- Manga
- 1 hafta önce
Goblin-dono bir gün kız olarak uyandı.
Frieren, şeytan kralı öldüren 4 kişilik kahraman ekibinin bir üyesi. Şimdi şeytan kral öldürüldü, herkes kendi hayatına döndü. Bu hikaye, şeytan kralı öldüren kahramanların azim ve macera dolu şanlı yolculuğunu değil, bir elf olarak yoldaşlarından çok daha uzun yaşayan Büyücü Frieren’ın yolculuğunu, anılarını ve duygularını anlatıyor... Uzun yaşam kavramını tüm gerçekçiliğiyle ele alarak abartıdan uzak, sade bir şekilde anlatan, karakterleri hissetmenizi sağlayan eşsiz bir seri...
Farkına varmadan bir zindanda, Şeytan Lordu oldum. Birdenbire etrafta dolaşan veya savaşan dev canavarların olduğu tehlikeli bir dünyadaydım, ölmemek için zindanı geliştirmeyi düşünmüştüm ama- - nedense oldukça iyi zaman geçiriyordum…. Nasıl böyle oldu?
Tokyo, ulusal düzeydeki at kızlarının ve yeni nesil koşu dâhilerinin evidir. Büyük hayaller ama mütevazı beklentiler taşıyan çaylak antrenör Jou Kitahara, Kasamatsu’nun sessiz kasabasında yetenek bulmayı hiç beklemez—ta ki griye çalan kül rengi saçları ve alışılmadık, vahşi adımları olan bir kızla tanışana dek. Çocukken dizlerindeki rahatsızlık yüzünden ayakta durmakta zorlanan Oguri Cap, hayatının büyük kısmını acıyla geçirmiştir. Fakat bitmek bilmeyen azmiyle sınırlarını aşmış ve bir zamanlar imkânsız görünen şeyde özgürlüğü bulmuştur: koşmakta. Kasamatsu’daki diğer at kızları zafer ve şöhreti kovalarken, Oguri’nin tek motivasyonu hareketin kendisinde bulduğu saf sevinçtir. Bölgesel bir yıldız olarak parlayan Fujimasa March ise disiplin, yetenek ve inatçılığıyla dikkatleri üzerine çeker. Onun için koşmak, gurur meselesidir. Ancak okulun düzenlediği bir yarış, onu Oguri’nin ham, cilasız adımlarıyla karşı karşıya getirdiğinde March’ın özgüveni sarsılır. Öte yandan, March’la yarışmak Oguri’nin içinde de bir şeyleri değiştirir. İlk kez içinde bir kıvılcım yanar: kazanma arzusu. Bu arzu onu küçük kasabasının sınırlarının ötesine, ufukta bekleyen görkemli sahnelere taşıyacaktır.
Bilgin Woon Hyun, İmparatorluk Sınavını geçtikten sonra saraya girer. Çok geçmeden Veliaht Prens’in hobileriyle uğraşmak zorunda kaldığı zavallı ve sefil hayatından yakınmaya başlasa da, buna rağmen pes etmez ve dövüş sanatlarını öğrenmek için elinden geleni yapar. Ama Woon Hyun aniden Murim’i fethetmek için fırçasını mı alıyor?! Genç yaşta İmparatorluk Sınavını geçen âlimin gizli hikayesi başlıyor.
Su Ming, aslen dünyanın bir numaralı suikastçısıydı, yüz milyonlarca insanı kurtardı ve Ejderha Ülkesinin en güçlü on uzmanından biri olarak saygı görüyordu. Ancak, sevgilisi ve kardeşi tarafından tuzağa düşürülerek öldürüldü, nefretle dolu bir şekilde öldü ve S-Sınıfı Zindan olan Ölüm Yuvası’na gömüldü. Beklenmedik bir şekilde, aslında yeniden doğdu ve Uyanış Töreni’nin yapıldığı gün lise günlerine geri döndü. Hatta Efsanevi sınıf bir yetenek bile kazandı!
