Yaşam Çiçeği (Tek Ruh Çift Hayat)
Özet
Merhaba millet ben Aktan
Size kısa bir soru saracağım: Her gece yatağa yatıp gözlerinizi kapattığınıza başka bir dünyaya göz açtığınız oldu mu?
Tamam, elbette olmuştur. Ama ben rüyadan bahsetmiyorum. Sanki her ikisinde de farklı hayatlar yaşayan bir birey gibisiniz.
Hadi oldu diyelim. Peki hangisinin gerçek olduğunu nasıl anlarsınız? veya hangisinin rüya olduğunu?
İşte benim hayatımın özeti de bu arkadaşlar. Tek ruh ama iki farklı hayat.
Size şimdi çok havalı geliyor değil mi? Birde benim gözümden bakalım.
Tamam, bebekliğimi hatırlamıyorum. Ama yavaş yavaş etrafımdakilerin bilincine varmaya başladığımda işler değişti.
Öncelikle kime anne diyeceğim şaşırıyordum. Resmen iki tane annem vardı.
En önemlisi bir hayatımda sağlıklı diğer hayatımda da zayıf bir vücudum vardı. Siz şimdi diyeceksiniz ki “Eee bu neyi fark ettirir”.
Hemen açıklayayım.
Zayıf vücudumu sağlıklı zannedip sürekli yorularak nöbetler geçiriyordum. İşte bunu anlamam baya uzun sürdü.
Kültür farkı, bir tarafta zengin bir hayat diğer tarafta köle hayatı.
Dil farkı, konuştuğum zaman her iki taraftaki annem, babam bana beni anlamadıkları çok belli bir göz ile bakıyorlardı. Bende hemen yanlış lisan kullandığımı fark edip hemen kendimi düzeltiyordum.
Ve artık 9 yaşıma girdiğimde bunları bir rüya misali ailem ve arkadaşlarım ile paylaşıyordum.
Zayıf olduğum tarafta annem artık aklı sağlığımın da zayıfladığından korkup beni bir psikoloğa götürmeye karar verdi.
Ve kendimi bir anda Dr. Zerrin hanımın odasında buldum.
Bu yaşadıklarımı kime anlattıysam hep dalga konusu olmuştum. Sadece bir arkadaşım beni ciddiye alıp dinliyor ve yardım etmeye çalışıyordu. Oda kim mi? Kim olacak tabi ki kankam Asaf.
Dr. Zerrin Hanım beni kendisine mesleki açıdan büyük bir tecrübe olarak görüyor ve her hafta gelişimi dört gözle bekliyordu.
Bu durum onu bilimsel açıdan büyük bir meraka sokuyor ve beni dinliyordu. Ve sanki her iki taftada hastası gibi davranıyordu. Her iki bene de tavsiyelerde bulunuyordu.
Asaf ve Dr. Zerrin Hanım sayesinde artık günlük hayatıma normal devam edebiliyordum.
Diğer tarafta da hayatım zaten bir rutine bağlanmıştı. Oda taş taşıma. Pek fazla konuşup düşünecek vaktim olmuyordu.
Ama ben neden böyle doğduğumu merak ediyordum.
İki beden tek zihin. İki tarafta da çektiğim acı gerçek, mutluluk gerçek, hüzün gerçek. Duyguları kenara bırakın tattığım yemek, hissettiğim hava hepsinin benim için birbirinden bir farkı yoktu.
Ama hoşuma da gitmiyor değildi. Sonuçta bir tarafta zayıf bir vücudum varken diğer tarafta da sağlıklı bir vücudum vardı ve bu benim için bir nebzede olsa açığı kapatıyordu. Diğer tarafta yemekler çok kötü iken bu tarafta da harika tatlar veren birbirinden farklı yemekler yiyebiliyordum.
Ve 17 me bastığım gün her iki tarafta da bir şeyler değişmeye başladı. Bunu tetikleyen nemi?
Galiba benim aptal bir dilek dilemem: Fantastik bir hayat istemem.
Hayır, bundan daha fantastik bir hayat nasıl yaşayabilirdim ki. Ellerimden yıldırım falan fırlatmam lazım.
Veya her iki hayatımda elime aldığım tek şey.
Yaşam Çiçeği!
O zamana kadar sürekli gördüğüm ama hiç dikkat etmediğim bir desen. Kaldırım taşlarında, illüzyon için oluşturulan videolarda, sarayın duvarlarında, camilerin çinilerinde, kutsal kitapların kapaklarında… yani aklınıza gelebilecek her yerde olan bir desen.
O zaman anladım ki anlamı bizim sürekli kullandığımızdan daha çok derinmiş.
Ve bundan sonra neden çift hayat yaşadığımı öğrenmeye başlamış oldum.
Aslında cevap çok basit. Her iki hayatımı korumak için birbirlerine ihtiyaçları var.
Ve Yaşam Çiçeği bana gerekli olan bilgiyi, gücü veren şeydi.
Ama bilmediğim şey:
Büyük güç ve Büyük bilgi büyük sorumluluk gerektirir.
3. Bölüm