir şeyleri kırmakta usta olan eski bir motorcu çetesi haydutudur. Nadira, özgüveni düşük ve kalabalığın arasında görünmez kalma becerisine sahip, zeki bir onur listesi öğrencisidir. Saten üzerine zımpara kağıdı gibi ikisi birbirine karışmamalıdır. Ancak, Sena ilk sınavında başarısız olduğunda ve Nadira, sözde arkadaşları tarafından zorbalığa uğramak için başarılı olduğunda, ikisi ortak bir şey bulur: birbirleri. Biri daha iyi olmak için geçmişinden kefaret bulur, biri utangaçlığından kaçmak için kendine güven bulur, ikisi de hayatlarının geri kalanını birlikte belirleyecek dostluğu bulur.
Freige İmparatorluğun Prensesi Diana, 17. doğum gününde babası imparator tarafından öldürüldü. Daha sonra imparator kızının cesedini kucaklar ve dünyayı dondurarak yıkıma sürükler. Siyah bir şirketin ofis çalışanı olan Anna, yatmadan önce trajik sonu olan bu roman okuyordu. Ertesi sabah uyandığında, öldü ve romana mı geçiş yaptı!? Tabii ki babası, zulmünden ve acımasızlığından korkulan Buz İmparatoru’dur. Tıpkı orijinalinde olduğu gibi, Buz İmparatoru da kana susamışlığını acımasızca küçük kızına yönlendirir. “Böyle giderse gerçekten 17. doğum gününde ölecek... Hayır, ondan önce öldürülecek. “ Değiştirmeye çalışıyor... “Buz İmparatoru kızını öldürdükten sonra ağlayarak neden dünyayı yok etti?“ Dia (Anna) 17 yaşında ölme kaderinden kaçabilecek mi?
Hayal gücünüzün gerçeğe dönüştüğü “Palette” illüstrasyon kulübüne katılın!
Erkek bir ofis çalışanı, büyük şehrin bir köşesindeki küçük bir kahve dükkânının sahibine aşık olur.
Trajedik kazanın şoku yetenekli aktris Rahee Ku’yu yüz mimiklerinden mahrum bırakıyor. Oyunculuk kariyeri umutsuz görünüyor...ta ki gizemli hayalet tiyatrosunu keşfedene kadar.
Bugünden itibaren emekli oluyorum ama ne yapmalıyım? Hiçbir yeteneğim yok ve kafam hiçbir şeye basmıyor. Tek gücüm, yenilmez olmak. Ne kadarda acınası...
“Gerçek benliğimi bulduğum, büyüyen bir romantizm fantezisi!” Akademiden mezun olduktan sonra, toplumdan dışlanmış (?) olarak yalnız bir hayat yaşayan Remiel, annesinin ikna etmelerine yenik düşer ve Atrahasis Markisinin partisine katılır. Ve orada uzun süredir aşık olduğu Tyriel ve oda arkadaşı Beryl evliliklerini duyururlar... . Remiel şok içinde, ’Keşke Beryl olsaydım’ der. Kendi kendine düşündüğü anda kolyesi birden parlar ve oracıkta kaybolur! Ve bir gün yeniden uyandığında, Remiel’in Akademi günlerinde ki Beril olmuştur… !?
Bir romanın kötü kadını olarak mı reenkarne oldum? Bu durumda, o bana ihanete etmeden önce onu terk etmem gerekecek! “Calix, hadi bu evliliği bozalım.“ “Benden kaçamazsın, Loure.“ Sonunda başka bir kadını seçecek olsa bile... Neden bana takıntılı olmaya devam ediyor? Sonra, Calix’in çocuğuna hamile kalmadım... Ve bir kez daha, günlerimi mutluluk içinde yaşayabileceğime dair safça bir düşünceye kapıldım. Daha da kötüsü, bir gün Calix’in başka bir kadını öptüğüne tanık oldum. Karnımdaki çocuğu korumak için her şeyi bırakıp bir yolculuğa çıktım, Calix’in yeni keşfettiği mantıksız takıntısından hala habersizdim...
Yenilmez bir ölümsüz olmak harika gibi görünse de, Ylledia için pekte öyle değildi. Ölümden kaçmak dünyanın sonuna sil baştan şahit olup durmak anlamına geliyordu. Ne kadar çaba sarf etse de dünya hep vasat bir haldeydi. Tam umutlarını yitirmek üzereyken Dennis isimli büyü öğrenmeye çalışan optimist bir genç ortaya çıktı. ‘Bağlanmak mı istiyorsun?!’ Yeşeren bir umutla ilgili hoş bir hikaye bu… ve tabii bir tık daha fazlası.