Mukouda Tsuyoshi, modern Japonya’dan farklı bir kılıç ve büyü dünyasına çağrıldı. Büyük bir hevesle kendisini ne tür büyük bir maceranın beklediğini düşündü, ancak aslında Mukouda sadece Kahraman Çağırma’ya yakalanmış bir sivildi. Üstelik Mukouda’nın temel statüsü, meşru kahramanlara kıyasla oldukça düşüktür. Krizdeki bir krallıkta, savaş meraklısı olmasının yanı sıra hastalık derecesinde obez olduğu için kralın cinayet işlediğinden şüphelenen Mukouda, savaş becerisi eksikliğini ortaya koyarak kaleyi terk etmeye karar verir. Mukouda’nın bu dünyada güvenebileceği tek şey, yalnızca modern Japonya’nın internetinden yeni dünyaya mal sipariş edebilen benzersiz yeteneği Net Süpermarket’tir.
Yanında 1950’lerden kalma bir doktor hayaleti varken ders çalışmaya kimin ihtiyacı var ki?! Lise öğrencisi Mujin, gizemli bir neşterle acil servisten kaçar ve artık o ve hayalet doktor Aclé birbirine bağlıdır. Aclé’nin zekası ve Mujin’in cesaretiyle ikili, durumlarından en iyi şekilde yararlanarak sınavları geçiyor ve hayat kurtarıyor! Ancak bu maceraları istenmeyen ilgiyi üzerine çekiyor. Mafyadan saygın doktorlara kadar herkes Mujin’in yeteneklerinin peşinde, ama hiç kimse Aclé’nin varlığından haberdar değil! Ölüm her köşede kol gezerken, bu oyunu ne kadar sürdürebilecekler?
Jang Young-guk’, yardımcı oyuncu olarak büyük başarılara imza attı. Oyunculuk Ödülleri’nde ilk ve onurlu “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü”nü aldı. Ancak o gün annesi vefat etti… Yıllarca ihmal ettiği annesinin ölümünden dolayı dehşete kapılan Young-guk, hayatına son vermeye karar verdi… Ölümünden önce, annesinin sıcaklığını ve geçmişin huzurlu anılarını özlemle hatırladı. O anılara sırtını döndüğüne pişman oldu… O anda aniden çocukluğuna reenkarne oldu… “Döndüm, özlediğim o geçmişe” “Kaçınılmaz bir gerçek olarak, bu hayat sadece…” Bir kez daha, oyuncu olarak yaşamak isteyen bir insanın hikayesi başlıyor. Önceki hayattan farklı olarak mutlu bir hayat yaşayabilecek mi?
Nakajima Atsushi kaldığı yetimhaneden atılır. Atsushi’nin artık ne gidecek bir yeri ne de yiyecek bir lokması vardır. Açlığın sınırına dayanmış bir nehir kenarında dururken intihar etmeye kalkışan tuhaf bir adamı kurtarır. Kurtardığı Dazai Osamu isimli bu adam ve onun ortağı Kunikida, aslında çok önemli bir dedektiflik kuruluşunun üyesidirler. Doğaüstü güçlere sahip bu ikili, polis ve ordu için tehlikeli olaylarla baş etmektedirler. Öte yandan Atsushi bu bölgeye geldiği sıralarda Dazai ve Kunikida, bölgede ortaya çıkan bir kaplanın izini sürmektedir. Bu garip olay çözülmeden önce Atsushi’nin kaplanla bir bağlantısı var gibi görünür. Anlaşılan odur ki Atsushi’nin geleceği, Dazai ve dedektiflerden daha fazlasına bulaşacaktır.
Dünya, ayna gibi birbirine zıt iki farklı boyuttan oluşmaktaydı: İnsanların yaşadığı Assiah ve iblislerin hüküm sürdüğü Gehenna. Bu iki boyut arasında iletişim ve seyahat mümkün olmamasına rağmen iblisler, insanların ruhlarını ele geçirerek Assiah’a ulaşabiliyorlardı.İblislerin tanrısı Şeytan, kendisini barındırabilecek kadar güçlü bir insan bulamadığı için Gehenna’da sıkışıp kalmıştı. Bunu aşmak için, bir insan kadınından Okumura Rin adında bir çocuk sahibi oldu.Şeytan’ın oğlu, babasına yardım edecek mi, yoksa başka bir şeye mi dönüşecek? Bir ruh kovucuya mı?
Duygular bizim için uyuşturucu gibidir. Hissettikçe daha fazlasına bağımlı oluruz. En zor kısmı bizi tüketmelerine izin vermemek. Ama benim için artık çok geç. Zaten tamamen tükendim. *** Oyun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Ölmüş olmam gerekiyordu. Şimdi ise kendimi bu durumda bulmuştum. Daha önce hiç oymamadığım bir oyun. Aşina olmadığım bir karakter ve... Yapacağım her harekette beni tamamen yutmak istiyor gibi görünen bir dünya. Neler oluyor? Ve ben kimim?
Nona adında bir kız, insanlar arasında yaşarken gerçek kimliğini gizleyerek sessiz bir hayat sürer. En yakın arkadaşı Lovi ile huzurlu günler geçirir. Ancak bir gün, Lovi’nin gözlüğünü onarmak için büyü kullandığında büyü denetim bürosunun dikkatini çeker. Basit bir iyilik, Nona’nın kaderini harekete geçiren olay olur.
Mairimashita! Iruma-kun’un sevilen karakterleri bu Mafya temalı yan hikâyede başrolde! Genç Iruma, yaralı bir mafya liderini ölümden kurtarır… ve sonra onun torunu olur!
Lise öğrencisi Sayama Umi, annesi uzun bir iş gezisine çıktığında, komşu Hiroi ailesinin bakımına bırakılır. Hiroi evinde, Umi’nin hayranlık duyduğu ve kendisinden sekiz yaş büyük olan Shoya yaşamaktadır. Umi’nin kalbi, uzun zamandır beklediği bu yeniden buluşmada hızla çarpar. Ancak onun karşısına çıkan Shoya, hatıralarındaki Shoya’dan tamamen farklıdır…
Sıradan olmayan öğrencilerin sıradan lise hikayeleri... Dikkat: Seri boyunca yüksek sesle gülebilirsiniz.
Küçük çocuk “ben“, çizim yapmanın ve bir resmi tamamlamanın hazzına kapılıp uzun bir yaratıcı yolculuğa çıkar. Bu yolculukta, gölgelerde yatan “sen“le yüzleşmek zorundadır. Dürtü ve hayal gücü arasında gidip gelen “ben“in gerçek doğası nedir?
Revenge of the Bloom Flower oku, ihanet ve intikamla yoğrulmuş dramatik bir hikâye sunuyor. Kahramanımız Woonseon, bir gecede tüm sevdiklerini kaybeder. Sıradan bir hayat süren genç, artık yalnızca acı ve öfke ile yaşar. Bu felaketin merkezinde ise efsanevi bir eser vardır: Wisdom of the Secret Master. Söylentilere göre kitap, sahibine sınırsız güç, zenginlik ve otorite verir. Fakat aynı zamanda kan ve gözyaşı getirir. Woonseon, kayıplarının ardından değişir. Masumiyeti geride bırakır ve intikam için yola çıkar. Artık onu durduracak hiçbir şey yoktur. Yol boyunca dostlarını sınar, düşmanlarını tanır ve kendi gücünü keşfeder. Karşısındaki kişiler yalnızca sıradan rakipler değildir. Gücü ele geçirmek için her şeyi feda etmeye hazır karanlık güçlerle savaşır. Bu seri, aynı zamanda derin bir dönüşüm hikâyesi anlatır. Woonseon, korkularıyla yüzleşir ve sevdiklerinin anısını kalbinde taşır. Onların hatırası, ona güç ve kararlılık verir. Her savaştan zaferle çıkar ama her adımda yeni bir bedel öder. Bu süreçte adaletin ne olduğunu sorgular. Güç kazanmak mı yoksa doğru olanı yapmak mı önemlidir? Manhwa, yalnızca aksiyonla değil, duygusal yoğunluğuyla da öne çıkar. Okur, hem sürükleyici dövüş sahneleri hem de içsel çatışmalarla dolu anlara tanıklık eder. Woonseon’un değişimi, intikamın ötesinde bir yolculuğa dönüşür. Çünkü her karar, onun kaderini şekillendirir ve geleceğini belirler. Sonuç olarak, Revenge of the Bloom Flower oku, hem fantastik öğeler hem de güçlü dramatik kurgusuyla unutulmaz bir deneyimdir. İntikam, güç ve adalet arayışının iç içe geçtiği bu manhwa, sürükleyici bir macera arayan herkes için benzersiz bir seçimdir.