Kocasının ellerinde can veren kötü kadın olarak yeniden doğdum, ama bu klişe konuya oldukça hakimim! Kötü kadın olmamın cezası olarak haksız yere ölmemin oldukça adil olduğunu düşünmüştüm ta ki ana hikayeden sapamadığımı fark edene kadar. Madem her türlü öleceğim, o zaman yakışıklı kocamdan bir öpücük çalayım! “Lütfen beni Ridelhoffun sinsi çiçeği adına layık olduğunu gösterir biçimde tatmin et kim bilir yapabilirsen bundan bir fayda saglayabilirsin” …Neden ana hikaye değişmeye başladı?
Bir gün, erkek olarak yetiştirilen bir kızın tüm hayatı alt üst olur... Şövalye olmayı hayal eden isimsiz bir çocuk, ünlü Romagnolo Ailesi’nin hizmetçisi olarak çalışır. On yedi yaşındayken bir gün, oğlan ilk adet dönemini yaşar ve annesi ona onun aslında bir kız olduğunu söyler. O, Kont Romagnolo’nun Gayrimeşru çocuğudur ve annesi onu korumak için gizlice bir erkek çocuk olarak yetiştirmiştir. Kont, gayri meşru çocuğunu öğrendiğinde, kızı Maylene’i olumsuz bir nişandan korumak için onu bir piyon olarak kullanmaya karar verir. O anda on yedi yıldır isimsiz yaşayan çocuğa bir isim verilir ve hayatı büyük ölçüde değişmeye başlar. Adı “Nullitas” yani hiçbir şey ifade etmiyor.
Bir Ev hayaleti olan Sue ve Mana, eski sevgililer gibi birlikte yaşarlar. Birlikte Sue’nun cinayetinin gizemini çözerler
Sara araba kazasından kedi tanrısının lütfu sayesinde kurtulur. Fakat artık yağmurlu havalarda kediye dönüşmesine sebep olan bir kedi büyüsünün altındadır. Büyüyü kırmak için tek bir yol vardır ve bu kedileri seven ve önemseyen kedi uşağına aşık olması ve onu öpmesidir. Bunun üstüne birinin taşla bir kediyi öldürdüğünü görmesi üzerine gizemli bir kedi katili Sara’yı takip etmeye başlar. Sara kendini katilden korumayı başarabilecek midir? Yoksa kaderindeki uşağı öperek büyüyü kırabilecek mi ?
Sıradan bir çalışan Yun Jae-eun, bir romanın içinden Prenses Diamantine oldu! Ama “Göç etsem bile neden her şeyden ötürü, yakında ölüm cezası alacak biri olmak zorunda kaldım, Sheillia, kötülüklerin kötülüğü ...!“ Talihsiz kaderi hakkında önsezisi olan Jae-eun, Sheilla’nın kaderini değiştirmeye karar verir. Ölen prenses, gözlerini açmasına rağmen, kimsenin sevinmediği Delphinium Palace, yavaş yavaş bu şekilde değişiyordu ama ...
Gerçeği öğrendiğim gün sefilce öldüm. Gerçek, nişanlımın gizli bir sevgili olduğu ve benim kendi kuzenimdi. İkinci sabah, 20. doğum günümden sonra bir mucize gerçekleşti. O andan itibaren, artık aşka inanmamaya karar verdim.
Bir romanın içine girdim… ama neden orijinal hikâyeden 10 yıl öncesine gitmiştim? Daha da kötüsü, düştüğüm yer bir hapishaneydi, burası ormandan bile daha tehlikeli bir yer. Hayatta kalmak için mücadele ettim, savaştım ve 10 yıl geçtikten sonra mahkûmların lideri oldum. * * * “Hey, Mint, yapmanı istediğim için bir işim var.” “Neden bahsettiğinizi bilmiyorum.” Hiçbir işe yaramayan bir lider olarak biliniyordum, ancak bu sefil yerde lider olmanın kendine has avantajları vardı. Bu yüzden bunu bir ayrıcalık olarak kabul etmeye başladım. “Seni kâğıt üzerinde ölü olarak gösterebilirim. Ama benim için bir şey yapmalısın.” “Ne demek istediğini anlamıyorum.” Ve sonra, rüya gibi bir fırsat önüme çıktı. “Bana yardım edersen seni serbest bıraktırırım.” “Peki ne yapmalıyım, efendim?” “…” Müdür aniden hapishanenin en çılgın kızına kendisine yardım etmesini emretti. “Yakında içeri girecek olan yeni mahkûmun buranın lideri olmasını sağla.” Burası bir hapishaneydi, kanunsuz bir bölgeydi. Eğer o kişiyi lider yapmayı başarırsam sonunda serbest bırakılacağım. “Bu arada, gitmen gereken yer erkek hapishanesi.” “…Ne? Bunu nasıl yapabilirim ki?” “Kılık değiştirerek tabii ki!” Ancak… Yeni mahkûmun erkek ana karakter olduğu ortaya çıktı.