Murim İttifakı’ndan emekli olduktan sonra, kahramanımız kendi tarikatını kurmak için evine döner. Ucuz, sözde perili bir malikane satın alır ve müritlerini, mali durumunu ve kaynaklarını verimli bir şekilde idare etmesine yardımcı olan gizemli bir sistem keşfeder. Sistemin yardımıyla tarikatı hızla büyüyor ve diğer dövüşçü grupların düşmanlığını çekiyor.
“Oversea Games in Calcio“ serisinin ardından Kaptan Tsubasa’nın devamıdır. 1. Aşama’dan sonra olimpiyat madalyasını kazanma yoluna odaklanmaya devam eder. Yurt dışındaki oyuncular ligleri bittikten sonra Japon “Altın 23“ takımına katılmak için geri dönerler.
Pişmanlıklarla dolu bir hayat... Hatalrını telafi etmek istediğinde her şey için çok geçti. Ailesini çoktan kaybetmişti. Öfke ve sefaletls geçen yılların sonunda dileği cennete ulaştı - affedilmemiş bir dilek. Kadere karşı gelerek kılıcını kaldırdı...
20 yaşındaki üniversite öğrencisi Kusunoki’nin görkemli hayalleri, geleceğinin sefaletle dolu olacağını öğrenmesiyle yıkılır. Geçinmek için kişisel eşyalarını satmak zorunda kalan Kusunoki’ye, ömrünü satarak para kazanma teklifi gelir. Ancak kalan 30 yıllık hayatı yalnızca cüzi bir miktar eder—bu da onun bu hayatta asla mutluluğu bulamayacağı anlamına gelir. Mutsuzlukla dolu bir ömrü sürdürmektense, Kusunoki yaşam süresini satmaya karar verir ve geriye sadece üç aylık bir ömür kalır. Toplumsal kurallardan kurtulmuş olmanın verdiği özgürlükle kendine bir dizi hedef koyar; bunlardan biri de çocukluk arkadaşı Himeno’ya karşı hislerini netleştirmektir. Bu sırada, Kusunoki’nin ömrünü satın alan kurum tarafından gönderilen Miyagi adındaki görevli, onun antisosyal davranışlar sergileyip sergilemeyeceğini gözlemlemekle görevlendirilir. Miyagi’nin sürekli varlığı Kusunoki’yi rahatsız etse de, kalan zamanında varoluşuna bir anlam bulmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır.