Hayatı yalandan başka bir şey değildi. Camellia, kenar mahallelerde annesinden alınıp aristokrat bir ailenin oğlu olarak yaşamaya zorlandığında henüz 12 yaşındaydı. Ama sırların ve yalanların altında bile asla unutmadı. Yeniden gerçek benliğini bulacaktı. Camellia hayatını geri almak için mücadele etmeye devam ediyor.
Yıllarımı kamu hizmeti sınavına hazırlanmak için harcadım.Ama böyle haksız yere öldüğüme inanamıyorum…! Öyle mi?Güzel bir kontes olarak yeniden doğdum.Güzellik Tanrısının oyunlarını bile oynamayı başardım.’Çizim..?’Evet, karakter çizme yeteneğim var.Güzellik Tanrısının elçisi oldum ve dünyaya çok nadir rastlanan karakterleri çizerek fayda sağladım.
Sıfırla ve oyunu kur. Gözlerimi açtığımda her şey değişmişti. Bir oyunda herkesin korktuğu kötü prenses olmuştum ve garip adamlar bana çıplak vücutlarıyla yaklaşıyordu. “Üşüyor musun? Sana sarılayım mı?“ “Neden? Hâlâ yeterli değil mi?“ Bu durumda ne?! Bu lanet oyundan nasıl kurtulabilirim?!
Öldükten sonra, “Şeytan Kral Öldü“ nün yazarına iki seçenek sunulur: cehenneme gitmek ya da romanında yeniden doğup sonuna kadar hayatta kalmak. Sorun ne? Krallığı fethedildikten sonra zayıf bir şeytan prens olan Baalier Junior olarak yeniden doğdu! İşleri daha da kötüleştirmek için, kaçma girişimi bir şekilde prestijli bir insan okulu olan Gradias Tapınağı’ndaki Kraliyet Sınıfı’nın bir öğrencisi olarak kaydolmasını sağlar. Olay örgülerinin ve siyasi planların ortasında, bu yazar kimliğini bir sır olarak saklayabilir ve mutlu bir sona ulaşabilir mi?
Kendini beğenmiş suikastçı Rafael imparatorluğun prensesini öldürme emri aldığında başına talih kuşu konduğunu düşündü. Ancak başta kolay gibi görünen bu hedef, yakında suikastçının hayatı boyunca karşılaştığı en zorlu mücadeleye dönüşecektir. O hançeri onun kalbine saplayabilecek mi yoksa önce prenses onun kalbini mi kazanacak?
Hae Jin’in tüm hayatını ülke dışına kaçırılan ulusal eserleri bulmaya adayan bir babası var. Bir gün, uzun süredir iletişim kuramadığı babası tarafından gönderilen bilinmeyen bir “eser“i aldıktan sonra,eser aniden garip bir ışık saçtı ve Hae Jin’e gizemli bir “güç“ ve “görev“ verdi... “Göksel Cismin büyüsü sana bahşedildi.“ Böylece Kore halkının ruhunu barındıran “Üç Göksel Cisim” de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanına dağılmış eserleri içeren bir macera başlıyor!
Her zaman ölümün nasıl hissettirdiğini merak etmişim, şimdiyse çok mutluyum, ölürken mutlu olmak garip değil mi? İçim içime sığmıyor. Herkes sağlıklı bir şekilde yaşamak zorunda.
Can sıkıntısından ayrılan bir çiftin hikayesini anlatıyor ve ikisi geriye doğru akan zaman yolculuğunda ayrılmanın ve buluşmanın anlamı hakkında daha fazla şey öğrenecekler
Bir oyun şirketinin test görevli oyunun içerisindeki karakterlerin maksimum seviye becerilerini emerek başka bir dövüş sanatları dünyasına reenkarne olur. Mahvolmuş bir tarikatın başına usta olarak geçer ve macera silsilesi başlamış olur.
Kylie’nin eski arkadaşı Tristan Sevgililer Günü Dansı için davet ettiğinde farklı bir amacı olduğunu biliyordu. Ama hiçbir şey onu, geçmişten gelen bir figürün geri dönüp iki rakibin çatışmasına hazırlayamazdı. Kolej(Üniversite) hazırlık ve önlerinde felaket bir dans varken, son yıllarında kıvılcımlar mı uçacak yoksa cehennem gibi mi olacak?