Lisede birinci sınıf öğrencisi Kazuhiko Nukumizu, gelip geçici gençlik romantizmini pek anlamasa da hayatı bir aşk hikayesine dönse nasıl tepki vereceğini merak etmektedir. Bununla birlikte, kendini “arka plan karakteri” olarak tanımlayan Nukumizu, içine kapanık bir yaşam sürmeye ve sosyal hayatının pek az olmasından memnundur. Ancak, popüler sınıf arkadaşı Anna Yanami’nin bir aile restoranında çocukluk arkadaşından reddedilişine tanık olduğunda, aniden kendini istemediği bir şekilde ilgi odağına çok yakın bulur. Nukumizu, gördüklerini unutup yoluna devam etmeyi dilemesine rağmen, Anna bir şekilde ona zorla içini döker ve sevdiği kişinin elinden alınmaya mahkûm bir çocukluk arkadaşı olmanın hüznünü dile getirir. Nukumizu, Anna’nın durumuna istemeden de olsa dahil oldukça, kısa süre içinde iki başka kızın ilişki dramalarının ortasında bulur kendini: Atletizm kulübünün dışa dönük üyesi Lemon Yakishio ve edebiyat kulübünün utangaç üyesi Chika Komari. Konfor alanından zorla çıkarılan Nukumizu, bir anda kendini çok fazla “kaybeden kahramanın” hayatında başrol oynarken bulur.
Henüz 39 yaşındayken hastalıktan ölen Machio Hiraku’ya başka bir dünyaya gitme fırsatı verilir. Kendisine güç vermek isteyen Tanrı tarafından dileği sorulduğunda sağlıklı bir bedene sahip olmayı, ikinci bir dilek olarak huzur içinde yaşamayı, üçüncü bir dilek olarak yerel dili bilmeyi ve son bir dilek olarak da çiftçi olabilmeyi seçer.
Beş yıl önce, Dünya “Dünya Uyanışı” olarak bilinen bir olaya tanık oldu. O dönemde dünya tamamen değişti. Manalar uyandı, kapılar açılmaya başladı ve her insanın gözlerinin önünde, onların “statülerini” gösteren holografik bir ekran belirdi. Her bireye başlangıç olarak bir yetenek verildi. Bu yetenekler, geliştirilmiş görüş gibi basit becerilerden, zihinle ateş kontrolü gibi çılgın fantezi güçlerine kadar çeşitlilik gösteriyordu. Ve bu sayısız yeteneğin içinde Damien, “kısa mesafe ışınlanma” becerisiyle uzamsal bir yakınlık uyandırdı. Başta çok heyecanlanmıştı; yoğun savaşlar yapmayı ve büyük güçler elde etmeyi hayal ediyordu. Ama gerçek, onu çok hızlı bir şekilde yüzüstü bıraktı. Yeteneği sadece kendisinin 10 metre etrafında çalışıyordu ve fiziksel istatistikleri inanılmaz derecede zayıftı. Gücünü birkaç kez kullandıktan sonra bitap düşüyordu. Gücünün yetersizliği karşısında hayal kırıklığına uğrayan Damien, hayatını devam ettirmek için elinden gelen her işi yaparak sessiz bir yaşam sürdü — ta ki bir gün her şey değişene kadar. Damien ihanete uğradı ve bir kapının içine atıldı, canavarlarla dolu bir labirentte kendi başına hayatta kalmak zorunda kaldı. O gün içinde bir şey koptu. Artık zayıf kalmaya ve başını eğmeye razı değildi. Karanlıktan çıktığında, kendini başka bir dünyada buldu ve dünyaya nasıl döneceğini bilmiyordu. Ama artık ilk düştüğü zamandaki çocuk değildi...
Yanımda oturan Gyaru her zaman bir şeker (veya lolipop) emiyor. Sanki beni kışkırtmaya çalışıyormuş gibi uzun diliyle “lero-lero“ sesi çıkarıyor! Ergenlik çağındaki her sağlıklı çocuk buna sapık bir gözle bakar, değil mi?! Bakma... Bakma bana! Ona müstehcen bir şekilde baktığımı öğrenirse, okul hayatım biter!!!
Yıl 2001 ve Koichi Hirose, belirli bir adamı avlamak için Napoli’ye vardı.Bu kişi bir orta okul öğrencisi olan Giorno Giovanna. Kendisi, Dio Brando ve kimliği bilinmeyen bir Japon kadının oğlu. Hikaye, Giorno’nun şehrindeki uyuşturucu istilasından kurtulmasını ve bunu yapmak için güç kazanmasını anlatıyor. Giorno, stand kullanıcıları ve yüksek rütbeli memurlar ile bağları olan suç örgütü Passione’ye katılıyor. Buccelati ile arkadaş olup mafya dünyasına ilk adımını atıyor ve tepeye çıkmak için mücadele veriyor.
Doğma büyüme Osakalı olan Mona, lise zamanlarını doyasıya yaşamak için Tokyo’ya taşınır. Taşralı ağzını saklayıp kadınsılığını son damlasına kadar kullanarak lisesindeki erkekleri kendine aşık etmede ve lisenin popi kızı olmada kararlıdır! Fakat bu planını onu her baştan çıkarmaya çalıştığında görmezden gelen Kuroiwa Medaka bozmaktadır... Mona’nın, Medaka’yı kendine aşık etme çabası başlasın~!
Bilinmeyen sebeplerden ötürü, Xiao Zheng heyecanlandığında bir dokunaç canavarına dönüşüyordu. Aşkı arzulasa bile soğuk biri gibi davranarak bunu gizliyordu. Ancak bir gün, normalde ciddi olan ama gizliden gizliye çizim yapmayı seven Bai Anan tarafından aniden çağrıldı. Bir anlaşma imzaladı ve Bai Anan’ın yardımcısı oldu. Zirveye çıkacak Manhua’yı çizmesi için tehdit edildi!
Artık kızlara güvenmeyen liseli bir genç, yakışıklı ağabeyine yakınlaşmak isteyen kızlar tarafından defalarca kandırılmıştır. Tüm bunlardan sonra, bir daha asla kızlara güvenmeme kararını verir. Ama sonra, sınıfındaki güzel bir kız aniden onunla konuşmaya başlar. O da mı ağabeyine ulaşmaya çalışıyordu...? Yoksa başka bir şeyi mi kastediyor?
Kazei Takeshi ailesiyle blriikte yeni bir eve ve okula taşınır. Yeni arkadaşlarından biri motor meraklısı ve onu çetesi The Zeros ile tanışmaya çağırır. Takeshi motorlara aşık olur ve kısa bir süre sonra çete dövüşlerine ve sorunlarına bulaşır. Kendisini bulaştırdığı işe ve sonuçlarına hazır mı?
Naoto Hachiouji -bizim omurgasız- MC (Senpai olarak da bilinir) lise ikinci sınıf öğrencisi ve öğleden sonralarını Sanat Kulübü odasında geçiren yalnız bir gençtir. Okul arkadaşlarından biri olan Nagatoro adında sadist bir birinci sınıf kızının dikkatini çeker. Ancak, zorbalık ve sataşmalar arasında başka bir şey filizlenmeye başlar. Utangaç bir inek ile bir S-Dere (Sadist Tsundere) arasında aşk dolu(...?) bir hikaye başlar.
Shiiba Gaku, halk arasında “Yel Değirmeni“ olarak bilinen Kushima Lisesi’nin patronu olmak istiyor. Bir numara olmak için birçok zorlukla yüzleşmek zorunda çünkü okul zorlu rakiplerle dolu. İlk adımı atmaya karar verdiği anda, afro görünümlü bir adam onu kesiyor. Bundan sonra ne olacak? Hayalini gerçekleştirebilecek mi?
2050 yılında, 18 yaşında hafızasını kaybetmiş bir kadın, canavarların istila ettiği çaresiz bir dünyada uyanır. Yapay bir süper zekânın rehberliğinde, acımasız bir bilim insanı, insanlığın yalnızca küçük bir kısmını korumak için Dünya’ya cehennemi getirir. Bu yozlaşmış yeni dünyanın gizemleri çözülürken, aşk ve savaş onu beklemektedir!