Ucuz bir ismin daha kolay bir hayat yaşadığı söylenir, ancak Wang Xiao Er’in ucuz ismi ve hayatı, bacağı sakat olduğu için, arkadaşları ve akrabaları tarafından hor görüldü. Kazara, içinde bir oyun bulunan bir cep telefonu keşfetti, bu da Wang Xiao Er’in kaderini değiştirmesine neden oldu. Ne, bu oyundaki şeyler gerçek olabilir mi? Wang Xiao Er, gülen bir surat ile, ” Aiyo, hey, o zaman açgözlü olduğum için beni suçlamayın!. Jiang Shan, güzelliklerin, hepsini istiyorum!”
Toplumun ve sınıfının yüz karası bir işe yaramaz olan Ye Hong’a bir gün “Tanrısal Destek Sistemi” adlı bir sistem bağlanır. Bu günden sonra Ye Hong’un hayatı inanılmaz bir değişime uğrayacaktır.
İmparatoriçenin cenazesinin olduğu gün, içinde yaşadığım hikayenin feci sonunu hatırladım: Veliaht prens, imparator babasını sevgili metresiyle birlikte öldürdü. Ben, onun üvey kız kardeşi ve imparatorluğun sevgili prensesi, kaçmak zorunda kaldım ama sonunda kraliyet şövalyesi tarafından başım kesildi ve prens tahtı ele geçirmek için kanlı macerasını tamamladı. Bu trajediden kaçınmak için, nihai imparator üvey kardeşime biraz nezaket göstermeye ve ağabeyimin kraliyet şövalyesinin sempatisini kazanmaya karar verdim. Pamuk Prenses’i öldüremeyen ama onun kaçmasına yardım eden avcı gibi. Bu şekilde onun sempatisini kazanacağımı düşünmüştüm ama... “Hey, konuşurken gözlerime bakar mısın?“ “...Bunu rahatsız edici bulmuyor musun?“ “Rahatsız edici değil. Gözlerin bir kamelya kadar güzel.“ Nasıl oluyor da sana sempati besleyen ben oluyorum? “Eğer bir gün geri dönersem... O zaman senin tarafında olmama izin verir misin?“ Bunu ancak gözyaşlarımın eşiğindeyken, boğazımda bir yumru ile fark edebildim. Neydi bu duygular. Zaman zaman seni düşünmemin sebebi, birlikte yaşadığımız anıları özlemek, mutluluğunu bu kadar içten dilemek ve benim için bu kadar değerli olman. Çünkü sana aşık olmuştum.
Theo’nun bir dileği var, yeniden doğmak istiyor. Ya dileği gerçekleştiyse ama çok sevimli bir kız olarak yeniden doğduysa?
18 yaşındaki He You, üniversitedeki ilk yılına girmek üzeredir. Ancak yeni kasabasına geldikten kısa bir süre sonra yabancı bir çocuk tarafından aşağılanır. Kaybolduğu sırada çiçeklerin kokusu onu cezbetmiş ve kendini sokağın köşesindeki bir çiçekçi dükkanında bulmuştur. Güzel ve hevesli bir kadın tarafından dükkana davet edildi ve orada yarı zamanlı çalışacağını umdu. Ancak dükkân sahibinin oğlunun onu küçümseyen çocuk olduğu ortaya çıktı. Dükkânda çocukken gördüğü bitki bile vardı - ilginç güçleri olan bir çiçek. Karşısında duran bu kayıtsız çocuk, küçükken ona yardım eden “sihirli“ çocuk olabilir miydi?
Bir zamanlar para yüzünden başı belaya giren birkaç kadın ittifak kurdu. Zengin adamların peşine düşerler, müsrif bir yaşam sürerler ve yalnızca zenginliğin insanlara güç getirebileceğine inanırlar. Para için deli olsalar da, aşk, vefasız arkadaşlık ve hayati tehlikeler yaşadıktan sonra en sonunda paranın tek önemli şey olmadığını anlayacaklardır.
Bellia, ölmekte olan canavarı kurtaran kadın. O zamanlar, onun hayatını bu şekilde değiştireceğimi bilmiyordum…. Ülkeyi terk etmek ve kaçmak üzere olan Bellia’ya ulaşan bir adam olan Khan. Evcilleşmemiş bir canavarın aksine, hareketleri tatlıydı. Perişan hayatımı değiştireceğine dair fısıltısı tatlıydı. “Seni iyileştirmeme izin ver.“ “Benimle gel.“ Bir adım daha atarsan elimi tutabilirsin… Tekrar karşılaşınca o bir canavar değil, bir imparatordu. “Veliaht prens mi olacaksın?” “Khan, ben sadece...“ Cevaplamaya cesaret edemediğim sorusu. Ve… “O gece. Beni kurtarmamalıydın. Ölmeme izin vermeliydin.“ Nezaketini ödemek için sonsuz derecede tatlı olan bir adamın ortaya çıkışının üzerinden uzun zaman geçti. “Ölmekte olan canavar yavrusunu kurtardın. Canavarın seni nasıl ısıracağını asla bilemezsin.”
